#221
|
||||
|
||||
Görünmez kaza
Bu olay gerçek hayatta olmuş ve
başına yansımış bir olaydır. Büyükşehir Belediyesi Kuruluşlarından KIPTAS'in Genel Mudur Yardımcısı Emin Batur, Şantiyelerden birinde meydana gelen bir kaza sonunda kazaya maruz kalan duvarcı ustasının yazdığı tutanak: İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek, ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur. Bildiğiniz gibi ben bir duvarcı ustasıyım. İnşaatın 6.Katındaki isimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı, yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağıya indim bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım,6. kata cıktım ipi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya salladım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili 6. kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havada buldum. Nasıl bulmayayım ben yaklaşık 70 kiloyum. 250kg.lik varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akil edemedim. Yolun yarısında Dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın burada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca 2 parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarımda bu sırada kırıldı. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve Tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince bu sefer ben aşağıya inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiğide bu sırada kırıldı. Can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Başımı yukarı kaldırdığımda bos varilin suretle üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Cenab-i Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim. |
#222
|
|||
|
|||
Yukarıda sözü edilen inşaat ustasının hemşehrim olması kuvvetle muhtemeldir.
Zekaya bak beee, yere inmeyince tüfekle furduk oni
__________________
Nobody is perfect! |
#223
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
haçan tüfeng omza desene
__________________
bilmediğimi biliyorsam, başkasının bilip bilmediğine nasıl karar veriyorum, işte bunu bilemiyorum. |
#224
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
__________________
Nobody is perfect! |
TheSecret kullanıcısına teşekkür edenler | ||
ewp (15-02-2007) |
#225
|
|||
|
|||
saglik
Hurriyet gazetesi saglik kosesinde Prof.Dr.Osman Muftuoglu , gıda maddelerinin raf omru uzadıkca insan omru kısalıyor demiş ve portakalla bisküi nin icindekileri bir kagıda yazın demişler bende yazdım.
PORTAKAL : Portakal BİSKÜİ :%54 tahılve meyve karısımı(princ patlagı,yulaf ezmesi,mısır gevregi,%13.33 hindistan cevizi %13.33 kurutulmuş muz,%44 seker surubu,(tatlandırıcılar maltifol surubu,izomalt,oligofruktoz,sorbitol)HidrojeneBitk isel yag,doğala özdes, Aroma(muz) ,emülgatör(soya lesitini),tuz, %2 sutlu cıkolata. Enerji ve besin ögeleri,Enerji(kcal/kl) 80/337--protein 1.20--yag (g)2.40 karbonhidrat (g) 19.22 serin ve rutubetsiz yerde muhafaza ediniz.Doğrudan günes ısıgına maruz bırakmayınız.Mamullerimizin Hicbir cesidinde domuz yagı ve katkıları yoktur. SAYGI VE SEVGİLERİMLE
__________________
Buyuk ve onemli kararlar kisiseldir. |
account kullanıcısına teşekkür edenler | ||
TheSecret (17-02-2007) |
#226
|
|||
|
|||
Esas akıl
BİR akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar;
- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz? Doktor; - Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız? Adam; - Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük. - Hayır, der doktor. - Normal bir insan küvetin tıpasını çeker. DERS: Akıl, sadece bize sunulanlar dışında da çözüm bulmaktır |
#227
|
||||
|
||||
Hastahanelerimizin durumu malumunuzdur...Devlet hastahanelerinde sigortalı vatandaşlarımız koridorlarda bir ara geceden sıraya girer, sabah dr görmek umuduyla konaklarlardı. Üniversite hastahaneleri ise ayrı bir dünya, nasıl yakalasam da olmadık testleri ve işlemleri uygulayabilsem, laboratuvarlar yetersiz olunca öğrenciler de gerçek hastalar üzerinde deneysel güç gösterilerinde bulunuyorlar...Kulakları çınlasın, babacığıma gripal enfeksiyondan tıkandığı vakit yaklaşık 6 saatin sonunda sabaha karşı "tüberkülozdur" diye yedikule hst ne göndermişlerdi...
Yaşlıca, bir hanıma bir türlü teşhis konulamıyor. kadıncağız yirmi sekiz gündür üniversite hastanesinde yatmakta ve hiç bir sonuç yok. Belki dikkatinizi çekmiştir, üniversite hastahanelerinde garip bir hiyerarşi vardır. prof. başta, arkasında doçlar, sonrasında başasistanlar ve bir iki parlak öğrenci üçgen düzende vizitlere nerdeyse uçarak giderler. yine böyle bir gün ve tüm kadro hastanın başında. prof sorar: - radyolojik tetkikler ? hemen filmler ışıklı panoya yerleştirilir. sert ve kararlı bir ses: - ekg ? derhal hocanın önüne serilir, - eforlusu ? o da hemen açılır hocanın önüne. - laboratuvar tetkikleri? her şey önceden hazırlanmıştır. - elektroensefalografi ? - buyrun hocam. - emar ? dışarıda çektirilmiş(!) emar da konulur büyük patronun önüne. - sintigrafi? - anjiyo?... derken büyük şef sorar : - sken oldu mu ? kadından gelen cılız bir ses : - bi onu yapmadılar ! |
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#228
|
|||
|
|||
YİNE böyle bir yıl, halk kuraklıktan çok çekmiş, yağmur duasına çıkmışlar.
Kasabadan geçen Bektaşi hallerine acımış: "İki damla yağmur için bu kadar feryat figan edilir mi?" Halk kızınca, Bektaşi müjdeyi vermiş: "Ben şimdi bir dua edeyim, bakın yağmur nasıl yağıyor!" Gömleğini çıkarmış, bir leğen su istemiş, gömleğini yıkayıp kurusun diye bir çalının üzerine asmış... Allah'ın hikmeti, biraz sonra hava kararmış. Gök gürültüsü, arkadan yağmur boşanmış... Hemen Bektaşi'ye koşup eline sarılmışlar: "Baba, sen ne mübarek adamsın. Allah, bir duanı iki etmedi!" Bektaşi bıyık altından gülmüş, yukarıyı işaret etmiş: "Bugünlerde aramız bozuk, gömleğim kurumasın diye yağmur yağdırdı!" |
#229
|
||||
|
||||
Bir uçak yolculuğunda uçak okyanusu geçerken korkunç bir sallantı olur. Uçak korkunç bir çatırtıyla sarsılır, kanadı kopmuştur. O sırada bir kadın bütün kontrolünü kaybeder. ayağa kalkar, uçağın en ucuna gider ve bağırmaya başlar.
"Ölmek için çok gencim" "eğer ölmek zorundaysam hayatımın son anlarında unutulmaz dakikalar yaşamak istiyorum.Bir yığın avantürüm oldu ama hiçbir adam bana gercekten kadın olduğumu hissettiremedi.Kadın olduğumu hissetmek istiyorumBu uçakta bana kadın olduğumu gösterecek bir erkek var mı?! Bir anda uçaktaki tüm gürültü kesilir.Herkes tehlikeyi unutur ve ümitsiz bir şekilde kadına bakmaya başlar. Uçağın en arkasından bir adam kalkar ve der ki: Sana kadın olduğunu göstereceğim" Adam rüyalardaki erkeklere benzer. İri, esrarengiz, parlak simsiyah saçlar, mavi gözler. Yavaş yavaş koridorda ilerler, gömleğinin düğmelerini sökmeye başlar.Ucaktaki herkes hareketsiz izler. Adam yaklaştıkca kadının nefesi hızlanır.Adam gömleği çıkarır, kadına yaklasır ve seksi bir hareketle gömleği kadına uzatır ve der ki: "ÜTÜLE ŞUNU" |
#230
|
|||
|
|||
arka-bahçe
‘Arka bahçe’de Bush isyanı!
Detaylı Resim için tıklayınız ABD’nin “arka bahçesi” olan Güney Amerika’yı ziyaret eden George Bush büyük gösterilerle karşılandı 10.03.2007 Bush, Uruguay, Kolombiya, Guatemala ve Meksika’yı da kapsayan “iyi niyet ziyaretinin” ilk durağı Brezilya’da binlerce kişi tarafından protesto edildi. Sao Paolo kentinde 6 bin kişinin katıldığı gösteride 18 protestocu yaralandı. Bush’u 4 bin polis ve ajan korudu.
__________________
Buyuk ve onemli kararlar kisiseldir. |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|