#531
|
|||
|
|||
yabancı dil..
Temel ve Dursun, Sultanahmet Meydanındaki parkta bir banka oturmuşlar, sohbet ediyorlarmış. Yanlarına yaklaşan bir turist onlara bir adres sormak istemiş. Önce İngilizce sormuş. Bizimkilerden tık yok. Sonra Fransızca sormuş, yine kapı duvar. Almanca''yı denemiş, bizimkiler duvara bakar gibi bakıyor. İtalyanca tekrarlamış, hala aval aval bakıyorlar. Sonunda pes etmiş turist. Çekmiş gitmiş. Dursun Temel''e dönmüş: "Pak uşağum, hiç olmazsa ha pir yabancu dil pilseydik ne iyi olurdu..." Temel gülümsemiş: "Neye yarar uşağum, bak herif dört dil piliyor, işinu halledebildu mu?"
|
#532
|
||||
|
||||
Dilerim Dinlenmemiştir
Adamın biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasını görür.Bir bakar ki 3 milyar küsur lira fatura...Beyninden vurulmuşa döner.
Hemen ayrıntılı fatura ister. Fatura gelir.Aranan bütün numaralar adamın arkadaşlarına ve dostlarına aittir.Adam ;”Bu nasıl olur? Ödeyeceğiz mecburen" der.. O sırada gözü papağanına takılır.......?????Bir an tereddüt eder.Gece papağanı gözlemeye karar verir.Papağan kafesinden çıkar ve telefonun basına gidip rehberi açar, adamın arkadaşlarını tek tek arayıp saatlerce konuşmaya baslar..Adam sinirden çıldırmış bir şekilden papağanı yakalar ve kanatlarından duvara çiviler. Papağan çarmıha gerilmiş bir vaziyette duvarda asili kalmıştır.Adam sinirle papağanı azarlar;"Bir hafta burada asili kal da aklin başına gelsin. Çek bakalım cezanı."Adam gider. Papağan bir bakar, karşı duvarda çarmıha gerilmiş Isa durmakta.Hemen muhabbete koyulur; "Birader sen ne kadardır buradasın?" "2000 yıldan fazladır buradayım" der Isa. Papağan hayretler içinde kalır;"Ohaaaa! Nereyi aradın lan öyle...."
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#533
|
||||
|
||||
Uyanık Viagra
Genç adam eczaneye girmiş.
-Abi bana bir viagra verimisin demiş. Eczacı vermiş viagrayı. Genç adam sormuş. - Kaç para? - Eczacı 10 tl. Genç adam 100 tl vermiş . Eczacı: bozuk yokmu demiş Genç adam : yok. Eczacı: karşıdaki cerezciden bozdur gel. Genç adam: abi çerezci beni tanımaz ki. Eczacı: ben burdan işaret ederim bozar paranı demiş. Gençadam karşıdaki cerezciye gitmiş. Abi eczacı beni gönderdi ,100 tl yi bozacakmışsın, birde 500 tl para vercekmişsin der Cerezci başını kaldırıp eczacıya bakmış, karşıdan eczacı başını salıyarak onay vermiş Genç adam gelmiş ezcacıya 10 tl yi vermiş, viagrayı alıp gitmiş Akşam üzeri cerezci gelmiş eczacıya 500 tl yi alayım demiş Eczacı şaşırmış. Ne 500 tl si demiş Çocugu gönderdin hem 100 tl bozdurdun, hemde 500 tl istedin ya demiş. Hatta sana baktım onayladın karşıdan. İşte o an anlamış eczacı başına geleni,vermiş cerezciye 500 tl yı tabii. Ertesi gün yaşlı bir acma girmiş ezcaneye. Eczacıya; oğlum ben viagra alacam ama etkileri nasıldır bilgi veririmisin demiş. Eczacı; amca şu kadarını söyliyeyim dün birsine viagra verdim daha adam kutusunu açmadan hem cerezciyi hem beni becerdi..... Minik Not : Email ile ileten dosta tşk ederim
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#534
|
|||
|
|||
Camci
KADININ evinde cam kırılmıştı, camcıyı aradı ve siparişi verdi, yarım saat sonra zil çaldı.
Kadın megafondan seslendi; “Kim o?” “Camci be ya...” Kadın kapıyı açtı ve camın takılacağı yeri gösterdi, beş dakika sonra yine zil çaldı. “Kim o?” “Camci be ya...” Kadın; “Yanlışlık var, az önce bir camcı gelmişti?...” “Düştük be ya...” |
#535
|
||||
|
||||
Yani....
Fadimenin Kedisi
Temel, Fadime'nin kedisinden nefret etmektedir. Birgün kararını verir ve Fadime evde yokken kediyi yakalayıp, arabasına koyar. 1-2 kilometre kadar ileride, bir köprünün yanına bırakıp evine döner. Kapıyı açıp eve döndüğünde bir de bakar ki, kedi sepetinde oturuyor. Ertesi gün, Fadime'nin evden çıkmasını bekleyip, kediyi yine arabaya atar. Bu kez 5-6 kilometre ötedeki bir kasabada, bir çöp konteynerinin içine bırakır. Eve döner, kapıyı açar, kedi yine baş köşeye kurulmuş, Temel'e kötü kötü bakıyor... Ertesi gün işi iyice inada bindirir, kediyi yakaldığı gibi 10-15 kilometre direksiyon sallar, bulduğu her tali yola girer, kedi yönünü kaybetsin diye çeşitli şaşırtmaca yollara girer, daireler çizer. Sonunda yaptığı işten iyice emin olunca, arabayı durdurur ve kediyi bırakır. Arabasına atlayıp, evinin yolunu tutar. Saatler sonra Temel, Fadime'ye telefon açar; - Uy Fadime, kedi yaninda mi? - Evde, niye soriysun da? - O ib.....'yi ver telefona, Kayboldum…
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#536
|
|||
|
|||
Türk uyarlaması
Holywood'un yüzlerce kez işlediği; 'uçakta pilotlar ölür ya da bayılır, yolculardan biri merkezden telsiz talimatıyla uçağı indirir' klişesinin uyarlanmış hali. ABD de olur da Türkiye'de olmaz mı ? yurdum insanı el atmış mevzuuya ; - aloo, aloo, abi ben kamil koc istanbul-ankara otobüsünden arıyorum. kaptan molada içkiyi fazla kaçırdı herhalde, uyuyor şimdi. - evlat sakin ol, muavin orda mı? - hayır, otobüste değil, tanrım ona ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok! - tamam evlat, hiç korkma, sizi kurtaracağız. şimdi şoförü yavaşça koltuktan yana çek, sen oturacaksın onun yerine. - ama onu yana çekersem düşer, kendinde değil! - düşs ün pezevenk! oraya senin oturman lazım. - tamam, oturdum. şimdi ne yapmalıyım? - direksiyonu tut, ne çok sıkı ne çok gevşek. - tuttum. çok eğlenceli görünüyor ehu - evlat, ciddi ol, 40 yolcunun hayatı senin elinde. şimdi; önündeki panelde bir çok gösterge var değil mi? tam ortadaki büyük olana bak, ne yazıyor orda? - bismillahirrahmanirrahim. - hayır göstergenin üstündeki yazıya değil göstergeye bak! Hız göstergesine bak, kaçla gittiğinizi görebiliyor musun? - sıfır. - nasıl sıfır? dikkatli bak. - sıfır, gerçekten sıfır. ölecek miyiz? - otobüs duruyor mu gidiyor mu bunu söyle bana seni kuş beyinli! - duruyooor - kalk sit tir git eşşoğlueşşek.! bize de panik yaptırdın. Şoför uyanınca devam edersiniz |
#537
|
||||
|
||||
internette aşk arayanlara ...
teyzeler |
#538
|
||||
|
||||
evli adamın keyfi ...
“34 yıllık evliyim,
düğün videomuzu TERSTEN oynattıkça inanın mest oluyorum... En sevdiğim yer neresi mi?.. Karım nikah yüzüğünü parmağından çıkarıyor, nikah salonunda geri geri gidip kapıda bir arabaya binip caddelerde kaybolmuyor mu keyiften çıldırıyorum!..” |
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler | ||
account (25-12-2009), buena vista (25-12-2009), Master (24-12-2009), neron (25-12-2009), serdarkus (25-12-2009) |
#539
|
|||
|
|||
Hasan Pulur
Hasan Pulur'un kosesinden. Kendilerini "demokrat" diye yutturmaya kalkan yandas basinin kalemsorleri ve ismi lazim olmayan bazi Buyuk Turk Buyukleri icin yazilmis herhalde....
Amerikalılar çok usta, mükemmel bir ajan yetiştirmişler, doğma büyüme Rus, gizlice Rusya’nın göbeğine indirecekler, istihbarat alacaklar. Gizli ajan uçaktan atlamış, en yakındaki köye gitmiş, köylülerle selamlaşmış, oturup votka ve lahana turşusu söylemiş, her şey o kadar olağan ki, bir Rus ancak bu kadar olur! Biraz sonra meyhane boşalmış, birer ikişer çıkmışlar, Amerikan ajanı ile meyhaneci baş başa kalmış, ajan fırsat bu fırsat deyip laf açmış, ağzından laf alacak... Rus meyhaneci, elinin tersiyle “Bırak ulan!” demiş: “Rusun zencisi olur mu?” |
#540
|
|||
|
|||
fırtına..
BİR turist gemisi fırtınaya yakalanmış, koca gemi sandal gibi batıp çıkıyor. Kaptan son çare yolcuların gemiyi terk etmelerini istemiş, belki öyle kurtulurlar diye...
Hiç kimse yerinden kıpırdamamış... KAPTAN ne demişse faydasız, aklına bir tayfa gelmiş. O kadar hoşsohbet ve tatlı dilliymiş ki, yılanı deliğinden çıkaran cinsten... Çağırmış tayfayı, "Bir de sen konuş!" demiş. BİRAZ sonra yolcular birer ikişer denize atlamaya başlamışlar. Gemi boşalmış, kaptan tayfaya hayretle sormuş: "Ne yaptın, ne söyledin?" "İngilizlere, sizin gibi asil, soylu insanlara batmak üzere olan bir gemide olmak yakışmaz dedim, anladılar. Sıra Amerikalılara geldi, onlara da deniz suyunun insan sağlığına faydalarını ve içindeki vitaminleri anlattım, hemen denize atladılar." "Ya Türkler? Onlara ne dedin?" "Çok kolay. Denize girmek yasaktır dedim, yasağı duyan denize atladı!" |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|