Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar. - Sayfa 2 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar.
Konudaki Cevap Sayısı
289
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
88964

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #11  
Eski 09-09-2012, 08:08
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow O Konuyla ve Bu Konuyla vede Şu Konuyla alakası yok.....

“Ne kadar rezil olursak o kadar iyi...” Can YÜCEL
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
neron (09-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #12  
Eski 10-09-2012, 13:41
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,

"Dershanecilik olayını kaldıracağız. Bundan kim gücenirse gücensin. Kusura bakmasınlar. Bu benim halkımın, vatandaşımın ortak talebidir. Haklı olarak 'okullar niye var?' diye soruyor. Okul varsa dershane niye var? Biz iktidara geldiğimizde üniversite imtihanlarının soruları ortaöğretim müfredatına göre hazırlanmıyordu, dershanelerin müfredatına göre hazırlanıyordu. Bunu bizim iktidarımız değiştirdi. Bu ülkede öyle bir emperyal yapı vardı ki, tamamen dershanecilere çalışıyorlardı. Benim parası olmayan, gücü olmayan vatandaşım dershaneye yavrusunu gönderemiyordu" diye konuştu.

Dershanecileri okul kurmaya davet eden Erdoğan, sistemin 2014'te devreye gireceğini de ifade etti.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
coser (10-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #13  
Eski 10-09-2012, 14:21
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Başbakan özünde haklı olabilir ama düşüncesi tutarsız.

İnsanlar laf olsun diye dershanelere para akıtmıyor. Az sayıdaki üniversite gibi üniversiteye girmek için yarışan yüzbinlerce öğrenci varken ve milyonlarca işsiz devlet memuru olabilmek için sınav açılmasını beklerken dershaneleri kapatmak ne işe yarar? Ayrıca, bu yarışa hazırlanmanın maliyeti sadece dershanelerle ödenen paralarla sınırlı değil; "özel ders" diye bir sistem var. Üstelik dershanelerden çok daha pahalıya gelen bir sistem. Dershaneleri kapatabilirsiniz ama özel derslere engel olabilir misiniz?

Sınavlarda bir adım öne geçebilmek umuduyla dershanelere giden gençler, dershaneler kapanınca özel derslere daha fazla yönelecek. Çocuğunu hem dershaneye gönderip hem de özel ders aldıranlardan durumu uygun olanlar daha fazla özel ders aldıracak. Orta halli bir vatandaş çocuğunu dershaneye gönderebiliyor ama özel ders aldırmaya gücü yetecek mi?

Dersaneler kapatılırsa eğitimde ve iş bulmada fırsat eşitliği sağlanmayacağı gibi eşitsizlik daha da artacak.

Başbakanın dershanecilerle bir sorunu var ama sorununun ne olduğunu bilmiyorum.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
coser (10-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #14  
Eski 10-09-2012, 14:37
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Erdoğan, konuyla ilgili olarak şunları da söylemiş:

"Eğitim öğretime hizmet verecekseniz, okullaşın, okullar kurun. Biz de sizden hizmet alımı yapalım ve sizin sınıflarınızı öğrencilerimizle biz dolduralım. Bedeli neyse biz verelim. Sizi açıkta bırakacak değiliz. Biz yatırımdan kurtulmuş oluruz, siz de hizmetinize aynen devam edersiniz. Bakıyorsunuz bu güzel bir teklif demiyorlar. Niye? Öbür taraf çok daha tatlı da onun için. Orada adeta merdiven altı hizmet var, diğerinde ciddi bir kurumsallaşma olacak da onun için."


Tutarsızlık burada da devam ediyor.

Tutarsızlık çok boyutlu:

1- Dershaneleri kapatılması özel ders verenlere yarayacak; özel ders veren öğretmenlere talep artacak. Belki dershane öğretmenlerinin birçoğu özel ders vermeye yönelecek. Talep artınca ders ücretleri de artacak.
2- Özel ders veren öğretmenlerin vergiyle, sigortayla alakası yok. Ne fatura kesiyorlar, ne de vergi veriyorlar. Yeri yurdu belli dershanelerden vergi alamıyorsan bu öğretmenlerden nasıl alacaksın?
3-Dershanelerde vergi kaçağı var ama özel okullarda da var.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
coser (10-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #15  
Eski 10-09-2012, 14:44
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Demagoji, halkın isteklerine, önyargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır. Yunanca demos (halk) ve agogos (liderlik yapmak) kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Genellikle üstün bir hitabet ve propaganda yeteneği gerektirir. Çoğunlukla dindarlık, milliyetçilik gibi popüler kavramları kullanarak ve bunlara bağlılığı sömürerek yapılır. Demagoji yapan kişiye "demagog" denir.




Bu tanıma en çok uyan siyasetçi kim acaba?
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
coser (10-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #16  
Eski 10-09-2012, 15:01
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Bu da konunun başka bir yönü:

Başbakan Erdoğan dershanelerin kaldırılacağını söylemesi üzerine gözler Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'e çevrildi. Yeni eğitim yılının açılışını yapan Dinçer'e bu konu da soruldu.
Milli Eğitim Bakanı, "çalışmalar tamamlandığı zaman sizinle paylaşırım, çok somut bir söz söyleme durumunda değilim" dedi.


Zaten bu konu seni aşar Sayın Bakan!!!
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
Ramo (27-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #17  
Eski 17-09-2012, 09:59
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner: “Uludere 'de ne olduğunu anlamak, Afyon'daki patlamanın arka planını, sebeplerini öğrenmek, bunların sorumlularını bilmek ister vatandaş. Susmak da istemez. Ne darbe dönemlerindeki gibi atanmışların, ne de kendi oyuyla seçilenlerin onu susturmasını hiç istemez”

Başbakan Erdoğan: "Öğrenmek hakkımızdır falan. Kimin hakkı nedir, nereye kadardır? Onun ölçüsünü Ümit Boyner belirlemeyecek. O, işine baksın"




Sayın başbakanın demokrasi anlayışı bu kadar!
Yandaşlar dışında kimsenin konuşma hakkı yok. Zaten düşüncelerini medya aracılığıyla duyurabilecek konumda olanlardan konuşabilen pek kimse kalmadı. Konuşanların bir kısmı içerde; bir kısmı da sindirildi, artık konuşamıyor.

Yaşasın sessiz demokrasi!
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
coser (17-09-2012), Master (17-09-2012), neron (19-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #18  
Eski 18-09-2012, 00:55
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Yeni demokrasi sloganımız: ÇOK EŞLİLİĞE EVET, ÇOK SESLİLİĞE HAYIR!
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (18-09-2012), Emin (19-09-2012), neron (19-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #19  
Eski 20-09-2012, 00:45
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Çok eşlilik konusu arada sırada kafama takılan bir konudur. Hazır bu konu açılmışken birkaç laf edeyim istedim.

Burada konu edilen çok eşlilik, bir ailede karı koca ilişkisi içinde olan kadının veya erkeğin birden fazla olması durumudur. Ancak kadının tek, kocanın birden fazla olması durumu ilahi dinlerin hiçbirinde meşru görülmemiştir ve pratikte nadiren görülmüştür. Kocanın tek, karılarının birden fazla olması ise hem tarihte daha çok görülmüştür hem de dinler tarafından bazı kayıtlar ve sınırlarla onaylanmıştır. Aslında bu onay açık bir onay olmayıp, zorlama yorumlarla onay varmış gibi gösterilmeye çalışılmıştır.

Benim açımdan bakıldığında, son noktayı koymak için, konunun teolojik, etik, etnolojik taraflarını tartışmayı bir tarafa bırakıp ekolojik açıdan yaklaşmak yeterli oluyor ama dini açıdan da farklı bir yaklaşım getirmek istediğim için konuyu biraz uzatacağım.

Şöyle ki:

Gerek ülkemizde, gerek Dünya genelinde, erkek nüfus oranı kadın nüfus oranının üzerindedir. Sayımlar ve tahminler bu oranın %50.3 erkek, 49.7 kadın olduğunu gösteriyor. Bu sayılar, teorik olarak bir aile düzeni içinde çok eşliliğin mümkün olamayacağını, ancak aile düzeninden yoksun çoklu ilişkilerin olabileceğini gösteriyor. Zaten "çoklu ilişki" olarak ifade ettiğim ilişki tarzı, çok eşliliği savunan kesimin arzu ettiği bir durum olamaz.


Konuyu dinsel açıdan da yüzeysel olarak irdeleyelim. "Yüzeysel olarak" dedim, çünkü çok eşliliği savunanların tezlerini çürütmek için ayetlere, hadislere ihtiyacım yok; dinin temel inanç kurallarını bilmek yeterli.

Dünya'yı ve insanları yaratan tanrı, genelde çok eşliliği, özelde erkekler lehine çok eşliliği uygun görmüş ve planlamış olsaydı, şüphesiz erkek ve kadın nüfüsun oranlarının mevcut durumdan daha farklı olmasını sağlardı. Oysa burada bir denge var. Hiçbir inanan bu paradoksu görmemezlikten gelemez; tanırının bunu düşünemediğini veya bunu yapmaya gücünün yetmeyeceğini savunamaz. Aksi taktirde imansız olur.

Çok eşlilik, ek geçim maliyeti getireceğinden herkesin harcı değil. Ancak belirli bir gelir seviyesinin üzerindekiler bu "ayrıcalıktan" yararlanabilirler. Bu imkana sahip erkeklerin sayısı da az buz değil. Dünya genelinde bir erkeğe bir kadın bile düşmezken, durumu iyi olan erkekler üçer dörder tane kadınla evlenirlerse, zaten bozuk olan denge tamamen bozulur. "Evde kalan" erkek sayısı hızla artacaktır. Bu erkeklerin çoğu, yaratan tarafından cinsel açıdan sağlıklı olarak yaratıldıklarından ne yapacaklarını şaşıracaklar, belki de sapkınlık olarak nitelenen eğilimler artacaktır. Oysa bu durum hiçbir dinin onayladığı bir durum değildir. Bu yanlışı görmemezlikten gelmek ve inkar etmek de imanı sarsan bir durum olup (Allah korusun) insanları imansızlığa götürür.

Ayrıca, hali vakti yerinde olan erkeklerin güzel kadınları seçme ve onlarla evlenme imkanı daha fazla olup bu erkeklere birden fazla kadın seçme hakkı tanındığında "piyasada" güzel kadın bırakmazlar. Gerçi az da olsa paraya itibar etmeyecek kadınlar var ama çoğunun böyle olmadığı hayatın bir gerçeği. Tek eş ile evlenip onu ve çocuklarını ancak geçindirebilecek güçte olanlara "kalbur altı" kalacak. Bu adalet mi? Tanrı adaletsizliği de sevmez. Bu açıdan bakıldığında da imanın şartlarını zorlayan bir durum var gibi.

Ey inananlar!!!
Bilmem kim efendinin çarpıtılmış yorumlarıyla, bilmem kim şeyhin uyduruk fetvalarıyla kendinize yol çizmeyi, çıkmaz sokaklarda çıkar kapıları aramayı bir tarafa bırakıp inançlarınızı bir kez daha sorgulayın.

Dinler insanlara yol göstermek ve onların doğruları bulması için var olmuştur. Bu doğruları bulmak o kadar zor değil; biraz okumak, biraz kafa çalıştırmak yeterli. Ancak kafanızı şeytani planlarınıza kılıf bulmak için değil, doğruları bulmak için çalıştıracaksınız. Bu kadar basit.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
neron (04-10-2012), Ramo (27-09-2012), realist34 (03-03-2015)
  #20  
Eski 24-09-2012, 15:32
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15158 Mesaj ına 36275 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

8'inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın ölümünde bazı şüpheler olduğu yıllardır konuşulur. Bu konu, basının temel malzemelerinden biridir. Konu gündeme geldikçe, Özal Ailesi'nin fertleri televizyon programlarında boy gösterip Turgut Özal'ın ölümünde süikast, kasıt ve ihmal olasılıkları olduğunu söyler dururlar.

Bu şaibenin ortadan kalkması gerektiğini düşünen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2010 yılında, Devlet Denetleme Kurulu'na Turgut Özal'ın ölümünü araştırmak üzere talimat verdi. Bu talimat üzerine incelemeler yapan Devlet Denetleme Kurulu, ölümün ani olması, ölümden sonra yeterli soruşturma ve inceleme yapılmamış olması gibi gerekçelerle ölümde şüpheler olduğunu, gerekli incelemelerin yapılması gerektiğine karar verdi.

Bunun üzerine soruşturma açıldı ve bu soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Turgut Özal'ın mezarının açılmasına, inceleme için doku örnekleri alınmasına karar verdi.

Buraya kadar bir itirazım yok. Allah rahmet eylesin, Turgut Özal'ın nasıl öldüğü konusunda ne bir fikrim ne de bir ön yargım var. Ancak mezarın açılmasına ve konunun aydınlatılması için yapılacak olan çalışmalara aileden gelen itirazlar beni rahatsız ediyor.


Oğlu Efe Özal, mezarın açılmaması için savcılığa dilekçe veriyor. "İnancımıza ters; ayrıca incelemede zehir bulunsa bile bir yere varılamayacak. Aile olarak mezarın açılmasını istemiyoruz” diyor.
Kızı Zeynep Özal da mezarın açılmasına itiraz ediyor. “Bugüne kadar hep babamın zehirlenerek öldürüldüğünü söyledik. Teftiş kurulu da araştırma yaptı. Ölüm şekli, zehirlendiğini gösteriyor. Neden bu kadar zaman geçmesine rağmen gerçekler ortaya çıkarılmadı? Şimdi mezarı açılıyor. Bu, bizim inançlarımıza göre doğru değil. Bizim dinimiz, ‘Ölmüş bir insan rahatsız edilmez' der. Babam da çok inançlı bir insandı. Mezar açıldığında babamın zehirlendiği ortaya çıkarsa, bu Türkiye Cumhuriyeti'nin ayıbı olacak. Koskoca bir cumhurbaşkanı bu ülkede öldürülmüş olarak bilinecek. Netice alınamazsa da hem gerçekler ortaya çıkmadığı hem de babam mezarında rahatsız edildiği için üzüleceğiz, üzüntümüz artacak." diyor.
Diğer oğlu Ahmet Özal, bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'yı ziyaret edip çekincelerini belirtiyor ve babasının mezarının açılmasına itiraz ediyor.

Konunun beni ilgilendiren kısmı şu:

Sürekli olarak konuyu gündemde tutan, her fırsatta babalarının ölümünü şüpheli bulduklarını ifade eden, kanal kanal dolaşıp merhumun ruhunu sızlatan aile fertleri, şimdi inançlardan, ölüye saygıdan bahsediyorlar.

Madem bu kadar inançlıydınız, madem bu kadar duyarlıydınız, daha önce aklınız neredeydi?
Bence siz gerçeklerin ortaya çıkmasından ve sizi sürekli gündemde tutan bir malzemenin elinizden alınmasından korkuyorsunuz. Çünkü şaibe devam ettiği sürece gündemde kalacaksınız.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
Master (24-09-2012), neron (04-10-2012), Ramo (27-09-2012), realist34 (03-03-2015)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:30 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce