Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Tarih Notları - Sayfa 4 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > Tarih
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Tarih Notları
Konudaki Cevap Sayısı
30
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
26218

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #31  
Eski 01-09-2013, 13:53
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow Ders

Mısır, tarihi boyunca fatihlerini fethetti. Ta ki 1517’de Yavuz Sultan Selim Han gelene kadar... O Mısır’ı Mısırlılara bıraktı ve ayrı bir sisteme bağladı

Milattan önce 30 yılında, Julius Sezar’ın adını taşıyan Julian takvimiyle sekizinci ayın 30’unda ünlü kraliçe Kleopatra intihar etti. Farmakoloji uzmanıydı. O devrin Mısır’ı bütün dünyanın hekimlerine anatomiyi en iyi öğreten ülke olduğu gibi (mumya yapan rahipler dolayısıyla) ecza ve kimya ilminin de merkezi sayılırdı (zaten kimya Mısırlıların kendi ülkelerine verdiği şemiya adından geliyor). Kleopatra hangi zehirle çabuk ve acısız öleceğini bilmişti. Ülkesine gelen elçileri tercümansız kabul edecek kadar çok dil bilirdi, hırslıydı, hanedanının tarihini ve coğrafyayı bilirdi. İnsanları tanırdı. Bir şeyi anlayamamıştı: Romalıların birbirleriyle kavgada ne kadar etkin ve gaddar yöntemler kullandığını. Sezar’ın ölümünden sonra Genç Octavianus’a karşı yanlış partiye, Antonius’a oynadı ve kaybetti. Mısırlılar zaten artık asker bir
millet değildi.
Augustus Octavianus birkaç gün sonra Mısır’ı “ad imperium populi Romani” yani Roma halkının imparatorluğuna kattığını senatoda zaferle ilan etti. Bir hususu tabii o da fark etmemişti; Mısır ülkesinin hekimleri, vergi memurları, arazi ölçücüleri ve hiç de küçümsemesinler büyücüleri, rahipleri de Roma’yı fethedeceklerdi. Akdeniz’de çoktan beri var olan Tanrıça İsis kültü Roma’da yeni kurulan mabetlerle günden güne benimsendi: Roma maliyesi Mısır maliyesinden topladığıyla zenginleşti ve Mısır’ın tahılını yemeye alışan Roma halkı gittikçe hazıra alıştı. Mısır 700 sene Roma’nın elinde kaldı, ta ki 639’da Halife Ömer’in adına savaşan İslam orduları başlarında ünlü komutan ve diplomat Amr ibn el-As’la Mısır’ı fethedene kadar.

İslam devletinin mücevheri
Mısır bu arada Hıristiyanlaşmıştı; eski dinlerin ve felsefelerin etkisiyle yeni yorumlar getirmişti. İslamiyet kendini yaymak için çok sıkıntı çekmedi; Kopt dili de yerini Arapçaya bıraktı. Kiliseler arasındaki kavgadan Müslüman önderler ve düşünürler faydalanıyordu. Mısır maliyesiyle, idare uzmanlarıyla, muhteşem mimarisiyle bu fatihleri de etkilemeye başladı.

Mısır Hz. Ömer’in büyüttüğü İslam devletinin gerçek bir mücevheriydi. Amr ibn el-As Mısır halkını tıpkı Julius Sezar gibi hem hayran hem de küçümseyen ifadelerle tarif etse bile bir gerçektir, Mısır fatihleri fethederdi; ta ki 1517’de Yavuz Sultan Selim Han gelene kadar. Mısır’ı Mısırlılara bıraktı ve Osmanlı bürokrasisinin ve sarayının gözetiminde gelirleri üst kademeye akacak ayrı bir sisteme bağladı. Padişahın şahsi bütçesi de Mısır’dan gelirdi; adı üzerinde Mısır Çarşısı. İstanbul’un tahılı ve beslendiği birçok nesne ve baharat da Mısır’dan ulaşırdı. Evliya Çelebi kadar Mısır’ı ustalıkla çizen bir seyyah az bulunur.
Ardından Napolyon sonra Mehmet Ali isyanı ve İngiliz işgaliyle bir asır Mısır çalkalandı ama Birinci Cihan Harbi’ne kadar 400 sene Osmanlı’nın ülkesi vakıflarıyla, gelir kaynaklarıyla orada yaşayan ve bazıları kökleşen, bazıları bir türlü intibak edemeyen idareci zümresiyle Mısır Türk hayatına girdi. Hidiv hanedanına mensup prenslerden biri; “Bu Mısırlılar hâlâ Türkçe öğrenemiyorlar” diyecek kadar gerçeklerin dışındaydı. Ama bir yandan da Mehmet Ali Paşa ve kurduğu hanedan Mısır’ı modernleştirdi ve çağdaş dünyaya hazırladı.
Kim ne derse desin 1952’den sonra darbeler ülkesi Mısır “Türk” dedikleri eski hanedan dönemi kadar çağdaş dünyanın çalkantılarını aşmakta becerikli olamadı. Yalnız bir şeyi unutmayalım; dünyanın eski medeniyeti hâlâ bazı izleriyle var ve Mısır her zaman zeki ve olgun evlatlar yetiştiriyor. Küçümsenecek bir ülke değil ama kolay kolay siyasi malzeme yapılamayacak kadar da zor anlaşılır bir camiadır. İlber Ortaylı
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
neron (02-09-2013)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:23 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce