#1
|
||||
|
||||
Gercekler ve Dünya Hali
AFIFE JALE - SELAHATTIN PINAR ASKI... Sahne 1: 1902 dogumlu Selahattin Pinar, Ticaret Mektebi'ni birakip müzige basladi. Oysa babasi eski Denizli milletvekili Sadik Bey, onun hukukçu olmasini istiyordu. Bir gün Denizli'den gelen esraf için kurulmus bir sofrada Sadik Bey'e oglunu sordular; Selahattin de sofradaydi. Sadik Bey o yokmus gibi "Selahattin çalgici oldu" dedi. Selahattin ayaga firladi ve "Babacigim, rica ederim, ben çalgici degil, sanatkârim" diye diklendi. Sadik Bey, pek sevimsiz bir küfürle yanitladi bu çikisi... Bunun üzerine Selahattin Pinar, ceketini alip sofrayi terk etti. Kapidan çikarken döndü ve söyle dedi:"Babacigim, bir gün gelecek, benim adimla anilacaksiniz." Sadik Bey, yani basinda bulunan gaz lambasini ogluna dogru firlatti. Çikan yangini güç bela söndürdüler. Selahattin kapiyi çarpip çikmistibile... Asla baba evine dönmeyecekti. Sahne 2: Mektebi'nde okuyordu. Ama onun akli tiyatrodaydi. Oysa Müslüman kadinlara sahneye çikmak yasakti. Buna ragmen 16 yasinda talebe olarak Darülbedai'ye basvurdu ve kabul edildi. Babasi Hidayet Bey, kizini bu sevdadan vazgeçirmek için çok ugrasti. Basaramayinca sertlesti. Ona "Fahise" dedigi bir gün "Benim Afife diye bir kizim yok" diye gürledi. Zaten Afife artik sahnede, "Jale" adini kullaniyordu. Sanati için baba evini terk etti. Sahne 3: Hicaz makamindaki o Selahattin Pinar bestesindeki gibi, "Bir bahar aksami",rastlastilar. Istanbul Kusdili çayirinda... Hafiz Burhan konserinde... Selahattin Pinar, üstadin arkasinda tambur çaliyordu. Nicedir saz salonlarinin en sevilen besteci ve icracilarindan biriydi. Afife Jale ise Darülbedai'de sahneye çikarak "Tiyatrodaki ilk Müslümanm kadin oyuncu" olarak tarihe geçmis, ancak tiyatro zaptiye tarafindan basilinca kapi önüne konulmustu. Issiz, sahnesiz ve kimsesizdi. Acisini yatistirici haplarla dindirmeye çalisiyordu. Ikisi de 25 yasindaydi. Belki de güftedeki gibi "Içimde uyanan eski bir arzu/ dedi ki yillardir aradigim bu/ simdi soruyorum büküp boynumu/ Ah,daha önceleri neredeydiniz" dediler. Ve evlenmeye karar verdiler. Sahne 4: Gençliklerini acilar içinde harcamislardi. Evlenince hayat boyu iskaladiklari her seyi birlikte yapmaya çalistilar. Evde saklambaç oynadilar. Bahçede enginar yetistirip yaristirdilar. "Bir çocuk resmi" kivaminda siirler yazdilar. Pinar çaldi; Afife dinledi. Ancak güzel günler uzun sürmedi. Afife, tiyatrosuz yasayamiyordu ve tiyatronun boslugunu uyusturucularla dolduruyordu. Suriyeli bir eczaci onu morfine alistirmisti. Selahattin Pinar, bir gün esinin ögle uykusu için çekildigi odasinin anahtar deliginden içeri baktiginda, damarina morfin siringa ettigini gördü ve çöktü. Morfin için eczaciyla iliskiye girmisti Afife... Ama Pinar, esine öfkeden çok, merhamet duyuyordu.. Onu hayata döndürebilmek için çirpinmaya basladi. Sürekli melankolik besteler yapar olmustu. Sahne 5: Çirpindilar, bu gidisi geri çevirebilmek için... Olmadi! Selahattin Pinar, kendisi de morfin tuzagina düser gibi oldu. Bunun üzerine Afife, "Terk et beni" diye yalvardi ona... "Yoksa sen de mahvolacaksin, birak beni gideyim" dedi. Pinar, 6 ay sonra Afife Jale'yi terk etti. Simdi ikisi için de en kötü yillar basliyordu. Afife, kimsesiz ve bes parasiz, tenha parklarda yatip kalkar, asevlerinde karnini doyururken ayrildigi esinin kendisinin ardindan yazdigi sarkilari tas plaktan dinleyip agladi. Ayrilik acisini yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen Selahattin Pinar ise hiç birlikte yatmayacagi bu kadindan kisa sürede ayrildi. Son sahne Afife Jale, kimsesizliginin, terk edilmisliginin, yoksullugunun son duragi Balikli Rum Hastanesi'nde, bir deri bir kemik veda etti hayata... Ölümü, gazetelere haber bile olmadi. Cenazesine 4 kisi katildi. Mezar yeri de mektuplari ve fotograflariyla birlikte kaybolup gitti. Unutuldu. Selahattin Pinar, Afife'nin ölümünün ardindan paraladi kendini... Nice ölümsüz, hicran dolu besteye imza atti. Son katildigi radyo programinda "Hatiralar" sarkisini seslendirdi: "Beni de alin koynunuza hatiralar/ dolanip kalayim bir an boynunuza hatiralar" Bir süre sonra müdavimi oldugu Todorimeyhanesine gitti; doktorlarin yasak ettigi ne varsa hepsini ismarlayip sofrayi dösetti. Rakisini yudumlarken son nefesini verdi. "Her yil ölüm yildönümümde mezarima bir büyük raki dökün"diye vasiyet etti. Son yolculuguna mezarlikta kendi bestesi çalinarak ugurlandi: "Söndü yadimda akisler gibi askin seheri..." CAN DÜNDAR
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker |
#2
|
||||
|
||||
Tabiki zaten Tesettür de yoktur...
26 Aralık 2007
Özdemir İNCE Nur Suresi, 31. ayet (24:31) KİŞİSEL olarak ne başörtüsü ile ne de türban ile herhangi bir sorunum var. Ama örtünmeyle ilgili yalan, safsata ve hurafe yayanlarla kavgam var. Türbancılar, bu örtünme tarzının Kuran’ın tartışılmaz buyruğu olduğunu ileri sürüyorlar. Ama Azháb Sûresi’nin 59. ayeti; Nûr Sûresi’nin 30, 31 ve 60. áyetleri dışında Kuran’da bir başka hüküm yoktur ve türban şaklabanlığı Kutsal Kitap’da yer almamaktadır. İKİYÜZLÜLER Bunu öğrendiğim için: Faiz ve kredi kartının İslam’a aykırı olmasına karşın türbancılar tarafından kullanıldığını; türbancıların, İslám’a ters düşmesine karşın, Cumhuriyet’in yapı ve kurumlarına, yasalarına ve özellikle Devrim Yasaları’na uymak zorunda kaldıkları halde nasıl olup da dinden çıkmadıklarını soruyorum. Bu işte bir ikiyüzlülük var! İkiyüzlülük sadece türbancılarda değil! İkiyüzlülüğün en tepesinde Kuran çevirmen ve yorumcuları bulunuyor. Bunun en çarpıcı kanıtını, Mustafa Sağ, "Evrensel Çağrı, Kur’an Meáli" (Final Pazarlama Yayını) çevirisine yazdığı önsöz ve açıklamalarda veriyor. Mustafa Sağ’a göre geleneksel çevirmen ve yorumcular Nûr Sûresi’nin 31. ayetini geleneğe uyarak ve birbirlerini taklit ederek yanlış çeviriyorlar. Müthiş bir iddia! Mustafa Sağ’ın açıklamasını olduğu gibi aktarıyorum. HIMAR = ÖRTMEK "Kuran ayetinde ’başörtüsü’ diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen tüm Kuran tefsirlerinde ve çevirilerinde Kuran ayeti ’başörtüsü’ olarak çevrilmiştir. Halbuki ayette geçen "HIMAR’ kelimesi ’Baş örtmek’ anlamında değil, sadece ’örtmek’ anlamına gelmektedir. Eğer, herhangi bir şey örtülecek ise. O şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, başörtüsü dendiği zaman da "örtmek" ("hımar") kelimesinin yanına "baş" ("re’s") kelimesinin ’hımarü-re’s’ şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki ’hımar’ (’örtü’) kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime ’cuyub’ kelimesidir ki, ’yaka’ veya ’göğüs’ anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime ’cuyub’ bir başka ayette (28:32) Hz. Musa’nın ’göğsüne/koynuna elini soktuğu’ şeklinde geçer. Yani, ’cuyub’ kelimesi, ’hımar’ örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman ’bihumûrihinne ala cuyubihinne’ başını örtmek değil, ’göğsünün üzerini örtmek’ anlamına gelmektedir. Geleneksel tüm yorumcular, Kur’an ayetini bilimsel bakışla değil de, birbirlerini taklit edip, ’Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler’ diyerek ’Felyedribne’ fiilini de ’örtsünler’ diye tercüme etmişlerdir. Bu geleneksel yorumcular ’DaRaBe’ kökünden gelen bu kelimeyi burada, ’Başörtülerini örtsünler’ derken, bir başka yerde aynı ’DaRaBe’ kelimesini ’Kadınları DÖVÜN’ (Bak. 4:34) diye çevirmişlerdir. Özetle, Kuran’ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kuran’ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleşmesinden kaynaklanmaktadır." (S. 373) GERİSİ ALİMLERİN İŞİ Mustafa Sağ’ın iddialarını Arapçadan denetleyecek durumda değilim. Ancak Nûr Sûresi’nin 31. áyetinin Fransızca ve İngilizce çevirileri onun iddialarını desteklemektedir. Ben bu çok önemli iddiayı sütunuma aktararak kamusal-toplumsal görevimi yerine getiriyorum. Gerisi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve İslam alimlerinin işi!..
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#3
|
||||
|
||||
Bir varmış, bir yokmuş....
Yapıştırmak için burayı tercih ettim. Çünkü dünyanın gidişatı ve gerçeklerden ne kadar uzaklaştığımızı, maddeci bir varlığa dönüşüyor olduğumuzu tekrar farkettirmek, bazı güzel duygu ve kavramları geciktirmeden yaşamak üzere zamanımızın geçiyor olduğunu ise hatırlatmak istedim sadece , nazicane....
Her daim güzelliklerle kalınız........... Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"... Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar... Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi. Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum! Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman? Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını? Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında? Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda? Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor? Müşfik KENTER
__________________
meraklı: üzerine vazife olmayanla ilgilenen.. Herşeye burnunu sokan..."merak ediniz, öğreniniz ki yeni ufuklarda başarı sizin olsun." |
#4
|
|||
|
|||
Astroloji dediğimiz...
Kaynak
http://www.millifolklor.com/sayfalar/74/04_.pdf ÖZET Ermeni harfleriyle yazılmış Kıpçakça metinler XVI-XVII. yüzyıllarda başta Lvov ve Kamenets-Podolsk olmak üzere Ukrayna’da, Lehistan’da, Romanya, Moldavya, Kırım ve Türkiye’de bir buçuk yüzyıl boyunca rağbet gören metinlerdi. 1521-1669 yıllarında Ermeni alfabesiyle, fakat Kıpçak dilinde düzenlenmiş ve günümüze kadar ulaşmış olan 112 yazılı eser yaklaşık 25-30 bin sayfaya ulaşmaktadır. Söz konusu eserler Viyana Milli Kütüphanesi, Matenadaran Eski Elyazmalar Enstitüsü, Lehistan-Varşova Arşivi vs. gibi Avusturya, Hollanda, İtalya, Lehistan, Romanya, Rusya, Ukrayna, Ermenistan vs. olmak üzere dünyanın çeşitli ülke ve kütüphanelerinde muhafaza edilmektedir. Bu makalede, Matenadaran-Mesrop Maştots Adındaki Eski Elyazmalar Enstitüsü’nde bulunan Kıpçak Ermenileri veya Gregoryen Kıpçaklara ait 12 Hayvanlı Eski Türk Takvimi ve takvimdeki hayvan adlarının Ermenice tercümesini içeren No: 1232 kayıtlı bir belge ele alınarak Kırgız, Altay vs. diğer Türklerin takvimleriyle karşılaştırılması yapılmış, bu takvim hakkında kısa bir bilgi verilmiştir. Makalenin maksadı On iki Hayvanlı Türk Takviminin detaylı incelemesini yapmak değildir. Makalede Ermeni harfleriyle yazılmış Türkçe metinler, Gregoryen Kıpçaklar ve kültürlerindeki bazı Türklük unsurları, dil özellikleri hakkında mülahazalar ana konuyu teşkil etmektedir. Anahtar Kelimeler Gregoryen Kıpçaklar, Ermeni Harfleriyle Yazılmış Türkçe Metinler, On iki Hayvanlı Türk Takvimi, Kırgız Takvimi. Miladî Takvime göre ayların kırgızca adları, baslangic bitis tarihleri 1. Calğan Kuran 21. Mart-20 Nisan (Kuran=Erkek Karaca) 2. Çın Kuran 21 Nisan-22 Mayıs 3. Buğu (=Geyik) 23 Mayıs-22 Haziran 4. Kulca (=Dağ Koçu) 23 Haziran-22 Temmuz 5. Teke (Teke, erkek keçi) 23 Temmuz-22 Ağustos 6. Baş Oona 23 Ağustos-22 Eylül (Oona=Sayga, bozkır antilopu) 7. Ayak Oona 23 Eylül-21 Ekim 8. Toğuzdun Ayı 22 Ekim-20 Kasım 9. Cetinin Ayı 21 Kasım-20 Aralık 10. Beştin Ayı 21 Aralık-19 Ocak 11. Üçtün Ayı 20 Ocak-20 Şubat 12. Birdin Ayı 21 Şubat-20 Mart Baslangıç-Bitiş tarihleri hergün gazetelerde gördüğümüz burçların başlangıç-bitiş tarihleri |
#5
|
|||
|
|||
bambaşka bir dünya
__________________
Buyuk ve onemli kararlar kisiseldir. |
#6
|
||||
|
||||
FİTNE bu işte....
http://www.bivouac-id.com/2008/03/27/fitna-le-film/
Hollanda'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders, daha yayımlanmadan İslam dünyasından büyük tepki gören 'Fitne' adlı Kuran karşıtı belgeselini dün nihayet www.liveleak.com adlı sitede görücüye çıkardı. Wilders'in Kuran'ı 'faşist bir kitap' olarak lanse ettiği 15 dakikalık filmi Kuran kapağı görüntüsüyle başlıyor. Ardından 2005'te Müslüman dünyada infial yaratan ve Hz. Muhammed'i sarığında bomba ile tasvir eden karikatür ekrana geliyor. Sonra Kuran'ın 8. suresinin 60. ayeti İngilizceye şu tercümeyle veriliyor: "Onlara karşı, toplayabildiğiniz kadar kuvvet ve atlı birlikler hazırlayın. Böylece hem Allah'ın düşmanlarının ve kendi düşmanlarınızın kalplerine korku salabilirsiniz." 11 Eylül saldırılarında uçağın İkiz Kulelere çarpışı ve akabinde Mart 2004'te 191 kişinin ölümüyle sonuçlanan Madrid bombalamalarının kurbanlarının cesetleri ekrana geliyor. Filmin sonunda birinin Kuran'ın sayfalarını çevirişi görülüyor ve yırtma sesi duyuluyor. Ekranda şu yazı yer alıyor: "Duyduğunuz yırtılma sesi bir telefon defterine ait. Kinci ayetlerin bulunduğu sayfalarını yırtmak bana değil, Müslümanlara düşer. İslamlaştırmayı durdurun. Özgürlüğümüzü savunun." Gece gündüz polis koruması altında bulunan Wilders yayından sonra "Bu bir provokasyon değil, ama bana kalırsa son uyarı" dedi. (afp, Reuters) http://www.ntvmsnbc.com/news/441020.asp?cp1=1 31 Mart 2008 Pazartesi Fitne yayından kaldırıldı Hollandalı yabancı karşıtı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders’in İslam karşıtı filmi “Fitne”, gelen tehditler üzerine yayınlandığı internet sitesinden kaldırıldı. İngiltere merkezli “liveleak.com” adlı sitede yer alan açıklamada, “Bugün ifade özgürlüğü adına üzüntü verici bir gün. Ama güvenliğimizi düşünmek zorundayız” denildi. İslam ülkeleri, peş peşe kınama mesajları yayımlarken, Hollanda’nın Utrecht kentinde, 2 araç ateşe verildi. AB Dışişleri Bakanları ise İslam’ı şiddetle eş gösteren filmdeki mesajın kabul edilemez olduğunu belirtti. Ancak, bakanlar, Hollandalı siyasetçi Wilders’ın ifade özgürlüğü çerçevesinde filmi yapmaya hakkı olduğunu savundu. İran, tepkisini aktarmak üzere Hollanda büyükelçisini dışişleri bakanlığına çağırdı. İran yönetimi, Wilders’in filmini utanç verici olarak niteledi ve Avrupa ülkelerinden filmin gösteriminin durdurulmasını istedi. İran ayrıca, Hollanda ve AB’nin dönem başkanı Slovenya’nın büyükelçilerini dışişleri bakanlığına çağırdı. Film, Ürdün meclisinin de gündemindeydi. Meclisteki 110 milletvekilinden 48’i hükümete Hollanda’yla ilişkilerini kesme çağrısında bulundu. Endonezya’da, Hollanda Büyükelçiliği önünde toplanan “İslam’ı Savunanlar Cephesi” üyelerinden oluşan yaklaşık 49 kişilik bir grup, binaya boş şişeler ve yumurta fırlattı. Gösteride çok sayıda polis, güvenlik önlemi aldı. Televizyonların kabul etmemesi üzerine, internette yayınlanan kısa filmde, günümüzde yaşanan terörün kaynağını İslam olarak gösteriliyor, İslam’ın Batı uygarlığını yok etmek istediği öne sürülüyor. +++++ Minik Açıklama : Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek (fitneye tabi tutarak) imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35)
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#7
|
||||
|
||||
..........
Yatak odası konuşmaları Aşağıdaki yazıya benim zerre kadar katkm yoktur. Ama okuduğumda o kadar güldüm ki, paylaşmadan edemedim. Bugünlerde milletçe ihtiyacımız olduunu düşünüyorum... - Hıdır... Hdıııırrrr.... - Hıııı??! Ne vaaarr?? - Uyuyon mu? - Yok böğrülce ayıklıyom... Soru mu lan bu Hacer? Uyuyom tabii ya ne edecem... Yat sen de zıbar hade... - Senin işin bitti tabii, devirip gıçın yatabiliyon... Şipşak yap, sonra horul da horul uyu... Bir kere de geç gelsen dişimi kırıcam... - Geçen gece eve geç geliyon diye dırdır ettiydin de, ben senin diini kırdıydım ya daha ne istiyon? - Ben o geç gelmekten bahsetmiyom... Birlikte gelmekten bahsediyom... - Beraber mi gelecen? Kız o saatte dışarda senin ne işin var ki eve benimle gelecen lan? - Off be Hıdıır off beee Hıdııırr. Sen beni anlamıyon... - Ya sabııırrr... Uykumu gaçırdın gene bak, de hele ne istiyon... - Orgazm neyin istiyom tamam mı? Orgazm olmak benim de hakkım... - Orgazm da ne lan? - Hıdır... Bazen diyom ki kendi kendime acaba ben de zoofili mi var? - Ne fili? Ne diyon ya? - Zoofili... Yani hayvanlarla ilişkiye giren dimek. Eh ben de senin gibi bir öküzle her gece yatağa girdiğime göre... - Sen bana küz mü dedin? - Bildiğin kelimelerden konuşunca anlıyon bakıyom... - Ya Hacer yat diyom sana... Orgazmmı... Yok bilmemne filiymiş... - Ne fili be cahil ayı... Zoofili... - Hacer yarından tezi yok o kadının evine temizlie gitmiyon tamam mı? - O kadın dediğin koskoca bir yazar tamam mı? Doğru konuş. Feministlerin başı... Lideri... İdolüm o benim. - Ne dol ne dol? - İdolüm deyyom... Onun evini temizlemek benim için şerefdir tamam mı? Bütün kitaplarını, dergilerini okuyom ben onun... - Sonra da yalan yanlış öğrenip benim uykumu kaırıyon... Sana ne lazım orgazm.... Onlar zengin garları için... - Heç de bile... O fizyolojik bir ihtiyaç... - Fiz...yo...ne? - Milletin kocaları evrim geçirdi metroseksüel oldu... Sen daha bir insan olamadın be Hıdr... Evrim... evrim... eviluşın... - Haceeeeerrr... - Neeee? - Gız bu deminden beri dediklerini tekrar etsene peş pee... - Ne oldun lan Hıdır, yanakların al al oldu... - Dediğimi yap seeennn. - Eviluşın... Orgazm... Metroseksüel.... Zoofili... Fizyolojik... İdol... İstersen apurunist de diyem... Ne olcaksa... - De Hacer deee... Bir daha söyleee... - Ne yapıyon Hıdır... Kudurdun mu len? - Sen bu gavurca lafları edince gözüme yabancı avratlar gibi gründün de bir an... - İstemiyom Hıdır... Kendimi şu an il işkiye hazır hissetmiyom.. - Ama ben hissediyom... Gel buraya... - Bu bir konsantrasyon meselesi Hıdır.... - Gonsontrosponon diyen dilerini yirin... Gel buraya Helga... - Ne Helgası be? Adım var benim... Bireyim ben.. Bıraaaak... Yetiiiişiiiin... Aile içi şiddete maruz kalıyom... Heeeellppp...Heeellllpp! .Ayşe Arman dan kısaca Minicik yorumcuk : Hacerin yatağındaki "ne"fili nin yansımadır bilinmez ama bizim hükümet başının gölge düşümü kesinlikle ....fili sanırsam
__________________
meraklı: üzerine vazife olmayanla ilgilenen.. Herşeye burnunu sokan..."merak ediniz, öğreniniz ki yeni ufuklarda başarı sizin olsun." |
#8
|
||||
|
||||
delikanlı millet
Economist: Travestiler Türkiye'nin hoşgörü sınırlarını zorluyor
Brezilya’dan sonra, dünyanın kişi başına en çok trasvestisinin Türkiye’de olduğu, Türkiye’de her yıl yüzlerce trasvestinin gözaltına alındığı, dövüldüğü öne sürüldü. http://www.milliyet.com.tr/Dunya/Son...11.2008&b=Once Brezilya sonra biz&ver=08 |
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#9
|
||||
|
||||
En akıllı biziz...
Hayattayız yaşıyoruz, yaşarken tepkiler veriyor, yorumlar ypıyoruz.. en fazla da eleştiriyorz... Asılsız, astarsız... Bilmeden biliyor, dinlemeden duyuyor, görmeden bakıyoruz...
En akıllı biziz...... LASİK TEPKİ: "Sıraya geç kardeşim" NEOKLASİK TEPKİ: "Şeker kardeşim sıraya geçiver" REALİST TEPKİ: "Sıra var" SURREALİST TEPKİ: "Sallandıracaksın bunlardan ikisini kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?" ROMANTİK TEPKİ: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz" NATURALİST TEPKİ: "Sırana geç" MODERN TEPKİ: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa da" POST-MODERN: "Sırana geç lan ayı!" UZLASIMCI: "Acelesi olmasa öne geçmezdi; üzmeyin garibi" DEVRİMCİ: "Alt yapı sorunları çozülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek" KADERCİ: "iki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür" FELSEFECİ (septik-kuşkucu): "Ön ve arka kavramları gorecelidir.O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir" KANT'CI: "Efendim algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa,adam yok olur" KOTÜMSER VAROLUŞCU: "Herkes bir gun ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adamda ölecek" İYİMSER VAROLUŞCU: "Sıkmayın canınızı,su anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor" HUMANİST: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince,aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz
__________________
meraklı: üzerine vazife olmayanla ilgilenen.. Herşeye burnunu sokan..."merak ediniz, öğreniniz ki yeni ufuklarda başarı sizin olsun." |
#10
|
|||
|
|||
Hayatınızda ilk ve tek
Mars gezegeni Ağustos'tan itibaren geceleri gökyüzünün en parlak cismi olacak.
27 Ağustos gecesi 00.30 da gökyüzünü izleyin. Dünya'nın iki ay'ı varmış gibi görünecek.Dünya'ya bu kadar yakın geçeceği bir sonraki tarih 2287 yılı.Bugun hayatta olan hiçbir kimse bu olayı tekrar göremeyecek.
__________________
Buyuk ve onemli kararlar kisiseldir. |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|