Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Tencere - Sayfa 13 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > Gözlem-Tespit
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Tencere
Konudaki Cevap Sayısı
308
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
146088

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #121  
Eski 17-09-2006, 12:59
chem73 - ait Avatar
chem73 chem73 bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 948/1476
0 Mesaj ına 4380 Kere teşekkür edildi
Arrow Yiye yiye gelişme! Şişe şişe büyüme!

Ekonominin iyiye gittiğini, ülkenin büyüdüğünü anlamak için ben “boşanma haberlerine” bakarım.

İstatistikler kurudur.

Yüzdeler yavandır.

Canlı, yanıltmaz, kesin göstergeler; yüksek sosyeteden Cem Bey’in karısına “11 trilyon lira nafkayı” bir kalemde ödeyerek boşanması, yine yüksek sosyeteden lokum vücutlu Ceyla Hanım’ın kocasından “8 trilyon nafaka alarak” evliliğe son vermesidir.

Ekonomi büyümezse...

İşadamları da büyümez.

İşadamları büyümezse...

Yaşı daha yeni 35’e gelmiş lokum vücutlu karılarına “11 trilyon... 8 trilyon nafakayı...” bir defada ödeyip, 24 yaşında ilik vücutlu sevgili bulamazlar, İtalya’da Roma’ya, Fransa’da Paris’e, İngiltere’de Londra’ya “genç sevgilileri ile” uçamazlar.

Büyüyoruz.

Üst üste 4 yıldır.

Yiye yiye...

Şişe şişe...

Büyüyoruz.



***

11 trilyon bastırıp karı boşamaktan nasibini alamamış, üniversiteden aldığı maaşa talim eden ekonomi profesörlerinin, “Büyüme sanaldır, kağıt üstündedir” diye demeç vermesine kulak asmayın.

İnanmayın.

Ciddiye de almayın.

Siz bakmayın memurların maaşımızı “Hiç değilse 1000 YTL yapın” diyerek yollara dökülüşüne ve işçilerin “geçinemiyoruz” diye ağlayıp sızlanmasına...

Türkiye’de 22 milyon insan!

Günde 4 dolarla geçiniyor!

Büyüme varsa eğer “niçin bu yoksul insanların hayatında bir iyleşme” görülmüyormuş!

Fakir edebiyatı!

Modası geçmiş ideoloji!

Bu yılın altı ayında; Türkiye’de lokum vücutlu taze dul Ceyla Hanım ile 24 yaşında ilik vücutlu genç kıza aşık olmuş yeni dul Cem Bey gibi insanlarımızın bindiği lüks otomobil Porsche, Audi, BMW, Land Rover, Jaguar, Mercedes gibi otomobiller yüzde kaç arttı biliyor musunuz?

Yüzde 54 arttı.

Ağzının tadını bilen Cem Bey ile lokum vücutlu Ceyla Hanım gibilerin tercih ettiği ve 21 milyar liraya satılan Sub-Zero’nun “132 şişelik çelik kavları” da kapış kapış gidiyor.


***

El işçiliğiyle yapılmış.

Fiyatı 54 bin YTL..

Yani 54 milyar TL...

Buzdolabından almak istediği için yazılıp sıraya giren Cem Beyler ile Ceyla Hanımlar da 9 aydır sıra bekliyorlar. Panasonic’in 262 ekranlık dünyanın en büyük plazma TV’si, Swarovski taşlı 12 bin YTL (12 milyar lira) fiyatlı televizyonları, tanesi 20 bin euroya Vertu marka cep telefonları, üstünde pırlantalar olan ve 30 bin YTL (30 milyar lira) satılan Rado marka lüks saatleri, Burberry firmasının Manor Modeli 6 bin YTL (6 milyar lira) kadın çantaları da kapış kapış gidiyor. Başbakanımızın eşi Emine Erdoğan’ın 710 milyon lira ödeyerek alıp giydiği Louis Vuitton marka eşarplar da yok satıyor.

Sattıkça ekonomi büyüyor.

Yiye yiye gelişme...

Şişe şişe büyüme...

Necati Doğru (17.09.2006)
__________________
"İşler ehline verilmediği zaman kıyameti bekle "
Tl nin kıymetini bilelim.
Para sende varsa herkeste olan , sende yoksa kimsede olmayandır.
Piyasaya söz geçiremiyorsan sözünü dinle :)
Alıntı ile Cevapla
chem73 kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-10-2006), dentist (17-09-2006), neron (18-09-2006)
  #122  
Eski 28-09-2006, 12:15
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Yazarlar / Güler Kömürcü

Milli davamız Kerkük'ten önemli notlar



Bu satırları Kuzey Irak'tan yazıyorum, AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez ve CHP Tokat Milletvekili Sayın Orhan Diren (Bu geziyi milletvekillerimiz başarıyla organize ettiler) ile birlikte pazartesi akşamı Erbil'e geldik, Salı ve çarşamba gününü Türkmeneli'nin kalbi Kerkük'te geçirdik, perşembe tekrar Erbil ve derken cuma vatana, Dersaadet'ime kavuşmuş olacağım.


Geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız İlker BAŞBUĞ'un da vurguladığı gibi Türkiye'nin dış politikada birinci dereceden öncelikler arasında yer alan Kerkük'e yaptığımız bu gezi, süreç itibarıyla derin stratejik açılımlarla yüklü. Şimdi, uzatmadan size ilk durak Erbil'den izlenimlerimi, ardından Kerkük notlarımı sunmak istiyorum:


BARZANİ DANIŞMANI AYNI ZAMANDA AKP DELEGESİ Zagros Grup'a ait Laveen Havayolları ile pazartesi akşam Erbil'e geldik ve sürpriz (!)havaalanında bizim ekibi gazeteci-işadamı İlnur ÇEVİK karşıladı, hangi kimliğiyle biliyor musunuz; kendi tanımıyla-KÜRDİSTAN DEVLETİ adına Türk ekibine hoş geldin dedi. Yanında ise Barzani'nin Dış İlişkiler yöneticisi Rawand Darvesh vardı. Bendeniz kanım buz tutmuş vaziyette Türkiye'nin ve de tüm dünyanın KÜRDİSTAN Devleti olarak kabul etmediğini İlnur Çevik beye hatırlatmama rağmen, beyefendi biz kabul etmesek de konuşmasının devamında Kürdistan Devleti vurgusunda ısrar ederek, Erbil'de yaptığı mükemmel işlerden, bu işlerinin cirosunun 110 milyon doları aştığından, Barzani Ailesi ile olan yakın dostluğundan, Barzanilere de yıllardır danışmanlık yapmanın verdiği gururdan bahsetti. Bu arada Türk Genelkurmay'ının Güneydoğu politikalarına da sert eleştiriler getirmeyi ihmal etmedi.


ERBİL'DEN KANDİL'E DOLMUŞ VAR Bitmedi, işadamı-gazeteci ve de Barzani dostu İlnur Çevik bey dediler ki: 'Eğer PKK'nın Kandil Dağı'ndaki kamplarına gitmek isteyen olursa Erbil'den bir taksiye binip-Kandil-demeniz yeter.'

Kuzey Irak'tan Kandil'e ulaşmak bu kadar kolaymış işte efendim... Meraklısına...


Bu arada İlnur ÇEVIK beyefendi tüm bu görevlerinin (!)haricinde AKP Büyük

Kongre DELEGESI olarak da faaliyetlerde bulunuyormuş. Evet, ne diyorsun ey okuuuur? NE!


Erbil'de çeşitli gruplarla sohbet ederken öğrendik ki burada hala faaliyette bulunan, PKK'ya hizmet-destek sunan ofisler mevcut imiş. Soralım hemen: ABD'li yetkililer bize-Türkiye'ye güya PKK ile mücadelede destek verecek öyle mi? Peki ya Kürt Federe Bölgesi ERBİL'deki PKK'ya destek-hizmet ofislerini nasıl açıklayacak birileri?


Ve geldik Kerkük'e... KERKÜK'ün hali içler acısı, sokaklar iç savaş vurgunu, özellikle Kürt gruplardan Türkmenlere yönelik saldırıların arkası kesilmiyor, diğer yanda Araplarla-Kürtler de birbirine girmiş. Sürekli bombalar patlıyor, silah seslerine kısa bir süre sonra kulağınız alışıyor. KERKÜK BAĞDAT'laşmış kısacasi, peki Türkmen kardeşlerimizin hali?!


Bu arada hemen belirtmeliyim ki Balıkesir Milletvekili Çömez'in de bizzat açıkladığı gibi bizler (Erbil'den sonra) 'Kerkük'te de dolaşırken KÜRT mahallerinde PKK'nın bazı yan kuruluşlarının ofislerinin bulunduğunu gördük. Vekillerimiz ÇÖMEZ ve Sayın DİREN bu bilgiyi Kerkük'teki İngiliz ve ABD'li konsolosluk yetkilileriyle yaptığımız görüşme esnasında dile getirip, Irak'ın patronlarına (!!!)sunarak -kayıtlara geçmesini- sağladılar. Peki sorarım size ey okur, Türkiye'nin, Ankara'nın bu cüretkarlara, bu tehditlere karşı ne zaman sabrı bitecek?!


Kerkük'te sayısız Türkmen Grubu'yla görüştük, Türkmen kardeşlerimiz Ankara'ya, sizlere feryatla seslerini duyurmaya çalıştılar, diyorlar ki: 'Kürtlerin arkasında ABD var ve Kürtler Kerkük'e el koymak üzere, bizim yanımızda ise kimse yok. Neredesin Türkiyem?


Kerkük gezimiz, bu gezide yapılan kritik görüşmeler tarihe düşülen notlardır, devamı yarına...

İlnur Çevik
27 Haziran 1952 yılında Ankara'da doğdu. İlkokula İngiltere Londra'da başlayıp, orta öğrenimini TED Ankara Koleji'nde tamamladı. 1968 yılında TED Ankara Koleji'nde okurken TÜBİTAK yarışmasında ikincilik ödülü aldı. 1973 yılında İngiltere Warwick Üniversitesi İşletme ve Bilgisayar Bölümü'nü bitirdi. Aynı yıl Turkish Daily News gazetesinde çalışmaya başladı. 1984 yılında Turkish Daily News Gazetesi Genel Yayın Müdürü oldu. Halen bu görevi sürdürmektedir. Gazetecilik kariyeri süresince İndra Gandhi, Muhammed Erşad, Hüsnü Mübarek, Muammer Kaddafi ile röportajlar yaptı. Çevik, 1990 yılında Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi'nin "Üstün Hizmet" ödülünü aldı. 1994'te Türk-Amerikan Dostluk Konseyi "Üstün Habercilik ve Yorum Yapma" özel ödülünü aldı. İlnur Çevik, 1991-1993 yılları arasında Başbakan Süleyman Demirel'in özel danışmanı olarak ABD Başkanı George Bush, Alman Şansölye'si George Kohl, Fransız Cumhurbaşkanı Francois Mitterand ve İngiltere Başbakanı John Major gibi önde gelen liderlerle yapılan özel görüşmelere katıldı. Bu dönemde Süleyman Demirel ile Kuzey Irak'taki Kürt liderler arasında koordinasyon sağladı. Çevik halen Kanal 7 Televizyonu'nda her hafta kendi hazırlayıp sunduğu "Dünyadan Yansımalar" adlı programını sürdürmekte ve yine aynı kanalda yayınlanmakta olan "Başkent Kulisi" programında yer almaktadır. ZAMAN gazetesindeki TERS AÇI köşesinde yazılarını yazmaktadır. İlnur Çevik evli ve 5 çocuk sahibidir.
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-10-2006), buena vista (28-09-2006), janus (28-09-2006)
  #123  
Eski 30-09-2006, 13:17
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı ABD Başkanı Eisenhower'in Ocak 1961'de yaptığı "Ulusa Veda" konuşmasından birkaç cüml

Çok keyifli,farklı bir bakış açısı ile yazılmış

ABD yönetimine hakim olduğu görülen askeri-endüstriyel kompleks, son 20 yılda zaman zaman savaşa dönen, özellikle son 6 yıl içinde 11 Eylül saldırısı ve Irak işgali ile dünya düzenine hâkim olan gerilim dinamiğinin tek kazanını oldu.

Eksik kalan başlığı tamamlayalım. ABD Başkanı Eisenhower'in Ocak 1961'de yaptığı "Ulusa Veda" konuşmasından birkaç cümle; “... Muazzam boyutlardaki askeri kurumlaşma, silah endüstrisi ile işbirliği içindedir. Bu Amerika için yeni bir durum. Yarattığı sonuç iktisadi, siyasi hatta manevi olarak her kentte, her eyalette, her hükümet dairesinde hissedilmektedir. Askeri yapı ile endüstrisi arasındaki sıkı ilişkilerin kasıtlı ve kasıtsız olarak yetki dışı kullanımına karşı tetikte olmalıyız. Bu yeni oluşumun ağırlığının haklarımızı veya demokrasimizi tehlikeye atmasına izin veremeyiz."

devamı >>>>
http://www.referansgazetesi.com/habe...=97&ForArsiv=1

29.09.2006 / Yiğit Bulut
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-10-2006)
  #124  
Eski 01-10-2006, 09:28
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Çığlık...

Bekir COŞKUN bcoskun@hurriyet.com.tr


YABAN kuşları sürü sürü gelmeye başladılar.

Yuvaları olan göllerin, sazlıkların, sulak alanların üzerinde daireler çizip aşağıya baktılar.

Su yok...

Çığlıklar ata ata dönüp durdular.

Asırlardır genlerine yerleşmiş yuvalarının adresi dışında nereyi bilirler, nereye giderler bilemem...

Ama büyük olasılıkla sağa-sola koşuştura koşuştura ve sonunda yurtsuz, bitkin ve yorgun, telef olmak üzere çekip gittiler.
*

Resmi rakamlara göre; Türkiye son elli yılda, 2.5 milyon hektar sulak alanının 1.3 milyon hektarını kaybetti.

Doğrusunu isterseniz ben her zaman Orta Asya’yı Türklerin kuruttuğuna inanırım.

Kanıt; işte Anadolu...

DSİ’nin açtığı kurutma kanalları... İktidarların sulak alanları, hatta gölleri kurutup kurutup oy karşılığı köylüye dağıtması... Tüm dünyanın yasakladığı fıskıye ile sulama yöntemi... Önüne gelenin yeri deldiği yüz binlerce artezyen kuyusu... Daha birçok akılsızca-ahmakça uygulama yüzünden Anadolu kuruyor.

Akşehir, Beyşehir, Tuz Gölü, Seyfe, Eşmekaya, Kulu, Sağla, Sultan Sazlığı, Kastel Gölü, Gavur Gölü, Bafa...

Kimisi artık yok, kimisi birer küçük bataklık.

Yeraltı sularına birçok bölgede 10-40 metrede ulaşılıyordu, artık su 200 metrede bulunabiliyor. Bir-iki sene sonra suya ulaşmak olanaksızlaşacak, çünkü yeraltı sularının bir de alt sınırı vardır.

Ve bu gidişle kaçınılmaz sondur:

Susuzluk...
*

İşte o zaman...

İşte o zaman bu topraklarda yaşayan insanlar tıpkı o göçmen kuşlar gibi sağa-sola koşuşturacaklar.

Ama su yok...

Çığlıklar ata ata dönecekler...

Kurumuş çatlak çatlak toprağa, beyaz toza dönmüş ovalara-yaylalara, artık yaşanamayacak kasabalara, köylere, beldelere bakıp, o yuvalarını yerinde bulamayan kuşlar gibi şaşkın olacaklar.

Göçmen kuşlar gelmeye başladılar.

Çığlıklar ata ata dönüp durdular.

Tıpkı onlar gibi; siz nereye gideceksiniz, bilemem...
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-10-2006), Ramo (01-10-2006)
  #125  
Eski 01-10-2006, 11:36
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Eğilmez: Fransa, 1945'te 1.5 milyona yakın Cezayirliyi katletmiştir

Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, ''Fransa, 1945 Yılında 1.5 milyona yakın Cezayirliyi katletmiştir. Üstelik bu bir iddia değil belgelerle fotoğraflarla, filmlerle apaçık ortada olan büyük bir gerçektir'' dedi.
Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Fransa Parlamentosu gündemine geçen mayıs ayında gelen ve oylama yapılmadan görüşmenin bittiği sözde Ermeni soykırımının inkarının cezalandırılmasına ilişkin yasa tasarısının, Fransız Sosyalist Partisi milletvekillerinin girişimiyle, 12 Ekimde görüşülmek üzere yeniden gündeme alındığını söyledi.
Teklifin ''1917 olayları soykırım değildir'' şeklinde görüş bildirmeyi, 1 yıla kadar hapisle cezalandırmayı öngördüğüne dikkati çeken Eğilmez, şöyle devam etti:
''AB Türkiye'yi 301. maddenin değişmesi için sürekli sıkıştırırken, Fransa sözde Ermeni soykırımına karşı çıkanlar için hapis ve para cezası getiriyor. Türkiye'ye 301'le demokrasi dersi veren Avrupa Birliği'nin Fransa'ya nasıl tepki göstereceği büyük bir merak konusu. O kadar ahlaksız ve iki yüzlü bir olay ki insanın aklı almıyor. Bu yasa tasarısını gündeme getiren ülkenin tarihinin ne kadar kanlı olduğu, tarihe bakıldığında net bir şekilde görülmektedir.'' Fransa'nın Ermeni meselesinin ortaya çıkmasında tahrik ve teşvikinin önemli rol oynadığını belirten Eğilmez, şunları kaydetti:
''Bu meselede Fransa'nın asıl gayesi Türkiye üzerinde ekonomik ve siyasi bir hakimiyet kurmaktı. Çünkü Fransa kendinden başka hiçbir devleti ve milleti düşünmeyen dünya üzerindeki en ırkçı devletlerden biridir. Bu meseleden hemen sonra aynı devlet 1945 yılında 1.5 milyona yakın Cezayirli'yi katletmiştir. Üstelik bu bir iddia değil belgelerle fotoğraflarla, filmlerle apaçık ortada olan büyük bir gerçektir.'' Eğilmez, tüm vatandaşların Fransa'nın bu tutumuna bireysel tepkisini göstermesi gerektiğini belirterek, söz konusu yasa tasarısını Fransız Parlamentosu gündemine getiren Sosyalist Parti Lideri François Hollande'nin ''fhollande@assemblee-nationale.fr'' adresine mail gönderilebileceğini söyledi.

CEZAYİR'DE UNUTULAMAYAN TÜRK İMAJI...
Halen Arapça'yla birlikte Fransızca'nın konuşulduğu Cezayir'de Osmanlı'ya karşı geçmişten gelen bir minnet ve sevgi duyuluyor.
Türklere karşı hissettikleri iyi niyet duygularının her fırsatta dile getirildiği Cezayir'de Türk rakamlarına göre 600 bin, Fransız rakamlarına göre 2 milyon Türk asıllı Cezayirlinin yaşadığı tahmin ediliyor.
Başkent Cezayir'in üç büyük hastanesinin adının İstanbullu, İzmirli ve Mustafa Paşa olması, Osmanlı ve Barbaros Hayreddin Paşa'ya olan sevginin göstergesi olarak Barbaros, Hayreddin, Uluçali ve Osmani gibi soy isimlerinin kullanımının yanısıra; Hazneci, Demirci, Başterzi, Barutçu, Sabuncu, Silahtar gibi Osmanlı'dan kalma meslek adları da Cezayir'de aile isimleri olarak taşınıyor.
Cezayir'de Türk asıllı olmanın önemli bir asalet göstergesi olduğunu belirten AÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, ''Osmanlı Cezayir'de minnetle anılırken, Fransızlar Cezayir'de yaptıkları zulümlerle anılıyor. Bu durum görmezlikten gelinemez'' diye konuştu.

yorum:Fransa`nin verecegi yanit ne olabilir ki?
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (01-10-2006), Ramo (01-10-2006)
  #126  
Eski 05-10-2006, 00:23
janus janus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: bilgisayar başı
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 293/3485
0 Mesaj ına 1823 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Avrupa Sigorta Endustrisi Ekonomik Buyume Ve Gelismeye Onemli Katki Sagliyor.

Son Yayinlanan Rakamlar Toplam Yatirimlarin 6,300 Milyar Euro’dan Fazla Oldugunu Gosteriyor.

Cea Tarafindan Hazirlanan Yeni Yayin, Politika Yapicilara Endustrinin Topluma Ve Ekonomiye Daha Fazla Katkida Bulunmasina Izin Verecek Tavsiyelerde Bulunuyor.

Avrupa Parlamentosu’nda 5 Ekim’de Duzenlenecek Bir Resepsiyonla
Tanitilacak Rapor, Avrupa Birligi Liderleri Icin 2007 Yilinin Basinda Beklenen Lizbon Stratejisi’nin Yillik Ilerleme Raporu Oncesinde Destekleyici Bir Metin Ozelligi Tasiyor.

Cea Sigortacilarin Ve Tuketicilerin Gercek Ihtiyaclari Ile Daha Uyumlu Bir Duzenleme Cagrisinda Bulunuyor. Ozellikle, Komisyon’un Solvency Ii Projesinin, Kusursuz Ekonomik Risk Temelli Solvency Sistemi Araciligi Ile Sermayenin En Uygun Dagitimini Cesaretlendirme Firsatini Yakalamasi Gerektigi Vurgulaniyor. Daha Etkin Sermaye Dagitimi Ile Ifade Edilen, Isletmelerin Ve Toplumun Daha Dusuk Maliyetle Daha Iyi Korunabilmesi Olarak Karsimiza Cikiyor.

Devlet Tarafindan Saglanan Sosyal Guvenlik Goz Onune Alindiginda, Politika Yapicilarin Kamu – Ozel Sektor Isbirligini Tesvik Etmesi Gerekiyor.

Avrupa’nin Yaslanan Nufusu Reform Ihtiyacini Arttiriyor. Sigortacilar Sosyal Guvenlik Icin Uygulanabilir Sistemler Saglayan Guvenilir Ortaklar Olarak Kamu Mali Sektoru Uzerindeki Baskilari Hafifletiyor. Sigorta Sektoru, Istikrarli
Ve Hayat Boyu Gelir Seviyesi Garanti Ederek Ve Demografik Degisimin Etkisini Sinirlandirarak Devlet Butcelerine Onemli Katkida Bulunuyor.

-matriks-
Alıntı ile Cevapla
janus kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-10-2006), Ramo (05-10-2006)
  #127  
Eski 08-10-2006, 18:16
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Cezayir'de Fransa'ya soykırım tepkisi

Fransa'nın Türkiye'nin "Ermeni soykırımı"nı tanımasındaki ısrarı Cezayir'de büyük tepki yarattı. Fransa'nın "Cezayir soykırımı"nı tarihçilere havale ederek tanımayı reddettiği ve çifte standart uyguladığı vurgulanıyor. Cezayir basını, Fransa'yı tarihi çarptırmakla suçlarken eskiden 100 bin olarak verilen Ermeni kurbanların sayısının 1.5 milyona çıkarıldığına dikkat çekti.

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın "Ermeni Soykırımı"nın tanınması AB üyeliği için kriter olduğu yolundaki açıklamasının ardından Fransa Ulusal Meclisi'nin "Ermeni soykırımı"nı inkarı suç sayan yasa tasarısının gündeme alması Cezayir'de de tepki ile karşılandı. Cezayir'de Fransızca yayınlanan L'Expression gazetesi, Cezayir'deki katliamları soykırım olarak tanımayı reddeden Fransa'yı çifte standart uygulamakla suçladı.

CHİRAC, KRALDAN KRALÇI

L'Expression gazetesi, Tarık Ramzi imzalı yazısında Jacques Chirac'ın Türkiye'nin "Ermeni soykırımı"nı tanınmasını isterken aynı hakkı Cezayir'e vermeyi reddettiğini belirtti.

Chirac'ın Ermenistan ziyareti sırasında Türkiye'nin "soykırım"ı tanımasını AB üyeliği için kriter haline getirdiğine dikkat çekilen yazıda, Chirac'ın "kraldan kralçı" gibi davrandığını, Brüksel'in böyle bir koşulu öne sürmediğini kaydetti.

ÇAĞRIYI FRANSA'YA YAPSIN

Oysa Chirac'ın gönüllü olarak askerlik yaptığı Cezayir'de sömürgeci Fransa tarafından 132 yıllık işgal sırasında işlenen suçların tanınmadığına işaret edilen yazıda Chirac'ın Türkiye'den "yanlışları"nı kabul ederek büyük bir ülke olduğunu göstermesini isterken aynı çağrı Fransa'ya yapmadığının altını çizdi.

Türkiye'ye yöneltilen suçlamalarda rakamların çarptırıldığını, manipülasyon yapıldığını belirten gazete "Kısa bir süre öncesine kadar kurbanların sayısı 100,000 idi. Şimdi ise bu rakam 1,500,000'e kadar şişirildi" ifadesini kullandı.

Cezayirli gazete, Chirac'ın tarihi yeniden yazarak çifte standart uyguladığını belirterek "Sanki, Türkiye için geçerli olan, Fransa için geçerli değilmiş" diye yazdı. (ANKA)
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (08-10-2006), janus (08-10-2006), neron (09-10-2006), Ramo (08-10-2006)
  #128  
Eski 09-10-2006, 14:56
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Talking Doktorlarla anlaşan Roche, hasta olmayanlara da ilaç yazdırmış

Devlete fahiş fiyatla ilaç sattığı gerekçesiyle yargılanan Roche İlaç Şirketi hakkındaki iddialara yenileri eklendi. Firmanın bilgisayarlarına el koyan polis, yaklaşık 1 milyon e-mail’i tek tek inceledi.

Bunlardan 414’ünde suç unsuru bulan İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü, konuyla ilgili hazırladığı raporu mahkemeye sundu.

Vatan Gazetesi’nde dün yer alan habere göre Roche’un ilaçlarını yazdırmak için doktorlara çeşitli hediyeler verdiği, ecza depolarıyla anlaşarak devlete yüksek fiyatla ilaç sattığı, vergi kaçırdığı ve hasta olmayan kişilere bile ‘hastaymış’ gibi ilaç yazdırdığı iddia edildi. E-mail’lerin incelenmesiyle ortaya çıkarılan iddialardan bazıları şöyle: 13 Ekim 2003’te Giresun Devlet Hastanesi’nde Roche’un sponsorluğunda hipertansiyon ve osteoporoz taraması yapıldı. Taramaya katılan 110 hastadan 100’üne kemik erimesi teşhisi konuldu. Bu kişilere kutusu 100 YTL’ye satılan Roche’un kemik erimesi ilacı yazıldı. Roche çalışanları M.E. ve S.Ç.’nin gönderdiği bir e-mail’de de “Kırklareli Kavaklı Belediyesi aracılığıyla 9 Ağustos 2004’ten itibaren bir hafta süreyle osteoporoz, romatoid artrit, hipertansiyon, hiperlipidemi ve obezite taraması yapacağız. Kavaklı, yaklaşık 3 bin 500 nüfusa sahip, büyük çoğunluğu orta yaş ve üzeri. Kavaklı eczanesinde yaptığım reçete analizine göre osteoporoz ve obezite raporlu hastalar yok. Tarama sonucunda osteoporoz ve romatoid artrit tanısı koyulan hastalar Kırklareli Devlet Hastanesi’nde görevli Dr. M.D.’ye, hipertansiyon, obezite tanısı koyulan hastalar da dahiliye uzmanı H.Y.’ye yönlendirilecek.” deniliyor. Başka bir e-mail’de ise “Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Onur Bey, 150 kişilik davetli topluluğunun Hilton Otel’deki eğlence için 850 YTL olan disko giriş ücretini finanse etmemizi istedi. Onur Bey bize çok yakın, Schering Plough’a (ilaç firması) mesafelidir. Pegasys isimli ilacımız piyasaya çıktığı hafta, 4 hastanın Peg-İntron (Schering Plough’un ilacı) raporunu Pegasys’ye çevirmiştir.” ifadeleri bulunuyor. Diğer e-mail’lerde de özel muayenehane açan 4 doktorun, hastalarına Roche’un kanser ilacını yazmaları karşılığında, tadilat işleri için 1.700 YTL talep ettiği ve ordudan bir hekimle anlaşan Roche çalışanının alışveriş çeki karşılığında, askerlere Roche’un mantar ilaçlarını yazmasını sağladığı anlatılıyor.

İstanbul, Zaman

Minik Yorumışardaki içerdeki sülüklere dur demedikçe zor adam oluruz...
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-10-2006), buena vista (09-10-2006)
  #129  
Eski 10-10-2006, 12:26
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı 'Aaaa o başka!'

1960'lar...
Paris'te Madeleine Meydanı'nda bir öğle üzeri...
40 yaşlarındaki Madam Janine Thepenier karşısındaki Türk delikanlıyla sohbet ediyor.
Benoist-Mechin'in "Mustafa Kemal" kitabı yeni çıkmış piyasaya...
Daha önce Türkler ve Türkiye üzerine hiç bilgisi olmayan Fransız kadın kitabı yeni okumuş, bizim delikanlıya sorular soruyor:
"- Şüphesiz Mustafa Kemal davasında haklıymış. Fakat niye bu kadar çok kan dökmüş? İstiklal mahkemelerinde kelle uçurmak olacak iş mi?"
Sonra Menderes'in idamına getiriyor lafı:
"Anayasa'yı çiğnedi diye Başbakan'ı, bakanları asmak doğru mu?"
"Kıbrıs çıkarmasında masumların kanını dökmek günah değil mi?"
Delikanlı satır aralarından "Nedir sizdeki bu vahşet" sorusunu kokluyor. Ve karşı saldırıya geçiyor:
"Benim bildiğim Fransa (1. Dünya Savaşı kahramanı, Mareşal) Petain'i idama mahkûm etmiş, yaşlı diye cezasını süresiz hapse çevirmiştir. Laval'i ise kurşuna dizmiştir. Bunlardan birisi başkan, öteki de bakan değil miydi?"
Madam Thepenier hayretle itiraz ediyor:
"Aaaa, o başka..."
"Peki Danton, Robespierre, Babeuf gibi ihtilal başkanlarının kesildiği yer bu Paris değil midir?"
Cevap aynı:
"Aaaa, o başka..."
"Fransa paraşütçüleriyle Gabon'a niye müdahale etmişti? Eğer Cezayir'de Araplar orada kalmış Fransızları kesmeye, aç bırakmaya ya da sürmeye başlasalardı Fransa müdahale etmeyecek miydi?"
"Aaaa, o başka..."
* * *
Bu çifte standart karşısında saçını başını yolan "Fransa hayranı" delikanlının adı Attilâ İlhan'dı.
Bu izlenimlerini "Hangi Batı"da (Bilgi, 1976, s. 41) şöyle sonlandıracaktı:
"İnsan sonra sonra Batılının, yani Fransızın olayları, insanları ve sorunları iki ayrı gözle gördüğünü, iki ayrı ölçekle değerlendirdiğini fark ediyor.
"Birisi, dünyayı 'yöneten' ülkelerden biri olmaktan gelen yukarı bir ölçü, kendine toz kondurmayan, komşusuna karşı hoşgörülü...
"Ötekisi, 'yönettiği' ya da hizada saydığı ülkelere ve halklara uyguladığı, hafif alaycı, epeyce küçümser, adamakıllı merhametsiz ve toptan haksız bir ölçü. Avrupalı değil misiniz, 'Avrupalıyım' diye 40 yıldır yırtınsanız bile her hareketiniz başka bir ölçüyle yargılanacaktır.
"Diyeceğim, Paris'in iki gözü, iki ayrı renk..."
* * *
Aradan geçen 40 yılda fazla bir şey değişmedi Fransa'da:
Aynı çifte standart, aynı önyargı, aynı kibir...
Şu farkla ki; bu tavrının bedelini, varoşlarından yükselen ve 60'lardakine hiç benzemeyen bir şiddet dalgasıyla ödemeye başladı.
Türkiye ise Batı yolunda komşularıyla barışma, önyargılarından arınma, tarihini sorgulama, yasalarını demokratikleştirme yoluna girdi.
Şimdi Türkiye'de Batılı düşünenler "Soykırım vardır" diyenlerin hapsedilmesine fikir özgürlüğü adına karşı koyarken, "fikir özgürlüğünün Kâbe'si" kabul edilen Batı "Soykırım yoktur" diyenleri hapsetmeye hazırlanıyorsa, bize düşen, Batı'nın değerlerini Batı'ya hatırlatmak, bu çifte standardı yüzlerine vurmak ve en önemlisi yolumuzdan caymamaktır.
Bu vesileyle, yarın 1. ölüm yıldönümünde anacağımız, Paris'teki o "ebedi delikanlı"yı saygıyla selamlıyorum. (Milliyet)

can.dundar@e-kolay.net
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-10-2006), Ramo (10-10-2006)
  #130  
Eski 10-10-2006, 17:28
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Thumbs up Ünlü Fransız tarihçiden anlamlı tepki: Türk vatandaşı olmak istiyorum

Sözde Ermeni soykırımını inkarı suç sayan yasa teklifine tepki gösteren Fransız tarihçi Jean-Mıchel Thıbaux, Türk vatandaşlığına geçmek için girişimde bulundu.
Fransız tarihçi, bir Türk arkadaşı aracılığıyla, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Antalya Milletvekili Mehmet Dülger’e konuyu iletti. AK Partili Dülger de Fransız tarihçinin bu talebini, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a iletti.
Dülger’in verdiği bilgiye göre "konuya sıcak bakan" Başbakan Erdoğan, söz konusu talebin, İçişleri Bakanına da iletilmesini istedi. Dülger, görüştüğü İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun, başvurunun yapılmasının ardından konunun değerlendireceğini söylediğini belirtti.

"BU UCUZ POLİTİKA METODUNA İSYAN EDİYORUM"

Fransız Tarihçi Jean-Michel Thıbaux’nun, Türk arkadaşına gönderdiği, vatandaşlığa geçme dileğini anlatan elektronik postada, şu görüşler yer alıyor:
"6 yıl önce Türkiye’yi, Ermeni soykırımını tanımaya zorladıkları zaman onu savunmayı üstlenmiştim. Bir kere daha Fransız Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, ’Avrupa Birliğine girmek istiyorsa, Türkiye’nin bu yönde hareket etmesi gerektiğini’ söylüyor.
Türk dostlarıma, burada bir şantaj söz konusu olduğunu ifade etmek isterim ve 6 sene önce olduğu gibi, açıklanmamış amacı, topraklarımızın üzerinde yaşayan Ermeni kökenli insanların seçim sırasında iltifatlarına mazhar olmak olan bu ucuz politika metoduna isyan ediyorum.
Türkiye de Fransa’da 1789 Devrimi esnasında yapılan katliamın tanınmasını isteyebilir. Yüzbinlerce Fransız, bu kanlı yıllar boyunca ölüme gitti. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik adına insanların kafası giyotinde kesildi. Erkekler, kadınlar ve çocuklar gırtlaklandı, parça parça edildi, kurşuna dizildi, yakıldı. Dehşet her tarafı kaplamıştı. Meudon atölyelerinde, işkence edilen insanların derilerinden elbiseler dikiliyordu. Ölülerin yağları hapishane mutfaklarında kullanılıyordu.
İşte büyük ihtilalin gerçekleri ve işte Fransa’nın yaptıklarını itiraf etmek için niçin Türkiye’nin hak sahibi olduğu...
O zaman milyonlarca Kızılderili’yi yerlerinden ettikleri için Amerikalıları, Orta Amerika’da ve Güney Amerika’da yerli medeniyetleri ortadan kaldırdıkları için İspanyolları da itham etmek gerekir. Bu şartlarda bütün insanlık tarihi yeniden gözden geçirilmeli ve hiçbir topluluk, bunun dışında kalmamalıdır."

"TÜRKİYE’Yİ SAVUNAN AZ SAYIDA İNSANDAN BİRİYİM"

Türkiye’nin kendini doğrulamaya ihtiyacı olmadığını, genç nesillerin daha iyi bir dünya özlemi içinde olduklarını ve geçmişten dolayı suçlu tutulamayacaklarını ifade eden Thıbaux, şöyle devam etti:
"Oğullar, babaların suçlarının sorumlusu değillerdir. Artık Türkleri işaret parmağımızla göstermekten vazgeçelim. Onlar pek çok noktada bize ders verecek durumdadırlar.
Türkiye’yi seviyorum ve Avrupalı entelektüeller arasında onu savunan az sayıda insandan biriyim.
Eğer Türk Hükümeti onaylarsa ve beni Türk tabiyetine kabul ederse, artık Türkiye benim vatanım olacaktır."
(Milliyet)
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (10-10-2006), alihoca (10-10-2006), janus (10-10-2006), Ramo (10-10-2006)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:29 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce