#241
|
||||
|
||||
Duyuru...
Robinson ve Cuma'nın 5.dergisi satışa çıkmış bu hafta.Epeydir bekliyordum.Varsa meraklınız haber vereyim dedim.Aman o da okunur mu,ona da gülünür mü diyorsanız o başka...
__________________
VAR'la YOK arasında dar bir alan var ya,işte oraya bayılıyorum... |
Lizzy kullanıcısına teşekkür edenler | ||
dentist (24-03-2007) |
#242
|
|||
|
|||
Çinli'nin biri of'da bir kahvehaneye girer yüksek bir sesle
- İçinizde bana yan bakan delikanlı varmı diye sorar, Tabi bizim sazan Temel, - Ben varım diye atlar, İkisi beraber dışarıya çıkar, aradan beş dakika geçer ve Temel gözü morarmış bir halde kahveden içeri girer, hemen ardından giren Çinli'de kasıla kasıla Temel'i göstererek - Ona yokohamanın tekmesi tekniğiyle vurdum der, Ertesi gün çinli yine kahveye gelir, herkese meydan okur, Temel tekrar kalkar, dışarıya çıktıktan beş dakika sonra Temel burnu kırılmış diğer gözü morarmış bir vaziyette içeri girer, arkasından içeri giren Çinli yine Temel'i göstererek - Bu kez ona ejderin yumruğu tekniğiyle vurdum der Üçüncü gün Çinli'nin restini yine Temel görür, ikisi beraber dışarı çıkarlar, herkes Temel'i beklerken, Çinli ağzı burnu kırılmış, üstü başı kan revan içinde içeri girer, hemen arkasından kasıla kasıla kahveye giren Temel, eliyle Çinliyi işaret ederek - Ona Toyota'nın kirikosuyla vurdum |
#243
|
|||
|
|||
DERS 1.
Adamin biri tam dusa girmek üzeredir ve karisi da dusunu almis Olarak kabinden çikmaktadir ki, kapinin zili çalar. Kapiya kimin bakacagi konusunda ufak bir tartisma sonrasinda kadin pes eder. Üzerine bir havlu alarak merdivenleri asagi iner ve kapiyi açar. Gelen esinin arkadasi x ' tir. Kadin daha selam veremeden x "havlunuzu üzerinizden yere düsürürseniz size aninda 300 Euro veririm" der. Kadin bir müddet tereddüt eder, ancak havlunun dügümünü açarak havlunun düsmesini saglar. X ona bakar ve 300 Euro verir ve söze devam eder: "Antrede dogabilecek ufak bir tensel yakinlik için size 500 Euro daha verebilirim, hem de derhal" der. Önce saskin, fakat daha sonra adrenalinin verdigi heyecan ve alacagi para >ile yapabileceklerinin anlik hayaliyle kisa bir duraksamadan sonra kabul eder. Yasamis oldugu olayin ve kisacik bir süre içerisinde edinmis oldugu ufak servetin heyecaniyla merdivenleri yukari çikarak banyoya geri döner. Hala dusta olan esi ona kimin geldigini sorar. "Arkadasin x" diye cevap verir kadin. "Çok iyi, ona borç verdigim 800 Euro'yu getirecegini söylemisti, onu getirdi o zaman." Çikartilacak ders : Eger bir ekipte çalisiyorsaniz bilgiyi saklamayin, paylasin. Karar mekanizmasinda belirleyici olabilir. Böylece yanlis anlasilmalarin ve disariya karsi kötü duruma düsmenin önüne geçebilirsiniz. DERS 2. Aracinin direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere yola koyulan rahip Yolda yürümekte olan bir rahibeye rastlar. Aracini durdurur ve kiliseye kadar onunla gelmek isteyip istemedigini sorar. Kadin arabaya biner ve bacak bacak üstüne attiginda bacaklarinin güzelligi ortaya çikar. > Rahibin gözü kayar ve bakayim derken kisa bir süre için aracin kontrolünü kaybeder. Araci tekrar kontrol altina aldiktan sonra sag elini rahibenin bacagi üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve söyle der : "Rahip, 129. ayeti hatirliyor musunuz ?" Utançtan kipkirmizi olan rahip derhal elini çekerek rahibeye özürlerini siralar. Bir müddet sonra akli tekrar karisir ve rahibenin bacagina tekrar dokunur >vites degistirme bahanesiyle ve rahibe ayni soru ile karsilik verir : "Rahip, 129. ayeti hatirliyor musunuz ?" Utancindan yine kizaran rahip elini çeker ve "afedersin kardesim, insanoglu Zayif düsebiliyor" der. Kiliseye vardiklarinda rahibe arabadan iner ve tek kelime söylemeksizin, ancak çok manali bir bakis firlatarak kaybolur. Rahip aceleyle içeriye kosturur ve bir Incil alarak 129. ayeti açar okumak için 129. ayet söyle demektedir : Ileriye gidiniz, daha yukarlarda arayiniz. Orada güzellikler bulacaksiniz. Çikartilacak ders : Görev alaninizla ilgili her zaman bilgili olun, aksi taktirde firsatlari kaçirabilirsiniz. DERS 3. Pazarlamaci, sef sekreter ve personel müdürü bir öglen paydosunda lokantaya dogru yürümektedirler. Parktaki banklardan birinin üzerinde sihirli bir lamba bulurlar. Lambayi ovarlar ve gerçekten de lambadan cin çikar. Aslinda kisiye 3 dilek hakki veriyorum ama sizler üç kisi oldugunuz için hepinizin birer dilegini gerçek yapacagim" der cin. Sef sekreter arsizca atilarak "önce ben" diyerek siranin önüne yerlesir. "Bahamalarda, muhtesem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatima girmesin" diye dilegini ifade eder. > Ve hoop, ortadan kaybolur. Simdi de pazarlamaci atilir ve "simdi sira bende" der. "Hayallerimdeki kadinla Tahiti sahillerinde Pina Colada içmek istiyorum" der ve hoop, o da ortadan kaybolur. "Simdi sira sende" der cin Personel Müdürüne. "Ikisini de ögleden sonra islerinin basinda görmek istiyorum" der personel müdürü. Çikartilacak ders : Üstünüz olan birinin her zaman için önce konusmasina izin verin. |
dohol kullanıcısına teşekkür edenler | ||
janus (10-04-2007) |
#244
|
||||
|
||||
Dersimiz:İKTİSAT...
Ekonomi hocamız yılın ilk dersine şöyle başlamıştı:
- Öğrencilerim, birazdan size on dakika içinde ilk iktisat dersini vereceğim. Bu on dakika yeterli olacak. Geri kalan zamanda yani bütün bir yıl boyunca, "zenginlerin yazdırdığı" müfredatı okuyacağız. Dedi ve devam etti: - Arkadaşlarım. İktisat üçe ayrılır: Ticaret, siyaset, savaş. 1- Bir milyon dolara kadar para kazanmak isteyenler ticaret.. 2- Bir milyar dolara kadar para kazanmak isteyenler siyaset... 3- Daha çok kazanmak isteyenlerse savaş yaparlar!.. |
Buddha kullanıcısına teşekkür edenler | ||
janus (10-04-2007) |
#245
|
||||
|
||||
Adamın biri son model arabasında, ıssız illere giderken oldu ya, bir deli evinin yakınında arabanın lastiği yerinden fırlayıvermiş. Çevreye saçılan somunları ara tara nihayetinde bulamamış elbet...Çevresine çaresizlik içinde bakınırken bir yandan da söyleniyormuş... Kaldık buralarda ,diye.
O bakına dursun, delinin teki adamın kendisini farkedip kendinden yana baksın diye camda bekliyormuş. Nihayet adam cama doğru bakmış. Deli "heyyyy" - Ne var, ne istiyorsun - Sana yardım edebilirim... - Kendi işine bak deli, diye kızar. Zaten canım burnumda - Bi sigara ver sööliimm.. Adam düşünür yakmaya hazırlandığı son sigarasını " amaaann deli işte" diyerek uzatır. Deli çok mutlu olmştur... - Diğer lastiklerdeki 1 er somunu sök ve fırlayan lastiğe tak...böylece 4 lastikte de 3 er somun olur ve seni gideceğin yere kadar götürür... Adam sevinçle ve bir o kadar da hayretle işini bitirir ve yola çıkar... Mini minicik yorumcukk: Ben delileri severim ama aptallar katlanamam, diyenlerden misiniz |
#246
|
||||
|
||||
Matematik sinav sorusu
Soru, Istanbul Üniversitesi Isletme Fakültesinin Isletme Matematigi kitabindan gerçek bir alintidir. Hiç dokunulmadan ve yorumsuz sekliyle verilmistir:
Kitap Adi: Isletme Matematigi Yazar: Prof. Dr. Müh. Yilmaz Tulunay Sayfa: 173 Soru : Amerika'ya lisansüstü çalismalar yapmak üzere giden Mehmet, iki kiz arkadas edinmistir. Bunlar Mary ve Nancy'dir. Mehmet'e göre; a-) Mary olgun bir kizdir ve klasiklerden zevk almaktadir. Böyle bir yerde onunla 3 saat birlikte olmak 12 dolara mal olmaktadir. Diger taraftan Nancy daha çok popüler eglenceleri yeglemektedir. Onunla böyle bir yerde 3 saat birlikte olmanin maliyeti de 8 dolardir. b-) Mehmet'in bütçesi gönül islerine ancak ayda 48 dolar ayirmasina olanak vermektedir. Ayrica, derslerinin ve çalisma kosullarinin agir olusundan dolayi, kiz arkadaslarina en fazla ayda 18 saatlik süre ve 40.000 kalorilik enerji ayirabilmektedir. c-) Mary ile her bulusmasinda 5.000 kalori enerji harcayan Mehmet, Nancy için bunun iki katini harcamaktadir. Eger Mehmet'in Mary ile bulusmaktan bekledigi mutlulugu 6 birim ve Nancy ile bulusmaktan bekledigi mutlulugun da 5 birim oldugunu biliyorsak, mutlulugunu maksimize etmek isteyen Mehmet'in sosyal yasamini nasil planlamasi gerekecektir? Grafik ve cebirsel yoldan bulunuz. BIR ÖGRENCININ CEVABI: Sayin Hocam, Bu Mehmet serefsizi buradan Amerika'ya lisans üstü çalisma yapmaya gittide herifin s...nin derdi bize mi düstü? Biz burada tahsili birakip kariya, kiza dalsak bizi de böyle ballandira ballandira kitaplara yazarmisin? Neyse geçelim sordugunuz sorunun cevabina; a-) Bi kere bu Mehmet i..sinde iki hatuna ayri ayri zaman harcayacak g.. de, para da yok, sikarrrr. Ayrica dünya piyasalarinda saati 100 dolardan açilip minimum 50 dolara kadar düsen tarifeler göz önüne alindiginda, 3 saati 12 dolarlik yada 3 saati 8 dolarlik karilardan hayir gelmez. Muhtemelen Mary 68, Nancy 79 yasindadir ve ikisinin de bugüne kadar yattiklarinin haddi hesabi yoktur. Bu durumda Mehmet'in hem vakit darligi, hem kadinlarin hali, hem de para yoklugu sebepleriyle bu iki hatunla grup sexi yapmasi gerekir. b) Mehmet'in bütçesi (bu gönül isi tabirini ben anlamadim) sevismek için ayda 48 dolara yetiyorsa zaten bu o..... çocugunun masturbasyon yapmasi daha uygun olur. Böylelikle iki ay para biriktirip bu çuvallarin yerine dogru dürüst bir kariya ziplar ve ayirdigi 40.000 kaloriyi hakkiyla harcar. Ama siz bu cevabi kabul etmeyeceginiz için söyle cevap verelim; Mehmetin bütçesi 48 dolara yettigi için ancak grup sex yapilacagindan pazarlikla miktar iskontosu alinir ve bütçe rahatlatilir. Böylelikle ayda ayirdigi 18 saati 3 saate bölersek 6 kez yapmis olur ve her sevismede 40.000/6 = 6700 (yaklasik) kalori harcar. Bu hayvan bir seferde kesintisiz 3 saat ziplayabiliyorsa zaten Amerikada kalmasi ve buralara dönmemesi hepimiz için hayirli olur. c-) Mehmet Mary ile her bulusmasinda 5.000 kalori harciyorsa sadece 6.700 - 5.000 = 1.700 kalori kalir ki bu da Nancy gibi falafos ancak gidiklar. Bu durumda birinden 6, digerinden 5 birim zevk alan Mehmet'in mutlulugunu maksimize etmesi için kendisini de birilerine d..dürmesi gerekir. Sonuç olarak bu ise alisan Mehmet'in bundan sonraki sosyal yasantisini kasarli bir ibino olarak planlamasi gerekir. Bu sayede ayda 48 dolar tasarruf sagladigi gibi üste para da kazanarak bütçeyi de düzeltir. Saygilarimi arz eder grafik açiklamayi sözlü mülakatta bizzat uygulayarak yapabilirim. |
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler | ||
zumbul (13-04-2007) |
#247
|
||||
|
||||
Onlar......
Küçük bir kız öğretmeni ile balinalar hakkında konuşuyordu.
Öğretmen bir balinanın insanı yutmasının fiziksel olarak imkansız olduğunu söyledi, çünkü balinaların boğazı çok küçüktü. Küçük kız Jonah'ı (Yunus peygamber) bir balinanın yuttuğunu söyledi, sinirlenen öğretmen balinanın insanı yutamayacağını tekrarladı, bu imkansızdı. Küçük kız şöyle dedi, "Cennete gittiğim zaman Jonah'a soracağım" Öğretmen "Ya Jonah cehenneme gittiyse?" diye yanıtladı. Küçük kız "O zaman sen sorarsın!" Bir anaokulu öğretmeni sınıftaki çocuklar resim yaparken, onları seyrediyordu. Her çocuğun çalışmasına bakmak için sınıfta dolaşıyordu. Gayretli bir şekilde çalışan küçük bir kızın yanında gittiğinde, ona ne çizdiğini sordu. Kız yanıtladı, "Tanrıyı çiziyorum" Öğretmen duraksadı ve sordu, "Ama hiç kimse Tanrının neye benzediğini bilmiyor" Kız kafasını kaldırmadan yanıtladı, "Birazdan öğrenecekler" Bir Pazar okulu öğretmeni beş, altı yaşlarındaki çocuklarla On Emri tartışıyordu. Anne ve Babaya "saygı" emrini açıkladıktan sonra, sordu, "Kardeşlerimize nasıl davranacağımızı öğreten bir emir var mı?" (Bir ailenin en büyük çocuğu olan) küçük bir oğlan yanıtladı, "Öldürmemelisin" Bir gün küçük bir kız oturup annesinin mutfakta bulaşıkları yıkamasını seyrediyordu. Aniden annesinin saçlarında beyazlar olduğunu fark etti. Annesine baktı ve merakla sordu, "Neden saçında beyazlar var anne?" Annesi yanıtladı, "Her yanlış yaptığında, beni kızdırdığında, mutsuz ettiğinde, saçlarımdan biri beyazlar" Küçük kız bu cevap üzerinde bir süre düşündü ve sonra sordu, "Anne, anneannemin tüm saçları nasıl bembeyaz oldu?" -- Çocuklar hep birlikte fotoğraf çektirmişlerdi, öğretmen her birini bir fotoğraf almaya ikna etmeye çalışıyordu. " Düşünün, büyüdüğünüz zaman bu fotoğrafa bakıp 'Bu Jennifer, o avukat,' veya 'bu Michael, o doktor' demek ne kadar güzel olur" Sınıfın arkasından zayıf bir ses çınlar "Ve bu öğretmen, o öldü." Bir öğretmen kan dolaşımı üzerine ders anlatıyordu. Konuyu daha iyi açıklamaya çalışarak şöyle dedi, "Şimdi, sınıf, eğer başımın üzerinde durursam, bildiğiniz gibi, kan başıma iner ve yüzüm kıpkırmızı olur". "Evet" dedi sınıf. "O zaman, neden ben olağan pozisyonda ayakta dururken kan ayaklarıma gitmiyor?" Küçük bir oğlan bağırdı, "Çünkü ayakların boş değil" Çocuklar öğle yemeği için Katolik ilkokulunun kafeteryasında sıraya girmişlerdi. Masanın başında büyük bir elma yığını vardı, rahibe bir not yazıp elma tepsisinin üzerine asmıştı: "Sadece BİR tane alın. Tanrı izliyor" Sırada biraz daha ilerleyince, masanın diğer ucunda büyük bir çikolatalı çörek yığını vardı. Bir çocuk not yazmıştı, "İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmaları gözlüyor" Minik Not : email le tşk ederim
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#248
|
|||
|
|||
Bisikletli Meksikalı
Meksikalının biri bisikletle Amerika'dan ülkesine dönüyormuş. Elinde bir torba, ağır ağır sınır kapısına gelmiş. Kapıdaki görevli, Meksikalının elindeki torbadan şüphelenmiş ve aramak istemiş. Torbayı açınca kum dolu olduğunu görmüş. Araştırmış karıştırmış ama kumdan başka bir şeye rastlayamamış ve Meksikalının geçmesine izin vermek zorunda kalmış. Aradan iki hafta geçmeden aynı Meksikalı yine bisikletle ve elinde bir torbayla aynı sınır kapısından geçmek istemiş. Aynı görevli yine torbadan şüphelenip aramış ve yine kumdan başka bir şey bulamamış. Bu böyle 5, 10 kere tekrarlamış. Her seferinde aynı şekilde geçen bu adamda hiç bir şey bulamamak görevliyi çıldırtıyormuş ama yapabileceği bir şey de yokmuş. 1 yıl sonra görevli bir barda içki içerken, sınırda arayıp durduğu Meksikalının da aynı barda olduğunu görmüş. Hemen yanına gitmiş ve: - Artık sana bir şey yapamam. Çok iyi biliyorum ki sınırdan bir şey kaçırıyordun. 1 yıldır içim içimi yiyor, lütfen bana ne kaçırdığını söyle, demiş. Meksikalı kafasını hafifçe çevirip umarsızca mırıldanmış: - Bisiklet. |
dohol kullanıcısına teşekkür edenler | ||
meraklı (14-04-2007) |
#249
|
|||
|
|||
Ankara'da yüzbinler toplandı ve sesini yükseltti.
Kör Pilotlar
Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler.Bavullarını gösteriyorlar. Bir bakmışlar uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş.İçinden kaptan pilotla, yardımcı pilot inmişler.Yolcular fena halde şaşırmışlar.Nasıl şaşırmasınlar.Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston.Kolunda üç noktalı bant.Yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması.Tasmanin ucunda bir köpek.Sağa sola çarparak öyle ilerliyorlar uçağa.Günlerden 1 Nisan değil ama, "Şaka herhalde" demiş yolcular,doluşmuşlar uçağa.Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış.Yolcuların gözleri camda.Uçak hızlanmış.Yolcular endişelenmeye başlamışlar.Ucak daha hızlanmış.Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış.Uçak iyice hızlanmış.Bazı yolcular paniklemiş, dua etmeye başlamışlar. Uçak son hıza ulaşmış.Bu arada pistin sonuna da ulaşmış.10 metre sonra betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar.Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş.Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış.Kaptan pilot arkasına yaslanmış;derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş: - Biliyor musun? Bir gün çığlık atmakta gecikecekler ve hep birlikte öleceğiz. |
dohol kullanıcısına teşekkür edenler | ||
meraklı (17-04-2007) |
#250
|
||||
|
||||
Donsuz Abdürrahim Efendi
Halepli Abdürrahim Efendi uzun entarisi ile dolaşır, altına don giymezmiş..
Bir gün Halep çarşısında dolanırken şiddetli bir rüzgar çıkmış... Entari havalanmış... Halepli Abdürrahim Efendi' nin açıkta kalan maslahatını herkes görmüş... Esnaf kendi arasında homurdanmış, bu uygun suz durumu KAdı' ya kadar duyurmuşlar. Kadı da Abdürrahim Efendi yi adaba mugayir davranışlarından dolayı yargılamak üzere mahkemeye çağırmış... Dava görülmeye başlamış... Kadı kimlik tespiti yaparken sormuş: "Evli misin?" "Evliyim.. Dört karım, dört de cariyem var" "Kaç çocuğun var" "Dur hele Kadı efendi düşüneyim" Halepli Abdürrahim Efendi başlamış düşünmeye, düşünürken de parmak hesabı yapmaya... "Birinci karımdan altı çocuk... ikinciden dört çocuk.. üçüncüden iki kızım var ellerinden öper.." On iki etti... Başka?" "Başka yok Kadı efendi.. Hanımlardan üçü hamile... Cariye kullarından da ikisi yüklü..." "Yani beş çocuk daha yolda" " Sayende Kadı efendi.." Halep kadısı bu ifade üzerine biraz düşünmüş.. Uzun, kır sakallarını karıştırmış.. "Halep' de mukim, Abdülmecit' ten olma Razıya' dan doğma Abdürrahim Efendi' nin dön giymeye fırsat bulamadığından berratine..." |
nomeames kullanıcısına teşekkür edenler | ||
meraklı (17-04-2007) |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|