Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe - Sayfa 53 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Arka BahÇemiz > Arka BahÇe
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Arka BahÇe
Konudaki Cevap Sayısı
14497
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
652051

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Modları Göster
  #521  
Eski 08-10-2007, 11:59
chem73 - ait Avatar
chem73 chem73 bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 948/1476
0 Mesaj ına 4380 Kere teşekkür edildi
Tanımlı İçim acıdı :(

ooooofff offff
ofooffff.png
__________________
"İşler ehline verilmediği zaman kıyameti bekle "
Tl nin kıymetini bilelim.
Para sende varsa herkeste olan , sende yoksa kimsede olmayandır.
Piyasaya söz geçiremiyorsan sözünü dinle :)
Alıntı ile Cevapla
chem73 kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (11-10-2007), dentist (08-10-2007), flz (08-10-2007), janus (11-10-2007), Ramo (08-10-2007)
  #522  
Eski 08-10-2007, 12:48
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Çelişki

Bir TV kanalı 13 erimizin şehit olduğunu,alt satırdan geçtiğinde.Hemen TV leri zıplamaya başladım.Hepsinde magazin yada sözde eğlence devam...
Ancak birkaç TV kanalı oda uydudan izleyebildiğim yayını keserek,olaya odaklandı.

Gidenler bu memleketin çocukları,bizim için ordalar,bizler evlerimizde daha rahat ve huzur içinde yaşayalım diyerek beyaz kefen giydiler.Bu kadar umarsız,duyarsız bir toplum nasıl olur,anlamak korkunç zor.

TBMM artık gereğini yapmalı.Ulusumuz üzerine oynanan, evlatlarını birbirine düşman eden,boyutu hergün katlanarak büyüyen, bu oluşuma savaş açmalı.
Bu savaşın sorumluluğunu sadece mehmetciğin üzerine atıp,ordu yalnız bırakılmamalı.Askerin elini güçlendirecek,sınır ötesi dahil tüm terör yasaları acilen çıkarılmalı.Teknoloji dahil,her tür olanak acil mehmet in hizmetine sunulmalı.

Bunlar yapılmadığında hepimiz vicdanlarında sorumludur.Hepimiz suçludur.Bu bölgede terör sineğini besleyen ne varsa tesbit edilmelidir.Hepimizi sokmadan,derhal adım atılmalıdır.
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (11-10-2007), chem73 (08-10-2007), coser (08-10-2007), dentist (08-10-2007), flz (08-10-2007)
  #523  
Eski 08-10-2007, 15:23
zamazingo - ait Avatar
zamazingo zamazingo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Sep 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 2/19
2 Mesaj ına 27 Kere teşekkür edildi
Cool Salatanın sadece dometesini yemek ( anne-babalar siz de okuyun)




AnnE'nin yazısını okurken şu afacanın beyin hücreleri kımıl kımıl edivermeye başladı, gerçi askerliğini de yapmıştı ama... Filistin, Yemen bir de Galiçya vardı taaa polonyaların orada değ mi?

Sarıkamışta donarak ölenler, enver'in Sarıkamış'tan kaçanları sorgusuz-sualsiz tez oracıkta asması, "donmasın soğuktan yavrum" diye annelerin , oğullarının kamuflaşını toz şekerle doldurması...... hemen flaşbellek ve siyah beyaz görüntülerle mübadele ; daha huzurlu bir toplum oluvermek için kan gruplarını ayırma işlemi..... gemiyle taşınan yığınlar, gemi batmasın diye denize atılan hayvanlar, hatta hastalar, gerekirse yaşlılar... boşalan güzide ege'ye savaştan, yoksulluktan kaçarak gelen yoksul anadolu halkı, yollarda salgın hastalıklar, açlık, sefalet, savaş kaçakları, dağa çıkanlar..Zorunlu göçler, müdadeleler, istiklal mahkemeleri, kan revan ortalık, Aman yarabbim!!

Kuruldu Cumhuriyet nihayet; devrimler, istemezuk diyenler, yan cebime koy evde yerim diyenler, ben fesimi isterim diyenler, bir taraftan batıya benzeme çabamız onun gibi çağdaş olabilmek arzumuz, aynı zamanda da ondan nefret etme güdümüz; huzurumuzu bozanın müsebbibi görme niyetimiz....doğuda gerici iran, batıda ezeli düşman yunan, aşağıda hain arablar, kuzeyde sıcak denizsever ruslar, bi taraftan komünisteler; dinimize, ırzımıza göz dikmiş... türk'ün türkten başka dostu yok ! türüt mü var dı len yoksa..... Neyseki amerika var,vespuçi yok !! içimizde onca hain var !! üniter devlet sıkıntıda, altından gacur gucur sesler geliyor, diyoruz ki yağlasak ses gider mi? ses gitse refaha gelir mi?? refah da gelir fazilette paşam diyor ordan kalın bir ses. AnnEeeee kurtar beni gurbanın olam!!! ... kürt isyanları derken darbeler, postallar, cuntalar ...... beslemeyip astığımız 17 yaşındaki erdallar, tanklar- toplar tüfekler, kan revan, vatanında fişlenen yüzbinler!!

Film renkleni verdi gözümde artık.....afilli, cafcaflı, kırmızı kurdelalı sıkıfıkı anayasa kardeşi serbest piyasa, 80'ler...... Our boys did it'ler, krizler, terör, ortadoğu, "Ah Abd vah Abd"...Susurluluk; diğer adı karanlığın dibine-dibine gömüldüğümüzün sürrealist resmi olan proje .... kirli ilişkiler, joblar, kravatlar, Şapkalar, smokinler, postallar, ağarlar, hay yarabbim!! Faili malumlar, PKK, DTP,AB, ABD, AKP, laik cumhuriyet mi - demokratik cumhuriyet mi derken aslolan muz cumhuriyeti gerçeği, Mustafa Sarıgül, Enflasyon hedeflemesi, yüksek faiz düşük kur, sıkı maliye politası, kemal abi, yumurtanın sıvısı, gitti lorenz eğrisi.................Al ananı git burdan derken film koptu......

Sonrası iyilik güzellik demiş, c.süreyya

Ben bişey diyecektim sonunda ama unuttum gitti. Neyse topum bahçeye düşmüş onu almaya geldim
Alıntı ile Cevapla
zamazingo kullanıcısına teşekkür edenler
account (09-10-2007), alihoca (11-10-2007), AnnE (08-10-2007), bikmisbroker (08-10-2007), Buddha (08-10-2007), dentist (08-10-2007), Emin (05-11-2007), flz (08-10-2007), Master (08-10-2007), neron (10-10-2007), Ramo (08-10-2007)
  #524  
Eski 08-10-2007, 20:47
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Bugün bir telefon konuşması yaptım. Onu aktarmak için bahçeye geldim. Ve bu yukardaki afacan oğlanın ( hemi de askerliğini de yapmış ) yazısını gördüm. Okudum. Bir daha okudum. Tadından yiyemedim. Kopi peyst yaptım , hani kaza olur bela olur , kaybolur felan diye bir vörd dosyasına attım. Ülen dedim, bu şirket malı makina , yarın işten atılırsam içindeki dosyalarda kaybolur ; flaş memoriye aldım , attım cebe. Bu arada , ahaliden bir talebim var , lütfen o topu saklayın da alıp kaçamasın bu velet.

Neyse ahali ; aktarmak istediğim telefon konuşmasına gelelim.

NANKÖRSÜNÜZ AHALİ ;

Bahçenin inşa edildiği tarihlerde , hatta, başka bahçelerde kirada olduğumuz yıllarda, hepinizin hayalini süsleyen , birşey yemeğe kıyamadığınız muhteşem sofraları hazırlayan, adını duymadığınız şarapları , fiyatını hayal edemeyeceğiniz konyakları, işitemediğiniz müzikleri ve inanılmaz zerafeti, nezahatı ile bir an daha görebilmek için bahçeden çıkmak istemediğiniz günlerin İrina Hanım'ını nasıl da unutuverdiniz.

Ben unutmadım ve aradım. Nerelerdesin kızım diye. Anlattı.

Bahçede, inanılmaz alakaya mahzar olduğu günlerde, sürekli artarak aldığı maaşları biriktirmiş , ambarı temizlesin dediğimiz zaman satmasına izin verdiğimiz hurdaların parası ile , hegün çıkan onlarca boş siseden kazandıklarını üstüste koymuş. Ahalinin onu unutmaya başladığı günlerde o bahçede konuşulanları takip etmeye devam etmiş. Bire alıp dörde dohol mü satmamış , 3e alıp 7 ye işc mi , 5e alıp 9a Adanalar mı çevirmemiş. Dolar aldığı maaşları anında TL ye çevirip eşşek yükü faiz mi almamış ,nerede bulduysa ucuz emlak kapatmış.Üstelik evleri arazileri dolar borçlanarak almış, TL faizi ile emlak borçlarını öderken , ana para da borsada katlanı katlanı vermiş.

Telefonla konuşurken , yandan da msn i açtık , birbirimizi görelim vebkemden diye. Baktım , dünya güzeli , belki de ondan güzel bir kız omuzlarına masaj yapıyor. Bu kim İrinaanım dedim. Ha O mu AnnE dedi. O Ayşe. Türkiye'de OKS de derece yapmış çok pahalı bir Amerikan kolejini bitirmiş. Sonra Bogaziçinde uluslararası ilişkiler bitirmiş, üstüne LSE de iki mastır bitirip , onu okutmak için bütün birikimini ve emekli ikramiyesini harcayan babasına destek olmak için Türkiye'ye dönmüş.

Bir bankada yatırım danışmanlarımla toplantım vardı. Bankaya girerken Ayşe dikkatimi çekti. Muhteşem güzelliği ve asaleti ile huzursuzca bir köşede oturuyordu. Toplantım bitip iki saat kadar sonra çıktığımda baktım hala orada oturuyor.Yanına yanaşıp sordum. Dikkatimi çekti, ne bekliyorsunuz diye. Ayşe dedi ki , işe başvurmuştum, mülakat için çağırdılar.Sıramın gelmesini bekliyorum.

Ne işi bu dedim. Bir şubede memurluk dedi. Sabah 08.30 - 18.00 , ama akşamları genellikle 21.00-22.00 de falan işler ancak bitiyor. Yemeği yanında getiriyorsun ya da verdikleri tikıtla yakın bir büfede karnını doyuruyorsun. Neyse ki o şubeye yakın halk otobüsü geçiyor , yol masrafı az. 800 YTL de maaş verecekler dedi.

Sivisini istedim. Gözlerime inanamadım.
Sordum dedi İrina , mutfakla aran nasıldır. Ayşe'nin annesi İstanbullu imiş , her türlü Türk yemegini ondan öğrenmiş. Üstelik , Yurt dışında mastır yaparken , aynı zamanda uluslararası mutfak seminerlerine katılmış. İstanbul da üniversitede iken de Birleşmiş Milletler fonları ile çalışan gönüllü kuruluşlarda ilk yardım , sosyoterapi falan kursları da almış.

Gel , dedim dedi İrina. Sana 1500 Lira maaş ,bana çalış.Yazılarımı yazarsın ,yemeklerimi yaparsın , yatagımı toplarsın ve sırtımı kaşırsın.

İşte Ayşe bu Ayşe.

Oooo dedim , kendi İrina'nı bulmuşsun. Haklısın AnnE , ama o benim gibi degil , benden aldığı parayla bırak tasarruf yapmayı, benim eskileri giyerek idare ediyor , maaşı da babasının kredi kartı borclarının faiz taksitleri ile askerdeki abisine harçlık olarak gidiyor. Ben kazanmaya ve yaşamaya devam ediyorum , o tükenen gelecek umutları ile yaşamaya çalışıyor. Ama sen Ayşe'yi merak etme AnnE dedi , merak etme hali bundan kötü olmaz, ben ona bakarım Sana söz.

İçim rahatladı. (mı)

Telefonu kapattım. 57 dakikadır konuşmuşuz. Ve ben aramışım. Uluslararası tarifeden yine bana girmiş. Hemde kimbilir kaç para !!!

Aslında size hiç yabancı gelmedi bu hikaye di mi ?

di mi ?
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (09-10-2007), alihoca (11-10-2007), bikmisbroker (09-10-2007), Buddha (09-10-2007), buena vista (08-10-2007), chem73 (14-10-2007), flz (08-10-2007), janus (15-10-2007), Master (08-10-2007), meraklı (08-10-2007), neron (10-10-2007), Ramo (08-10-2007), zamazingo (08-10-2007)
  #525  
Eski 08-10-2007, 22:34
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı İrina Gelmiş

Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
account (09-10-2007), buena vista (09-10-2007), chem73 (14-10-2007), janus (11-10-2007), Master (11-10-2007), meraklı (12-10-2007)
  #526  
Eski 10-10-2007, 21:52
nedo - ait Avatar
nedo nedo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 121/121
35 Mesaj ına 392 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
chem73´isimli üyeden Alıntı
ooooofff offff


kömür gibi yanıyorum off off

Bırakalım bu işleri sn.chem. Hangi ülkede yaşadığımızı unutmayalım. başbakan haberi falan girmiş araya oda bişi
__________________
Biyografi - Paris
Alıntı ile Cevapla
nedo kullanıcısına teşekkür edenler
chem73 (14-10-2007), janus (11-10-2007), meraklı (12-10-2007)
  #527  
Eski 11-10-2007, 08:25
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Tekzİp MÜracaati

Muhterem Bahçe Selahiyettarları ;

10 Ekim 2007 tarihinde Türkiye saati ile 20.05 ile 22.45 arasında ATV televizyonunda yayınlanan Avrupa Yakası adlı dizi içerisinde , Slav ırkından, doktor-masöz-fizyoterapist gibi mesleki sıfatlarla anılan uzun boylu, uzun saçlı, kalın belli , 41 numara ayaklı bir kadına İrina diye hitapedildiğini duymaktan hicab duymuş vaziyetteyim.

Çok izleyeni olduğu malumumuz olan bu dizi filmde , memleketimizde bulunuş sebebi mahreç itibarı ile Arkabahçe'ye dayanan, İrina Hanımımızın adının, gerek fiziksel görünüşü gerek cümle zerafetini ayaklar altına seren bu karikatürüze hal ile taklit edilmesini şiddetle protesto etmekteyim.

İlgili televizyon kanalına, yapımcı şirkete karşı , gerekli kanuni girişimlerin yapılmasını, ve aynı saatte, tekzip ve protesto metnimizin yayınlanmasını sağlamak üzre harekete geçilmesini rica ederim.

MÜHİM NOT : İrina Hanım'ın bugün itibarı ile memleketimizde gelmiş olduğu enteresan pozisyonun, O'nun arkabahçe ile alakalı hatıratımızı lekelemesi asla mevzu-u bahis olamayacağı gibi, kendisinin bugünlerdeki yaşayışı ile ilgili tafsilatlı malumatlar yakın zaman içinde sizlere arzolunacaktır.

10102007(003).jpg
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
Buddha (11-10-2007), chem73 (14-10-2007), dentist (11-10-2007), flz (11-10-2007), janus (11-10-2007), Master (11-10-2007), meraklı (12-10-2007), neron (16-10-2007), zamazingo (11-10-2007), zumbul (16-10-2007)
  #528  
Eski 15-10-2007, 11:40
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Alıntı:

Herkesin bildiği üzere forumumuzun bu bölümüne mümkün olduğunca alıntı yazılar koymadan , malum kişinin tabiri ile kısada olsa beyin kıvrımlarını zorlayan ve şahsen yazılmış yazılar konulması istendi hep.

Lakin aşağıdaki yazı alıntı olsa bile okuduktan sonra olsa olsa buraya yakışır diye düşündüm.




Türk Subayı

Hakan Evrensel emekli bir subaydır. Güneydoğu Anadolu'da terörle mücadele etmiştir. Evrensel daha sonra istifa ederek, Güneydoğu Öyküleri-1,2,3 adlı üç kitap yayınlamıştır. Bu kitapta subay, doktor, hakim, savcı, er Güneydoğu Anadolu'da emperyalizmin işbirlikçisi PKK'ya karşı mücadele edenlerin mücadele anıları anlatılır.

Üç kitapta defalarca basılmıştır. Şimdi üç cilt bir arada "Güneydoğu Öyküleri" adı ile yayınlandı. Oğullarının yiğitliğini anlamak isteyen bir milletin okuması gereken bir kitaptır Evrensel'in kitabı. Bütün kitapçılarda bulmak mümkün.

Bugün size bu kitaptan bir hakimin anılarını aktarmak istiyorum. Güneydoğu'nun küçük bir ilçesinde görev yapan hakim ilçe dışındaki lojmanından görünen karakolun bir gecesini şöyle anlatır:

"Lojmanımızın balkonundan o karakol görünürdü. Yaklaşık bir aydır her istihbarat kaynağından karakolun basılacağı haberi geliyordu. Üstelik baskının şimdiye kadar yapılanlardan çok daha büyük olacağı söyleniyordu. Yakın birliklerden timler getirildi, karakolun etrafına mayınlar döşendi, ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye başlandı."

"En son gelen istihbaratta baskının saati ve baskına katılacak terörist sayısı bile veriliyordu. 22.10, beş yüz terörist. Karakol o gün basılmadı."

"Bir gün sonra, bildirilen saatte cehennem başladı. Balkonumuzdan izlediğim dehşet dolu manzarada, daire haline gelmiş teröristlerin, dairenin ortasına, gecenin karanlığında ateşleri parıldayan silahları ateşlediklerini görüyordum. Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladığı yerde olduğunu biliyorduk. Tam anlamıyla çember içine almışlardı. Lojmandan ayrılıp doğruca jandarmanın binasına gittik. Karakolun merkezi, telsizle, sürekli timlerden durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan timler de bu çağrılara cevap veriyor, havan ve uçaksavar ateşi istedikleri yerleri de tarif ediyorlardı."

"Bir süre sonra telsiz konuşmaları, timlerden birinin üzerine yoğunlaştı. Timden bir türlü cevap alınamıyordu. Üst üste, defalarca çağrı yapılıyor ancak bir türlü timle irtibata geçilemiyordu. Konuşmaları takip eden askerler timden ümitlerini kesmişlerdi. Ama bir yandan da çağrılar devam ediyordu. Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir ses duyuldu: "Yaralılarım var, yaralılarımı alın." Tüylerimiz diken diken olmuştu. Hemen cevap verildi. "Tamam Suat 3, sakin olun, az sonra birlik çıkacak." İlk yaralı haberi, bu saatlerdir aranan timden gelmişti. Tim komutanı konuşurken arkadan silah sesleri duyuluyordu. Herkes bu sözler üzerine yorum yapıyordu. Telsizin başındaki tim komutanlarından biri, bu timde şehit olduğundan emindi. Merkezden tekrar çağrı yapıldı. "Suat 3 , irtibatı kesme. Sakin olun!"
Cevapta bir değişiklik olmadı : "Yaralılarım var. Kan kaybediyorlar.
Yaralılarımı alın!"

"Ve tam bir buçuk saat, beşer dakika arayla Suat 3 kodlu timle muhabere aynen bu sözlerle sürdü : "Yaralılarımı alın" , "Sakin olun, geliyoruz." Hepimiz o time kimsenin yardıma gidemeyeceğini çok iyi biliyorduk. Karakola düşen mermi sayısında azalma olmuyor, aksine, takviye alan teröristler baskının şiddetini gittikçe artırıyorlardı.
Kimsenin, değil karakolun dışına çıkmak, mevzi değiştirebilecek fırsatı dahi olmadığı apaçıktı."

"Bir süre sonra, Suat 3''ün telsizinden hırs dolu kelimelerini işittik: "Hemen gelip yaralılarımı almazsanız, karakola dönüp bölüğü tarayacağım." Hepimiz şok olmuştuk. Hemen tabur komutanı devreye girdi. Hemen hemen aynı sözcüklerle tim komutanına sakin olma çağrısı yaptı. Ama işe yaramıyordu. Tim komutanı "Yaralılarımı alın!" dışında başka bir şey demiyordu. Tabur komutanının da telsizi bırakmasıyla, bir saat kadar daha tim komutanından ses çıkmadı. Birer dakika arayla yapılan yoğun çağrılara cevap vermedi. Hepimiz tim komutanının da şehit olduğunu düşünüyorduk. İçim burkuluyor, başım dönüyor, tanık olduğum bu anlardan nefret ediyordum. Telsizin başına tim komutanının okuldan devre arkadaşı geldi. Son bir ümitle eline mikrofonu alıp, cevap beklemeden, telsizin kodlarını da kullanmadan, konuşmaya başladı : "Devrem ben Hüseyin. Geçmiş olsun devrem. Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola çıktı. Sana doğru geliyorlar. Devrem aman pes etme olur mu?"

"Telsizin mandalını bırakıp beklemeye başladı. Hepimiz Motorola marka, duvara monteli telsiz cihazının hoparlör kısmına gözlerimizi dikmiş bekliyorduk. Ve konuştu : "Devrem, bölük komutanı nerde?" Hepimiz derin bir "Oh!" çektik. Telsizden, "İzinde devrem" yanıtı verildi. Suat 3 , artık tükenen bir sesle konuşmayı sürdürdü : "Ne olur
yaralılarımı alın. Bende yaralıyım."

"O ana kadar kendisinin de yaralı olduğunu söylememişti. Hepimiz donup kalmıştık. Telsizin başındaki devre arkadaşı da bu sözü üzerine mikrofonu fırlattı ve odadan çıktı. Ben kapının hemen eşiğinde ayakta duruyor, duyduklarım ve gördüklerimle bir tarihe tanıklık ettiğimi düşünüyordum. "Ben de yaralıyım" dan sonra yine ses kesildi. Sabaha
kadar hiç konuşmadı Yüzlerce kez yapılan çağrılara cevap vermedi. Artık onun şehit olduğuna ben de inanmıştım."

"Gün ağarırken hepimiz yorgun düşmüş, telsizden yapılan "Suat 3, Konuşan Suat, Cevap ver!" çağrısından bıkmış halde bir köşede yığılmışken, birden telsizin mandalına basıldığını fark ettik. Telsizden silah sesleri geliyordu. Ve on on beş saniye sonra hayatım boyunca unutamayacağım bir İstiklal Marşı dinlemeye başladım. Mandala sürekli basıldığı için bütün telsizlerin konuşma imkanı durmuştu."

"Çatışmanın altında yaralı bir tim komutanının, makamıyla söylediği İstiklal Marşı'nı dinliyordum. Gözlerim dolmuştu. O ana kadar duyduğum en güzel İstiklal Marşı'ydı. Birinci dörtlüğü bitirdi. İkinci dörtlükte sesi çatallaştı. Kelimeler uzadı. Ama marşı söylemeyi bırakmadı. Bozuk bir ses tonuyla, kendini zorlayarak okumaya devam etti. Marşı
bitirdiğinde, ben de bitmiştim. Hemen orayı terk ettim."

"Bir daha onun sesini hiç duymadım. Toplam 22 şehidin verildiği o baskın gecesinde, vücuduna saplanmış 7 merminin acısıyla söylediği İstiklal Marşı'nı ruhuma işleten tim komutanının ölmediğine ise hala inanamıyorum."

Hakimin anıları burada sona eriyor. İşte benim Türk subayından anladığım budur. Vücudunda yedi mermi olduğu halde makamı ile İstiklal Marşı söyleyen adamdır.
Vatan Toprağı Kutsaldır,Kaderine Terk Edilemez
HEPİMİZ ALPARSLAN'IZ, FATİH'İZ, ATATÜRK'ÜZ İNADINA MÜSLÜMAN İNADINA TÜRKÜZ.
__________________
“Çalışmadan, öğrenmeden,yorulmadan rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getiren milletler önce onurlarını sonra hürriyetlerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (26-10-2007), ar_de_ (15-10-2007), buena vista (15-10-2007), Emin (05-11-2007), Gozlemci (15-10-2007), hazan (15-10-2007), janus (15-10-2007), korhan (05-11-2007), Master (15-10-2007), meraklı (15-10-2007), neron (16-10-2007), nomeames (15-10-2007), Ramo (15-10-2007)
  #529  
Eski 16-10-2007, 14:06
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Malum , bayram sabahı gaza gelip soluğu İstanbul’da aldım. E, Ekim ayında İstanbul’a gelip Lüfer’i rakıya katık etmemek olmaz diyerekten soluğu Boğazın bir köşesinde, sağanak yağmur altında alıverdik.

Bizim kıza malum olmuş , zırt telefon. AnnE dedi, Bahçede okudum, gelmişsin, bir acı kahvemi içmeden gidersen ölümü gör felan. Eh, o kadar da yakındayız, bari rakı üstü kahvemizi de İrina’nın evinde içmenin mahzuru olmaz , atladık gittik. Yeniköy’de bir yalı kiralamış, yalı dairesi felan değil , bildiğin yalı. Oha kız dedim, burayı da mı aldın. Yok be AnnE dedi , burada fiyatlar doydu , ben emlak yatırımlarını daha içerlek yerlerde yapıyorum. Zaten altıüstü yirmibin Dolar kirası var , ayda onbir saatlik faiz gelirimi buraya ödüyorum, kira da zaten habire düşüyor bu hesapla diyerekten , kahredici şuhlukta bir kahkaha koyverdi.
Bu kahkaha ile harab oldum tabii ki. Yoo yanlış anlamayın , kahkahanın şuhluğundan fakat, tecavüze uğramış hisseden bir memleket evladının harabiyeti oldu beni bu hale getiren. Bizim dünün İrinası bile, bizim özvarlıklarımızdan giden faizle boğazda oturup bunu masraf olarak bile düşünmeye ihtiyaç duymamasının harabiyeti. Yutkundum, sohbete girdik.

Ay AnnE dedi, senin tavsiyene uydum , türkçemi geliştirmek için şiir de okumaya başladım, İkinci Yeni oku demiştin , Edip Cansever’in, Turgut Uyar’ın müptelası oldum , hatta onların etkisi ile şiir bile yazmaya başladım. Afferim kız dedim , sende her halta istidat olduğunu bilmiyen mi var. Ver okuyayım hele dedim.
İrina.jpg

Yuh be kız dedim. Lamn bu şiirimsi, en az üç yıldır sanal alemde dolanır. Bu şiirde sana ait olan tek şey bir türlü öğrenemediğin latin harfleri, onların da bacaklarını havaya dikmişsin.Lamn, zaten bunun ikinci yeni ile ne alakası var , bunu sen, bırak Edip Cansever’den falan , olsa olsa Nihat Genç’ten etkilenerek yazmış olabilirdin. ( eğer yürütmemiş olsa idin. ) Bırak kızım dedim bunları , Gugıl çağındayız , sen sen ol , arka bahce analizlerinden başka birşey yürütme sanal alemden. Karşısındakini perişan eden bir yanak kızarması ile gözlerini kaçırdı benden.Ve hemen lafı değiştirdi ; Ay AnnE dedi, bu arada, bahçe sohbetlerinin kalıntıları ile bi Temel-Teknik çalışıverdim, üstüne afiyet bir de portföy hazırladık ki, gelecek haftalar için deme gitsin. Afferin lan dedim, sen bırak şiir miir yürütmeyi de bildiğin işi yap.İşi bildiğin her halinden de yaşayışından da cukkaladıklarınla da meydanda. Ver bakayım neler yazmışsın derken, farkına varmadan hafifçe ağrıyan boynumu sıvazlamışım. Farketti, hayrola AnnE dedi . Önemli değil , rakıyı fazla kaçırdık galiba hafif başım ağırdı dedim. Ay kıyamam ben AnnE’me deyip arkama geçti ve hafif hafif boynumu ovalamaya başladı. Ben bir yandan mayışırken sordum , eee , nerde senin portföy ve bi bakayım dedim. Ay Anne , seni böyle bırakamam, Ayşe getiriversin dedi ve Ayşe’ye seslendi. Nonoşum, şu benim çalışmadan bir nüsha basıp AnnE’ye getiriver diye. İki dakika geçti, geçmedi Ayşe geliverdi.Tövbe tövbe bu nasıl bir geliştir !


mg-secretary.jpg

Ben AnnEme kıyamam dedi Ayşe, İrina seni ovalarken topuk seslerimden rahatsız olma diye bu halde geldim. Bende zaten bir yandan İrina’nın ovalamasından , bir yandan Ayşe’nin gelişinden ne baş ağrısı kaldı ne hal ne derman. Tamam kızlar deyip uzaklaştırdım ikisinide, ne olur ne olmaz diye.

Derken bir telefon sesi , Ayşe açtı , İrina’ya uzattı ; Tacikistan’da danışmanlık yaptığın konsorsiyumdan arıyorlar diye. Ben bir dumura daha uğradım, bizim kız hakkaten uçmuş. İrina, alışkın olmadığım bir ciddiyetle uzun uzun Rusça birşeyler anlattı. Karşıdakilerin sorularına yükselen bir otorite ile adeta talimat yağdırırcasına cevaplar verdi. Bu arada, Ayşe yandaki çalışma odasından laptopu getirdi, fırladı dosyalar, kağıtlar yetiştirdi... İrina bir yandan bunlara bakıyor ve karşısındakine ne zaman ciddi, ne zaman kışkırtıcı, ne zaman latif ne zaman silkeleyici olduğunu ayrımsayamadığım ses tonu ile anlatıp duruyor. Neyse , telefon bittiğinde kısa bir suskunlıktan sonra bağışla AnnE dedi. Artık bize bayram , tatil yok, birde bu dangalaklarla uğraşıyorum. Kökeni belirsiz birkaç milyar dolarlık bir fonun sahibi bu herifler, bu piyasada dillerini en iyi bilen ben olduğum için fonlarını bana yüklediler, ayda 12% ortalama gelir getiren bir çalışmam var.Fakat ille de gayrimenkul ve özelleştirmeye sulanıyorlar. Acele beni çağırıyorlar şimdi de dedi. Git kızım dedim , ben de çıkacaktım zaten. Bağışla AnnE dedi tekrar başımı sıvazlayarak.Ayşe senle meşgul olur ve inan ki beni aratmaz dedi ve içeri giyinmeye gitti. Biraz sonra alışkın olmadığım bir kıyafet ve elinde çantası ile göründü , Ayşe ile beraber kapıya kadar geçirdik, arkasından bakakaldım, yeni durmuş sağanak yağmurun buğusu altında bahçe kapısında bekleyen tuhaf irisi otomobilin kapısını açan soföre doğru yürürken.
irina.jpg
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (26-10-2007), Emin (05-11-2007), flz (16-10-2007), hazan (16-10-2007), janus (16-10-2007), Master (16-10-2007), meraklı (16-10-2007), neron (16-10-2007), nomeames (16-10-2007), zamazingo (16-10-2007), zumbul (16-10-2007)
  #530  
Eski 16-10-2007, 14:54
zumbul - ait Avatar
zumbul zumbul bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Giresun
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 79/805
0 Mesaj ına 420 Kere teşekkür edildi
Cool Gel Pİsİ Pİsİ...

Ayşom,
mırnav kedim,
sarmanım,boncukum,patilerini severim ben hep
tekirin olayım senin gel bana,pisi pisiiii ağzını yedüğüüm(pardon) gel pisi pisi ne var bakayım o ağzındaki zarfın içinde gel pisi pisiiii
Alıntı ile Cevapla
zumbul kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (16-10-2007), Master (16-10-2007), Ramo (20-10-2007)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:16 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce