#61
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
sağduyu
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/44...asp?m=1&gid=69 Danıştay saldırısında adı geçen eski yüzbaşı yakalandı Hürriyet İnternet Danıştay 2. Dairesi'ne yapılan saldırının azmettiricisi ve çete lideri olarak aranan eski TSK mensubu yüzbaşı Muzaffer Tekin, İstanbul Kadıköy'de yakalandı. 12 Eylül öncesi ordudan atıldığı ve bıçakla intihara teşebbüs ettiği belirtilen eski yüzbaşı Muzaffer Tekin, yaralı olarak götüldüğü hastanede gözaltına alındı. Hastane ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Danıştay'a yapılan saldırının ardından yakalan avukat Alparslan Arslan'ın verdiği ifadenin ardından Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay'a yapılan saldırıların azmettiricisi ve çete lideri olarak aranan Muzaffer Tekin, bıçakla yaralı halde götürüldüğü Acıbadem Hastanesi'nde polis tarafından gözaltına alındı. Yarasının göğsünün sol tarafında ve kalbinin hemen altında olduğu belirtilen Tekin'nin, hayati tehlikesinin olmadığı ifade edildi. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı hastanenin acil servisine girişler kapatıldı. Bilinci açık olan T'nin, hastanede tedavisi polis gözetiminde sürüyor. Polis yetkilileri, Muzaffer T'nin intihar girişiminde bulunmuş olabileceğini belirtti. CERRAH: OLAY DAHA ÇOK YENİ İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Danıştay 2. Dairesi üyeleri ile Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırılara ilişkin aranan Muzaffer T'nin bıçakla yaralı halde hastaneye kaldırılması konusunda, “Olay daha çok yeni. Arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor” dedi. Cerrah, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesinde basın mensuplarının, “Muzaffer T'nin intihar girişiminde bulunduğu ve hastaneye kaldırıldığı söyleniyor” demeleri üzerine, “Öyleymiş. Ben de bir şey bilmiyorum. Olay daha çok yeni. Arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor” diye konuştu. KAYIPLARA KARIŞMIŞTI Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün, çetenin elebaşısı olarak açıkladığı Muzaffer Tekin, olay günü eşiyle birlikte ortalıktan kayboldu. Yüzbaşı iken ordudan atılan ve ’Albay Muzaffer’ diye tanınan Muzaffer Tekin, Kadıköy, Dumlupınar Mahallesi, Dr.Erkin Caddesi’ndeki Bahar Apartmanı’nda oturuyor. Apartmanın yöneticisi İlyas Hacıhaliloğlu, saldırının gerçekleştiği gün 12.00 sıralarında eşi Müge’yle birlikte apartmandan çıkan Tekin’den bir daha haber alamadıklarını söyledi. 14 yıllık komşuları da, "milli duyguları sağlam, ama dini bütün değildir" diye anlattıkları eski yüzbaşının, evden ayrılırken kendilerine "Çanakkale gezisini gidiyoruz" dediğini söylediler.
__________________
N is a Fibonacci number if and only if 5*N^2+4 or 5*N^2–4 is a square number. |
#62
|
||||
|
||||
Kapitalist imam Tayyip Efendi.....Go Go Go...Oh oh ohhhh
Laik cumhuriyetimize göz dikenler defolup gidecekse, endeksin 5000e düşmesine bile razıyım...Sadece malda olduğu için Tayyip dostu kesilenlere benzemem
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|
#63
|
||||
|
||||
Dp - Akp
Başbakan'a bir belgesel tavsiyesi Can Dündar (Milliyet, 05.06.2006)
Hazırlayan : GÜVERCİNEVİ 15 yıl önce Mehmet Ali Birand ve Bülent Çaplı ile birlikte hazırladığımız, büyük tartışmalar yaratan, 10 bölümlük "Demirkırat" belgeselini TRT yeniden yayımlıyor pazar geceleri... Keşke vakti olsa da Başbakan Erdoğan da izleyebilse... Ders alınacak o kadar çok şey var ki... *** Belgeselin ilk bölümlerinde anlatılan DP ile AKP arasında pek çok benzerlik var. DP de AKP gibi ciddi oy oranıyla iktidara gelmiş, kitlelere büyük umutlar vermiş ve ilk yıllarda önemli reformlara imza atmıştı. İlk elde Türkçe ezan mecburiyetinin kaldırılması gibi kararlarla dindar kitleye göz kırpmıştı. Amerika'nın gözüne ve NATO'ya girebilmek için sınır ötesi bir savaşa asker göndermeye "Evet" demişti. Balayı döneminde basının, iş çevrelerinin, üniversitenin, Washington'un desteğini hep arkasında hissetmişti. *** Ama ben Başbakan'a özellikle 5. bölümden sonrasını izlemesini tavsiye ederim. Çünkü, DP'nin iktidarda 4. yılını anlatan o bölüm ve sonrası, iktidarda 4. yılını yaşayan AKP için gerçek bir ders niteliğindedir. Neler olduğunu özetleyeyim: Kitlelerin ilgisi DP'nin başını döndürür. Başbakan buna güvenir ve "Halk arkamda" duygusuyla hırçınlaşır. Kendisine oy vermeyen illeri cezalandırır. Yargıçları ve öğretim üyelerini karşısına alır. Bugün Emin Çölaşan'a yapılana benzer baskılarla muhalif gazetecileri sıkıştırır. Hüseyin Cahit Yalçın'ı 80 yaşında hapse attırır. Parti içinde "Bu, iyiye gidiş değil" diyenlere kulak asmaz. *** O 5. bölümde, bir başka gelişmeden de söz edilir: Ordu içinde "Vatan elden gidiyor, bir şeyler yapmalı" diye başlayan sohbetlerin başladığı dönem de o dönemdir. İlk hücre örgütleri o dönemde kurulur, iktidarı devirme yemini için silaha el konulur, hatta iktidar yanlısı olarak görülen Genelkurmay Başkanı'na bile tepki duyulur. Son bölümlere doğru Başbakan bazı rektörleri "Kara cübbeliler" diyerek hedef gösterecek, iş çevrelerini "Bizden olanlar ve ötekiler" diye cepheleştirecek, muhalefetle ilişkileri sürekli gerecek ve büyüyen yolsuzluk söylentilerinin üzerini örtecektir. Gidişatı gören Washington desteğini çeker. 1960'a gelindiğinde birileri Başbakan'a "Köşk'e sen çık, cumhurbaşkanı ol" der. Bunu diyenler arasında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Cemal Gürsel de vardır. Ki Menderes devrildiğinde Köşk'e çıkan, o olacaktır. *** Şimdi muhalif gazetecilerin hesapları didikleniyor, rektörler hedef haline sokuluyor, ABD ile ilişkiler geriliyor, iş çevrelerinin "Cepheleştirme" diyen uyarılarına kulak asılmıyor, yolsuzluk söylentilerinin üstüne gidilmiyor, parti içi muhalefete tahammül edilmiyor ve bir yandan Köşk hesapları yapılırken, bir yandan da çeteleşme haberleri yayılıyor ya... Başbakan'a tavsiyem odur ki pazar geceleri önce haberleri, sonra belgeseli izlesin. Yarım asırlık bu zaman tünelinden geçsin. Evet, belgeselin son bölümü Türkiye için yüz karasıdır. Ancak ilk bölümleri iyi izleyenler, son bölümün nasıl önlenebileceğini görebilirler. --------------------------------------------------------------------- Demokrat Parti milletvekili dedeme vefatından önce dediklerim aklıma geldi bir an...Az bile demişim....
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|
#64
|
||||
|
||||
İşte 2006 yılının Türkiyesi
Batı'dan uzaklaşıyoruz
Pew araştırma şirketinin 'Avrupa'da Müslümanlar' konulu anketi Türk toplumunun büyük çoğunluğunun Batı karşıtı olduğunu ortaya koydu. Türkiye'de kendisini 'önce Müslüman' görenlerin oranı bir yılda 8 puan artarak yüzde 51'e çıkarken, 'Türk vatandaşıyım' diyenler yüzde 19'da kaldı DIŞ HABERLER SERVİSİ Amerikan Pew araştırma şirketinin dün açıklanan "Avrupa'da Müslümanlar" konulu kamuoyu yoklamasının sonuçları Türk toplumunun Batı'dan hızla uzaklaştığını ve kendisini tanımlarken dinsel kimliğini ön plana çıkaranların oranında bir yıldan ötekine önemli bir artış olduğunu ortaya çıkardı. Pew araştırmasına göre, Türklerin yüzde 51'i kendisini "önce Müslüman" olarak tanımlarken, sadece yüzde 19'u kendisini "vatandaş" olarak görüyor. Toplumun yüzde 30'u ise iki kimliği de eşit olarak kabul ediyor. Türkiye'de kendini "önce Müslüman" olarak görenlerin oranı, geçen yıl yüzde 43 iken, bu oran bu yıl 8 puan artarak yüzde 51 oldu. Pew'in araştırmasına katılan Türklerin yüzde 39'u Türkiye'de "köktendincilerin" artmasından endişe duymadıklarını belirtirken, yüzde 46'sı bu konuda endişeli olduklarını söyledi. Türkiye'de 1-25 Nisan 2006 tarihleri arasında 18 yaşından büyük 1013 kişi ile yüz yüze görüşme şeklinde yapılan ve yüzde 3'lük bir yanılma payı olabileceği belirtilen araştırmanın Türkiye ile ilgili sonuçları şu şekilde: Avrupalılar düşman: Türklerin yüzde 57'si Avrupalıların Müslümanlara karşı "düşmanca tutumları" olduğuna inandıklarını söylerken, yüzde 35'i bu görüşe katılmadığını kaydetti. Dörtte üçü anti-Amerikancı: Türkler arasında ABD'ye "olumlu" bakanların oranı sadece yüzde 12'de kaldı, Türklerin yüzde 76'sı ABD'yi "olumsuz" değerlendirdiklerini söyledi. Amerikalı sevgisi eriyor: Amerikalılara olumlu bakanların oranı 2002'de yüzde 31 iken, 2006'da yüzde 17'ye düştü, olumsuz bakanların oranı ise 2002'de yüzde 50'den 2006'da yüzde 69'a yükseldi. İran'a geçer not: Ankete katılan Türklerin yüzde 53'ü İran'ı "olumlu", yüzde 35'i "olumsuz" olarak gördüklerini belirtti.Nükleer olmasın: İran'ı genelde olumlu olarak gören Türkler, nükleer silahlar söz konusu olunca tutumlarını değiştirdi. Buna göre, Türklerin yüzde sadece yüzde 23'ü İran'ın nükleer silah sahibi olmasını desteklediklerini söylerken, yüzde 61'i buna karşı olduklarını kaydetti. Terörle savaşa destek yok: ABD'nin "terörle savaşına", ABD'nin Irak'ı işgalinden önce karşı çıkanların oranı 2002'de yüzde 58 iken, bu oran 2005'te yüzde 71'e, 2006'da ise yüzde 77'ye çıktı. Bunu destekleyenlerin oranı ise 2002'de yüzde 30 iken, 2006'da yüzde 14'e düştü. Filistin'e sempati: Türklerin yüzde 63'ü, Ortadoğu'da Filistinlilere, yüzde 5'i ise İsraillilere daha çok sempati duyduğunu söyledi. Ankete katılanların yüzde 2'si "ikisine de sempati duyduğunu", yüzde 16'sı ise hiçbirine sempatisi bulunmadığını belirtti. Hamas'a çok karşı değil: Türklerin yüzde 44'ü Hamas'ın seçimlerden zaferle ayrılmasının "Filistinliler için olumlu", yüzde 23'ü ise "olumsuz" olduğuna inandıklarını belirtti. İyiye gidiyoruz: Türkiye'nin "iyi yolda ilerlediğine" inananların oranı ekonomik krizin yaşandığı 2001'in ardından 2002'de yüzde 4 iken, 2003'te bu oran yüzde 18'e, 2005'te ise yüzde 40'a yükseldi. Ülkenin gidişatının "iyi olmadığına" inananların oranı ise 2002'de yüzde 93 iken 2003'te yüzde 76'ya, 2006'ta da yüzde 56'ya düştü. Türkiye'de Sosyal Tercihler Araştırması Ramazan'da lokanta yasağı isteniyor Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Ersin Kalaycıoğlu ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Ali Çarkoğlu'nun birlikte yaptığı, geniş bir özeti Milliyet'te yayımlanan "Türkiye'de Sosyal Tercihler Araştırması" da Pew anketinin Türkiye'deki dinsel hoşgörüsüzlükle ilgili sonuçlarına paralel bulgular içeriyordu. 23 ilde, 18 yaş ve üzerinde, yüzde 44'ü köy doğumlu, 1846 kişiyle yüz yüze yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, "Müslümanlık dışındaki dinleri yaymaya çalışan misyonerlerin çalışması kısıtlanmalı" diyenlerin oranı yüzde 65, "Ramazan'da lokanta ve kahvelerin iftara kadar kapalı olmasını" isteyenlerin oranı yüzde 49 ve "Kızımın Müslüman olmayan birisiyle evliliğine karşı çıkarım" diyenlerinki de yüzde 61 olarak saptanmıştı. Toplumun yüzde 39'unun "AB ile Türkiye'nin arasında ortak hiçbir şeyin olmadığını" düşünüyor olması, araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer ilginç veriydi. Araştırmaya göre, toplumun yüzde 67'si "gençlerin büyükleri ile çatışmasının temelinde Batı'ya özenmelerinin yattığını" düşünüyor.
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|
Mazhi kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Süvari (13-07-2006) |
#65
|
||||
|
||||
__________________
ASLANLAR KENDİ TARİHLERİNİ YAZMADIKÇA, ÇOBANLARIN YAZDIĞI TARİHLE AVUNUR - AFRİCANİSM - |
#66
|
||||
|
||||
Bu da TBMM Başkanımızın müthiş(!) demeci
Arınç, Moskova'da 'Lenin'i ölü görmek çok güzel' dedi
TBMM Başkanı Bülent Arınç, resmi bir ziyaret için bulunduğu Moskova'da 20. yüzyıla damgasını vuran Sovyet Devrimi'nin lideri Vladimir İlyiç Lenin'den "Kendisini ölü görmek çok güzel" diye söz etti
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|
Mazhi kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Süvari (13-07-2006) |
#67
|
|||
|
|||
Sevgili Mazhi;
Hazır okulu da bitirmişken, Açmış olduğun ''Danıştaya Silahlı Saldırı'' konusu yarım kalmasa, iyi olur gibi geliyor. Konu hakkında ki tüm gelişmeler, itiraflar ve savcı iddianamesi dahil SON hali hakkında bir inceleme ile konu hakkında bizleri bilgilendirmen mümkün mü? Olayın sıcağı sıcağına Hükümet Sözcümüz Sn ŞAHİN'İN ve Sn Başbakanımızın sözünü ettiği ''Sürpriz Gelişme ve Sonuçlara Hazır Olun'' açıklamalarında ki bir türlü ortaya çıkamayan sürprizler hakkında da bilgi verir aydınlatırsan sevineceğim. Tabii mümkün ise Saygılarımla |
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Süvari (25-07-2006) |
#68
|
||||
|
||||
9 ay sonra
...Aradan 9 ay geçmiş...
Andrea Santoro cinayeti, Hrant Dink cinayeti, Malatya vakası, ve bugün de Erdoğan Teziç'e saldırı teşebbüsü... Nabız giderek artıyor, frekans git gide sıklaşıyor... Zaman Gazetesinde iki aydır her gün hedef gösterilen Erdoğan Teziç, bugün olası bir suikastten kurtuldu... Başbakanın hedef gösterdiği, Utah Beyi'nin hedef gösterdiği Teziç şanslıydı... Bakalım kader kimlerin şansını denemeye devam edecek? Milyonlar elele veriyor, basın görmezden geliyor, başbakan öfkeleniyor, medya Kemalizm'i ve ulusalcılığı bitirmenin son planlarını çiziyor... Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlık görevini yürütecek insanı üç kişi belirliyor... Haberini herkesten önce Reuters alıyor... Türkiye Cumhuriyeti medyası tek bir güce bırakılıyor, muhalif sesler bir bir kısılıyor... Türkiye Cumhuriyetinde rejim çatışmasının, etnik çatışmanın, tribün terörünün, kısaca her türlü cepheleşmenin son adımları atılıyor... Ülkenin altına koyulan dinamitler bir bir fitilleniyor... Birileri de gevrek gevrek gülerek, en tatlı dille "demokrasiden" ve "özgürlükten" bahsederken, özgürlüklerin dümenini tamamen ellerinde tutacakları sistemin son taşlarını oturtuyorlar... Utah Beyi, nam-ı diğer Hocaefendi zamanında ne demiş? "....Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır..." Adımların zamanı gelmiş demek ki.. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı, Medya, Emniyet, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Utah Efendisi, Musevi Cemaatleri bir olmuş, tek bir elden istediklerini vezir ilan edip, istediklerinin kellesine azmettirebiliyorlar.. Diyorum ya, frekans sıklaşıyor.. Daha bunun 367 sandalyesi var, 1 Mayıs'ı var, Çağlayan Mitingi var, Kuzey Irak referandumu var, Çankaya devir teslimi var, şu ana kadar sesi çıkmayan ordusu var... Varoğlu var, bakalım cepheleşme daha nerelere varacak, bakalım daha kimler hedef gösterilecek... Hangi muhalif sesler kısılacak, hangi öfkeler alevlenecek? Umarım 9 ay sonraki halimiz bugünden iyi olur.. Yarın Star'ın Doğan'a devri, Atv operasyonu, Gözcü'nün kapatılması hakkında karalayacağım.. Medyanın tekelleşmesi ile politikanın tekelleşmesini, bunların halkın tepkisinde yaratacağı anomaliye değinmeye çalışacağım.. Tehlikeli bir dönemdeyiz.. Hepinize hayırlı günler, bol kazançlar..
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|
#69
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
Cadi Avi
Bugünlerde, derin devleti(!) Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ve Ilhan Selçuk ile temizlemeye çalışıyorlar.
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|
#70
|
||||
|
||||
Sille tokat devletçilik anlayışı
Cumhuriyetçiler artık polisten binalarında baskın yemeye, bina içinde gaz bombası solumaya başladı.. Akp'nin, çevresindeki medyanın ve işbirliği yaptığı cemaatlerin empoze ettiği devletçilik anlayışı, toplumun belirli bir kesimini zorbalıkla, kanunsuz bir şekilde ve pişkinlikle sindiriyor.. Tayyip Erdoğan açıklama yapıyor, polis cesaretleniyor.. Cemaat hedef gösteriyor, halk Ergenekoncu avlıyor.. 80'lerden önce halk içerisinde oluşan, olabildiğince hoşgörüsüz; düşünen toplumdan ve modern bireylerden korkan "Islamist-ülkücü" ittifakı, yeniden hortladı...
"Devleti düşünenlerden, fikrini ifade edenlerden korumak" yine moda.. Zihniyet olarak 30 senedir değişen hiç bir şey yok; bir tek 80 öncesinde bu görevi sağcı fanatik gençler üstlenirken, "devleti zorbalıkla koruma" artık modern techizat ile, meşru bir devlet görevini kullanarak veriliyor.. Kimse bana bu olayların münferit bir kaç arbede olduğundan, veya ortada derin bir provokasyon bulunduğundan bahsetmesin.. Dayak yiyenler, bina içerisinde üzerine gaz bombası yiyenler ayağında spor ayakkabısı, gözünde gözlüğü ile senede bir gün emeğin hakkını kutlamaya çıkmış, senin benim gibi insanlar.. En ufak bir provokasyon yok.. Ama saldırı emri var, günler öncesinde çıkarılan Sakarya olayıyla verilen gözdağı var, güç kimdeyse onu kudurtacak bir cepheleşme ortamı var.. Polisimiz ne kadar modern, ne kadar ultra-techizatlarla donatılmış, ne güçlü!!! Her sene 1 Mayıs'ta "Dünya Polis Günü" gösterisi yapmaya devam edeceklerse vay halimize.. Tam iki sene önce dikkat çekmeye çalıştığımız tehlikeler bir bir açığa çıkmaya başladı, daha da kötüsü hepimizi günün birinde terörist diye fişleyebilecek kadar azıtmaya başladı.. Aradan 30 sene geçiyor ama, hak sorgulayana, düşünene, kendinden olmayana zulmetme mantalitesi asla değişmiyor.. Sürekli bir demokratikleşmeden bahsediliyor ama ortada 1970'lerin demokrasisini bile yakalayamamış bir Türkiye var.. Kürtçe kaset satılabilmesi demokratikleşme için yeterliyse bilemem tabi.. Ergenekon Mazhi diye fişlenmemek adına, ülkemdeki demokratik ortama (!) gölge düşürmemek adına aşağıdaki videoyu koyuyorum ve artık susuyorum... SEREFLI POLIS TESKILATIMIZI KIRLETENLER HESAP VERSIN ARTIK !!! http://video.milliyet.com.tr/default.asp?id=260
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|