Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Notlar - Sayfa 6 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Notlar
Konudaki Cevap Sayısı
143
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
73471

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #51  
Eski 14-04-2007, 01:03
dohol dohol bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 187/292
54 Mesaj ına 2054 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sayın Alihoca ;

Bu yazı sonrası gerçekten bakış açımı değiştirdiniz desem yalan olmaz , bazen bir konuya atgözlüğü ile bakabiliyoruz ya da öyle bakmamız isteniyor sanırım.

Benim şahsi görüşüm devlet büyüklerimiz ya çok etraflıca araştırıyorlar ve böyle davranıyorlar ya da , ya da malesef bir başıbozukluk sözkonusu ki bu seçenek olmasın umalım.

Sizi Piyasalar kısmındada yazarken göreceğiz artık sanırım hayırlı uğurlu olsun.....

Saygılarımla.
Alıntı ile Cevapla
dohol kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (14-04-2007)
  #52  
Eski 01-05-2007, 22:02
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Gazanız Mübarek Olsun

Anlayabildiğim kadarı ile AKP ve Sn Tayyip ERDOĞAN, Cumhurbaşkanı adayımız Sn Vecdi GÖNÜL diye açıklamış olsaydı,

CHP Anayasa Mahkemesine başvurmayacak,
TSK uyarı yapmayacak,
TÜSİAD erken seçim istemeyecekti.

Tandoğan ve Çağlayan Mitingleri yapılmayacak halkımız pazar gününü dinlenerek ve eğlenerek geçirecekti.

Eh! Böyle olunca da piyasalarda kısmi kriz yerine bayram havası esecekti.

Allah bilir ama hiç kimse de; Laik, Çağdaş, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti tehdit ve tehlike altında çığlıkları atmayacak ve adeta piyasalar borsalar derken güllük gülistanlık yaşayıp gidecektik.

Hadi, geçmiş zaman olasılıkları üzerine kafa yormaya gerek yok deyip bunları bir kenara bırakalım.

Şimdi bir bakalım neler oldu. Tayyip ERDOĞAN kendi yerine Abdullah GÜL'Ü aday göstererek bir anda, feragat eden, demokratik mağdur, ahde vefalı, sahabeyi gözeten, makamda gözü olmayan vs gibi bir pozisyonla kenara çekildi.

Sn Abdullah GÜL'Ü ödüllendirmiş gibi gözükürken aslında aslanın ağzına atıverdi sanki. Sn Bülent ARINÇ'ı ise ister parti içinde ister dışında çıbanbaşı ve tüm kötülüklerin anası bir pozisyonla başa bırakıverdi.

Hadi bunlar da, hiç aklına gelmemiştir günahını almayalım diyelim.

Devamı ile inatlaşma sürdü ve şimdi, başlayan Cumhurbaşkanlığı Seçiminin birinci tur oylamasını Anayasa Mahkemesi iptal etti. Yürütmenin de durdurulduğunu dikkate alırsak, yarından başlayarak Cumhurbaşkanlığı Seçilme süreci yeniden başlatılacak ve seçim süreci üçüncü tur oylama ile sonlandırılacak.

Burada şeytan hiç aklınıza ''traktör ile şehre giden ağa ve fakir köylünün yolda yedikleri nanenin'' hikâyesini getirmiyor mu?

Neyse şeytana uymamakta yarar var deyip devam edeyim.

Sonrasında eğer tüm partiler desteklerse (güya) AKP'NİN istemediği erken seçime Haziran Ayı itibarı ile gidilecek. Böylece demokrasimiz kurtuluverecek.

Yok olmadı. Tam da istenilen ve umulan gibi devam edeyim dilerseniz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri erken seçim sonuna ertelenecek.

—Alternatiflerimiz ve pırıl pırıl seçeneklerimiz hazır,
—Siyasi partiler ve seçim yasalarımız gıcır gıcır,
—Harıl harıl çalışacak, kapı kapı dolaşacak, yepyeni cengaver sivil toplum kuruluşlarımız hazır,
—YÖK, Hocalarımız ve Üniversitelerimizin bilinç fışkıran şikayet değil mücadele andı içmiş gençleri yay gibi gerilmiş beklemekte,
—Yazılı görsel basın yayın organlarımız aylardır yıllardır yaptığı gizli-açık araştırmalar sonucunda elde ettiği tüm yolsuzluk, kadrolaşma ve karşı devrim çalışmaları ile ilgili belgeli-görüntüler basım ve yayım için düğme basmayı bekliyor.
—Jitem başta olmak üzere istihbarat örgütlerimiz; tarikatların başta ekonomik kaynakları, örgütün finansal dayanakları, en küçük tereddüt bırakmayacak şekilde gerçek yüzlerini belgeleyerek halkımızın vicdanında mahkum edilmeye hazır ve nazır hale getirilmiş.
—Yazarçizer, aydın takımımız Nurlarda Yatası Uğur MUMCU'YU yattığı yerde çatlatacak araştırmaları ile tarikat-siyaset-ticaret şeytan üçgenini har vurup harman savuracak belgeleri her gün peşi sıra yayınlayarak halkta derin bir şok etkisi yaratarak büyük uyanışı gerçekleştirmek için can atıyor.

Halkımız da saftır salaktır ama nihayetinde eşek değil ya yağdıracak oyları ve laik demokratik cumhuriyetimiz kurtuluverecek.

Bu manzara karşısında bize de ‘Hadi, gazanız mübarek olsun.’ demek düşüyor galiba.
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
account (02-05-2007), buena vista (02-05-2007), dentist (01-05-2007), Emekli (01-05-2007), Emin (07-05-2007), Lizzy (01-05-2007), meraklı (01-05-2007), snowaqua (01-05-2007)
  #53  
Eski 02-05-2007, 20:01
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
omg.gif ne yaptık, ne yapıyoruz, ne yapacağız...

Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir. 1924-Atatürk

Her ne kadar politikadan anlamasam da, takip ve gözlemlerim daima yarım ve yamalak pozisyonda zihnimde yer etmişliğinin dağınıklığını toparlamaya gayret ediyorsam da bilinçli olduğumu zannettiğim ve çenemin düşmesini engelleyemediğim konulardan biridir; iktidar ve muhalefet...

Halil Cibran'ın bir sözü vardır; "yürüyenlerle yürümeyi severim,durup yürüyenlerin geçişini değil."

Bu laftan anladığım tek şey; iktidar koltuklarında işgaliyet yaratmakta olanların varlığından sebeb, baktığım ve görebildiğim yegane hareket, işgaliyet yaratan kişilerin buraya gelene kadar ne kadar sistemli, düzenli ve disiplinli bir çalışmayla sahip olduğudur.

Bıkmaksızın, hep yürümeyi hep ilerlemeyi- kendi hedefleri doğrultusunda , Türkiye'mi nasıl parça parça satıp, nasıl bir karadul misali ağ kurup ürediklerini gördüm.

Sonra da kendi özümüze döndüm; bekleyen, bakan, konuşan ama herhangi bir hareketi gereksiz sayan halkımı gördüm...nihayetinde yumurta kapıya dayanıp da "açarsan kırılırım, açmazsan çalarlar "misali yapılan -birleşmiş cumhuriyet mitingi nin getirilerini gördüm....Dedik ki gerektiği anda ve yerde tek vücut da oluruz, tek ses de...

Ama hani Atatürk'ümün Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. dediği gibi, yaşarken tüm bunların olmaması için zamanında hissedip harekete geçebilmek olmaz mıydı...?

Yarım hazırlıkla, yarım tedbirle taarruz, hiç taarruz etmemekten daha fenadır. (1922-Atatürk)

Yaniiii.....önce sen tüm fikirlerini, ürettiklerini ve planladıklarını önüne koy, sonra başkasını suçla.....


Eeee ....sonra??...

Pardon nerden nereye geldim...iktidardı muhalefetti derken oturup kendi suçluluğumu tartışmaya açtım...Ama....???



Saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (02-05-2007), buena vista (02-05-2007), dentist (02-05-2007), Lizzy (03-05-2007)
  #54  
Eski 02-05-2007, 20:39
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Talking

Ey Güzel alihocam,

Gene damardan zerkettiğiniz "acizlik mi, acizane mi", "yaptırım mı, yaptırdık mı" ları hatırlattınız bana....


Vecdi Gönül aday gösterileydi belki de bunlar yaşanmazdı, dediğiniz gibi...RTB yapmış bir büyüklük(!) yerini ABDullah a bırakmış...Ne çare..heyhaaatttt...

Al işte gene dayanamadım, çenem düşmeye görsün)

Bir ara gözüme çarpan bir paragraf ilişmişti, aktarmadan geçemeyecem yine...

Sevgili Güzin Abla,

Ben çok fazla erkekle çıkamayan bir genç kızım. Bir genç bana ilgi duydu ve konuşmaya başladık, sonra buluştuk ve beni evine ailesi ile tanışmaya davet etti. Gittim ama ailesi evde yoktu. Sonra bana kola ikram etti, kendisi de içti. Ama yanımda bir anda uyuyakaldı...Acaba ben çok mu sıkıcıyım..:(

Güzin Abla nın cevabı;

Hayır kızım ,sen ancak Allah ın bir sevgili kulusun..)

Ne alaka mı...canım anlayın işte o alaka....kalın sağlıcakla
Alıntı ile Cevapla
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (02-05-2007), dentist (02-05-2007), Lizzy (03-05-2007)
  #55  
Eski 02-05-2007, 22:29
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Bilemedim

''1930’lu yıllarda Ankara Ulus’ta ki Atatürk Heykeline bütün vatandaşlar selam verirdi.''

Televizyonda bunu söyleyen bir Türk Büyüğümüzün mahdumu, devamında ‘yani şimdi bunun nesini, neresini anlatayım, öyle gülünç ki’ diyor yâda demek istiyor.

Şimdi ilk bakışta hakikaten doğru dememek mümkün mü? Hayır. Hani günümüzün en ulusalcısı bile dillendiremese de ‘ayıp etmişiz hakikaten’ diye en azından içinden geçirir desem doğru bir ifade olur sanırım.

Oysa çok değil üç beş yıl öncesinde meclise halkın oyları ile seçilmiş, o zamanki isimleri ile mebusların, saltanatın kaldırılmasına rağmen, İstanbul’da şartlı olarak seçilmiş halifeye saltanat nişanesi olan doru(beyaz) at hediye edişlerini beyefendiye sorsak;

Geleneksel hale gelen altı yüzyıllık alışkanlıkla açıklamaya kalkar. İlginç olan, bu açıklama en azından o günkü bakışı anlamak babında doğru bile denilebilir.

Peki, bir önceki olayın o günün eğitim, bilinç ve bakış açısı ile bir açıklaması yok mudur? Vardır. Tabii ki asıl amaç anlamak olsa, yani amaç ‘üzüm yemek’ olsa, vardır. Yakın yâda uzak demeden tarihi olayları incelerken (hüküm vermek için değil, anlamak için yapılanından) bugünün, oluşmuş ve yerleşmiş değerleriyle değil, o günün koşullarını dikkate alarak bakmamız gerekir ise eğer;

Altı yüz yıl kul-teba anlayışı sonrasında kurulan Genç Cumhuriyetin, eğitim ve bilinç düzeyleri malum bireylerinden nasıl bir davranış biçimi bekleyebiliriz ki?

Diğer tarafta da peder hazretleri ‘Rönesans’tan, matbaanın keşfinden, okyanus açılımlarından, endüstri devriminden ve sınıf bilincinden yoksun olan "biz"...’ diyerek önemli bir saptama yapıyor. Hah, bende şimdi sizler gibi ‘’ne güzel, hay yaşa! Yazan ellerin dert görmesin.’’ dedim. Hatta bu önemli saptamanın öncesinde, Ülkemiz demokrasisi üzerine ‘ Camii’ parfümlü Başbakan ve ‘Kışla’ parfümlü siyaset gibi dokundurmalara da hak verdim.

Hani dillerden hiiç düşürülmeyen ‘Evrensel demokrasi’ ilkeleri ile hiç bağdaşmayan ve Dünyanın çağdaş demokratik ülkelerinde görülmeyen bir durumda oluşumuzu da -kafama kakıp duruşları sayesinde- tasdik ettim.

Sağ olsun, diğer mahdumu da ‘Kışladan’ gelen muhtıra-uyarı sonrasında nasıl akıl edilip, nereden bulunup buluşturuldu ise o dakikada bağlandığı televizyon kanalında, spikerin sorusuna; demokratik sürece yapılan ve çağdaş demokrasilerde asla görülemeyecek olan TSK müdahalesini kınayıp ayıpladığı için utancımdan kıpkırmızı kaldım.

Bu arada önemli diyerek hakkını verdiğim pederlerinin saptaması aklıma takıldı. Rönesans’tan, matbaanın keşfinden, okyanus açılımlarından, endüstri devriminden ve sınıf bilincinden yoksun olan bir Ülkenin liderinden, siyasetine, askerinden vatandaşına kadar ‘evrensel demokrat ülke, devlet, kurum ve kişilerin’ göstermesi gereken davranışlarını ''biz''imkilerden beklemenin, iyi niyetli bir açıklaması varsa da, ben bulamadım.

Bu familyanın ayıpladıkları onlarca özelliğimizden bir diğeri de, ümmetten millete dönüşümümüzün önemli üst basamağı olan Türk Milliyetçiliğidir.

‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ özdeyişi ırkçılığımızı belgeleyen en büyük kanıttır adeta. Bu familya için ‘Evrensel insan-İnsan Hakları’ anlayışı varken Ulustan, Ulusçuluktan söz etmek, hele hele ‘Türk’üm’ demek nerede ise kafatasçılık ile eş değerdedir.

Ne yapayım neyleyim de kendimi teselli edeyim derken, güncel bir haber gözüme ilişti.

//‘Fransa Devlet Başkanlığı seçimlerinin birinci tur galibi olan "Birlikte" başlıklı kitabıyla politik vizyonunu ortaya koyan Sarkozy Fransa’nın durumu hakkındaki teşhisi bir hayli karamsar.

Fransa’nın bir kimlik buhranı içinde olduğunu şöyle ifade ediyor: "(Buhranı) besleyen küreselleşme, gizli göç, işsizlik ve satınalma gücünün azalmasıdır. Kriz ekonomik, sosyal, politik olduğu kadar bir değerler ve kültür krizidir.

Bir millet ve cumhuriyet krizidir."

Sarkozy, Fransa’nın çeşitli etnik gruplardan oluştuğunu, devlet eliyle tek bir millet yaratıldığını belirtiyor ve bu yüzden milli kimlik üzerinde uzun uzun duruyor.’//

Bir insan yaşamı için çok gibi görünen seksen beş yılın, devletler yaşam süresi içinde dahası demokratik evrim içindeki yeri ancak ana rahmindeki bebekle yaşıt sayılabileceği gerçekken,

Manga Carta’dan sonra beş-altı yüz yıllık; Rönesans’tan, Reformdan, matbaanın keşfinden, okyanus açılımlarından, sömürge ve sömürgenlikten, endüstri devriminden, uluslaşma, demokratikleşme gibi aşamalarının her birinin kanlı süreçlerinden geçen,

Fransa gibi model gösterilen bir Ülkenin Devlet Başkanlığı baş adayının tanımladığı buhran için çare ve çözüm önerilerini okuyup,

Halimize;
Küfür mü etmeliyiz, yoksa şükür mü etmeliyiz,
Yoksa oturup çare çözüm mü üretmeliyiz, bilemedim?


Saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
account (04-05-2007), dentist (03-05-2007), Emin (07-05-2007), flz (07-05-2007), hakan (03-05-2007), Lizzy (03-05-2007), meraklı (03-05-2007)
  #56  
Eski 02-05-2007, 23:09
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Teşekkür

Alıntı:
meraklı´isimli üyeden Alıntı
...
Al işte gene dayanamadım, çenem düşmeye görsün)
Sevgili Meraklı;

Estağfurullah.
Tam aksine, akılda, yürekte demlenmiş özgün yazıları ile katkı sağlayan Sizin gibi Değerli Dostlarımıza teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum.


Saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (03-05-2007), meraklı (03-05-2007)
  #57  
Eski 03-05-2007, 19:58
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Cherry bilmukabele

Aman hocam,

Sizlere yetişmekte her ne kadar heyecan yaşayıp koşuyorsam da sizlerin o güzel yürekleri sayesinde verdiğiniz molalarda ancak arayı biraz kapatır gibi oluyorum...

Bu güzel iltifatlarla bana fazladan bir çift kanat takmış olursunuz)

Sizlerden aldığım bu gazla artık samanyolu dahi dar gelir bana.....

Saygılarımla,
Alıntı ile Cevapla
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (03-05-2007)
  #58  
Eski 03-05-2007, 23:09
hakan hakan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 277/289
95 Mesaj ına 639 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
alihoca´isimli üyeden Alıntı
Ne mutlu Türk’üm diyene’ özdeyişi ırkçılığımızı belgeleyen en büyük kanıttır adeta. Bu familya için ‘Evrensel insan-İnsan Hakları’ anlayışı varken Ulustan, Ulusçuluktan söz etmek, hele hele ‘Türk’üm’ demek nerede ise kafatasçılık ile eş değerdedir.

Ne yapayım neyleyim de kendimi teselli edeyim derken, güncel bir haber gözüme ilişti.

//‘Fransa Devlet Başkanlığı seçimlerinin birinci tur galibi olan "Birlikte" başlıklı kitabıyla politik vizyonunu ortaya koyan Sarkozy Fransa’nın durumu hakkındaki teşhisi bir hayli karamsar.

Fransa’nın bir kimlik buhranı içinde olduğunu şöyle ifade ediyor: "(Buhranı) besleyen küreselleşme, gizli göç, işsizlik ve satınalma gücünün azalmasıdır. Kriz ekonomik, sosyal, politik olduğu kadar bir değerler ve kültür krizidir.

Bir millet ve cumhuriyet krizidir."

Sarkozy, Fransa’nın çeşitli etnik gruplardan oluştuğunu, devlet eliyle tek bir millet yaratıldığını belirtiyor ve bu yüzden milli kimlik üzerinde uzun uzun duruyor.’//

Bir insan yaşamı için çok gibi görünen seksen beş yılın, devletler yaşam süresi içinde dahası demokratik evrim içindeki yeri ancak ana rahmindeki bebekle yaşıt sayılabileceği gerçekken,

Manga Carta’dan sonra beş-altı yüz yıllık; Rönesans’tan, Reformdan, matbaanın keşfinden, okyanus açılımlarından, sömürge ve sömürgenlikten, endüstri devriminden, uluslaşma, demokratikleşme gibi aşamalarının her birinin kanlı süreçlerinden geçen,

Fransa gibi model gösterilen bir Ülkenin Devlet Başkanlığı baş adayının tanımladığı buhran için çare ve çözüm önerilerini okuyup,

Halimize;
Küfür mü etmeliyiz, yoksa şükür mü etmeliyiz,
Yoksa oturup çare çözüm mü üretmeliyiz, bilemedim?


Saygılarımla


Sevgili Ali Hocam döktürmüs yine.

Azda kendimi zorlasam acaba biseyler cikartabilirmiyim?

"Ne Mutlu Türküm Diyene"

Cumhuriyetin kuruldugu yillari düsününce

Bir ümmetten Millet olusturma cabalari icin gerekliydi

Zaten Atamiz Türk Milletinin tarifini yaparken

Kurtulus savasini yapan ve Cumhuriyeti kuran millete Türk Milleti denir seklinde tanimlamisti.

Irkcilik amaci gütmeyen sadece o günlerde ve günümüzde gecerliligini koruyan cok kültürlü ülkemizde birlik ve beraberligi koruma ve pekistirme amaciyle olusturulmus bir politika ne yazikki bazilarinca carpitilirak irkcilik anlaminda degerlendirilir olmaya basladi.

ABD gibi ülkelerde vatandaslik olur. Avrupadan giden maceraperestler kurdu o ülkeyi. Sorsanin hepsi ABD vatandasiyim der.

Isvicre; konya topragi kadar yerde bircok kralligin taaa vakti zamaninda federasyon catisinda birlesmesiyle kurulmus. Istanbul kadar nüfusu olan bu ülkede 4 resmi dil var. Fransaya yakin yerlerde Fransizca, Italyaya yakin yerlerde Italyanca konusuluyor. Büyük cogunlugu Almanca konusuyor.

Sorsaniz hepsi Isvicreliyim der Isvicre diye bir irk yok.

Bazi aklievveller eyalet yöntemine gecelim falan diye düsünmekteler

Iste su ülkede var isliyor filan derler

Gel gelelim kazin ayagi öyle degildir

Isvicrede nerdeyse her sehir bir devlettir ic islerinde serbest dis islerinde merkeze baglidir.

Amma bu adamlar ayri iken birlesmisler ve federasyon kurmuslar tamamen kendi cikarlari dogrultusunda.

Simdilerde yurt disinda yasayipta kendisini Türk görmeyenler Türkiyeliyim demekteler. Bir kismida kendisini baska bir ülkenin insani olarak nitelendirmekte.


Türkiyeli olmakla Türk olmak "ne mutlu Türküm diyene" ile ayni anlamda olmasina ragmen farkli kullanilmakta.

Bu konuda cözüm üretmek yönetenlerin baslica görevi olmali ama onlar cok mesguller, memleket meselelerine ayiracak zamanlari hic yok malesef.
Alıntı ile Cevapla
hakan kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (04-05-2007), dentist (04-05-2007), Emin (07-05-2007), flz (07-05-2007), meraklı (04-05-2007)
  #59  
Eski 06-05-2007, 21:56
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sevgili Hakan;

Ne çok şey var söylenen!
Ne kadar az şey var yazılan!

Bakın, az çok mürekkep yalamış insanlar olarak, basın ve medyadan genel bir şikayet anlayışımız ve alışkanlığımız var.

Ama ne menem bir iştir ki, eğitim düzeyi ve öğrenim olarak, bilgi, tecrübe ve görgü olarak olarak, gerek sanal alem ortalamasının, gerekse siyaset dünyası ortalamasının çok üstünde bir kaliteyi yansıtan üye sayısına sahip güzide forumumuzda yılların süzgecinde damıtılmış birikimleri, özgün fikirleri yazabilmek, görebilmek nedense pek mümkün olamıyor.

Onun yerine yine o şikayet ettiğimiz basın-medya-siyasetçi yorumlarını foruma geçmeye ve temel almaya devam ediyoruz.

Bunca nezih insanın yıllarca edinilen onca birikim ve tecrübesine yazık, günah olmuyor mu? Sorusunun cevabı ise doğrusu yüreğimi yakıyor, diyebilirim.

Aslında yazılacak şey de, ele alıncak konu da çok. Ama gel gör ki inadına da zor. Konuşmayı ve şikayeti çok seven ama çare çözüm üreterek yazmayı sevmediğimiz halde, okumuş-yazmış taifesinin üzerinde mutabık olduğu ender konulardan birinin ''millete kızmak'' olması da Ülkemize has bir ilginç durum olsa gerek.

Kaç gündür yazıp sildiğim sayfalar dolusu yazının haddini hesabını bilmiyorum. Bunu da ''kırar mıyım, yanlış anlaşılır mıyım?'' türünden bir dolu endişe ile foruma geçip geçemeyeceğimi bile doğrusu bilemiyorum.

Çok değerli tespitler içeren yazına gelecek olursam aslında bölümler halinde ve alıntılayarak cevaplandırılması gerekir ki, işin zorluğu bir yana ''yararlı olur mu?'' kısmı için biraz endişeliyim diyebilirim.

Onun için kısaca ve genel olarak değinmeye çalışayım.

Basın ve medyamızın, edebi yönü, tarihi siyasi bilgi birikimi, yazım ve etkileme gücü, entellektüel bilgi düzeyi yüksek, ağzı iyi laf yapan yorumcu ve yönlendiricilerinin en önde gelenlerinin, Laik, Çağdaş Cumhuriyetimiz ve onun Devleti ile ''sorunlu olanlar'' olmasının en büyük talihsizliğimiz olduğunu düşünüyorum.

Batının ulaştığı evrensel değerleri, günümüz Türkiye'sinde aramak ve -üstelik bulamayacağı malumken ve özeleştiri oklarını kendilerine hiç yöneltmeden- bulamayınca da;

Ülkemi yerin dibine ve itin münasip bi yerine sokmak sanki üzerlerine aldıkları başlıca görevleridir.

Eh, güçlü edebi yönlerini, iç-dış siyasi uzmanlıklarını, güçlü kalemlerini, şiirsel dillerini, sanatçı kişiliklerini düşününce yaptıkları görevi nassıl güzel ifa ettikleri gördük, görüyoruz.

Vaay Efendim? ''Evrensel Demokrasilerde asker, nassıl muhtıra verir.'' miş. İyi hoş, pek de güzel! Dee, batı demokrasilerinde bir üst yapı devrimi örneği, askerin hediyesi bir demokrasi örneği var mı? Bunca entellektüel bilgi birikimie haiz kimlik ve kişiliklerin böylesi bir sorunun cevabını bilmeyişi mümkün müdür?

Efendim, Mustafa Kemal 1923-30 arası yıllarda günümüzde demokratik diyemeyeceğimiz bir çok müdahaleler yapmış?

Peki, ne yapabilirdi? Ülkeyi işgal kuvvetlerine peşkeş çeken halifeye biat mı, etseydi? Ankara garinda İstanbul'dan gelen kravatlıların meclisde, devlettin üst-alt kademelerinde memuriyet verildiği bir zamanda başka ne yapabilir di?

Siyasi devrim tarihinde devrimler nasıl ve hangi bedellerle yapılmış? Bugünkü Almanya dediğimiz Ulusu, Prusya Prensleri(Beyi) 1 ve 2 Friedrich ayrı gayrı prenslikleri(derebey) gül vererek mi, birleştirip millet yapmış? Fransa da sayısı meçhul Cumhuriyet ilanları güle oynaya şarkı söyleyerek mi gerçekleşmiş?

Devrimlerin işleyişini bilmediklerini de söyleyemeyeceğimiz göre, bu saldırgan mantığın gerisinde ne yatar, amaç nedir? Doğrusu anlayabildiğimi ve çözebildiğimi söyleyemiyeceğim.

Bugün günümüz Fransa'sında Sarkozy gibi -neredeyse Devlet Başkanı diyebileceğimiz- bir kişi çare olarak ''millet'' olmaktan söz edişi suç olmuyor ama Türk'üm demek direkt olarak faşistlik olarak sunulabiliyor.

Bakın, Dünya Siyasi Tarihinde konfedasyonlara ayrılmanın değil konfedasyonların-fedarasyona evrilerek birleşip bütünleşmeye dolayısı ile ABD gibi vatandaşlık bağı ile bağlı olunan uluslaşmaya-milletleşmeye gidebildiği açık bir tarihi gerçekken,

Milletten konfedarasyonlara dönmeyi yani bütünden parçaya bölünmeyi çare ve çözüm olarak sunulabilmenin hangi tarihi gerçek ve dahasi hangi iyi niyetle bağdaştırabiliriz?

Felan feşmekan diye yüzlerce örnek vermek mümkün de, basın ve medyaya neredeyse hakim olan bu tür kalemşörlere karşı adı dinazora çıkmış ''Özdemir İNCE'' gibi bir iki kişinin kalması belki de işin en vahim olan kısmıdır zannımca.


Dağıtıp, karıştırıp kafanızı şişirdiysem affola
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (07-05-2007), dentist (06-05-2007), Emin (07-05-2007), flz (07-05-2007), hakan (11-05-2007), meraklı (07-05-2007), neron (07-05-2007)
  #60  
Eski 07-05-2007, 08:35
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Bir notta Neyzen den

Çok önce söylemiş

capture2.jpg
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (07-05-2007), alihoca (07-05-2007), buena vista (07-05-2007), flz (07-05-2007), meraklı (08-05-2007), nomeames (07-05-2007), Süvari (07-05-2007)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:14 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce