Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Medya Yorumları - Sayfa 68 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Medya Yorumları
Konudaki Cevap Sayısı
741
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
443115

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #671  
Eski 06-03-2011, 10:47
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow İleri Demokrasi Yazıları...

http://gundem.milliyet.com.tr/dogru-...21/default.htm
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (06-03-2011), AnnE (06-03-2011), buena vista (06-03-2011), neron (06-03-2011), Ramo (07-03-2011)
  #672  
Eski 06-03-2011, 17:19
neron - ait Avatar
neron neron bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 139/3021
68 Mesaj ına 527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı en ileri

Malum aydınlarımıza, aydınlığa kavuştukları için günaydın.
Alıntı ile Cevapla
  #673  
Eski 09-03-2011, 22:55
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Tanımlı yorumsuz...

engin ardıç ın "solcu bacı" yazısı ve hüseyin üzmez in serbest bırakıldığı günlerin arasında "dünya emekçi kadınlar günü" ne ait bir tebrik yazısı yazamadım ... üstüne melih gökçek in "yolları tuzladık tadına bakabilirsin" tweet i ve adana da başlanan "aile imamı hizmeti" haberleri de gelince geçici bir süre zihnimi medyaya kapatmaya karar verdim.
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (10-03-2011), Master (10-03-2011), neron (10-03-2011), PINAR (10-03-2011), Ramo (14-05-2011)
  #674  
Eski 07-05-2011, 18:45
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow SUS, siyaset malzemesi yapma.. Yeşilada

Osmanlı, 16cı Yüzyıldan sonra uzun süre Batı uygarlığının teknolojik evrimine sırt çevirdi. “Gavur icadı” lafı da ordan kalmıştır. Müslümanlığın ilk yüzyıllarında Arapların, 12ci yüzyıldan itibaren ise Türklerin taşıdığı icatlar ve yenilikçilik meşalesi, Orta Çağı “Dark Ages” (Karanlık Çağ) diye lanetle tanımlayan Hristiyan-Musevi kültürünün eline geçti. Gutenberg matbaayı bulup Avrupa’da bilim ve teknolojinin en fakir evlere bile yayılmasının kapısını açtıktan iki yüzyıl sonra Türkiye’de hala gazete yoktu.

Çok ağır ödedik uygarlığa ve teknolojiye sırtımızı dönmenin cezasını. Koskoca bir imparatorluktan geriye Anadolu kaldı elimizde. Bir kez daha aynı hatayı işlemek üzereyiz. Internet’e sansür geliyor. Dahadoğrusu sansürün altyapısı Internet’e yerleştiriliyor, istendiği zaman beynimizin zindanlarına kilitlenivereceğiz.

22 Ağustos’tan itibaren Türkiye’de her Internet kullanıcısı 4 paketten biri vasıtası ile ulaşacak Internet’e. Bunlardan standart paket hiç bir kısıtlama içermeyecek. Bugün BTK başkanını dinliyorum televizyonda, tüm sansür söylentilerini yalanlıyor. Ama, NİYE her vatandaşın illa devlet onaylı bir filtre kullanması gerektiği sorusuna da cevap vermiyor. Zaten, daha bir kaç gün önce aynı kurum 138 tane kelimeyi yasaklamak gibi Sultan II. Abdülhamit ve 1980 Cuntası günlerinden bu yana devletimiz tarafından terkedilen ilkel uygulamayı da geri getirdi. Hangi kafa baldız, hatun, sıcak, türbanlı, 31 gibi kelimeleri yasaklamak ister ya? Bu kafa bana TV önünde “vallahi sansür yok” diye yemin-i billah etse de ben inanırmıyım?

Bu kafa zaten daha önce devletin ona verdiği yetkiyi “durumdan vazife çıkartmak” için kullanmış, 60 bin civarında siteye erişimi engellemiş. Bunların çoğu için mahkeme kararı da yok. Adam ne yaptığını da söylüyor zaten: “Bizim çocuklar google’da porno yazıyor, önlerine çıkanı yasaklıyor” diye. Ben 50 yaşında bir adamım, gece porno seyrediyorum. Hatta gündüz seyrediyorum. Devlet niye benim porno merakıma takar ki?

Ben Nedim Şener’in yayınlamadığı kitaptan içerde yattığını gören bir vatandaşım. RTÜK denen zangoçun Hürrem Sultan’ın dekoltesine, Kanuni’nin haremde alemde ne içtiğine taktığını yaşamış bir vatandaşım. Kars’da heykelin kafasının kesildiğini hergün utanarak seyrediyorum. Basın artık kendine sansür uyguluyor, çünkü Sn Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen bir şey yazdığınızda, ertesi gün Maliye müfettişleri, vergi teftiş, polis kapınızda. Reklam geliri sıfıra düşüyor. Karikatürcüler için 5-20 bin TL’lik tazminat davaları açılıyor.

İnanmam sansür yok deseniz de. Gerici kafa, hep aynı şekilde başlar. Önce tüm suç olmayan, ama tüm toplumun ahlaki olarak ters baktığı bir köşeden girer beynize. Atilla Yeşilada, koskoca herif olmuş,porno seyrediyor sapık, seyretmesin kardeşim! Bir kez topluma bazı hallerde sansürün gerekli olduğunu benimsettikten sonra, adım adım sansürün alanını genişletirsiniz. Alkol yasaklarında öyle olmadı mı? Alkolü kim savunabilir ki? Savunamadık, ve sonunda TAPDK son adımı attı. Turistik tesisler dışında alkol yasaklanmaya gidiyor. Zaten alkollü restoranlar kıyı iller hariç Anadolu’dan silindi.

Internet’e sansür girişiminin de adımları böyle gelecek. Bir kaç yıl içinde AKP’in istediği içerik serbest olacak. Ama bunu başarsalar bile öylesine büyük bir hata ki bu. Bir Pirus Zaferi. Internet bugün iş yapmanın, reklamın, tanıtımın en ucuz yolu, kültürün ve bilimin bedava paylaşıldığı platform, dünyada dostlukları kuran, ırkçılığı, ötekiciliği, yabancılaşmayı kıran sanal kafe. Bunu yasaklamak Türkiye’yi geri bırakmak, fakirleştirmek, küreselleşme rüzgarından iyice kopartarak yeniden Anadolu’ya kilitlemek.

Son olarak da BTK seçilmiş bir kurum mu ki benim bilgi edinme özgürlüğümü bir genelgeyle yasaklıyor? Kimden aldığı yetkiyle benim beynime girecekleri seçiyor ya? Erkekseniz, gelin TBMM’de kanunla çıkartın bu yasağı. AKP’nin bürokratları hep böyle. Hepsi padişah naibi. Kimseye hesap vermek zorunda değeller, nitekim bugün BTK başkanı da geri adım atmıyor. Bizim gibi muhalifleri adeta hainlikle suçlayıp dönüyor o karanlık sansür karargahına.

AKP’ye şikayet etseniz, cevap belli. “Hadi ordan, seçim zamanı ortaya çıkıyor bunlar hep, bizi yıpratmaya yönelik.”

Ahmet Şık’la Nedim Şener tutuklanıyor…İtiraz ediyorsunuz, cevap aynı. SUS, siyaset malzemesi yapma.

ÖSYM 1.7 milyon çocuğun geleceğini çalıyor.. SUS, siyaset malzemesi yapma.

Kürt, Alevi hakkını arıyor..SUS, siyaset malzemesi yapma.

Internet’e şakır şakır sansür geliyor..SUS, siyaset malzemesi yapma.

Ama, başbakan hergün meydanlarda Yüce Tanrı’yı, milletin yatak odasını siyaset malzeme yapıyor. Din ve sex üzerinden oy toplamaya çalışıyor? SUS, siyaset malzemesi yapma.

Atilla Yeşilada
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (09-05-2011), coser (08-05-2011), neron (10-05-2011), Ramo (14-05-2011)
  #675  
Eski 09-05-2011, 07:13
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Vazodaki Terlik..

Ben söylemiştim, İzmir’e yakışmazsın...

Hani vazodaki çiçeklerin arasına terlik sokmuş gibi...

*

Bu yüzden sevmiyorsun İzmir’i...

Kemeraltı esnafının, sabahları sulayıp süpürdüğü çarşıda toprak kokusunu çekip... Alsancak’ta eğlenip... Konak’ta zenginleşip... Göztepe’de kalabalıklaşıp... Kadifekale’de kavga edip... Kordon’da sarhoş... Karşıyaka’da âşık olamazsın çünkü...

*

“Denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hem deniz kokan şehirdir İzmir” diyorlar...

Kalamar...

Midye...

Rakı...

Eeee sen rakı bardağına benziyor diye TBMM’deki su bardaklarını değiştirdin ya ilk iş olarak badem...

*

İzmir’in trafo direklerine selam ver, alır...

El salla gelip geçen teknelere, faytonlara, otobüslere...

Banktaki senin gibidir, otur yanına...

Aç yüreğini...

Takıl...

Kadın, erkek fark etmez...

Hepsi insandır...

Ama sen, “Oval cisimlere bakmak haramdır” dedin...

O günden bu yanadır; araba çamurluğu, damacana, benzin bidonu, karpuz gördüğümde yüzüm kızarır...

Senin adına...

*

Sanayide olsun, finansta olsun, sermaye babalığında olsun, ticarette olsun, çok gelişmemesinin nedeni, İzmirlinin fazla paragöz, cambaz, cin, cingöz olmayışıdır aslında...

İzmir’in bir palmiye ağacı, bir fabrika bacasından daha değerlidir...

Yeşil parkları ise aynalı gökdelenlerden...

Bu yüzden zaten; kargoya verip de sana İzmir’in “ihalelerdeki kirli rüşvet kayıt defterini” göndermediler...

Yine de çöktün boğazına...

*

İzmir’i sevmiyorsun...

Çünkü İzmir Türkiye’nin yüz akıdır...

Sen ise yüz karası olursun ancak...

Ve kaçınılmazdır...

“Türkiye İzmir olacak...”

Bekir Coşkun/Cumhuriyet


minik yorum: önemli değildir İZMİRLİ olmak.. Ama İZMİRLİ gibi yaşamak..düşünmek...
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (09-05-2011), janus (09-05-2011), Master (09-05-2011), neron (10-05-2011), PINAR (11-05-2011), Ramo (14-05-2011)
  #676  
Eski 09-06-2011, 09:14
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı İzmir'in dağlarında çiçekler açar..

AKP'nin İzmir'i hiç tanımadığı, plakası 35 diye 35 proce icat etmesinden belli...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...rid=249&gid=61
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
Master (10-06-2011), Ramo (09-06-2011)
  #677  
Eski 13-07-2011, 07:24
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Fenerbahçe Cumhuriyeti’nde darbe..

Fenerbahçe’de yaşanan, bir temizlik çalışması değil, bir iktidar çatışmasıdır; dolayısıyla siyasaldır.
Yanlış anlaşılmasın; “Şike yoktur” demiyorum; tersine, “Yıllardır olan şey niye şimdi ortaya çıkarılıyor” sorusuna cevaben, “Siyaseten zamanı geldi de ondan” diyorum.
Fenerbahçe tarihi boyunca hep böyle olmuştur.
* * *
Birkaç örnek vereyim:
Tek parti döneminde Fenerbahçe’nin başkan koltuğunda CHP’li Şükrü Saracoğlu oturuyordu.
Saracoğlu, 1934’ten 1950’ye kadar Başkan kaldı. Başbakanken bile bu koltuğu bırakmadı.
1950 baharında DP iktidara geldi.
Ülkedeki tek partiden kalma koltuklar yenilenirken takımların koltuk takımları da o bahar temizliğinde değiştirildi.
12 yıllık “Milli Şef” İnönü’nün ardından, 16 yıllık Başkan Saracoğlu da koltuğu devretti.
Kime?
Demokrat Parti milletvekili Osman Kavrakoğlu’na...
* * *
Kulüpte DP egemenliği ne zaman bitti dersiniz?
27 Mayıs’ta...
Menderes’i deviren askerler, futbol takımlarından da DP’li başkanları değiştirmelerini istedi.
Zaten Kavrakoğlu da Yassıada’da müebbet hapse mahkûm olmuştu.
Yerine İsmail Cem’in kayınpederi Razi Trak seçildi.
İlginçtir; Trak, 12 Eylül’den sonra da Başkanlık için ilk akla gelen isim olacaktı.
* * *
1960’ların ortalarında, CHP ile AP koalisyon yapmıştı.
Fenerbahçe yönetiminde de bir koalisyon vardı:
Başkan, CHP’li İsmet Uluğ idi.
Başkan yardımcısı AP’li Faruk Ilgaz...
1965’te seçimi AP kazanıp tek başına iktidara gelince Faruk Ilgaz da Fenerbahçe’nin başkanlığına geldi.
* * *
Türkiye Cumhuriyeti ile Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin paralel tarihinin örnekleri çoğaltılabilir.
Önemli olan şu:
“Fenerbahçe Cumhuriyeti”, TC içinde başından beri bir siyaset silahı, alternatif bir güç odağıydı.
Üstelik askeri gücü olan bir cumhuriyetti bu... Ordu içinde etkisi büyüktü. 1973’te Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Batur’un, futbolcu transferine evrak yetiştirmek için jet havalandırması hâlâ anlatılır.
Şimdi bu “askeri-sivil bürokratlar cumhuriyeti”nin 13 yıllık başkanı, hem de seçimden hemen sonra tutuklanıyorsa, bu işlem, başta zamanlamasıyla, sonra hedefiyle elbette tartışılır.
Kadri Gürsel’e katılıyorum:
“İktidar, eski Türkiye’nin bayrak dikmediği son kalesi olan ‘Üç Büyükler’i, en güçlüsüne taarruz ederek psikolojik bakımdan yıkıyor.”
Dokunulmazlığını kaldırıyor. İktidar kümesinden düşürüyor.
Ve Fenerbahçe yönetimi, yıllarca hep destek aldığı iktidarın, bürokrasinin, yargının, medyanın, nasıl bir günde aleyhine döndüğünü, gazetelerin nasıl savcılıkla kol kola girip gizli olması gereken belgeleri ortaya serdiğini, yargısız infaz birimlerinin nasıl devreye girdiğini, sermayenin nasıl panik halinde köşeye çekildiğini hayretle gözlüyor.
* * *
2011 seçimlerinin ilk faturaları kesilmeye başlandı.
“Bundan sonra ne olur” diye soranlara yukarıda örnekler verdiğim tarihi hatırlamalarını tavsiye ederim.
Cevabı orada var.
Bu, siyasetteki yapılanmaya paralel bir darbedir.
Arkası gelecektir.
Her devir olduğu gibi yine eski çerçeveler indirilip yenileri asılacaktır.
Top, şimdi iktidarın ayağındadır. (Milliyet)

CAN DÜNDAR
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (13-07-2011)
  #678  
Eski 21-08-2011, 11:12
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Post Töbe töbe...

"Bizi kardeş yapan Müslümanlıktır, laiklik değil..." diyen Başbakan Yardımcısı ...Bülent Arınç'a Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun'dan yanıt geldi.

Önce İnsan Olsan Ya Kardeş...

AHA yine bildirdi:

"Bizi kardeş yapan Müslümanlıktır, laiklik değil..."

Kardeş!..

Laik Batı ülkelerinde yetmiş millet, din, ırk bir arada kardeş kardeş yaşıyor...

Birbirlerini kesmiyorlar...

Asansörlerde selam verirler birbirlerine...

Bak Müslüman ülkelere:

Mısır'da, Libya'da, Tunus'ta, Sudan'da, Cezayir'de, Yemen'de, Suriye'de,

Irak'ta, İran'da, Pakistan'da, Afganistan'da Müslümanlar birbirlerinin gırtlağına çökmüşler AHA kardeş...

Niçin?..

Çünkü inanç, din, iman, mezhep gibi kavramlar devlet işin içine girdiğinde, asıl o zaman tüm insanların kardeşliği uçup gidiyor...

Ama laiklik varsa; Müslüman, Hıristiyan, Budist, ateist bir arada yaşayabilir...

İnsan olmayı yeterli sayarak...

Doğrusunu istersen kardeş; sen anlamazsın ama laiklik önce "insan" olmakla ilgilidir...

İnsan olan; dini, imanı kirli dünya işlerine karıştırmaz...

Allah'ın adını binbir yalanın uçuştuğu seçim meydanlarında ağzına almaz...

Müslümanlığını çıkarı için kullanmaz...

Peygamberi; binbir skandalın, yolsuzluğun, rüşvetin, rezaletin, haksızlığın, hukuksuzluğun, hırsızlığın döndüğü siyasi iktidarına ortak etmez...

Ki biz ona ne diyoruz:

Laiklik...

Laiklik olmadan asla demokrasi olmaz...

Yeryüzünde laik olmayan bir tek demokrasi göstersene bize kardeş...

AHA görelim...

Bir de utanmadan "demokrasiye" yapışmışsın...

Pekiii...

Müslümanlığı işin içine karıştırmadan, salt insan olarak öbür insanlarla "kardeş" olamıyor musun?..

Olamıyorsan...

Ne işin var laik devletin tepesinde...

Kırıta kırıta...

Altında kırmızı plaka, önünde eskort, arkanda laik devletin nimetleri, aylık net 15 bin yolluk, ödenek...

Git dergâhında otur...

Mustafa Kemal'in laik cumhuriyeti olmasaydı, oturacak yeriniz de olmayacaktı ya kardeş...
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (22-08-2011), neron (03-09-2011)
  #679  
Eski 21-08-2011, 12:08
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Hasan Pulur

Bazı yazılar imla işaretleriyle de anlam kazanır. Üç nokta yan yana, bir veya iki ünlem, cümleden sonra soru işaretleri...
O da öyle yapmış, Silivri’deki duruşmalardan bir olayı nakletmiş...
Hava orgenerali, tutuklu Bilgin Balanlı konuşurken, hâkim duruşma sırasındaki bir olaya müdahale edince, orgeneral “sözümü niye kesiyorsunuz?” demiş. Hâkim Ömer Diken karşılık vermiş:
“Keserim, duruşmayı ben yönetiyorum, konuşurken sesinizi yükseltmeyin, vurgulu konuşmayın!”
Orgeneral de “Benim konuşmam böyle, herkesin duyması için böyle konuşuyorum” demiş.
İşte bu olayı yazıya dökerken birçok ünlem veya soru işaretleri kullanılmış...
* * *
Peki, ne demek istenmiş.
Bize göre “Bak, hâkimler artık karşılarında kim olursa olsun farklı muamele yapmıyorlar” demeye getiriyor.
Hani, yeni moda “askerin vesayeti kalktı” lafı var ya!
Ona dokunduruyor.
Bizim yorumumuz bu, belki de yanlış...
* * *
Aklımıza Kurtuluş Savaşı’ndan bir örnek geldi.
En çok sıkışan bakan Maliye Bakanı’dır.
Hasan Saka, Maliye Bakanlığı’ndan istifa edince, Mustafa Kemal Paşa “O halde birini bul!” der.
Kimse bulunamayınca, Mustafa Kemal Paşa, Gümüşhane milletvekili Hasan Fehmi Ataç’ı önerir.
O da “Aman paşam, ben maliyeden anlamam!” deyince Mustafa Kemal Paşa “daha iyi ya, daha iyi ya!” deyince itiraz mümkün mü?
* * *
Sabahattin Selek “Anadolu ihtilali”nde maliyeden anlamadığını söyleyen Hasan Fehmi Ataç’ın o günler için şöyle dediğini yazar:
“Osmanlı idaresinde memuriyet yapmış kişilerin ruhuna idarenin aczi ve zaafı sinmişti. Bunlar bizi çok uğraştırdılar.”
* * *
Dedik ya herkes Maliye Bakanı’ndan para istiyor.
Hatta, yol kesenler bile var...
Oysa Hasan Fehmi Ataç’ın ilkesi “yağlı kurşun, keskin süngü”dür, yani ordusunun silahından başka hiçbir yere para vermez.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan onun deyimiyle “çarşaf çarşaf” istekler gelir.
* * *
Bir gün 400 postal için para isterler. Onlara der ki:
“Ben bu parayı verirsem, 400 bin postalı nerede, kime, ne kadar zamanda yaptıracaksınız? Çarık isterseniz aklım erer!..”
Bir gün de ordu kumandanları çeşitli ihtiyaçlar için otomobil isterler... Maliye Bakanı cevap verir:
“İstediğiniz otomobilleri Yunanlılar İzmir’de hazırladılar, orada duruyor, gidin bedelsiz alın!”
* * *
Ve büyük taarruz yaklaşmıştır. Maliyeden anlamayan, anlamadığı için de Mustafa Kemal Paşa’nın Maliye Bakanı yaptığı Hasan Fehmi Bey anlatır:
“Taarruz yaklaştı. Ordu, mütemadiyen para istiyor. Aşar vakti yakın. Fakat zamanı gelmedi. Vergiler hep tahsil edilmişti. Hiçbir yerde metelik bırakmamıştım. Bir gün Osmanlı Bankası’nın Ankara Şubesi Müdürü Bojeti’yi çağırttım. Dedim ki: Osmanlı Bankası tarihi bir anını yaşıyor. Maliyeye 1,5 milyon lira lazım. Bizim idaremizdeki mıntıkada 16 şubeniz var. İstediğim parayı vermezsen şubelerinizin 16’sına da vaziyet eder, kasalarındaki bütün parayı zabıt mukabili alırım. Düşünmek için sana mühlet veriyorum, git düşün, cevabını ver.
Böylece, istediğimiz 1,5 milyon lirayı Osmanlı Bankası’ndan aldık.”
* * *
Askerin, siyasi vesayeti bitmiş...
Hangi vesayet?
Sen, sen ol da vesayet altına girme!
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (21-08-2011), buena vista (22-08-2011), dentist (21-08-2011), neron (03-09-2011)
  #680  
Eski 04-09-2011, 13:25
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Zor işler....

GENERALLEŞEN İKTİDAR



Çok uzun yıllar önce, yanlış hatırlamıyorsam Güneş Tecelli'nin sunduğu bir televizyon programında hiç unutmadığım kısa bir skeç izlemiştim. Aklımdan çıkmayan cümle şöyleydi: "Biz müteahhide ne dedik, üç oda bir mutfak, müteahhit ne yaptı, üç mutfak bir oda."

Bizim siyasi tarihimiz, daha önce de birkaç kez yazdığım bu matrak cümleyle özetlenebilir gibi geliyor bana.
Bizi yönetecek insanlara, "üç oda bir mutlak" ısmarlıyoruz, onlar, "üç mutfak bir oda" yapıyorlar.

AKP iktidarı da "üç mutfak, bir oda" inşaatına başlamış gözüküyor.
Milyonlarca insan AKP'ye, "Hukuk reformu yap, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu hukuka saygılı hale getir, adaletin uygulanmasını sağla, hukuk karşısında ayrıcalıklı kimsenin kalmasına izin verme" dedi. O ne yaptı?
Hukuku "Ergenekoncu cumhuriyet elitlerinin" elinden aldı ve "ben buldum, benimdir" diyerek kendi amaçları için kullanmaya başladı.

Bu müthiş sapmanın en belirgin ve çarpıcı örneğini şimdi Deniz Feneri davasında yaşıyoruz.

Deniz Feneri'nin dava sürecine yapılan siyasi müdahale, bu davanın kendisini aşacak boyutlarda. Bu davanın üç savcısı birden görevden alındı. Savcılar hakkında HSYK'ya bir şikâyet yapılıyor, deniyor ki, "Mahkemenin sanıkların mal varlıklarına el koyma kararı Tapu'ya bildirilirken, bu kararın ikinci ve üçüncü maddelerinin üstü kapatıldı, bu evrakta tahrifattır."

Bu şikâyet üzerine, Ankara Başsavcısı, Adalet Bakam'nın da izniyle bu üç savcıyı görevden alıyor.

Savcılar da diyor ki, "Karardaki ikinci ve üçüncü maddeler Tapu dairesini ilgilendirmiyordu, onun için üstünü kapattık, ayrıca bu hukuk sistemimizde uygulanan bir usuldür, Ergenekon savcıları sık sık belgelerdeki bazı maddelerin üstünü kapatarak evrakları gönderir".

HSYK'nın "şikâyeti" ciddiye alması, Adalet Bakam'nın izin vermesi, Ankara Başsavcısı'nın "savcıları" görevden alması nasıl "hızlı bir işlem" olduysa, hiçbirinin aklına "bu uygulama usule uygun mudur" diye sormak gelmemiş.
Önce savcıları görevden almışlar sonra İstanbul'daki başsavcı vekiline "Böyle bir uygulama var mı" diye sormuşlar.

Dün bizim manşetten "Başsavcının isyanı" dememize "isyan eden" ve "Ben isyan etmedim, görüş bildirdim" diyen İstanbul Başsavcı Vekili de, "Evet, biz de bu tür uygulamalar yapıyoruz" diye bilgi vermiş.

HSYK, Adalet Bakanı, Ankara Başsavcısı, "savcılar görevden" alındıktan sonra "usulün" böyle olduğunu öğrenmişler.

Peki, savcıları göreve iade etmişler mi? Hayır.

"Üç mutfak bir oda" durumu, anlayacağınız.

Bir kere o savcıları görevden almayı akıllarına koymuşlar.

Şimdi iş büyümeye ve skandal boyutunu almaya başlayınca, HSYK bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duydu ve "Savcıları biz görevden almadık" dedi, "görevden alan Ankara Başsavcısı'dır".

"Hesabı başsavcıya sorun" demeye getiriyorlar.

HSYK böyle diyor ama Adalet Bakanı, bu kararı "desteklediğini" açıklarken aynen şöyle diyordu, "Ben HSYK başkanı olarak bu kararı destekliyorum".
Savcıların alınmasını HSYK desteklemiyor, başkanı mı destekliyor?
Adalet Bakanı, tek başına bütün kurumu temsil ettiğine mi inanıyor?
Siyasi iktidarın yakın çevresinden insanları sanık durumuna düşüren bu davayı bakan "tek başına" mı yönlendiriyor?

Bakan, "usule uygun mu, değil mi" diye merak bile etmeden neden bu kadar hızlı karar veriyor?

Bu hızın nedeni, sanıklara "aramaları önceden haber veren köstebeklerin" ikisinin AKP hükümetinin eski İçişleri Bakanı, yeni Başbakan Yardımcısı Atalay'ın iş ortağı ile "özel kalem müdürü" çıkması mı?

Soruşturmanın, Başbakan Yardımcısı'nın yakın çevresine doğru yönlenmesi mi?

Üç savcının görevden alınmasının hukuki bir dayanağı yok, başka savcıların yaptığını onlar da yapmış.

Bu karar, fevkalade pervasızca ve usule aykırı bir karar.

Biz Dağlıca'yı, Aktütün'ü, Ergenekon'u, Balyoz'u ortaya çıkarırken hep aynı şaşkınlığı yaşardık, "nasıl böyle pervasız davranabilmişler, hesap sorulmayacağına nasıl bu kadar güvenmişler?"

Güç ve "korkak bir medya" körleştiriyor insanları.

Generallerin körlüğünü bu olayda aynen siyasi iktidarda görüyoruz şimdi.
Hesap sorutabileceğim unutmuşlar.

Ve, "üç mutfak bir odayı" hukuk diye koymuşlar önümüze.

Ahmet Altan
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:00 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce