Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Notlar - Sayfa 3 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Notlar
Konudaki Cevap Sayısı
143
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
73054

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #21  
Eski 02-04-2006, 13:53
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ermeniler telasta...

YENİ bir nisan ayına dün girdik. Bir başka deyişle "Ermeni soykırımı" iddialarının mevsimi geldi.

Ama son bir yıl içinde bu konuyla ilgili bazı gelişmeler oldu.

Gelişme deyince aklınıza Dışişleri Bakanlığımızın bu konuda yeni bir şeyler yaptığı gelmesin.

Bireysel olarak çaba gösteren bir avuç diplomatımızı hariç tutarak söyleyelim. Oradan bir şey beklemek beyhudedir.

Dediğimiz gelişme, herkesin görebileceği kadar açık ve basit:

Türkiye’deki üniversitelerden bilimsel tarafsızlığını kaybetmemiş olanlar biliyorsunuz son aylarda "Ermeni soykırımı" konusunu ele alan uluslararası sempozyumlar düzenlediler. Buna İstanbul Teknik Üniversitesi öncülük etti. İstanbul Üniversitesi onu izledi. Bu konferanslara Ermeni tezinin en önde gelen Türk ve Ermeni savunucuları ile başka uluslara mensup bilim adamları da çağrıldılar.

İlginçtir... Ermeni tezinin ne Türk savunucuları bu toplantılara katıldı, ne de Ermeni diasporasının veya Ermenistan’ın önde gelen militanları gelip de "Biz şu kanıtlara dayanarak sizin (veya atalarınızın) o suçu işlediğinizi söylüyoruz" diyebildiler.

Çünkü kanıt diye ortaya neyi çıkarsalar, onun çürütüldüğünü ve çürütüleceğini artık biliyorlar. Bunu da birkaç üniversitemizin inisiyatifine ve birkaç sivil toplum örgütünün işbirliğine borçluyuz.

Dediğimizin son örnekleri dünkü Hürriyet’te vardı.

Hürriyet’in New York Temsilcisi Doğan Uluç’un bildirdiğine göre Birleşmiş Milletler’de düzenlenen "Soykırım" konulu bir toplantıda Ermeni fanatizminin temsilcileri, iddialarını ispatlamak için bazı kanıtlardan söz edince müdahale eden Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, "Dediğiniz gizli belgeleri görenler olduğunu söylüyorsunuz. Kim görmüş bunları? Nerede belgeler?" diye sorunca balonları patlamış. Çareyi Ataöv’ü susturmakta bulmuşlar.

Benzeri bir olay İstanbul Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyumda da yaşanmış, İngilizlerin Osmanlı’yı suçlayan meşhur Mavi Kitap’ını 2001 yılında yeniden yayınlayan Ara Sarafyan, kitaptaki örneklerin propaganda amaçlı yalanlarla dolu olduğunu gerekçeleriyle anlatan E.Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ı yanıtlayamamıştı.

Biliyorsunuz Başbakan Tayyip Erdoğan, Ermenistan’a, "Gelin sizin ve bizim tarihçiler tüm belgeleri incelesin, gerçeği ortaya çıkartsın" önerisinde bulununca da cesaret edip, "Biz varız" diyemediler.

Geçenlerde iki emekli Büyükelçimiz Gündüz Aktan ile Ömer Lütem’in Los Angeles’ta Türk tezini anlatmak amacıyla konuşmalarına bile, oradaki Ermeniler engel oldular. Toplantıyı yaptırmadılar.

Bu nisan ayında Amerika’daki PBS isimli kanalda "Soykırım" konulu bir belgeselin ardından iki tezin savunucularının 25 dakikalık bir programda konuşmasına da, ifade özgürlüğü deyince mangalda kül bırakmayan Amerikalılar ve Ermeniler engel oldular.

Görüldüğü gibi, sağlam bilgi, güçlü kanıt sonuç almaya yetiyor.

Demek ki bizim yıllardır üstümüze çöken uyuşukluğu terk edip, gerçeklere dayanan ama savaş mantığıyla olaya giren aydınlara ihtiyacımız var.
Oktay Eksi (Hürriyet)
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (03-04-2006), hakan(berg) (02-04-2006), Süvari (02-04-2006)
  #22  
Eski 02-04-2006, 20:58
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yorumsuz

//Fransa'nın başkenti Paris'te yapılan 10. Abant Platformu toplantısının ikinci gününde, Türk ve Fransız aydınlar arasında "Kemalizm" tartışması yaşandı.

Ali Bulaç'ın Avrupalı aydınlara yönelik,

"Bizi Avrupa süzgecinden geçiriyor, din adına yaşadığımız acıları hiç sormuyorsunuz. Bizim için biçtiğiniz tek model 'Kemalist modernleşme'.Bu tavrınız beni hayal kırıklığına uğrattı"

Eleştirisine yanıt

Fransız Alexandre Adler'den geldi.
Adler,

"Sizde bugün Avrupalı olmanız isteğini oluşturan padişah veya halife değil Mustafa Kemal'dir.
Onun idealleriyle Osmanlı sonrası yeniden bir devlet kurdunuz.
Size Atatürk'ün resmi önünde diz çökün demiyorum, ama modern Türkiye'yi bugüne getiren Mustafa Kemal'dir
"

dedi. //

Sağı, solu, önü arkası Atatürk ve Atatürkçü Düşünce Sistemine saldırırken bir yabancı, üstelikde bir Fransızın bunları söylemesi doğrusu ilginç..

İkinci Cumhuriyetçi Aydınlara duyursak mı ne?
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (03-04-2006), buena vista (03-04-2006), Ramo (02-04-2006), Süvari (03-04-2006)
  #23  
Eski 02-04-2006, 22:26
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sevgili Alihoca'm, hep başka bir tebessümün ardına gizlenmeden, bir olgunlukla,
onurun dönüşümsüz beraberliğini taşıyıp,küçümsemedim ama içerledim desemde başka yanlışlara pencere açacaktı,sadece başka bir kinin küsmüşlüğünü taşıyan zorluklarına bakıp, bakıp üzüldüm...evet sadece üzüldüm... 1.Cumhuriyet bitti de 2.simi başladı.........!!?Zamanın Öğretileri HİÇ bitmedi ki....
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (02-04-2006), dentist (02-04-2006), korhan (07-04-2006), Süvari (03-04-2006)
  #24  
Eski 02-04-2006, 22:48
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ders olur belki birilerine..

Güzel Üstadım;

Dün akşam boğazın sularına biraz geriden bakarak, Ege Efesinin hafiften acılığını, sonrasında bir yudum aldığımız şeker gibi Tekirdağ ile test ederken söylediğimiz gibi,

Ne olurdu sanki?

Kumandası dışarda olan AYDIN denilen yaratık bin yıllık Anadolu Kardeşliğini kara sağlı hançerleri ile tam da sırtından vur masaydı? Birlikte gülüp birlikte ağladığımız ve Millet- i Sadıka olarak adlandırıp en üst mevkileri güvenle teslim ettiğimiz,

Dindaşı olup da, düşman mezhepten olan Bizans'ın; on binlerce kıyım ve zulmünden inancını kurtardığımız bu toprağın insanı Ermeni Halkı bizzat kendi aydınları tarafından kandırmasalardı?

Ne olurdu sanki?

Şimdi, kanlı kara saplı bıçakları ile toprak olup giden Ermeni Aydınlarına son sorgucu,


Kardeş kanından gayrı?
Türk ve Ermeniden gayrı kaybeden oldu mu?
Kendinizden sonra gelecek tüm kuşakları emperyal güçlere oyuncak etmekten gayrı,

Ne geçti elinize?

Diye soruyor mudur ki?

Kimbilir! Kurban olduğum sormaktan başka şeyler de yapıyordur belki de.
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (03-04-2006), dentist (02-04-2006), Ramo (03-04-2006), Süvari (03-04-2006)
  #25  
Eski 03-04-2006, 11:02
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5526 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
alihoca´isimli üyeden Alıntı
Güzel Üstadım;
Ne olurdu sanki?
Kumandası dışarda olan AYDIN denilen yaratık bin yıllık Anadolu Kardeşliğini kara saplı hançerleri ile tam da sırtından vur masaydı? Birlikte gülüp birlikte ağladığımız ve Millet- i Sadıka olarak adlandırıp en üst mevkileri güvenle teslim ettiğimiz,

Dindaşı olup da, düşman mezhepten olan Bizans'ın; on binlerce kıyım ve zulmünden inancını kurtardığımız bu toprağın insanı Ermeni Halkı bizzat kendi aydınları tarafından kandırmasalardı?
..........................
Diye soruyor mudur ki?
Kimbilir! Kurban olduğum sormaktan başka şeyler de yapıyordur belki de.

Hocam ;
Cümleye,maddi temellerden yoksun ve hatta tamamen öznel tespitlerle başlayıp,ondan sonra da su katılmamış bir öznellikle yoğurulmuş ve YANLIŞ bir tarih genellemesiyle devam edersen insanın aklına soru sormaktan birşey gelmiyor.
Yine soralım, zira aynı soyutlama düzeyinde gitmeyecek tartışmaların biryere varabilmesi ne yazık ki mümkün değil :
1. Kumandası dışarıda aydın ne demektir?Yukarlarda birkaç kişiden yapılmış alıntılardaki ve dünya üzerindeki bütün diğer tanımlamaların hiçbirinde aydının '' bağımsızlığından ve nesnelliğinden '' başka birşeyden bahsetilmez.Dolayısı ile dışarıdan ya da İÇERİDEN, yani emperyal güçlerden direkt olarak ya da dahildeki iktidar-menfaat sahiplerinden kumanda alan AYDIN tanımlaması olamaz.AYDIN ; halkın korkularından beslenen İÇ yada DIŞ menfaat odaklarına KARŞI olabilendir.Ve bu KORKULARIN aslında KORKULACAK şeyler olmadığını bilir ve anlatmaktan KORKMAZ.

2. Binyıllık ANADOLU KARDEŞLİĞİ'ni hangi AYDIN hançerlemiştir ?
Bedrettin'i çarmıha geren hünkarlar mıdır bu aydın ?
Henüz koltuk altı bile kıllanmamış doksanbin çocuğu Sarıkamış'ta donuk bırakan ''Turan'' Paşaları mı ?
6-7- Eylül'de it kopuk takımını kışkırtıp yağmalattığı KARDEŞLER in Telaviv'e , Paris', Atina'ya temiz donlarını bile toparlayamadan kaçmasını sağlayan ''Demokrat''lar mı ?

3. Kimdir Millet-i Sadıka tanımını yapmaya cüret edenler ?
Ülkeye ülke demekten aciz, vatanı kendi tapulu ''mülkü'' sayan ''hünkarlar'' mı ? Onların yoketme tehditi altında ''SADIK'' kalmaktan başka çaresi olmayan bu toprağın insanlarına '' millet-i Sadıka'' diye hakaret edenler mi AYDIN ?Yoksa o hünkarların işgali altından kurtulmak için bağımsızlık mücadelesi verebilmişler mi kaka çocuk? Yoksa bunu becerememiş olanlar mı ONURSUZ bir SADIK ?

4. Bütün Ermenileri TAŞNAKçı, bütün Türkleri SUSURLUKçu, bütün kürtleri PKK cı kabul ederek başlayabilecek bir tartışma, bunların ASLA böyle kabul edilemeyeceğini söyleme cesareti olanları DIŞARDAN BESLENEN yaftasını yapıştırmayı mı zorunlu kılar ?

Üzgünüm Hocam ; ben Susurlukçılarla aynı sepette olmak istemediğim gibi, bütün Ermenilerin Taşnakçı, bütün Kürtlerin PKK cı sayılarak başlayacağı bir tartışmada yokum.
Çünkü ben bu vatanın geçmişten beri üzerimize yapıştırılmış soyut-tartışmasız öcülerinden korkmuyorum.Bunları üzerimize yapıştırmış olanlardan korkuyorum. Kendim için değil, yarını yaşayacaklar için.Zira, o KORKULARDAN BESLENENLER, nasıl ki bütün ermenileri kendilerine benzetmeyi başarmaya başladılarsa ; nasıl Kürt vatandaşlarımızı süratle şovenizmin kucağına atmaya başladılarsa, nasıl Türklük, ''kökeni ve dini sabit'' bir tanımlamaya gidiyorsa , kimse bana kimin nereden beslendiğini anlatmasın.

Kimseye anlatamasam da ben yemiyorum, kalsın...
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (03-04-2006), oleruyuxela (28-09-2020), Ramo (03-04-2006), Ömmes (11-04-2006)
  #26  
Eski 03-04-2006, 14:31
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Güzel AnnE'm;

Bahse konu yazının tek öznesi Ermeni Ayaklanmasını yaratan AYDINLARDIR.

- Kafkas Cephesi ve Enver Paşa
- Şeyh Bedrettin Destanı,
- 6-7 Eylül Olayları ve bunlara sebep olup, çanak tutanlar da değil,
- Susurluk ve Baş Aktörleri,

Yazının konusu DEĞİLDİR.

Kafalardaki, olması gereken ve bir ideal olarak saf, teorik aydın tanım ve klişesi ile beklenen ve istenen aydın, varsa bile bu yazının konusu DEĞİLDİR.

Ermeni ve Türk Halkından akan kan için kullanılan tabir ise KARDEŞ kanıdır.

Naçizane bildiklerim içinde,
Öncelikle, Ermeni Sorunun başlangıcı Tehcir Kanunu ve 14 Mayıs 1914 tarihi değildir diye biliyorum. Ermeni Kalkışması başta Rusya olmak üzere sırası ile İngiltere, Fransa, ABD kışkırtma ve yönetimi altında gerçekleşmiştir. Para, silah, eğitim, dini, siyasi, sosyal destek ve kışkırtma olarak olarak düşünüldüğünde buna başka faklı bir ad verilir ise en azından öğrenmek isterim.

Efendim, onlarında Ulus, vatan, devlet olabilme haklarıdır ve bu hakka dayanarak ayaklanmışlardır. Deniyor ise; Ulus, millet, vatan, devlet olabilmenin kimler için doğal hak mücadelesi olup, olmadığı üstüne bilgilendirilir isem sevineceğimi söyleyebilirim.


Saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (03-04-2006), dentist (03-04-2006), Ramo (03-04-2006)
  #27  
Eski 03-04-2006, 15:07
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5526 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Kızmaca yok Hocam ;

İlle de ve önce tespitleri doğru yapacağız.

1.1. Aydın ve Önder işlevlerini karıştırmamak gerekir.Mesela , Ermeni sorunu deyince ; doğuda Ermenistan zaten var.Bizim meselemiz, Misaki Milli sınırları içinden pay istenmesine karşı çıkmak.Sanırım herkes eski SSCB sınırları içindeki , bugün ''bağımsız'' Ermenistan la bir sorunumuz olmadığınınn, sorunumuzun birtakım Ermeni kliklerinin toprak ve tazminat talepleri olduğunda hemfikir. Bu konunun TERORİZE edilmesi bir aydın sorunu değildir.Bu noktada aydın fonksiyonu, tarihsel ya da güncel mesele hakkında '' bağımsız'' analiz yapmaktır.Meseleyi diğer herhangi bir boyutta ( siyasi,askeri,ekonomik) değerlendirmek ve aksiyon almak, ayrı bir güç, ayrı bir önderlik işidir.

1.2.Mesela Türk Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti sürecinin baş mimarı Atatürk'ün ÖNDERLİĞİ'nden bahsedilir.Onun zamanının iyi bir AYDINI olması tali etkendir.

1.3. Her aydının ÖNDER olması beklenemez.Ama ÖNDER olan aydınlar, artık TARAF oldukları için onların belirleyici özelliği AYDIN olmaları değil, yaptıkları ÖNDERLİKtir.

1.4. Aydın, bir meseleyi kaşıdığı zaman ( ki doğası icabı kaşıyacaktır) ; herhangi bir menfaat sahibinin, bu kaşıma sürecini, pratik süreçte ele alıp onu (aydını) rakip ilan etmesinin soruna bir faydası yoktur.( Tıpkı bizdeki Tehcir/soykırım tartışması gibi.)

1.5. Sanırım bir şeyi açıklayabildim.

2.1.Türkiye Cumhuriyeti'nin VATAN tanımı MİSAK-ı MİLLİ tanımında NET olarak tanımlanmıştır.Nasıl ki , Osmanlı 'nın ULUSLAŞAMAMA ve dolayısı ile YOK OLMA sürecinde, ULUSLAŞABİLMİŞ topluluklar VATAN larına sahip olabilme haklarının mücadelesini vermiş ve ''başarmışlarsa'' , MİSAK-I MİLLİ nin tanımlanması ve TÜRK ULUSUNUN VATANI'nı KURTARMA VE KURMA süreci de o kadar DOĞAL VE HAKtır.

2.2. MİSAK-ı MİLLİ nin ve ULUSU ve TOPRAĞI ile BÜTÜN Türkiye Cumhuriyeti'nden , etnik ve '' ulusal'' hak arama yolları , tarihin doğası gereği kapalıdır.

2.2. Ama politik durum, asla tarihsel sürecin tartışılmasına engel değildir.Tarih tartışmalarının şu ya da bu yönde doğruluk taşıması, mevcut POLİTİK durumu sadece ETKİLER ; BELİRLEMEZ.

2.3. Son yüzelli yıldır, POLİTİK süreci belirleyen itici güç bilimi kullanan aydın tavrı değil, tam tersi, bilimi istediği gibi kullanan emperyal güç yani GÜÇ olmuştur.

2.4. Güç olmanın temelinde kuru ajitasyon değil GÜÇ sahibi olmak ve GÜCÜNÜ (varsa) kullanmayı bilmek yatar.

3.1.Şimdilik bu kadar.

4.1. Ne zaman içecez ?
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Eski 04-04-2006, 08:41
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Artık rejimi korumalıyız

Artık rejimi korumalıyız

Nur BATUR http://www.hurriyet.com.tr/gundem/41...asp?m=1&gid=69


Emekli Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya’yla Türk siyaset ve yargı hayatının son 46 yılını konuştuk. Türk yargısının zirvesindeki bir yüksek hakim, ilk kez Türk yargı sistemini böylesine açık yüreklilikle yargılıyor. Kurulan düzmece mahkemelerde, politikacıları ve gençleri ipe gönderen hakimler adına utanç duyduğunu dünyaya ilan etti. Söyleşide, bir yüksek hakimin, Türk siyasetiyle, yargısıyla ve demokrasisiyle içten hesaplaşmasını okuyacaksınız. Çetinkaya, bu söyleşiyle 20 yıl görev yaptığı Danıştay’a da veda etti.

ÇETİNKAYA’ya birçoklarının kafasındaki soruyu da sordum: "Laik Cumhuriyetin geleceği tehlikede mi?" Yanıtı oldukça düşündürücü:

15 sene önce bugünkü dünyada büyük değişimleri yaşarken rejim etkilenmez. Çok hassasiyet gösteriliyor diye düşünüyordum. Ama bugün endişe etmek gerekir. Oruç tutanlar ve örtülenler fazla olunca acaba ’inançsızlar diye baskı altına alırlar mı’ endişesi doğmaya başlandı. Olur demiyorum ama hiç tereddüt yokken bunu düşünenler çoğaldı. Belki de bir gün türban takanlar niye taktık diyecekler, ama diyecekleri nokta gelinceye kadar başka bir nokta gelir mi? Ondan endişe etmek gerekir. Onun için rejimin kendisini koruyacak refleksleri de olması gerekir. Bunun özgürlükle de ilgisi yok. İnanç demek aynı tip örtünmek demek de değil. Örtünürsün ama her türlü örtünürsün. Laiklik, dinsizlik de değildir. Laiklik olmazsa dindar ibadetini rahatlıkla yapamaz. Başörtüsünü örtemez. Haklarını kullanarak laik düzeni yok etmeye devletin müsaade etmesi de beklenemez.

Türbanlı ama parkta el ele

DANIŞTAY sokaktaki türbanı yasaklıyor mu? Çetinkaya "Hayır" dedi:

"Türban diye bir sorun yoktu. Başörtüsü vardı. Annelerimiz başörtü takardı. Ablam 75 yaşında üçgen gibi bağlar. Başörtülü gelirsem yanlış anlarlar diye Danıştay’a bile gelmedi. Başörtümü çıkarıp geleyim dedi. Ben de abla sen nasılsan öylesin dedim. Ama bunu bir ideoloji haline getirildi. Devletin koyduğu kaideler var. Bu kaidelere saygı göstermezsek devlet olmaz. Danıştay’da çalışan ve kapıdan girmeden türbanını çıkaranlar var. Ona kimse neden sokakta türban takıyorsun demiyor. Ama zorlarsanız yarın öbür gün ’niye takmıyorsunuz’ diye takanlar takmayanlara baskı yapar. İdeoloji olduğuna da inanmıyorum. Türban örtüyor, ama herkesin yaptığı şeyleri de yapıyor. Akşamüstü Necatibey’in oradaki parka gidin bütün türbanlılar el ele tutuşmuşlar. Sigaralarını içiyorlar. İdeoloji olduğunu büyük bir kısmı kendisi de bilmiyor. Belki ailesi, destek gördüğü kimseler söylüyor. Yüzde 100 kendi fikri olarak takan da büyük yekün tutmaz.

İmam hatibi ideolojiye döndürdüler

KÖYDEN benim arkadaşlarım da imam hatipe gittiler. Babası okusun bana külfet olmasın diye bakıyordu. Ama hepsi benim gibi oldu. Sonra bu okulları kadro gibi değerlendirmeye başladılar. Böylece ideolojiye döndü. İmam hatiplerle bütün meslek liselerini aynı kategoriye sokmak yanlış oldu. Velilerin büyük kısmı imam hatiplilerle birleşti. Aynı safta bir araya geldiler ve güçlendiler.

Bağımsız olsaydık o savcı giderdi

ÇETİNKAYA’nın 21. Yüzyıl’daki Türk yargı sistemiyle ilgili gözler önüne serdiği tablo üzüntü verici. "Bağımsız değiliz" diye sözüne başlayan Çetinkaya ve Türkiye’yi sarsan Şemdinli iddianamesini hazırlayan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’yı açıkça yargıladı: "Eğer bağımsız olsaydık Van Savcısı öyle iddianame tanzim etmezdi. Tanzim ettiği zaman faturasını ağır öderdi."
Çetinkaya’nın "Bağımsız yargı" formülüne gelince, işte formül:

Yüksek Mahkemeler kendi üyelerini seçmelidir.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu bağımsız hale getirmek için her yüksek yargı organı, kurula kendi adayını seçmelidir. Kurulda Adalet Bakanı kalabilir ama müsteşar çıkmalıdır.

Halen Adalet Bakanı’na bağlı olan teftiş heyeti ve özlük işleri tamamen kurula bağlanmalıdır.

Kurul bütünüyle Adalet Bakanlığı dışındaki bir binaya taşınmalıdır.

Cumhuriyet Savcısı mahkûm ettirmek için uğraşan bir kurum olmamalıdır.

Sağlam delillere dayanarak iddianame tanzim etmelidir. İddia ve savunma makamı eşit olmalıdır.
+++++ ++++ +++++

Minik SÖZ : Ben Master olarak çok anlattım : Artık rejimi korumalıyız
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
Ramo (04-04-2006)
  #29  
Eski 04-04-2006, 21:38
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Güzel AnnE’m;

Analara kızmak haddim değildir bilirsin.

Tespitlerin illaki doğru yapılmasına katılıyorum.

Bu bağlamda önder nerden çıktı bilmiyorum ama öncesi ve bilgi birikimi ile kadro-aydın olmadan liderin ne kadar lider olabileceği ayrıca bir tartışma konusu adayıdır. Aydın ve önder tanımlarını, saf teorisel tanımlamalar ile istem ve beklentilerin karıştırılmamasının yararlı olacağı da doğrudur.

Tehcir ve Sonrasında gelişen olayları milat olarak alıp kaşıyan kişinin, öncelikle AYDINLIĞI tartışmalıdır. Ermeni toplumun tarih sahnesine çıkışından başlayarak incelemeyen dil, din, tarih, siyaset, kültür bazında olay ve gelişmeleri kavrayamadan, 1914 Tehciri hakkında yargı bildirmek, saf teori bazında dahi; ölçülü kuşkuculuk, farklı kaynak, görüş ve yorumları araştırmak gibi bilimsel ölçütler kullanması gereken aydının, tanımı ile çeliştiği anlaşılmalıdır.

Tarihi olayların akışı içinde Ermeni konusunun bir SORUN olarak çıkışında ya da adlandırılışında, Doğumuzdaki Ermeni Cumhuriyeti ile Misak-ı Milli Sınırlarının tali etkenler olarak incelenmesi neyse de, başat karakterler olarak temel alınması tek kelime ile yanlıştır.

On birinci yüzyıl başlarında Türklerin Anadolu’ya gelmesinden önceki Anadolu Tarihini ve bu tarihi süreçte; Kürt- Ermeni – Med – Pers - Sasani ve özellikle Bizans(Rum)- İlişkilerini ve bu ilişkilerin getirdiği ister siyasi, dini, ister ekonomik nedenlerle başlayan çatışma ve savaşların getirdiği kıyım ve zulümlerin öncelikle bilinmesi gerekebilir. Hemen sonrasında Türklerin Anadolu Halkları tarafından nasıl karşılandığı, nasıl bir yönetim oluşturdukları ve bu yönetimin, bilgi, belge bazında önceki dönemleri karşılaştıran tarihçi yorumları gözden geçirilmelidir.

Bizans’ın Ermeni kıyımını bilmenin kendimizi rahatlatmaya yönelik olmadığı açıktır. Ermeni aydınları tarafından dahi hakkı teslim edilen, Osmanlının Ermenilere sağladığı dini, ekonomik, siyasi, sosyal statünün bilinmesinin; nedeni ve gereğini her ne kadar anlayamıyor olsam da, Ermeni Toplumuna Millet-i Sadıka derken, hissedilecek mahcubiyet ve utanç duygusunu bir nebze de olsa azaltabilir sanıyorum.

Diyeceğim, korkuların korkulacak şeyler olmadığını anlatmaktan korkmadan, Tehcir ve sonrası olayları kaşıyacak aydın, bir olay ve olguyu ele alırken sadece son ve sonucu inceleyerek hüküm bildirmekle görevini tamamlamanın gönül rahatlığına erişemez, erişmemelidir. Tek başına ele aldığımızda bile, katliam gibi basitçe kullanıverilen kelime ve kavramların tüm kök ve kökenleri üstüne bir araştırma yapmalıdır. Türkçeden seçtiği, seçeceği kelimelerin değişik anlamları, yabancı dillerdeki karşılıklarını ve bu anlamların kendine değilse de koca bir Ulusa maliyetinin neler olabileceği üstüne, elini vicdanı üstüne koyarak düşünmelidir.

Tarihsel sürecini tamamlayarak tarihin tozlu arşivlerinde kalan devletler ele alınırken, bugünün koşul, kavram ve gelişen değerleri ile incelemek, yargı bildirmek düşülen en sık hatalarımızdandır. Altı yüz yıl hüküm sürerek nerede ise tüm Dünya’yı etkilemiş bir Devletin, kuruluş, gelişme, duraklama ve parçalanma dönemleri gibi, her dönemini ayrı ayrı ve özelikle çağdaşı olan ülke ve koşullar doğrultusunda değerlendirilmelidir.

Padişahlık, dini monarşi ve monark yönetim anlayışı, bugünün ulaşılan Çağdaş Demokratik Devlet anlayışının penceresinden ele alınarak, eleştiri ve yer yer suçlamaya tabii tutulmasının en azından adil olmayacağı ortadadır. Bu tür bakış ve değerlendirmenin 14. yüzyılın hemen başından 17. yüzyıl sonlarına kadar çağının en çağdaş, adil ve modern yapılanmasını anlamamızı engelleyeceğini bilmeliyiz.

Bu devlet yapılanmasının duraklama döneminde ortaya çıkan Fransız İhtilalinin ve onun getirdiği hürriyet, demokrasi ve ulus devlet anlayışının daha yarım yamalak diyebileceğim bir ölçütte oluşabilmesi için dahi, Fransa'da bir koca yüz yıl geçmesini beklemenin yetmediği, yüz binler ile ölçülebilecek can verilmesinin gerektiğini de hatırlamalıyız.

Ermeni Aydınları kadar, Avrupa Güç Odaklarının Osmanlıya dayattığı hürriyet, eşitlik, milliyetçilik kavramlarının ortaya çıkabilmesi için; Coğrafi Keşifler, Asya, Amerika, Avustralya’da elde edilen sömürgeler ve bu sömürgelerden milyonların kanı canı pahasına elde edilen zenginliklerle Avrupa’nın finanse edilmesi gerekmiştir. Doğal bir hak mücadelesi görülerek Osmanlı’ya dayatılan milliyetçilik ve bir model olarak Ulus Devlet kavramının Avrupa’daki finans kaynağı, ‘ birçok millet ve medeniyetin yok olmasıdır.’ demenin doğru veya yanlışlığı üstüne de kafa yorulması yararlı olabilir.

Her ne kadar genelleme içeriği tartışmalı olsa da, Ermeni Konusunda bir değerlendirmeye; yanlış tarih genellemesi diyebilmenin de asgari müştereklerini, tarih biliminin bir gereği olarak yerine getirmeye özen göstermeliyiz. Tanım ve kavram karmaşasına düşmeden, ilgi ve alakasız konularla konuyu boğmamaya özen göstererek, teorileri yaşanmış örneklerle pekiştirerek, incelenen olay ve olguyu başlangıcından itibaren, neden, gelişme ve sonuçlar bilgi ve belge bazında ortaya konulmalıdır.

Örneğin korkulardan beslenenler Ermenileri kendilerine benzetmeyi başarmışlardır demenin, kimlik ve adres olarak şüpheye meydan vermeyecek şekilde Ermeni Ayaklanmasının nedenlerini ve bu ayaklanmada Osmanlının suçluluğunun tarihi bilgi ve belgelerle ispatı gerekir diye korkarım. Kim bilir belki de kanıt ararken, iddiamızın tam aksi ile yüzleşebiliriz.

Bir olay ve olgunun tarihsel sürecini nedenleri ile başlangıcından sonuna kadar öğrenmek, bize eğitim ve ticaret ile kurulan ilişkilerden, Avrupa’da; kah gelişen olaylardan, kah gelişen kurumlardan etkilenen ve etkilenmesi sağlananların kimler olduğunu öğretecektir. Önce beslenip, desteklendikleri sonra yüz üstü bırakıldıkları Rus Çarı, İngiliz, Fransız, Amerikan kapılarında kimlerin yalvar yakar olduğu bilindiğinde, inanıyorum ki sorduğumuz soruların cevaplarını bulmuş olacağız.

Emperyal güç odaklarının her zaman ve koşulda yerli işbirlikçileri olduğuna tarihin tanıklık ettiği bilinmeli ve unutulmamalıdır. Sadece Anadolu’da otuzu aşkın etnik köken bilindiğinde kimlerin, hangi ölçütler ile Ulus olabilme mücadelesini bir doğal hak olarak tanıdığımızın kriterlerini sıralamalıyız.

Her ne kadar başlangıç, nedenler, gelişimler bilinmesi zorunlu ise de, sadece bir sonuç olarak Ermeni Tehcirini ele almaya kalksak bile, bu konuyu kaşımadan önce;

Bizans’ın Ermeni Sürgününü, İlki Rus Çarı ile ikincisi Stalin Rusya’sında devam Türk Sürgününü, Cezayir’de Fransızların kıyım ve sürgünlerini, İspanyol, Fransız, İngilizlerin milyonlara vardırdıkları Afrika kökenlilere uyguladıkları Göç ve Tehcirleri, İngilizlerin Aborjin Kıyımları, Belçika’nın Kongo’da yaptığı kıyımlar, Norveç’in Samilere uyguladıkları Hıristiyanlaştırma süreçleri ve benzerleri en azından hakkaniyet açısından kaşınarak bunlara neden katliam suçlaması getirilemeyişine akla yakın cevap bulmalıdır.


Diğer taraftan,
Kafamızdaki,yüreğimizdeki tanım ve teorideki olması gereken aydının ne olduğu hepimizin malumudur. Lakin saf teorideki oysa, hatalıları, sevaplıları, günahlıları ile aydın bilinip bellenen mevcut da budur.


Her kısmı farklı konu ve kavramlar içerdiği için şimdilik bu kadar.


Buluşup oturmayı bir başarırsak kaç günde o masadan kalkarız bilemiyorum ama Sana uygun olan her zaman benim için uygundur haberin olsun.
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
Ramo (04-04-2006)
  #30  
Eski 05-04-2006, 17:28
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

05.04.2006 18:07:50 -KADDAFI'DEN AFRIKALILARA CAGRI:
''ESKI SOMURGECILERDEN TAZMINAT ISTEYELIM...''

DAKAR (A.A) - 05.04.2006 - LIBYA LIDERI MUAMMER KADDAFI, AFRIKA
ULKELERININ ESKI SOMURGECILERDEN TAZMINAT TALIP ETMELERINI ISTEDI.

DAKAR'DA SENEGAL MILLET MECLISINDE MILLETVEKILLERINE HITABEN
KONUSAN KADDAFI, ''BAGIS ISTEMIYORUZ, EL ACMIYORUZ, BIZLER DILENCI
DEGILIZ. SADECE BIZLERDEN CALDIKLARINI GERI ISTIYORUZ'' DEDI.

SOMURGECILERIN AFRIKA'NIN ELMAS, ALTIN, MANGANEZ VE NICE
ZENGINLIGINI CALDIGINI SOYLEYEN LIBYA LIDERI, ''TAZMINAT TALEBIMIZ,
BIZI SOMUREN ULKELERIN DE YARARINA OLACAK. TAZMINAT ODEYEMEZLERSE
BASKA YOL BULURLAR'' DEDI.

OZELLIKLE FRANSA'NIN, ''GECMISIN IZLERINI SILMEK VE HIC KAPANMAYAN
YARALARI TEDAVI ETMEK'' ICIN SENEGALLILERE BORCU OLDUGUNU VURGULAYAN KADDAFI, ITALYA'NIN LIBYA'YA TAZMINAT ODEMEYI TAAHHUT ETTIGINI ANLATTI.

KADDAFI, SOMURGECI ULKELERIN SOMURDUKLERI ULKELERDEN OZUR DILEMESI
GEREKTIGINI DE SOYLEDI.

KADDAFI, SENEGAL'IN BAGIMSIZLIGININ 46. YILDONUMU TORENLERINE
KATILMAK ICIN DAKAR'DA BULUNUYOR.

KADDAFI'NIN MECLISTEKI KONUSMASI 80 DAKIKA KADAR SURDU.
(AFP-EGE-IO)


18:--AA--

Minik Söz : Tamam KADDAFI, KADDAFI, ama yiğidi öldür durumu
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-04-2006), dentist (05-04-2006), neron (13-04-2006), Ramo (05-04-2006), Süvari (07-04-2006)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:41 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce