Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar. - Sayfa 5 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar.
Konudaki Cevap Sayısı
289
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
89400

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #41  
Eski 22-11-2012, 11:26
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Açlık grevleri, vatandaşlık hakları, devletin görevleri...

"Vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak devletin birinci vazifesidir" ve "Hepsi varlığını devam ettiriyor, peki devlet bunu bilmiyor mu?" diye düşünen sayın bakana açık mektup örnekleri:


Sayın bakanım, farklı cinsel tercihleri olan bir vatandaşım. Kanunlarımız aynı cinsten insanların evlenmesine izin vermemektedir. Benim gibi binlerce insan bu şekilde mağdur olmaktadır. Oysa vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak devletin birinci vazifesidir. Bu ihtiyacımızı giderme konusunda adım atmanızı, aksi taktirde açlık grevi yapacağımızı arz ederim.


Sayın bakanım, kanunlar izin vermediği için gizli gizli kumar oynamaktayız. Devletin kurumları bu durumu bilmekte ama engel olamamaktadır. Bu sosyal ihtiyacımızı giderme konusunda adım atmanızı, aksi taktirde açlık grevi yapacağımızı arz ederim.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
Master (27-11-2012), neron (25-11-2012)
  #42  
Eski 26-11-2012, 10:38
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Çifte standart

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Kütahya'da yaptığı konuşmada, Muhteşem Yüzyıl dizisine yönelik eleştirilerde bulundu.

Erdoğan şunları söyledi:

''Biz 7 milyarlık bu dünyanın içinde yaşıyoruz. Bizim görevimiz nedir, bunu çok iyi biliriz. Ecdadımızın at sırtında gittiği her yere biz de gideriz; her yerle biz de ilgileniriz. Ama bunlar, televizyon ekranındaki ecdadımızı zannediyorum o Muhteşem Yüzyıl dizisindeki gibi tanıyor. Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni, öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Biz öyle bir Kanuni tanımadık, onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda o gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi. Bunu çok iyi bilmeniz lazım. Bunu çok iyi anlamanız lazım. Ben o dizilerin yönetmenlerini de o televizyonun sahiplerini de milletimin huzurunda kınıyorum. Bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyoruz.''
Alıntı ile Cevapla
  #43  
Eski 26-11-2012, 11:00
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Çifte standart

Belge niteliği taşımayan bir dizideki (başta Kanuni Sultan Süleyman olmak üzere) karakterlerin gerçeğe uygun olup olmadığı, milli ve manevi duygularımızı rencide edip etmediği konusundaki tartışmalara başbakan da dahil oldu.

Tabii ki başbakanın bir birey olarak her konuda olduğu gibi bu konuda da fikrini açıklama özgürlüğü var. Ancak, başbakanın sözleri ifade özgürlüğünün ötesine geçmiş; açık açık tehdit ve hatta tahrik içeriyor. Başlıca görevi halkının huzur ve mutluluğunu sağlamak olan bir siyasetçinin söylememesi gereken laflar bunlar.


Ayrıca, ecdadının şerefini koruma misyonunu bu denli benimsemiş olan başbakanımızın ayni hassasiyeti ATATÜRK ve İNÖNÜ için de göstermesini bekleriz. Sultan Süleyman gibi yaşamlarının büyük bir bölümü at sırtında ve cephelerde geçmiş olan bu insanların bazı insani zaaflarını ön plana çıkararak hedef tahtası haline getirmek, çifte standart ve ikiyüzlülük devletin yönetimini üstlenmiş bir siyasetçiye yakışmıyor.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
coser (26-11-2012)
  #44  
Eski 27-11-2012, 14:35
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Hürrem Sultan geyikleri ve toplum mühendisliği üzerine...

Başbakan Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl Dizisi için önceki gün sarfettiği sözler yazılı ve görsel basının gündemine oturdu. Basının 'önde gelen' kalemleri bu konuda yazdılar; ekranların 'vazgeçilmez' yorumcuları bu konu üzerinde konuştular. İzleyebildiğim kadarıyla yorumların ve tartışmaların neredeyse tamamı üç ana tema üzerinden yapılıyor.
1- Osmanlı tarihinin şeffaflığı, padişahların özel hayatları ve bu özelin ne kadar bilinebilir olduğu.
2- Dizinin senaryosu tarihi birebir yansıtmalı mı ve bu mümkün mü?
3- Başbakan, zaman zaman taktiksel olarak, gündem değiştirmek için mi böyle konuları dile getiriyor.

Yorumcular ilk iki maddeyi ne kadar tartışırlarsa tartışsınlar bir sonuca varmaları mümkün değil.

Osmanlı tarihinin şeffaflığı, padişahların özel hayatları ve bu özelin ne kadar bilinebilir olduğu konusunda tartışanların kaynakları hep aynı belgeler, aynı kitaplar. Yorumcular, işlerine gelen kaynakları referans gösterip işlerine gelmeyenleri dışlıyorlar. Değişik kalemlerce değişik zamanlarda yazılmış olan tarih kitapları birebir aynı olmadığı gibi bu kitapların gerçek zamanlı olarak, yaşanarak yeniden yazılması olanaksız. Dolayısıyla bu konuda kesin kanıtlara ulaşmak mümkün değil ve konuyu uzatmanın bir anlamı yok.

"Dizinin senaryosu tarihi bire bir yansıtmalı mı ve yansıtıyor mu?" sorusunun ise iki nedenle doğru cevabı olamaz.
1- Harem'e ve padişahın özel hayatına ilişkin bilgilere tam olarak ulaşmak mümkün değil ve asla mümkün olmayacak.
2- Bu dizi, bir belgesel olarak değerlendirilmiyor. Ucuz veya değil, iyi veya kötü... niteliği bakışa göre değişen bir sanatsal ürün. Sanatsal bir faaliyeti somut kavramlar ile değerlendirmek mümkün değildir; ancak göreceli olarak değerlendirilebilir.

Benim esas üzerinde durmak istediğim madde, Başbakanın, Muhteşem Yüzyıl konusunu gündem değiştirmek için dile getirdiği iddiaları. Bu yorumu yapan kelli felli yorumcuları dinledikçe sinir oluyorum ve bu yorumları çok sığ, çok basit yorumlar olarak değerlendiriyorum.

Ben başkakanın bunu sadece gündem değiştirmek için değil, farklı amaçlarla yaptığını ve bunu yaparken bir taşla iki kuş vurduğunu düşünüyorum. Zaten başbakanın "gündem değiştirme" taktiği ilk defa olmuyor. Başbakan bunu sistematik olarak ve oldukça sık sık yapıyor.

İşte bu noktada "gerçek amaç nedir? ve "bunu niye yapıyor?" sorusuna yanıt aramamız gerekiyor.

Sosyolojide ve siyasette "Toplum Mühendisliği" diye bir kavram var. Toplum mühendisliği şu şekilde tanımlanıyor:

"Toplum Mühendisliği, toplumun demografisinde, sosyal dokusunda, tarihten gelen yapısında değişiklik yapmak, tepkilerini, nefretlerini, isteklerini, sevgilerini, tutkularını ve kitlesel şekilde ifade ettiklerini duygularını yönlendirebilmek, kontrol altında tutabilmek, paralize edebilmek gibi yetileri içeren iştir. Toplum mühendisliği, çeşitli meslek dallarından oluşan bir ekip tarafından, finansal destek, koruma, iletişim ve başka araçlar yardımı ile gerçekleştirilebilir."

Başbakanın, örneğin kürtaj ve idamın kaldırılması konularını, Muhteşem Yüzyıl Dizisini vs. gündeme getirirken yaptığı toplum mühendisliğidir ve bu bilinçli olarak yapılmaktadır.

Yaşı küçük olanların bilmediği, uygun yaştakilerin de unutmuş olabileceği bir konuşmayı hatırlatmak isterim. Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, 1994 tarihinde Meclis Grubunda yaptığı konuşmada "..... Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak, bu kelimeleri kullanmak bile istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkça görsün diye bu kelimeleri kullanma mecburiyetini duyuyorum. Türkiye'nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım, Refah Partisi adil düzen getirecek, bu kesin şart, geçiş dönemi yumuşak mı olacak sert mi olacak, tatlı mı olacak kanlı mı olacak, altmış milyon buna karar verecek." demişti.

Milli Görüş'ten gelen Erdoğan ve ekibi, Erbakan Hoca'nın aksine, sert söylemlerle iktidar olunamayacağının bilincine varmıştı. Akılcı davranarak söylemlerini yumuşattılar. Türk halkının orta sağa olan ilgisini ve değişik faktörleri kullanarak iktidar oldular.

Şimdi yumuşak geçiş yapılıyor. Kabul etmek gerekir ki bunu yaparken çok bilinçli yapıyorlar. Her türlü sosyal ve psikolojik faktörü kullanıyorlar. Toplum mühendisliği de bunlardan biri.

Bizim aydın geçinen basın mensuplarımızın büyük bir bölümü ise başbakanın gündem değiştirmeye çalıştığını düşünüp ekranlarda Hürrem geyikleri yapmaya devam ediyor.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (28-11-2012), Master (27-11-2012), neron (29-11-2012), Ramo (03-12-2012)
  #45  
Eski 29-11-2012, 15:06
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Konuyu başlatırken "Gazeteci olsaydım, sanırım yazacak konu bulmakta zorlanmazdım; politikacılarımız sağolsunlar..." demiştim. Hakikaten, bırakın yazacak konu bulmakta zorlanmayı, gündeme yetişemiyoruz.

Muhteşem Yüzyıl tartışmaları zirveye oturmuş ve yorumcular daha hızını alamamışken, Milli Eğitim Bakanlığı, 1981 yılından bu yana yürürlükte olan Kılık Kıyafet Yönetmeliğini değiştirdi.

Bu konu üzerine bir şeyler karalasam mı diye düşünürken, üniversite konserleri, şenlikler, festivaller gibi gençlere yönelik etkinliklerde alkollü içki satışının yasaklanmasına ilişkin bir haber gözüme ilişti.

Suriye sınırına Patriot Füzeleri yerleştirilmesi konusundaki karanlık noktalar, Nato'nun Rusya'ya güvence vermesi, İran'dan alınan doğalgaza karşılık altın verilmesine ABD'nin itirazı ve bizimkilerin bu ambargoyu delmek için geliştirdikleri "aldım verdim ben seni yendim" tarzında yaklaşımlar ....

Sınırlı olan zamanımı hangisine ayırsam bilemiyorum.
Sayın politikacılar, hızınıza yetişemiyoruz; biraz yavaş olun beyav!
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
Master (29-11-2012), neron (02-12-2012), PINAR (29-11-2012)
  #46  
Eski 03-12-2012, 14:10
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Halkımızın büyük bir çoğunluğu, geleceğini ilgilendiren sosyal ve ekonomik kararlara fazla ilgi ve tepki göstermez; okur geçer. Ancak ne kendine ne de çoluk çocuğuna bir faydası olmayan sansasyonel haberlerin noktasını virgülünü kaçırmaz. Kerameti kendinden menkul olanların yanısıra, hangi sanat dalında faaliyet gösterdiği bile meçhul birileri hakkında haberler ekranlarda, gazete ve dergi sayfalarında bolca yer alır. Bu yazılar veya programlar sayesinde "kimin eteği kısaydı, neresi görünüyordu; kim estetik ameliyat yaptırdı; kim kiminle yattı ... " gibi önemli haberleri öğreniriz!

Aynı şekilde, pozitif bilimin değişik alanlarında dirsek çürütenlerden ziyade, astrologlar, şifacılar, isimden karakter analizi yapan düzenbazlar, din tacirleri ve benzeri 'işleri' yapanlar ekranların başlıca misafirleridir. Sağolsunlar, bunlardan da geçmişimizi ve geleceğimizi, dini safsataları öğrenir, yaşamımıza yön veririz!

Özellikle Turgut Özal döneminde gelişmeye başlayan ve hızla yol alan bu tarz, kendi kendini besleyerek bir kısır döngü yaratmıştır. Yönlendirme gücü olan medya, halkımızdan ucuz magazin bağımlılığının gelişmesine neden olurken, kendi de bu bağımlılıktan beslenen bir vampire dönüşmüştür.

İşte bu nedenlerle, tartışılması gereken onca konu varken, Muhteşem Yüzyıl Dizisi üzerindeki tartışmalar canlılığını korumaya devam ediyor.

Prof. Dr. Nurşen Mazıcı, katıldığı bir televizyon programında "Bunlar (padişahlar) nikah kıymıyor. O zaman İslamiyete göre senin ecdadın veled-i zina. Cariyeye dini nikah kıymıyorlar, o çocukların hepsi dini nikahsız doğuyor. O zaman bir karar verin hangisi? İslamiyete göre baktığınızda dini nikahsız doğan çocuklara ne deniyor?" dedi.

Aynı programda yer alan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ise Mazıcı'ya "Bunların şerri hukukta, fıkıhta bir karşılığı var. O dönemde verilmiş fetvalar var" diye karşılık verdi.

Prof. Dr. Nurşen Mazıcı'nın, "Hiçbir padişahın cariyesiyle nikahı yok" diyerek 'veled-i zina' benzetmesi yapması Osmanlı şehzadelerini kızdırdı. Sultan 2. Abdülhamid'in torunu şehzade Orhan Osmanoğlu, "Bu ağır hakareti hoş göremeyiz, dava açacağız" dedi.

Gelinen bu noktada, Nasrettin Hoca'nın dediği gibi herkes haklı galiba.

Prof. Dr. Nurşen Mazıcı kendine göre haklı. İslamiyet, evlilik dışı ilişkileri kabul etmez; dini kurallar da kişilere göre değişmez.

Orhan Osmanoğlu da haklı. Zira, uzun süre devam eden ve bu nedenle kanıksanmış, yanlış bir geleneğin son halkası olarak böyle bir sıfatla anılmak istemez.

Bence bu tartışmada en az haklı olan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne. Erdoğan gibi, Türköne'de ecdadını korumak adına, o fetvaların hangi şartlar altında verildiğini göz ardı ediyor.

Halkımız ve medya bu tartışmaları sevdi; daha davam edeceğe benziyor.

Bu arada bir iğne de kendime batırayım!
Biz de bu tartışmalardan pay çıkarmaya ve ucundan da olsa, eleştirdiğimiz bu çarkın bir parçası olmaya devam ediyoruz.
Alıntı ile Cevapla
  #47  
Eski 04-12-2012, 15:52
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Kardeş kardeşe bunu yapar mı be abi!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, Petrol ve Gaz Konferansı'na katılmak üzere bugün yapacağı Erbil ziyareti, Irak hükümetinin izin vermemesi nedeniyle gerçekleştirilemedi.

Değişik kaynaklardan edindiğim bilgileri değerlendirerek çıkardığım sonuca göre olay şu şekilde gerçekleşmiş:

Merkezi Irak Hükümetinin istememesine rağmen, Erbil’e gitmek için ısrarcı davranan Yıldız’ın uçağı, bugün öğlen saatlerinde İstanbul'dan yola çıkmaya hazırlanırken, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Yunus Demirel, “Uçak kalkmasın, havadan dönebilir” mesajı göndermiş. Resmi heyeti arayan Bağdat Büyükelçiliğimizin yetkilileri "teknik sebeplerle" uçağın Erbil'e iniş yapamayacağının kendilerine bildirildiğini söylemiş.

Bunun üzerine bir değerlendirme yapan Türk heyeti, uçuşu iptal etmek yerine Bağdat üzerinden Erbil’e geçme planı yapmış. Bir saat kadar beklenmesine rağmen bu öneriye Bağdat’tan beklenen yanıt gelmeyince "kervan yolda düzülür" mantığıyla uçak İstanbul’dan hareket etmiş. Ancak yolda yapılan değerlendirmeler neticesinde Erbil’e ve Bağdat’a gitmenin mümkün olmadığı anlaşılınca uçak Kayseri’ye inmiş. Burada verilen moladan sonra bakan ve yanındaki heyet İstanbul'a dönmüş.



Kardeş kardeşe bunu yapar mı be abi!
Alıntı ile Cevapla
  #48  
Eski 04-12-2012, 16:22
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ne İsa'ya, ne Musa'ya

Komşularımızla sıfır sorun dedik, sorunsuz komşumuz kalmadı!
Zaten ne teroide ne de pratikte bu mümkün değil. Hele ki Orta Doğu gibi kazanın kaynadığı bir coğrafyada.
Laf ağızdan çıkmadan iki kez düşünmek lazım. Atalarımız "büyük lokma ye büyük konuşma" diye boşuna dememişler.

BOP eş başkanı olsan ne yazar.
Karada başına torba; denizde gemine kurşun, havada uçağına bomba! Yetmedi, bir bakanına ambargo.
Önüne konan yağsız tuzsuz çorba!
Yersen!

Irak içten içe kaynarken, İran, ABD ile kedi köpek gibi dalaşırken; Rusya bölgedeki etkinliğini sana kaptırmamak için kararlı iken; İsrail ABD'yi arkasına almışken; bunların üstüne Suriye sorunu binmişken, Ermenistan ve Azerbaycan yerinde duruken .... Mümkün mü sıfır sorunlu dış politika?

At atabildiğin kadar.
Kim yaranabilmiş hem İsa'ya, hem Musa'ya...
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (05-12-2012), neron (05-12-2012)
  #49  
Eski 08-12-2012, 22:22
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Emrin başım üstüne kralım!

AK Parti İstanbul Milletvekili Oktay Saral, toplumun milli değerleri içerisinde kabul edilen tarihi olayları ve şahsiyetleri; küçük düşüren, aşağılayan, çarpıtan veya olduğundan tamamen farklı gösteren filmlere yönelik hazırladığı kanun teklifini, AK Parti Grubu'na teslim etti.

Oktay Saral, hazırladığı kanun teklifinin gerekçesinde şu ifadeleri kullandı:

'Farklı bir tezahür ile toplumda ciddi sorunlara, yüz kızartıcı suçlara sebebiyet verecek ve aile hayatını tamamen yok edecek bu çarpık ilişkiler meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Diğer taraftan yayınlanan dizilerde tarihe mal olmuş şahsiyetlerin ve olayların çarpıtıldığı göze çarpmaktadır. Bu diziler yoluyla, milli değerlerimiz açısından önemli yeri olan şahsiyetler olduğundan çok farklı şekilde gösterilmektedir. Örneğin ömrü at sırtında ülkesine ve milletine hizmet yapmakla geçmiş olan Kanuni Sultan Süleyman, tamamen yatak odasından müteşekkil ve çarpık ilişkilere dayalı bir hayat içerisinde gösterilmektedir. Çocuklarımız ve gençlerimiz bu yayınları izlemekte ve tarihi şahsiyetleri bu yayınlar çerçevesinde değerlendirmektedir. Ayrıca bu diziler yurt dışına da seyredilmekte ve diğer milletler nezdinde tarihsel şahsiyetlerimiz hakkında yanlış olgular meydana gelmektedir.

Türk toplumunun ahlaki yapısından uzak, başkalaşmış ve farklılaşmış bu tür yayınlara bir kıstas getirilmesi gerektiği çok açıktır. Radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen 6112 sayılı kanunun 8. maddesi ile yayın hizmet ilkeleri belirlenmiştir. İlgili madde ile pek çok ilke belirlenerek, yapılacak yayınların bu ilkelere aykırı olmayacağı hüküm altına alınmıştır. Teklifimiz ile söz konusu maddeye yukarıda açıklanan nedenlerle 'Toplumun milli değerleri içerisinde kabul edilen tarihi olayları ve şahsiyetleri; küçük düşüren, aşağılayan, çarpıtan veya olduğundan tamamen farklı gösteren nitelikte olamaz' şeklinde yeni bir ilke eklenmesi ve böylece televizyonlardaki bu tür yayınlar yoluyla milli değerlerimizin aşınmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.'
Alıntı ile Cevapla
  #50  
Eski 09-12-2012, 02:07
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Sandık diplerinde sararmış, garajlarda kurtlanmış kitaplar...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında yeniden değerlendirilmesi için gönderdiği “Yasaklı Yayınlar Listesi”yle ilgili incelemeyi iki ayda tamamladı.

Basın Cumhuriyet Başsavcısı Kürşat Kayral, 453 kitap, 645 gazete, dergi, broşür ve pankart üzerindeki yasağın kaldırılmasına karar verildiğini açıkladı. Yasak 5 Ocak 2013’ten itibaren kalkacak.

Bu karar ile, Said-i Nursi'nin "Tarihçe-i Hayat"ı, Marx'ın "Komünist Manifesto"su, Lenin'in "Devlet ve İhtilal"i, Mahir Çayan'ın "Toplu Yazılar"ı, Aziz Nesin'in "Azizname"si, Nazım Hikmet'in "Bütün Eserleri" ve 1961 tarihli "Tommiks" çizgi romanının da aralarında bulunduğu 453 kitapla ilgili yasak kalkmış oldu.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
Master (09-12-2012)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:35 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce