Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Guruba gush’bakışı.... - Sayfa 9 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Bahçıvanlar > Fidanlık
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Guruba gush’bakışı....
Konudaki Cevap Sayısı
14167
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
637840

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #81  
Eski 27-03-2006, 16:58
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Üç değil üçüncü altın kural..

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı
Üç altın kural nedir ......



Emin hoham, daha önce iki kere yazmıştım, bir üçüncü uygun olur mu diye düşünürken, aklıma geldi ki,

1) Olur ya bizim cemaata günün birinde lazım olacağı tutar, sevabından mahrum kalır endişesindeki bizim caminin hocasından muhtelif zamanlarda “eşşek üzerinde nasıl namaz kılınır”ı üç kere hutbede dinlemişliğim var ve..

2) Olur ya bizim genç nesle günün birinde lazım olur da yol yordam bilmediğinden elaleme mahcup olur endişesindeki üstad Ç.Altan ‘ın gazetedeki köşesinde, “eşşek ile nasıl muhabbet olunur” u muhtelif zamanlarda çok ayrıntılarıyla iki kere okumuşluğum var ki... her ne kadar üstadın “bir ayna, bir elma, iki tuğla” reçetesine bizim forumun sevgili AnnE ‘sinin

Alıntı:
AnnE´isimli üyeden Alıntı
Ahali ;

........Yurdumuzun muhtelif bölgelierinde ''eğreti gelin '' olarak kullanılan ve bu kullanım şeklinin detaylarının burada izah edilmesinin sansürlenme potansiyeli olduğundan bu görevini yerine getirirken, yanınızda iki tuğla, bir zincir ve bir ayna bulundurmanız gerekmektedir ; gerisi sizin fantazilerinizle alakalıdır.
(Yahu hakkaten , Nilgün Yeşilçay'ın da gözleri bayağı büyüktür haa !!)

.......

alternatif önerisi varsa da, bu farklılığın yöresel ve mevsimsel meyva değişimin etkisi olduğu, sonuçta hangisi olursa olsun okuyunca hiç akılda yokken insanın canını çektirmesi düşünülürse, çok bir faydalı olmuştur diyerek ve ayrıntıdaki önemsizliği boşverip, bizim asıl konuya dönersek.. bir üçüncü kere yazmanın zararı olmayıp aksine gelecek nesillerde bir vatan evladının olsun borsa istikbalini kurtarmaya -belki- bir faydası dokunur, hadi yazayım dedim.

(Zaman sorunum var... gecikmelere özür!)
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
  #82  
Eski 27-03-2006, 17:48
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Prospektüs

Ahali ;

Her ne kadar duymuş, hatta tecrübe sahibi olanların olması olasılıklar dahilinde ise de , Çetin Altan'ın 9 Aralık 2004 tarihinde Milliyet gazetesinde tarif ettiği yöntem daha ziyade Tokat yöresinde uygulanmaktadır.Daha doğuda ise benim izah etmeye çalıştığım yöntem anenevileşmiştir.Unutmadan söyleyeyim, Tokat usulu ya da Çetin Altan tarifinde yukarıda sayılan aparatlara bir adet de 5 kg lik ağırlık ilave etmek gereklidir.(yukarıda sayılmamış.)
Oysa ki benim tarif ettiğim usul çok daha ergonomik olup, tuğlalar ve ayna malum sebeplerle kullanılırken, adı geçen zincir ile kuyruk ve sol kulak (tercihe göre sağ kulak da olabilir.) birbirine bağlanarak, operasyon anında sayın eşşeğin o muhteşem gözlerinden de mahrum kalınmamış olunur.

Bilmem anlatabildi mi ?
Alıntı ile Cevapla
  #83  
Eski 27-03-2006, 22:42
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Hamdım, piştim elhaa..........!

Hani çobanın biri hayvanları otlatıyormuş. Bir yolcu gelmiş, selam vermiş, başlamış konuşmaya,
- Köpek senin köpeğin mi?
- He gurban, o köpek benim!
- Onunla konuşabilir miyim?
- Köpek konuşamıyor gurban!

Adam köpeğe yaklaşır.
- Nasılsın?
- Fena değil! (Çoban şaşkın...)
- Bu çoban senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davranıyor mu?
- Evet,çok iyi. Günde iki kez tuvalet için dolaştırıyor, bana yemek veriyor ve benimle oynuyor.(Çoban bu arada kafayı yemektedir)

Adam çobana tekrar sorar.
- Bu at senin atın mı?
- O at benim, gurban!
- Onunla konuşabilir miyim?
- At konuşamıyor, gurban!

Adam ata yaklaşır.
- Nasılsın?
- Fena değil! (Çoban daha da şaşkın...)
- Bu çoban senin sahibin mi?
- Evet.
-Sana nasıl davranıyor?
- İyi. Bana hergün gerekli yürüyüşleri yaptırıyor, fazla yük bindirmiyor, günde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve içinde yiyecek ve yataklık olan ufak bir ahır inşaa ediyor.(Çoban ne gözlerine ne de kulaklarına inanmaktadır)

Adam tekrar çobana döner,
- Bu dişi eşek senin mi?
- Eşek benim gurban, konuşur ama çok da yalan söyler...


Ne gelirse başa, cahilliktenmiş.
Fazla bilginin bir zararı olmaz diyerekten ve şükür aydınlatanlara diye ilave ederekten bir türlü gelemediğimiz bizim altın kurala geçersek..
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (28-03-2006), bikmisbroker (27-03-2006), buena vista (28-03-2006), Emin (28-03-2006), kasved (20-04-2006)
  #84  
Eski 27-03-2006, 23:11
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Kurallar delinmek için-mi-dir!

Alıntı:
serdarkus´isimli üyeden Alıntı
... bir türlü gelemediğimiz bizim altın kurala geçersek..
Bir kere, borsanın kurallar üzerine kurulu olması, temel kuraldır. Mesela, 83 ‘ncüsü meşhur bir sentte al üç sentte sat kuralıdır ki, bunu herhangi bir yerde yazdığın anda olursun üstad. Buna bir de 99 ‘ncu kuralı, yani gavurlar alırken al satarken satı eklersen, o anda ermişlik mertebesine yükselirsin. Gibi..

Bu kısa hatırlama girişi sonrası, önce ilk iki kural üzerinde kısaca durursak eğer,

Birinci kural, ki bunu ezberledik artık, “lazım olmayan parayla oyna”

Yani hocam, şimdi..,

Elinde var bir miktar para. Bu para lazım falan değil. Meşhur tabirle, resmen kaşıntı yapıyor, rahatsız ediyor. Ne etsem de nasıl etsem, şu parayı bir yerde telef etsem diyorsan eğer... hiç düşünme gir borsaya. Ne alırsan ne yaparsan hiç farketmez... bu parayı öyle bir alırlar ki elinden, farkına bile varmazsın, sonuçta verir ve kurtulursun... bu kadar basit.

İkincisi ise, “zevk alacaksın” kuralı.

Yani, kaybedeceksin, sevinçten gebereceksin.. iki taban yiyeceksin, mutluluk gözyaşları dökeceksin.. ihlas alacaksın, sevap kazandım sanacaksın..
Yani, bunu da uygulamak çok kolay.

Ancak bir üçüncü altın kural var ki.. olmazsa olmaz. Ya kredi kartı ekindeki mercimek büyüklüğünde yazılı protokolnameler gibi hazırlayıp imzalatırsın, ya da daha en baştan sonucu mağlup ilan edilmiş maça başlarsın.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (28-03-2006), bikmisbroker (27-03-2006), dentist (28-03-2006), Emin (28-03-2006), kasved (20-04-2006)
  #85  
Eski 28-03-2006, 15:57
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Sorarlarsa kim söyledi

Ahali ;

Bence en önemli kural Kazak Abdal 'ın herkes tarafından bilinen ve dünyada, içinde annelere en fazla seslenilen eserinde detaylıca izah edilmektedir.

Malumunuz bu Kazak Abdal'ın türbesi Denizli'de olmasına rağmen kendisi Romanyalıdır.Ve soyu Rus çarlarına dayanmaktadır.Şöyle ki ;Rus Çarı'nın kızı bir çocuk doğurur. Fakat bu çocuk, annesinden süt emmez. Bu duruma ne hekimler, ne de papazlar çare bulamazlar. Sonunda Deliorman dergahından Demir Baba'ya: ''Sen keramet ehli bir azizsin. Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar.'' diye yalvarırlar. Demir Baba da: ''Bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder misiniz?'' der. Kabul ederler. Demir Baba çocuğa: ''Em!'' der. Çocuk, anasının memesini emer. Delikanlılık çağına erince, Demir Baba dergahına gönderirler. Böylece Demir Baba, çocuğu evlat edinir. Adını Ahmed kor. Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan'a giderek, el alır ve adı da ''Kazak Abdal'' olur.

İşte kökü çarlara yaslanan bu Abdal, malum şiirinde , o en önemli kuralı, bütün ilgililerin analarına izah etmektedir.Ve bu eser burada çok adı geçen bir hayvanı anarak başlamaktadır.

Bilmem bilmeyen var mıdır ?
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (28-03-2006), dentist (28-03-2006), Emin (29-03-2006), kasved (20-04-2006), serdarkus (28-03-2006)
  #86  
Eski 28-03-2006, 17:37
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Cool Masal masal içinde...

Alıntı:
serdarkus´isimli üyeden Alıntı
.........Ancak bir üçüncü altın kural var ki.. olmazsa olmaz. Ya kredi kartı ekindeki mercimek büyüklüğünde yazılı protokolnameler gibi hazırlayıp imzalatırsın, ya da daha en baştan sonucu mağlup ilan edilmiş maça başlarsın.

Bir varmış bir yokmuş, bir kuş varmış bay kuş yokmuş, evvel zaman içinde yeni forum içinde, o zamanda bu zamanda, bil bakayım bu hangi zamanda, bir garip gush kendini bilge baykuş olmuş sanır iken, AnnE’min Nilgün gözlü eşeği televolede pop söyler sanatçı olmuş iken, herkesin elinde bir şarj aleti, şeeyttirecek priz ararken, memleketin birinde birileri gıçı gırık iki çizgiyi sistem sanır iken, gapanış gademesine ilave bir guş kondurmak bile ulan keşke kondurmasaydık da repolatsaydık mı dedirttiren, bu memlekette sistem yazacak bir bu garip sağır kalmış iken...

üç taze kural varmış. Biri bayatmış, diğeri oynatmış, üçüncü ise, ille de şartım, olmazsam yakarım demiş dayatmış.... haydaaa!
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (28-03-2006), Emin (29-03-2006), kasved (20-04-2006)
  #87  
Eski 28-03-2006, 18:03
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Bölüm-1: Yüzük kardeşliği

Alıntı:
serdarkus´isimli üyeden Alıntı
... bu memlekette sistem yazacak bir bu garip sağır kalmış iken...

üç taze kural varmış. Biri bayatmış, diğeri oynatmış, üçüncü ise, ille de şartım, olmazsam yakarım demiş dayatmış.... haydaaa!

..de ki elimde vardı üç guruş.. dişimden kovuğumdan artırmışım, çoluğun çocuğun rızkından kesmişim. Bunları almışım, hatta bir hata etmiş, hanımın üç beş gelinlik altınını da bozdurmuş, üzerine gatmışım. Hele bi de ki ne için...

Ne için olacak hocam.. daha geçen gün okudum, gazete yazmış, dergi kapağa manşet yapmış, işyerinden memure aysel de dediydi zaten, gapı gomşusu fadimenin gocası iki haftada arabayı sıfır yapmış. Üç kuruşluk aklımla kaba bir hesap yaptım, hesaba bizim memedin dediği, turist gızlar bizim delikanlılara bayılıyormuş, yazın hepsi birden gelip turizm sektörünün şeyini patlatacaklarmış faktörünü de kattım.. düşününce oynatasım geldi, hemen toparladığım tüm parayı götürüp bir aracıdan hesap açtım. Turizm sektöründen kağıt alın dedim, ama iyisinden olsun demeyi de ihmal etmedim.

İşte o an kendimle gurur duydum. Akşamı zor ettim. Son gönderdiği kararname köşkte hemen imzalanmış kasımpaşa çiçeği edasıyla eve daldım o akşam ki...

..bende bir çalım, bir caka, demek sen beni beğenmezdin, birkaç gün sonra görürsün sen kaynana!.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (28-03-2006), Emin (29-03-2006), kasved (20-04-2006)
  #88  
Eski 28-03-2006, 20:21
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2990 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı Işte bu hesapda yoktu..

Alıntı:
serdarkus´isimli üyeden Alıntı
.. birkaç gün sonra görürsün sen kaynana!.

Hocam isin icine KAYNANA dami girdi??
Nufus artiyor dikkat (ve de kaynana hassas bir konu) bilesin..

(Kaynana, Veto mercii gibi bir yer??)
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
bikmisbroker kullanıcısına teşekkür edenler
serdarkus (28-03-2006)
  #89  
Eski 28-03-2006, 21:20
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
bikmisbroker´isimli üyeden Alıntı
Hocam isin icine KAYNANA dami girdi??
Nufus artiyor dikkat (ve de kaynana hassas bir konu) bilesin..

(Kaynana, Veto mercii gibi bir yer??)

En iyi KAYNANA benim kaynanam..!! Neden mi? 75 yasindan sonra sahneye
cikmaya basladi da ondan..Kayinpeder de rahatladi böylece..

buena vista
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (29-03-2006), serdarkus (28-03-2006)
  #90  
Eski 29-03-2006, 00:45
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Adının çok geçmesine neden olduk.

Alıntı:
AnnE´isimli üyeden Alıntı
Ahali ;

Bence en önemli kural Kazak Abdal 'ın herkes tarafından bilinen ve dünyada, içinde annelere en fazla seslenilen eserinde detaylıca izah edilmektedir.
...
İşte kökü çarlara yaslanan bu Abdal, malum şiirinde , o en önemli kuralı, bütün ilgililerin analarına izah etmektedir.Ve bu eser burada çok adı geçen bir hayvanı anarak başlamaktadır.

Bilmem bilmeyen var mıdır ?

Sanmam bilmeyen olsun Sayın AnnE ama üzerine alınmayan çoktur. Yanlız, ben seve seve alınırım.
"Ne mal olduğumu anlayın" diye bir eşeklik edip burada adının çok geçmesine neden olduk. Özür dilerim.
Yine de, bu konuyu işleyen 7 Mart tarihinde, bir başka dükkanda yazdığım bir yazıyı, Kazak Abdal'ın toprağı bol olsun diyerek buraya almakta sakınca görmedim. Kızan, bağıran çağıran olursa sileriz.

***
Eşeği saldım çayıra
Dün akşam, bugün için farklı bir şeyler yazmayı aklıma koymuştum…

Acıklı hikâyeleri bünyem kaldırmıyor, işin içinde biraz mizah olmalı, hayata en çok bu pencereden bakmayı seviyorum. Kuzeye bakan pencereler canımı olduğu gibi ruhumu da üşütüyor.

Gelin görün ki, bu iş sauna içinde ekşi elma, erik, turşu yemeye benzemiyor…

Bazı dostlarımın şimdi olmasa bile, ileride bu yazdıklarımı okuyacağını düşünerek, hali pür mealimi olduğu gibi aktarmayı daha gerçekçi ve dürüst bir davranış olacağını düşünüyorum.

Ancak gerçekçi olsun diye dün, bugün, daha daha ertesi gün ettiğim galiz sözleri, ipe sapa gelmez cümleleri olduğu gibi aktarırsam da, ayıp olur.

Evet, hüzün, acı, sıkıntı gibi şeyler yaşamımızın birer mütemmim cüzleridir, yani ayrılmaz bütünleyici parçalarıdır. Elbette, onlar da olacak hayatımızda üstelik hiç arzu etmediğimiz halde.

Rahmet istedi Hıdır dedem; derdi ki; “Oğul, kurtlar eşeği kolay kolay yere yıkamaz, amma eşeğin gafletinden yararlanıp, taşağından yakalarlarsa da, hiçbir halt edemez eşek, geçmiş olsun.”

Bu lakırdıyı, beyaz bir eşeğini ki, mısır eşeği derlerdi cinsine, kurtların parçalamasının ardından yapmıştı.

Daha sonraları da dedemin sözünü doğrulayan bir öykü okumuştum Aziz Nesin Ustadan ama aklımda kalmamış, o öyküde de eşeğin gaflet ve delaletinden dem vuruluyordu.

İlle de anlatmakta istiyorum ama aklımda kurt ve eşeğe yönelik bu hikâye gelmiyor en iyisi kendimce bir şeyler aktarayım. Uydurmuş gibi olacağım aklımdaki kırıntılardan yola çıkarak.

***

Eşek ıssız bir merada, dağdaki çayırlıklarda otlarken, kulağına kurtların uluması gelmiş.

İrkilmiş, sağı solu kolaçan etmiş, görünürde bir şey olmayınca “kurdun ne işi var buralarda canım” demiş ve otlamaya devam etmiş.

Bir süre sonra yine duymuş kurtların sesini, ancak yine üzerine mal etmemiş, “yok canım, bu sesler kurtların sesi olamaz, bu kadar yakına gelemezler, avcılar onların hesabını görür” diye diye, huzursuz da olsa otlamasını sürdürmüş.

Bu olay, yani duyulan kurt sesi, sonrasında eşeğin konuyla ilgili analizleri birkaç kez daha devam etmiş.

Artık, yenilen ottan tat alma olayı da ortadan kalkmış, öyle ya huzursuz yenilen hangi şey keyif verir…

Çalılıklar arkasında, böğürtlenler dibinde, kuşburnu gölgesinde ve sumaklar arasındaki, kurtların sessizliklerinin sesi, eşeğin dikilmiş kulaklarının içine diken gibi saplanmaya başlamış.

İçinden de :“Yiyecek içecek suyumuz buraya kadarmış, ama kaçarsam daha kötü olur, sendelerim, ayağım burkulur, falan olur, filan olur yakayı (taşağı) ele veririm... En iyisi dik durayım, kuyruğu dik tutayım, anlasınlar onlardan korkmadığımı… Nallarım yeni, birer çiftelik canları var, gelecekleri varsa yiyecekleri de var. Hem atalarımız ne demiş; 'uysal atın çiftesi pek olur' gerçi bu atasözünde benim adım geçmiyor ama at da bizim aileden sayılır... Korum burnunun ortasına tekmeyi, veririm dişlerini eline. Ama şimdi otlama numarası yapayım…” gibi avutucu ve kendisiyle barışık bir iç konuşma yapmış.

Seansın sonuna doğru, pardon kusura bakmayın, akşama doğru çökmüş mü bir alacakaranlık.

Kurtlar çemberi daraltmışlar, onlar da tırsıyorlar eşeğin dişlerinden ve tekmesinden, o yüzden arada bir tepki kaçışları yapmıyor değiller.


Sonunda eşek, etrafında dönmeye başlamışlar, eşekte kendi etrafında dönmüş tabi, o dönerken etrafındaki dağlar tepeler, ağaçlar, sumaklar, böğürtlenler ve diğer karaltılar da karanlıklarla bulanarak dönmüş. Bu dönmeler tansiyonunu düşürmüş eşeğin, “dur gözümü kapayayım da başım dönmesin, tansiyonum normale dönsün” diyerek hem gözünü kapamış, hem de durmuş.

İşte, ne olmuşsa o esnada, yumurtalıklarında sıcak, ıslak ve keskin bir acıyı layıkıyla hissetmiş, hissetmiş ne kelime, yaşamış.

***

Acıklı bir hikâye anlattım sanmayın, bakış açısına göre değişir... Bu durum salak eşek açısından bakınca hüzünlü görünür ama kurtlar açısından bakınca pekâlâ sevindirici bir olay olduğu ortadadır.

Peki, bugün, ben bu belgeselin neresindeydim?

Bugün, ben “ölmüş eşek kurttan korkmaz” atasözüne biraz daha yatkındım.
...
Evet, yazının başlığı Kazak Abdal’ın bir şiirinin ilk mısrasıydı, dörtlük ise şöyle;

Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını.
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (29-03-2006), kasved (20-04-2006), serdarkus (29-03-2006)
Cevapla


Konuyu Toplam 3 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:36 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce