#91
|
||||
|
||||
Çoban'ın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Cerruti ayakkabılar
giyen, Ray-Ban gözlüklü ve YSL kravatlı bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana sormuş. - Eğer kaç tane koyunun olduğunu bilirsem bana onlardan bir tanesini verir misin? Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış, "Tamam" diye cevap vermiş. Genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına bağlamış bir NASA sitesine girmiş, GPS'ini kullanarak yeri taramış, bir database velogaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Çobana dönmüş, - "Tam olarak 1586 adet koyunun var" demiş. Çoban "Doğru" diye cevap vermiş, "Koyununu alabilirsin." Genç adam koyunu almış ve jeep'inin arkasına koymuş. Bu sefer çoban genç adama dönmüş, - "Eğer senin ne iş yaptığını bilirsem koyunumu geri verirmisin?" diye sormuş. Adam, "Evet neden olmasın" diye yanıtlamış. "Sen Dunya Bankasi'nda Danışmansın" demiş çoban. Adam sormuş, "Nasıl oldu da bildin?". -Çoban "Çok basit" diye cevap vermiş. "Buraya çağrılmadan geldin, bu bir.. İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin. Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın!" |
dentist kullanıcısına teşekkür edenler | ||
hakan (17-04-2006) |
#92
|
||||
|
||||
nostalcı geldi hanıııım
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker |
#93
|
||||
|
||||
Tasi gedigine oturtmak..Eski bir bankaci olarak hosuma gitti..
Vatan gazetesinde kose yazarı Tugce Baran asagıdaki kose yazısında "BANKACI" yı tanımlamıs syg günan BANKACILIGA'DA EL ATTIK
10:34 Gazetede... Bakıyorum da herkesin yüzü beş karış... Tatil yapanlar duruma daha adapte olamamış, yapmayanlar barut fıçısı... Bizim gazeteciliğin de böyle bir kusuru var işte... Bayramı seyranı yoktur. Dokuz yıldır ilk defa VATAN'da bayram tatili yapabildim.. Ya bayramın başında çıkarsın tatile, kıçında dönersin kös kös, ya başında çalışırsın ortasında basar gidersin. Bazen tüm bayram çalışırsın, kimse de "niye çalıştın?" demez... İşe ilk başladığım yıllarda öyle salakça bir umudum vardı. Bayramda çalışırdım ve beklerdim ki şefim bana ertesi hafta iki üç gün tatil versin. "Yavrucuğum sen bayramda çalıştın, önümüzdeki Pazartesi ve Salı gelme çocuğum... " Al işte kafadan beş gün tatil! Ama bir kerecik de denmedi böyle bir şey... "Şefim ben bayramda çalıştım, bir iki gün.." demeye kalk anında gürlerler.. "Ne var çalıştıysan? Ben de çalıştım. Git BANKACILIK yap o zaman bayramda tatil yapmak istiyorsan..." Şu zavallı bankacıların da adı ne çok geçer bizim muhabbetlerde.... Tahmin edeceğiniz gibi pek sempatik bir şekilde değil. Bankacı okurlarımın kalbini kırmayayım şimdi bayram sonrası bayram sonrası ama bizim için bankacılık demek "sıkıcılık" demek. "Beğenmiyorsan git bankacı ol" diye bağırıyorsa bir müdür şunu demek istiyordur: "Bu işin dertlerini çekemiyorsan eğlencelerini de hakketmiyorsun demektir. Bankaya gir, tatilini yap, maaşını, primini al ve sıkıntıdan patla, öl, geber!". Sıkıcılık deyince de akan sular durur bizim işte... Çünkü bu salak, bu parasız, bu allahın cezası işi yapmamızın tek nedeni, itiraf edelim süper eğleniyor olmamız... Memlekette ne kadar hergele varsa hepsi de gazeteci olmuş anasını seveyim... Bankacılık eğlenceli bir iş midir bilmiyorum. Uzaktan pek öyle görünmüyor. Sabahtan akşama kadar para, rakam, sayı görmek belki de kimileri için son derece iştah açıcı bir şeydir. Genelleme yapmayayım ama ben bugüne kadar eğlenceli bir bankacı da tanımadım... Manasız bir neşeleri vardır fakat hakiki bir eğlenceleri yoktur... Kaç tane bankacı tanıyorsam hepsinin de hayatı aşağı yukarı aynıdır. Üniversiteden mezun olur olmaz on altı tane bankanın sınavına girerler. (Neyse ki artık o kadar çok banka yok) Üç tanesinin sınavını kazanırlar, aklımın hiç ermediği hesaplarla bir tanesini seçerler. Çalışmaya başladıkları İLK banka şubesinde evlenecekleri kendi gibi bankacı kadını veya adamı bulurlar. Evlenmeye karar verir vermez bankacılık alışkanlığıyla otururlar her şeyi tek tek hesaplarlar. Ne zaman evlenilecek, kadın ne zaman döllenecek, çocuk hangi gün hangi saat doğacak, ilkokula ne zaman başlayacak, üniversitesi için ne zaman para biriktirilmeye başlanacak, ev taksidine ne zaman girilecek, yazlık nereden ve kaç yıl sonra alınacak... Emekli olma şehri neresi olacak. Böyle 40 yılın planını tıkır tıkır yaparlar bir muhallebici köşesinde. Hiç öyle uzatmadan şipşak flört edip dört beş ay için evlenirler. Evlenmeden önce eşlerden bir tanesinin ailesinin olduğu şehre tayinlerini isterler. Tayin beklenirken kız hamile kalır. Yerleştikten sonra çocuk doğar. İki buçuk yıl sonra ikinci de pörtletilir ve kadın tüplerini gidip bağlatır! Bankacı dediğin aşağı yukarı böyle bir şey işte... Gerçi son yıllarda bankaları battı çıktı derken onlar da epeyi bir heyecanlandılar ama... O rüzgarlar da geçti.. Hadi bakiim Tuğçe Tembelbok! Çalış da bankacı olma! He he he.. Tugçe Baran tbaran@gazetevatan.com http://www.gazetevatan.com VE VE VE.......... DENIZ PULAS(manken) ILE EVLENEN BANKACI SARP KARTAL'IN BU BAYANA CEVABI............. Tugce hanım selam, Ekli yazınız bir şekilde elime ulaştı ve size bir iki satır yazmadan edemedim. 32 yaşında ve 8 yıllık bir bankacıyım, son 5 senedir de yönetici olarak çalışıyorum. Yazınızda takıldığım bölümlerin üzerinden bir bir gecmek isterdim ancak size ayıracak çok zamanım yok, ama öncelikle yazınızı cok aşağılayıcı ve saygısızca bulduğumu belirtmek istiyiyorum. Evet doğru maaşımızı primlerimizi zamanında alıyoruz ancak tatil ve sıkıntı kısmına gelirsek pekte işler tahmin ettiğiniz gibi gitmiyor.Şubelerinin kapılarını saat 17:00 da kapatan bankalarda daha sonra biz calışanlar genelde gec saatlere kadar işyerlerimizde kalmak ve siz müşterilerin gün içerisindeki işlemlerinin operasyonel taraflarını tamamlamak durumunda kalıyoruz. Yine sizlere yenilikler sunmak, evinizde internet ve telefonla, sokakta ATM ler ile vs.daha rahat hizmet alabilmeniz için çalışıyoruz.Yada zamanında bizlere binbir sevimlilikle gelerek aldığınız kredi ile sahip olduğunuz evin ya da arabanın daha sonra taksitlerini ödeyemediğinizde arkanızı toplamaya çalışıyoruz, ve bunu için hafta sonlarımızı harcamamız gerekebiliyor. Yada siz müşterilerimiz gece ATM den para çekebilsin diye nöbetçi bankacı arkadaşlarımız gecenin saat 03:00 de para biten ATM lere para doldurmak için bütün ülkede cirit atıyor, yazı işleri müdürünüz ödemeyi unuttuğu elektrik faturasını telefon bankacılığı ile sabahın 05:00 de ödemek için aradığında yine bu sıkıcı bankacılar telefonu açıyor.Bu gectiğimiz bayram birçok kişi 9 gün tatil yaparken ben ve ekibim malesef 10/02 tarihinde işlerimizin başında sizlere hizmet sunmaya çalışıyorduk, yani sizlerden pek farkımız yoktu. Eğer bunların bizim için sıkıntı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, biz de mesleğimizi zevkle yapıyoruz. Bankacıları sıkıcı olarak tanıtmışsınız, Size kendimle ilgili bir iki şey geçmek istiyorum, bir bankacı örneği olsun diye, Liseyi özel bir kolejde, üniversiteyi yurt dışında okudum, eski bir milli yüzücü ve sutopçuyum, windsurf ve snowboardu profesyonel olarak yapıyor ve yarışlara katılıyorum ancak bu arada yarışmasamda 20 yıllık kayakçı ve 8 yıllık wakeboardcuyum da, 25 yıldır piyano çalabiliyor, 25 yıldır ata binebiliyorum, bu yıl kaçırdığım bir film bile yok, 2003 yılında şu iki ay içerisinde 5 tiyatro oyununa, gecen yıl 2 bale 2 opera ya gittim, 2 yabancı dil biliyorum ve sandığınızın aksine eşim bir bankacı değil ünlü bir model ve tiyatrocu , ve müsade ederseniz döllenme zamanımız yada bunu kiminle ne zaman yaptığımız da sizi hic ilgilendirmiyor.( Yazınız da bankacılar genelde erkek gibi algılanıyor, bu da ben ce hemcinslerinize yapmış olduğunuz bir ayıp), gecen yıl 7 adet kitap okudum, offroad ve motor sporları da haftasonları hobilerim arasında, bir Yamaha R6 yarış motorsikletim var ve yazları takım elbisemle işime gelmek bana çok zevk veriyor ve cevremde benim gibi yüzlerce bankacı var, kısacası yazınızın aksine biz bankacılar bircok meslekteki insanlara göre gayet sosyal ve eğlenceli insanlardır. Döllemek, pörtletmek gibi deyimleri kullanarak ta kendinize Televole, yada benzeri bir magazin programı ile daha iyi bir kariyer çizebileceğinizi düşünüyorum. Yazınızda kısmen katıldığım bir bölüm olduğunu açık yüreklilikle söylemek istiyorum Genelleme yapmak doğru olmayacaktır ama siz şöyle demişsiniz "Memlekette ne kadar hergele varsa hepsi de gazeteci olmuş anasını seveyim", Memleketimizde çok iyi gazetecilerimiz var doğru ama malesef aralarında sizinde belirttiğiniz gibi bazı çürükler çıkıyor. Saygılarımla. Sarp AKKARTAL BANKACI Haketmis bu TUGCE HANIM...
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker |
#94
|
||||
|
||||
|
nedo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
zumbul (19-04-2006) |
#95
|
||||
|
||||
Yer ........ Adliyesi. Konu, birkaç kafadarın, bir şekilde ele geçirdikleri esrarı pazarlamak isterken buldukları ilk müşterinin narkotik polisi olmasıyla enselenmeleri ve hakim karşısına çıkmaları. Davanın ilk duruşması görülmekte.
Hakim soruyor “Oğlum nerden aldınız bu esrarı, kime aittir bu zıkkım?” Sanıklar, hakimin azarlayıcı tavrından da etkilenerek iyice korkmaktalar. O diyor ki “benim haberim yok!”, öbürü diyor ki “Ben masumum!” İyiden iyiyye sinirlenen hakim, “Fesüphanallah!” çekip tekrar soruyor “Ulan oğlum bu zehir gökten mi geldi?”.Salonda hala bir ses yok... İçlerinden yaşça en büyük olanı, bir yandan hakime bir yandan da arkadaşlarının ürkekliğine kızarak “Yavv hakim beg! Ne gader uzaddıyınız bu işi yav. Benim hepiside benim. Nolacağ sanki. Biz bu gafaynan mı gireceğiz Avrupa Birliğine yavvv!”
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker |
#96
|
||||
|
||||
Abimiz deri, yarım bot ve koyu kahverengi ayakkabıyı alıp
kasaya yanaşıyor... Kasadaki bayan botları poşete koyarken, sayın Abimiz de soruyor; " 43 lira değil mi?..." Kız, "Ne münasebet" der gibi bakıyor ve "Bunlar orijinal deri... İndirimli fiyatı 180 lira..." Abi'mizin bitiş cümleleri, kızcağızın kopuş anına denk geliyor; "-Olur mu hanımefendi, altında 'Size 43' yazıyor..
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#97
|
||||
|
||||
Tüp Geçit İhalesi
İstanbul'a tüp geçit yapılması için ihale açılmış.. Amerika, Japonya vs. hepsi teklif vermiş, 10 milyar, 20 milyar dolarlar... Bizim Temel'le Dursun ise 10 bin dolarlık bir teklif getirmişler.. Komisyon gitmiş Trabzon'a; Temel'le Dursun'u görmeye.. Demişler ki, "ihaleyi size vereceğiz, anlatın bakalım projenizi?" Temel başlamış anlatmaya... - "Ben gidicem Anadolu yakasına başlıycam denizin altından kazmaya, İdris de gidecek Avrupa yakasından kazacak. Denizin altında ortada buluşucaz." Yetkililer sormuş: - "Peki ya hiç buluşamazsanız ne olcak?" İdris de bu sefer atılmış: - "O zaman bir tüp geçit fiyatına iki tüp geçit yaptırmış olacaksınız..."
|
#98
|
||||
|
||||
itiraf.com dan alinti...
arzumbenim; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 29; İl: Kayseri
Geçen hafta bir arkadaşımla, uzun zamandır ilk defa futbol maçına gittik. Maçı seyrederken yanımızdaki, arkamızdaki ve önümüzdeki herkes doya doya küfür ediyordu. Biz ise, iki arkadaş sessizce maçı izliyorduk. Buna dayanamayan yanımızdaki bir seyirci, "Abi siz öğretmen misiniz?" deyince epey güldük.
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker |
#99
|
||||
|
||||
Buyrun bir itiraf daha..
yalnız_palyaço; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 30; İl:Ankara 17.08.2001
Üniversite yıllarında, parasızlıktan nefesimizin koktuğu zamanlarda, birkaç arkadaş çapkınlık yaparken para harcamamanın kolay bir yolunu bulmuştuk. Beraber olduğumuz hatunun biraz safça arkadaşlarından birini, zengin olduğu kadar hödük olan, oteller, kebapçılar ve benzinlikler sahibi sevgili arkadaşımız, (ismini buraya yazarsam gayet ayıp olacak. Bu yüzden biz ona Bay Hödük diyelim) Bay Hödük’e bağlıyor ve eğlence faturalarımızı, bu eline kız eli değmemiş müzmin abazan kardeşimizin omuzlarına yıkıyorduk. Yine bu günlerden birinde Bay Hödük’ün kısmetine oldukça güzel, ama bir o kadar da burjuva ve de rocker bir kız düştü. Bizimki halinden memnun, kızlara ilk önce "Kızlar memleket nire?" diye sordu. Neyseki kızlar anlayışlı çıktı da, gece o an son bulmadı. İlerleyen saatlerde herkes emeline ulaştı, ama bizimkinin işi yarım kaldı. Sevgili rocker kızımız sevişirken aşağılanmak istemiş ve bizimkine "Aşağıla beni. Küfret bana" gibisinden erotik şeyler söylemiş. Bizim sevgili hödüğümüz olayı anlayış ve şehvetle karşılayarak kıza, "Senin ananı s.....m" diyerek erotizmin doruk noktası olmayı başarmış ve tokadı yiyerek terkedilmiş. Şimdi sıra itirafta: Sevgili doktorcuğum, eğer bu itirafımı okuyorsan Gölbaşı’nda arabanın içinde sevişirken işi neden bitiremediğimi ve gülmekten çatladığımı anlamışsındır. Kusura bakma ama, sen "Küfret bana" deyince aklıma bizim Hödük geldi de! |
dentist kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#100
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
vur deyince öldürmek bu olsa gerek
__________________
N is a Fibonacci number if and only if 5*N^2+4 or 5*N^2–4 is a square number. |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|