Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Notlar - Sayfa 4 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Notlar
Konudaki Cevap Sayısı
143
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
73517

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #31  
Eski 05-04-2006, 22:35
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Avrupa Parlamentosu vekillerinden Erdoğan'a kınama mektubu

Bir grup Avrupa Parlamentosu milletvekili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Diyarbakır olayları ile ilgili bir kınama mektubu gönderdi. Çıkan olaylarda tüm sorumluluğun devlet yetkililerine ve askere yüklendiği mektupta müzakerelerin askıya alınabileceği tehdidi de yer aldı.
Avrupa Parlamentosu’na (AP) üye 46 milletvekili tarafından imzalanan mektupta, Türkiye’de en az 18 milyon Kürt’ün bulunduğu ve Türkiye’deki Kürtler’in kendi kültürel, sosyal ve siyasi kimliklerine dair temel haklardan mahkum bırakıldığı savunuldu.
ABHaber’in yayınladığı mektupta, Ankara Hükümeti’nin Kürtlerin kimliğini reddettiği de ifade edildi.

"KÜRT SORUNUNA ASKERİ ÇÖZÜM OLAMAZ"
"Kürt sorununa askeri bir çözüm getirilemeyeceğini şiddetli bir biçimde vurguluyoruz" denilen mektupta sorunun şiddetten uzak, siyasi ve müzakereye dayanan bir biçimde çözülmesinin istendiği belirtildi.
AP milletvekilleri, Kürt nüfusun haklarının tanınması konusunun, Türkiye’nin AB üyeliği için bir şart olduğunu ifade etti.

MÜZAKERELER DURDURULUR TEHDİDİ
Mektubu imzalayanlar arasında Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlamasını savunan isimlerin de bulunduğunu belirten AP milletvekilleri, "Komisyon’un ve Konsey’in Türkiye ile müzakerelere başlandığı sırada, Ankara’nın insan hakları ve demokratik prensipler konusunda bir ihlali halinde müzakerelerin durdurulabileceğini vurguladığını" aktardı.
Mektupta, "Türk yetkililerin ve ordunun Kürt nüfusa yönelik tek taraflı ihlallerini sürdürmesi halinde Birliğin ilgili adımları atmak zorunda olduğu" ifadeleri yer aldı.

"ANKARA’YI VE ORDUYU KINIYORUZ"
"Diyarbakır’da pek çok masum sivilin ölümüne neden olan Ankara’yı ve Türk ordusunun ve devlet otoritesinin yerel görevlilerini kınıyoruz" denilen mektupta bütün taraflara "hiçbir koşul öne sürmeden silahları bırakma" çağrısında da bulunuldu.
Birer kopyasının AB Dönem Başkanı Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel, Avrupa Parlamentosu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell’e gönderildiği mektupta son olarak Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı ve Komisyon’un ilgili girişimlerde bulunması ve böylece Ankara ile Kürtler arasında resmi, siyasi ve yapıcı bir diyaloğun başlamasını sağlaması istendi.

İSTANBUL OLAYLARINDAN VE PKK’DAN BAHSEDİLMEDİ
14 PKK’lının öldürülmesi sonucunda başlayan Diyarbakır
olaylarında sorumluluğun Ankara’ya ve orduya yüklendiği mektupta olaylar sonrasında İstanbul’da yaşanan ve çok sayıda masum insanın ölmesine neden olan bombalı ve molotof kokteylli saldırılara değinilmemesi ve PKK’dan bahsedilmemesi dikkat çekti.

Devamı:http://www.milliyet.com.tr/2006/04/05/son/sonsiy15.asp

Minik yorum: Karıncanın kardeşi var...
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (06-04-2006)
  #32  
Eski 06-04-2006, 12:02
janus janus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: bilgisayar başı
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 293/3485
0 Mesaj ına 1823 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

GOOGLE İZLİYOR...
Google’ın hangi kullanıcı bilgilerini topladığı ve onları
kullanarak neler yapabildikleri konusunu
tartışan güzel bir Sıkça Sorulan Sorular bölümü var. IP
adresleri ve cookieler gibi tanımlayıcıları kullanarak,
kullandığınız her arama anahtar kelimesini kolaylıkla
indeksleyebilirler. Eğer bir gmail kullanıcısıysanız, çok
daha fazlasını yapabilirler. Hayır, bu verilerin hiçbirini
silmiyorlar...



http://www.riskcenter.com.tr/risknew...sayi=216&kat=2
Alıntı ile Cevapla
janus kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (06-04-2006), Ramo (06-04-2006)
  #33  
Eski 07-04-2006, 14:11
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Wink Soldan Sağa, sağdan sola mı okunuyordu !!

__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (07-04-2006), buena vista (07-04-2006), janus (07-04-2006), kasved (25-04-2006), Mazhi (08-04-2006), Ramo (07-04-2006), Süvari (10-04-2006)
  #34  
Eski 08-04-2006, 02:02
Mazhi - ait Avatar
Mazhi Mazhi bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Frankfurt a.M.
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 277/113
0 Mesaj ına 2144 Kere teşekkür edildi
Mazhi - MSN üzerinden Mesaj gönder
Question Esas mesele T.C. nin altını oyan AB-ABD-AKP-PKK koalisyonu mu yoksa İran mı?

İran ve Irak sınırına askeri sevkiyat...

ANKARA Milliyet

Hakkari'nin Şemdinli İlçesi üzerinden İran ve Irak sınırına çok sayıda askeri birlik sevk edilmeye başladı.
Sevkiyatın, terör örgütü PKK'nın eylemlerini arttırdığı bir dönemde yapılması dikkat çekti. Sınıra bir süre önce Kayseri ve Bolu'dan getirilerek yerleştirilen askeri birliklerinden sonra, dün de çok sayıda zırhlı araç sevkiyatı yapıldı. Yüksekova çarşı merkezinden geçen çok sayıda tank, top ve zırhlı araç, Şemdinli İlçesi istikametine konvoy halinde götürüldü.
Konvoyun Kuzey Irak sınırında bulunan Derecik Beldesi bölgesine gideceği iddia edildi. Yetkililer, kış şartları nedeniyle sınır bölgesinden çekilen askeri kuvvetlerin, eğitim şartlarının düzelmesiyle yeniden bölgeye kaydırıldığını belirtti.
Ancak yerel kaynaklar, gerek yurt içindeki kırsal bölgeler gerekse büyük kentlerdeki terörist faliyetlerine hız veren PKK'ya yönelik kapsamlı bir operasyonun yakında başlayabileceğini dile getirdi. Aynı kaynaklar, özellikle İran'da PKK unsurlarına yönelik operasyonlar neticesinde yasadışı örgüt üyelerinin gruplar halinde İran sınırından Türkiye'ye geçiş yapmasını önlemek amacıyla İran ve Irak sınırına kuvvet kaydırıldığını belirtti.
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi

Konu Mazhi tarafından (08-04-2006 Saat 02:20 ) de değiştirilmiştir.. Sebep: Neyi nereye not edeceğimizi şaşırdık,her taraf düşman dolu:)
Alıntı ile Cevapla
Mazhi kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (08-04-2006), Ramo (08-04-2006), Süvari (10-04-2006)
  #35  
Eski 08-04-2006, 22:19
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı ABD Kürt devleti peşinde"

ABD Kürt devleti peşinde"

Eski Jandarma Genel Komutanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur, ''ABD, gerçekte programını adım adım uygulamak ve kendisine destek olacak bir Kürt devleti oluşturmakla meşguldür. Boş vaatlere kanarak, ABD'nin bizi Irak bataklığına çekme oyunlarına gelmemeliyiz'' dedi.

Emekli Orgeneral Eruygur, Türkiye Emekli Subaylar Derneği'nin (TESUD) ''Birlik'' dergisinin son sayısında yer alan makalesinde, Irak'taki gelişmeleri ve Türkiye'ye etkilerini değerlendirdi.

Irak'ta 15 Aralık 2005'te yapılan seçimlerin ABD'nin, Kürtlerin ve Şiilerin ''fiili denetimi'' altında yapıldığını ve seçimler sırasında ''baskı uygulandığını'' savunan Eruygur, şunları kaydetti:

''Bu seçimin Irak'ı bütünleştirmekten çok, bölünmeye götüreceği açığa çıkmıştır. Her aşamada Irak'ta etnik ve dini bölünme ve halk arasında farklılık derinleşiyor. Nitekim, seçimler sonrasında eylemler artmış ve bugün daha çok insan teröre kurban olmaya başlamıştır.''

Birçok yerde oy kullanması engellenen Türkmenlerin seçime üçe bölünerek girdiğini belirten Eruygur, 3,5-4 milyon Türkmen nüfusun bu seçimde 60 bin seçmenlik marjinal bir azınlık konumuna geldiğini öne sürdü. Eruygur, şöyle devam etti:
http://www.sabah.com.tr/siy100.html
Alıntı ile Cevapla
  #36  
Eski 10-04-2006, 15:20
Ömmes - ait Avatar
Ömmes Ömmes bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 66/151
31 Mesaj ına 225 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yıldırım Türker

Çocuktan aldık haberi
10/04/2006


Döndük çocuklara baktık yine. Oradakiler, sokaklara dökülmüş bağırıyor,ateşler yakıyor, savaşıyor. Buradakiler, okullarında birbirlerini bıçaklıyor, haraca kesiyor, yaralıyor. Küçük tecavüz çeteleri kuruyor, gece sokaklarında tinerle tütsülenip geleni geçeni soyuyor, girip çıkmadıkları evbırakmıyorlar. Karşılarında hep birlikte kalakaldık.

Hükümet yetkilileri çocukların denetlenemez ayaklanması karşısında çaresizlik içinde basını suçluyor. Abartılı buluyor dökümü çıkartılan hikâyelere ayırılan yeri. Bir sorunla yüz yüze geldiğinde yüzleşmeme gayretiyle sorunun görülüp saptanmasını hatta konuşulmasını yasaklayan geleneksel Doğu Otoritesi işbaşında, doğal olarak. Suçüstü yakalanmaya hiç tahammülü yok. Saldırganlığı sınırsız. Mazeretleri yüz kızartıcı, herkesi aptal yerine koyan safsatadan ibaret.

Öte yandan basın, olan biteni yansıtmaya can atarken zor zamanda hiç direnmeden biat ediverdiği bu tehditler karşısında sahte bir şaşkınlık diline sarılmış: "Çocuklarımıza ne oluyor?"

“Tanrım, bu günleri de mi görecektik. Batı'ya benzedik” çığlıkları arasında gerçekleri gargaraya getiriyorlar. Çocukların evden, akıldan, okuldan dışarı uğramalarının nedenlerine bekçilik edenler öfkelenmesin, kafalarına birkaç brifing daha vurmasın diye.

Uygar liberal şehirli bir kesim bu 'patlayıveren' şiddetin temeline inerken 'Kurtlar Vadisi'nin Polat'ından daha iyi bir beslenme çantası sunamıyor, açıklamalarında. Şiddetin televizyon tarafından körüklendiği, dolayısıyla bir modernite sorunsalı olarak kaçınılmaz olduğu üstüne kesilmedik ahkâm kalmadı. Meğer şimdi sıra Türkiye toplumuna gelmiş. Batılılaşmanın elbetböyle de bir sorunu oluyormuş.

Dizilerin gücünden tutun eğitimin yetersizliğine dek birçok çekmece çekiliyor da nedense kimsenin niyeti yok, bu memlekette onlarca yıl sürmüş ve yeniden hortlatılmış bir iç savaş yaşandığından söz etmeye. Seferberlik dili bir an olsun yürürlükten kaldırılmadan yaşıyoruz nicedir. Buçocuklar nasıl bir memlekete doğdu, neler yaşadı, neler işitti, neler hissetti, hâlâ merak etmeden, bir kıytırık macera dizisinin arkasına saklanmayı uygun görüyorsak, bu çocuklardan çoktan vazgeçmişiz demektir.

Bir uyuz hikâyesi

Anlamayı sevmesek de hayatın tokmağı kafamızdan inmiyor. Dünya Sağlık Günü'ne denk geldi. Şırnak Cizre'de yaklaşık 10 bin öğrenci uyuz hastalığına yakalandığı için okullar iki gün tatil edildi. Bu salgının nedenleri üstüne rivayet muhtelif değildi elbet. Şehrin şebeke suları incelendiğinde 'koliform' bakterisi bulunmuştu: zaten bir aydır şehir şebekesinin onarımı nedeniyle sular akmıyordu. Eczanelerden uyuz ilacı bulmak çok zordu. İlçedeki eczanelere gelmiyordu. Belediye Başkanı'nın sözleri, bu uyuz salgınını tarihsel perspektifine oturtuyordu: "İlçemiz iki yıl sonra 100yaşına giriyor. 98 yıldır su klorlama tesisatı kurulmamış." Sağlık Hakkı Hareketi Derneği Yönetim Kurulu üyesi Dr. Mustafa Sütlaş, "Yöredeki insanlar fırsat eşitsizliğinin kurbanı olarak sağlık hizmetlerinden yoksun. Sorun uyuza yakalandıkları anda ilgili bilgiye, yetkiliye ve tedaviye ulaşamamalarında. Sağlık hizmeti devlet tarafından eşit, ücretsiz ve ulaşılabilir olarak sağlanması gereken bir hizmet, temel bir hakken, Türkiye'nin bir kısmı bu hizmetten yoksun" demiş.

Ağzımızda yüz yıllık bir klişe gibi geveleyip durduğumuz '30 bin can alan terör olayları' sırasında en çok canı yanmış, en büyük acılarla kavrulmuş topraklardan biri Şırnak. Savaşın durup soluklandığı o uçucu dönemin nasıl hayat adına değerlendirilemediğine çarpıcı bir örnek değil mi, binlerce uyuz çocuk? Başı okşanacak, elinden tutulup dünyayla barıştırılacak çocukların sağlığını korumak konusunda bile en ufak bir hassasiyet göstermemiş olanlar, büyük şehirlerimizde çocukların hırçın haydutlara dönüşmesine şaşırıp kalmamızı isteyenler. O çocukların bir kısmı Ora'dan gelenler. Birkısmı, Ora'dan gelenlere tahammül gösteremeyenler. Ora'dan gelenler, büyük şehirlerde küçük birer casus gibi, hayata karışamadan, yoksulluktan ve elinden çok çektiği hoyratlıktan yakınmaya bile fırsat bulamadan hayatta kalmaya çalışıyor. Güvence inşaatları paramparça. Ya Ora'da kalanlar?

Ora'nın çocukları

Diyarbakır'da öldürülen çocuklar kimdi? Tutuklananlar kim? Buradaki kapkaççı, tinercilerin akrabaları.

Onlar da kundakçı, terörist, savaşçı. Başbakanımız, aşinası olduğumuz nadan üslubuyla onların ana-babalarına bağırıyor, tehditler savuruyor. 'Kadın da çocuk da olsa güvenlik güçlerimiz terörün maşaları için gereken her türlü müdahaleyi yapacak' diyor, 'Çocuğunuza sahip çıkın' diye haykırıyor.

Öldürülen PKK militanlarının cenaze törenleri sırasında beşi çocuk 10 kişinin ölümüne neden olan olaylara karıştıkları iddiasıyla gözaltına alınan 199 çocuktan 91'i tutuklandı. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı avukat Cengiz Analay, savcılık ifade tutanaklarına da geçen işkence ve kötü muamele olaylarını anlatıyor: "Yaşları 12-18 olan tüm çocukların yakalama esnasında öldüresiye dövüldükleri, götürülürken döve döve İstiklal Marşı okutulduğu, götürüldükleri ilgili birimlerde ellerinin arkadan kolibandı ile bağlanması suretiyle soyuldukları, ardından soğuk suyun altına sokuldukları, beton üzerine uzandırılarak saatlerce dövüldükleri, birçok hakaretle karşılaştıkları, dört gün boyunca yemek verilmediği, verilen bir parça kuru ekmeği de tükürmek suretiyle vermek gibi ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz birçok insanlık dışı fiiller tespit edilmiştir. Çocukların büyük çoğunluğunun doktor raporu var, işkence-darp izleri mevcut, savcılık ve sorguda serbest kalanların resimleri alındı, vücutlarındaki izlere ilişkin tutanaklar tutuldu."

Sizce de o küçük haydutlar hak ediyor mu böylesi bir muameleyi?

Onları sokaklara süren ana-babaları düşünsün dediğinizi duyar gibi oluyorum. Barış istemiyor muydunuz?

O çocuklar da ortalığa dökülmüş, düstursuzca varoluşlarının hesabını soruyor. Onlar, kendi yoksul varoluşları içinde acıların en büyüğüyle yaralanmış çocuklar. Onların içine doğmuş bulunduğu dünya, kendini ancak şiddetle ifade edebileceğin bir yarı cehennem. Onların başına gelen, insan insan olalı bir çocuğun başına gelebilecek en korkunç şey. O çocukların gözleri önünde defalarca anaları, babaları dayak yedi. Aşağılandı. İşkenceden geçti. Çocukların gözleri önünde babalarına dayak atar analarını tekmelerseniz, savaş duygusundan ne siz, ne sizin çocuklarınız, ne de o çocuklar kurtulabilir. O çocukları doğdukları andan itibaren seferberlik koşullarına mahkûm edip, savaş esiri muamelesi gösterirseniz, onlar da savaşçı olacaktır. Ah, Rosa Luxemburg dememiş miydi: "İç savaş, sınıf savaşının bir başka adıdır, o kadar."

Kaybedecek hiçbir şeyleri kalmamış. Olmamış zaten. Ölümü akıllarından geçirmiyorlar belki. Çevrelerinden o kadar çok insanın öldüğünü gördüler, işittiler, tanık oldular. Ama kendilerine yakıştıramıyorlar hâlâ. Hayatı kendilerine yakıştırmaya imkânları elvermiyor zaten.

Mardin Kızıltepe'de babasıyla birlikte vurulup öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz için de çocuğun da terörist olabileceği ve teröristin hak ettiği muameleyi görmesi gerektiği üstüne fikir üretenler olmuştu.

O çocuklardan vazgeçersek, onları şefkatle iyileştirip yatıştırmazsak kapımızı ölüm tutmuş demektir.

Çocukların canları bu kanlı satranç tahtasına sürülmüşse bir kez, hiçbir hamle kaybettiğimiz hayatı geri getiremez.

Bu yazıyı da hepimiz farklı okuyacağız. Babaları gözleri önünde dayak yemiş, itilip kakılmış, belki acıyla yalvartılmış insanlar farklı okuyacak. Babaları güçlü olanlar farklı. Çocuklardan alıyoruz yine haberi. Onlar hayatlarını oynuyor. Biz ne yapacağız?
Alıntı ile Cevapla
Ömmes kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (10-04-2006), Mazhi (12-04-2006)
  #37  
Eski 10-04-2006, 23:05
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

//PKK Kuruluş Bidirgesinden;

- ‘Kürdistan’ın tüm zengin kaynaklarını, sularını, toprak ürünlerini çılgınca sömüren Türk burjuvazisi, kendi ekonomisini canlandırmaya hizmet ettirmektedir. Kürdistan halkının karşı karşıya olduğu düşman gücünün azgın karakterinden ve halklar düşmanlığından kaynaklanan bu uygulamalarınkarşılığı da gerektiği gibi verilmelidir.’

- ‘PKK hareketinin ortaya çıkışını kavramak, Kürdistan gerçeğini de kavramak için zorunludur. Halkımız, bin yıllık acı ve öfkesini ulusal bağımsızlık savaşında bir silah olarak düşmana çevirmelidir.’

- ‘Kürt uluslaşması... ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve askeri alanlarda, Türk sömürgeciliğiyle dişe diş bir mücadele vermekten geçer.//

.....

// İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde 1998 yılında Organize Suçlar Bürosu'nu kuran polis müdürü Adil Serdar Saçan;

Uyuşturucudan beyaz kadın ticaretine, silah kaçakçılığından kapkaça, otoparkçılıktan, çay bahçesi işletmeciliğine kadar pek çok alandan beslenen mafya, etnik bir değişim yaşıyor.

Bu tespiti yapan uzmanlar, Karadeniz kökenli mafya grupları zayıflarken onlardan boşalan yerleri Kürt kökenli mafya grupları doldurmaya başlamıştır.'Günde ortalama on eylem yapılıyor. Sokaklar mafyaya teslim edildi. Mafya da ayrılıkçı Kürtçü gruba teslim edildi.

Otopark mafyası, kapkaç mafyası, dilenci mafyası, pazarcı mafyası, otogar mafyası, hal mafyası, bölücü Kürtlerin elinde.
Tahtakale, Polonya pazarı yine aynı grubun elinde' dedi.//

// İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah;
'Sokaklarda kadın pazarlayan o gençlerin neredeyse tamamı Güneydoğu Anadolu Bölgemiz'in bazı yörelerinden sistemli ve örgütlü bir şekilde İstanbul'a ve diğer büyük şehirlerimize gelen, getirilen çocuklar.'//

// Hollanda Polis Teşkilatı Başkanı Johan Van Kastel;
'Yakaladığımız uyuşturucu satıcılarının hemen hepsinin Türkiye'de aile bağı var. Çoğu bir aşiretin üyesi. Kürt organize suç şebekeleri sadece uyuşturucu ile değil insan kaçakçılığı ve haraç toplama işinde de Hollanda'da suç işliyorlar'dedi.//

//Almanya'da uyuşturucu ve organize suçlarla mücade için özel olarak kurulan ZKA'nın (Zollkriminalamt) yaptığı bir araştırma;
Araştırmaya göre bu suçu işleyenlerin,
Yüzde 4'ü Mardin, yüzde 4'ü Diyarbakır, yüzde 2'si Birecik, yüzde 2'si Gürpınar, yüzde 2'si Iğdır, yüzde 2'si İdil doğumlu. //

// PKK'nın Kürt kökenli suç örgütlerini kullandığını dile getiren eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan;
'Bugün Türkiye'deki mafya hareketine bakıldığında bundan PKK'nın önemli bir pay aldığı gözlenmektedir.

Adi suçların bile giderek siyasi suçların etkisi altına girmesi tesadüf değildir. Kürt kökenli mafya hareketleri son dönemlerde tekrar güçleniyor. Dolayısıyla PKK da güçlenmeye başlıyor. İkisi birbiriyle bağlantılı bir olaydır.//

// DİYARBAKIR başta olmak üzere Doğu ve Güney-doğu’da olanları, Gemlik, Bozüyük, Trabzon, Mersin ve İstanbul’da denenen kalkışmalar üstüne,

DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan;
3-5 taşla geri çekilmemiz mümkün değildir. Daha büyük mitinglerde, daha büyük eylemlerde buluşacağız’ //


Nasıl ki;
Asıl amacı Şeriat Devleti Kurmak olanların ‘TÜRBANI’ bir siyasi simge olarak bayraklaştırmaları karşısında,
Laik, Demokrat Ulus Devlet yanlısı Ülkücü Hareket yanlılarının türban olayını, bir DİN VE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ mücadelesi sanıp sahiplenmeleri,

Ne kadar büyük tehlike ise,

pkk denilen ırkçı bölücü hareketin verdiği, Türkiye Cumhuriyetini yıkma mücadelesi karşısında,

Çağdaş Laik, Demokratik SOL unsurların, bu yıkıcı bölücü hareketleri, sadece insan hakları mücadelesi sanarak destek vermesi de,

Bir o kadar TEHLİKELİDİR.



Not;
İran; ‘Şahı Devirdik’ diye sevinen solcu-devrimcilerin mezarları ile doludur.
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (16-04-2006), Ramo (11-04-2006), Süvari (13-04-2006)
  #38  
Eski 11-04-2006, 21:41
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

İki liseli arkadaş, liseyi bitirdiklerinde yurt dışında eğitimlerine devam etmek üzere yıllardır harçlıklarını biriktirmişler ve Liseyi bitirdiklerinde Milli Eğitim Bakanını ziyarete gidip, yurtdışında okumaya gönderilmelerini talep etmişler.

Ancak, Bakan gençlerden birini dışarı çıkartmış ve içerdekine,
- Seni gönderebilirim, ama arkadaşını gönderirsem dedikodu olur 'oğlunu gönderdi derler' onun için onu gönderemem demiş.

Bu durum dışarıdaki öğrenciye de söylendiğinde, arkadaşına,
- Madem öyle, benim biriktirdiğim parayı da sen al, hiç olmazsa biriktirme amacımı kısmen gerçekleştireyim, der ve yıllardır fedakarlıklarla biriktirdiği tüm parayı arkadaşına verir.

Evet, bu Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL dir.
Dedikodu olmasın diye göndermediği oğlu ise,
bugünün ünlü şairi Can YÜCEL dir.

Bu gerçek hikaye henüz bitmedi.

Arkadaşı, İsviçre'ye gider ve burada tıp eğitimi alır. O kadar başarılı olur, o kadar başarılı olur ki, dünyada O'nun adını duymayan bir tıp adamı kalmamıştır.

Bu profesör Türk olduğunu her fırsatta haykırmış, kendi icat ettiği, tasarladığı ameliyat aletlerine; Ayşe, Ceylan, Leyla, Eşek Semeri gibi Türkçe isimler vermiş ve konusundaki her tıp adamı bu isimleri kullanmaya başlamıştır.

Tahmin edeceğiniz üzere bu kişi Türkiye de bir hastane açmak istemiş ama Türk Bürokrasi duvarını aşamamış ve halen bunu gerçekleştirememiştir.

Oysa İsviçre; ülkede 60 yaşını aşan doktorlara ameliyat izni verilmemesine karşılık iki sene üstüste yasalarını değiştirerek ona bu hakkı tanımıştır.

Evet arkadaşlar Bu ünlü cerrah sonunda Türkiye de takdir edildi ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez, TBMM tarafından "Onur Madalyası"
aldı.

Bu kişi; Profesörlerin Profesörü, Profesör GAZİ YAŞARGİL di.

Hikaye hala bitmedi,

Ünlü şairimiz Can YÜCEL'in oğlu, Yeni Can YÜCEL doktor olarak mezun oldu ve babası onu can arkadaşı Gazi Yaşargil'e gönderdi.
O da onu beyin cerrahı olarak yetiştiriyor.

Şu an Doç. Dr. Yeni Can YÜCEL...
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
account (11-04-2006), alihoca (11-04-2006), buena vista (12-04-2006), Süvari (13-04-2006)
  #39  
Eski 13-04-2006, 09:56
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Minik Söz : Tamam KADDAFI, KADDAFI, ama yiğidi öldür durumu İDİ

13.04.2006 10:45:26 Cad'da Isyanci Gucler Baskente Ulasti

Cad Devlet Baskani Idriss Deby'yi Devirmeyi Amaclayan Isyanci Gucler, Baskent N'djamena'nin Bazi Bolgelerine Girdi.

Gorgu Taniklari Ve Yabanci Diplomatik Kaynaklara Gore, Bu Sabah
Kent Disinda Baslayan Catismalardan Sonra, Isyancilardan Bir Grup, Kentin Kuzeydogu Bolgesine Girmeyi Basardi.

Kentin, Catismalarin Surdugu Bu Bolgesinde Parlamento Binasi
Bulunuyor. Kent Merkezinden De Dumanlar Yukseldigi Gozleniyor.

Kent Cevresindeki Isyanci Guclere Karsi Helikopter Saldirilari
Duzenlenirken, Hukumet Gucleri Ayrica, Isyancilari Puskurtmek Amaciyla Tank Ve Havan Saldirilari Duzenliyor.

Baskentte Bulunan Fransiz Savas Ucaklarinin Da Catisma
Bolgelerinde Uctugu Gozlenirken, Bunlarin Catismalara Katilip
Katilmadiklari Belirsizligini Koruyor.

-aa-

Minik Not : 30 nolu mesaj
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
  #40  
Eski 16-04-2006, 09:33
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yazik olur!

ANKARA

Çembere alınmak isteniyor AKP hükümeti... Bir yıl sonrasının cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça bir telaştır gidiyor:
"Bu takiyeci iktidarın gizli gündemi var, Türkiye'yi İslamileştirmek istiyor" diyenler...
"Bu iktidar, AB falan derken Türkiye'yi böldürecek, Kıbrıs'ı satacak" diye bağıranlar...
"PKK azıyor, bu iktidarın umurunda değil, devlet nerede?" diye feryat edenler...
"Bu iktidar, bir de Çankaya'yı ele geçirdi mi, her şey bitti!" diye kendilerini oradan oraya atanlar...
"Aydınlanma'nın, modernleşmenin şanlı öncüsü" diye askere üstü örtülü örtüsüz darbe çağrısı yapanlar...
Ortak hedef malum:
Her ne pahasına olursa olsun, AKP'nin yolunu kesmek... Güneydoğu'da yangını büyüterek, Türkiye'yi istikrarsızlaştırarak, askeri müdahale yolunu açarak, bir erken seçim ile AKP hükümetini etkisizleştirmek, mümkünse devirmek... Böylece, Türkiye'yi Avrupa Birliği rayından da çıkarmak...
Tehlikeli bir oyun!
Oyunun farkında AKP.
Paçayı da kaptırmak istemiyor.
AKP'nin önde gelenleri, kurmayları öncelikle gizli gündem konusunu reddediyorlar. Takiye yapmadıklarını belirterek, gerçekten gizli gündemleri olsa, "Türkiye'yi 17 Aralık'a, 3 Ekim'e getirmezdik, Türkiye'yi bu kadar kararlılıkla AB yolunda yürütmezdik" diyorlar.
Merkez Bankası ve Hamas konusundaki yanlışlarla eleştirilere kulak veriyorlar. Ancak, gerek Merkez Bankası Başkanlığı olayını ya da Hamas'ın Ankara ziyaretini 'gizli bir anayasa'nın uygulanması olarak göstermenin gülünç olduğunu söylüyorlar.
Güneydoğu'da yangına gelince:
PKK ile mücadele, ama daha çok demokrasi hedefini göz ardı etmeden...
Bu nokta hep vurgulanıyor.
Ya olmadık bombalar patlar, rezil provokasyonlar sergilenir de, AKP bir yerde kendi iradesi dışında terör tuzağının içine çekilebilir mi? Böyle bir ihtimal yok mu sorusu bir ölçüde yanıtsız kalabiliyor.
Güneydoğu konusunda iyi niyetli, akıllı, gerçekçi değerlendirmeler yapılıyor.
Ama bir de siyaset gerçeği var:
Özellikle Ankara'dan bakınca, siyasetin seçim havasına girdiği görülüyor. Böyle olunca, bir iktidar partisi olarak AKP'nin, Güneydoğu ve Kürt sorunu dahil neyi, neden yapacağı ya da yapamayacağı konusu daha anlaşılır hale geliyor.
Bu açıdan örneğin Güneydoğu konusunda daha milliyetçi bir söylem... "AB, Türkiye'yi böler!" veya "AB, Kıbrıs'ı sattırır!" sloganları bazı çevrelerde prim yaptığı için, MHP ile CHP de böylesi söylemlere sarıldıkları için, seçim öncesi Güneydoğu, AB ve Kıbrıs konularını arka plana iten bir tavır...
Yine kamuoyunda prim yapacağını bilerek arada bir TÜSİAD'a çatmak, büyük medyaya bindirmek... Olmayacağını bile bile türban, imam hatip ya da YÖK konusunda bazı çıkışlar...
Seçime hazırlık mı bunlar?
Bir yanıyla öyle...
Önde gelen bir AKP kurmayına şöyle bir soru sordum:
"Merkez Bankası ısrarınız ya da Hamas'ın Ankara ziyareti, özellikle 'beyaz Türkler'in kafasında soru işaretlerine yol açtı. Ekonomi ve AB konularında sizi destekleyen, özellikle 3 Ekim'le birlikte heyecan duyan bu çevreler, son zamanlarda fazlasıyla tedirgin... Gizli gündem, gizli anayasa soruları zihinlerini kurcalamaya başladı."
Yanıt ilginçti:
"AKP'nin kamuoyunda parti olarak meşruiyeti açısından bu çevrelerin, 'beyaz Türkler'in hiç şüphesiz önemi var. Ancak oy açısından aynı şeyi söylemek mümkün değil."
Yalnız bu yanıt bile Türkiye'nin seçim dönemine girdiğini, bu dönemde -belki ekonomi hariç- her şeyin 'oy havuzu'nu göz önünde tutarak ayarlanacağını gösteriyor.
Altı gündür Ankara'da AKP'nin, yani 'iktidar kulisi'nin havasını anlatmaya çalışıyorum. Döne dolaşa hep aynı noktaya gelmek mümkün:
Cumhurbaşkanlığı seçimi...
Bir başka deyişle Çankaya savaşları başlamış durumda.
Evet öyle.
Eğer oyun yanlış oynanırsa, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, özellikle AKP tarafında bir Tayyip Erdoğan, bir Abdullah Gül hatalı hamle yapar, yanlış topa vururlarsa, Türkiye için çok şey demek olan 'istikrar'ın içine edilir, yazık olur.
İyi pazarlar!

h.cemal@milliyet.com.tr
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:13 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce