#601
|
||||
|
||||
Idari Personel
Genel Yayin Müdürümüz Kim Peki
? |
#602
|
||||
|
||||
Dışişleri Bakanı Ali Babacan "ın halası HaticeBabacan "
!!!"HATICE BABACAN OLAYI Sonra bir gün, Hatice Babacan diye bir genç kiz çikti ortaya... Ankara Ilahiyat Fakültesi'ne kaydini yaptirip, okumaya basladi!..Yil 1969'du... Hatice Babacan; Türkiye'nin, belki de "ilk ve tek basörtülü üniversite ögrencisi"ydi!.."Sol kalemsörlerin istismari"na inat, "basörtülü olarak okumak" istiyordu!..Ne var ki;Bir süre sonra, "yasak" levhasi dikildi karsisina!.. "Hayir" diyorlardi, "Basörtülü olarak okuyamazsin!"Hatice Babacan;"Ama burasi Ilahiyat Fakültesi.. Içeride Islâm'in emir ve yasaklarini ögretiyorsunuz bize!.. Basörtüsü de, Islâm'in bir emri!.. Hem bu emri anlatiyorsunuz, hem de Islâm'in emrini çigneyip, basimi açmami istiyorsunuz!.. Bir çeliski degil mi bu?" diye sordu, dinletemedi!.."Nuh" diyor, "Peygamber" demiyordu fakülte yönetimi,"Açacaksin!"Olay gazetelere, gazetelerden kamuoyuna intikal etti.Türkiye ayaga kalkti!.. Insanlar, "bu ne perhiz, bu ne tursu?" diye sormaya basladi...Öyle ya;Hem, "bu gericiler kiz çocuklarini okutmayip, cahil birakiyorlar" diyorlardi,
http://www.mervekavakci.net/icsayfa/basdetay.asp?id=4 Çok minik Not : Yani Konu çok eski.....
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
Master kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#603
|
||||
|
||||
HAKkını vermiş...
31 Mayıs 2008
Yılmaz ÖZDİL Gafilcan... Ali Babacan haklı. Bu ülkede Müslümanlar sıkıntıda. * Mesela, türban takmıyorsan, seni Müslüman’dan saymıyorlar... Daha nasıl sıkıntı olsun? * Yalan söylüyor musun? Hayır. Rüşvet alıyor musun? Hayır. Ahalinin kıçında don yokken, sen parmağına kuru soğan büyüklüğünde, 70 milyar liralık yüzük takıyor musun? Hayır. Vatanı sattın mı? Hayır. Bırak şimdi bunları... - Türban var mı, türban? - Yok. - Olmadı ki... * Normal insan evladı gibi flört edersen, bu ülkenin Diyanet’i seni "zina" yapmakla suçluyor... Ama, "dindarım" ayaklarıyla, 9 yaşındaki kızı koynuna alırsan, çıt çıkarmıyor! Üç eşin, dört eşin varsa, normal... Tek eşin varsa, "kerhaneci" diyorlar... "Dini nikáh"ımızı "prezervatif" haline getirdiler... Takıyorsun, her türlü rezilliği yapabilme özgürlüğüne kavuşuyorsun! * "Ruhban sınıfı yok" diye gurur duyardık... İmam olmayana su yok! Takkeli, takunyalı cahil cühelanın "kanaat önderi" diye, eli ayağı öpülüyor. Camilere tezgáh açıp, "zihin makinesi icat ettik" diye para tokatlıyorlar. Devleti yönetenler, "Davul Tozu Minare Gölgesi Holding"lerin açılışlarını yapıyor. "Faiz haram"sa... Dünyanın en yüksek faizi nerede? * Ali Babacan haklı. "Samimi" Müslümansan eğer, şu anda dünyada dinimiz adına daha büyük sıkıntının yaşandığı bir ülke yok. Sevgili Anne Gerektiği yere iliştirmiş göremedim... |
#604
|
||||
|
||||
Muhteremler ;
Her ne kadar, biz arka-bahce'de siyaset felan yapmamaya azami gayret göstersek de bazen içimizdeki o ne derece gerekli olduğunun maddi izahatı olmayan vatanseverlik, bazı feveranlarımızı kusmamıza engel olamıyor. Vakit adlı şeyde son günlerin en populer yazılarını yazan Arseven namlı şeytan papucunu ters giydirme mütehassısı, cehapeyi itin anüsüne sokma procesinin son mertebesinde işi getirip arka-bahce'ye dayandırmış. Bu siteyi kurarken hiç de bu kadar gündemde ve populer olma niyetimiz yoktu ama, neyse; başa gelen cekilir. Aslında eşeklik bizde. Bakan bile ne diyor ; '' dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın''..Ben buna OHAAA diyemiyorum.Zira, biz de okunmasını istemiyorsak yazmayalım kaaardişiiim.Öyle zart zurt yazarsan Arsevenlerin de diline düşersin işte. Laf aramızda, ARsever olmak AR sahibi olmayı ne kadar ihtiva eder vallahi kestiremiyorum.Alıntı aşagıda, ne diyim ki : YİNE CHP YİNE ARKA BAHÇE!.. Ve son olarak... Bir “ACAYİP HABER”in anonsunu yapayım mı yazının şu dip taraflarında... Hadi bakalım... Yapacağımızı yine yapalım... Gerekli görüşmeler tamam... Önümüzdeki günlerde “patlayacak” bir haber daha... Mevzu mu?.. Yine CHP, Ve yine Arka Bahçe muhabbeti!.. Sahnede büyük Üniversitelerimizden birinde görevli bulunan Rektör, bir Baba CHP’li ve yine CHP’nin bir İl Başkanı var... Vali-Önder Sav muhabbetinde olduğu gibi, iş üstündeler!.. Sağolsun, okuyucum zımba gibi, yapmış yine işini!.. Hafiften ayrıntı vermek gerekirse... Haziran’ın 1’i, 09.00-10.30 saatleri arasında!.. Bir “münasebet” ki!.. Tam bir “arka bahçe” örneği!.. Yazacağız, durmak yok!.. Tâkip edersiniz değil mi?.. Serdar Arseven/ Vakit |
#605
|
||||
|
||||
Yuh Ahali !!!!
Haggaten yuh !!! Türkiye’deki IQ< 55 çiftleri birbiri ile düzüştürmeye dolaylı gayret gösteren yarışmalarının ilkinin sunucusu, eski balıketi,şimdilerin jumbo karidesi, barlardaki ofsaytları ile televolelere katık olmayı becerdikçe sinirlenmiş gibi yapan Nurseli isimli ‘’ çağdaş’’ , suratına birtakım peluşlar yapıştırarak , ayağındaki ‘’laylon’’ corapları da çıkarmayı ihmal ederek üç boyutlu Atatürk karikatürü kılığına girmiş. Trakya’nın birtakım köylerinde birtakım kadınlarla organize ettikleri seyyar sirkimsi tiyatro ile ahaliyi bilinçlendirmekten öte, ‘’çelınc’’ edecekler imiş. Zurnanın zırt dediği yeri hayli geçtik sanıyordum ama, bu çadır tiyatrosuna, Trakyadaki askeri birliklerin komutanları da davet edilip, en önde ayakta alkışladıklarını gördüğüm zaman vallahi de şaşırmayacağım. NOT : Yukarıdaki SİRKİMSİ kelimesi, sirke benzer anlamında kullanılmıştır. Yanlış okuyanların ( ki sayıları hayli şok olacaktır) dikkatlerini rica ederim. |
#607
|
||||
|
||||
YAZARLAR
Ergenekon... Masada Atatürk, kasada George Washington! Vakit Hasan Karakaya Ergenekon, Sarıkız derken! Vakit Abdurrahman Dilipak Cezaevindekilerin “suçlarının ne olduğu bilinmiyor”muş! Vakit Ali Karahasanoğlu Hisarcıklıoğlu’nun “tepkimize” ilişkin açıklaması Vakit Serdar Arseven Bu Başsavcı’nın başka işi yok mu? Star Ahmet Kekeç Fitne Fesat Saçan Gazete M. Gzt. M. Şevket Eygi Darbeler yalnız ülkeyi harap etmiyor Vakit Hasan Aksay Bizim zamanımızda yoktu evladım Sabah Engin Ardıç Statüko çatırdıyor Y. Şafak Rasim Özdenören “Şok” Ama Neden? Cemal Nar Bu nasıl bir çılgınlık böyle! Y. Şafak İbrahim Karagül Yürek Mektuplar Vakit Yavuz Bahadıroğlu İllegal bir siyasî parti olarak Ergenekon Zaman Mümtaz'er Türköne Yargının demokrasiyi koruma görevi… Y. Şafak Yasin Doğan Darbeye darbe İrfan Sönmez Paşa’dan Cumhurbaşkanı’na açık çağrı... Vakit Sibel Eraslan Böyle teslimiyet olmaz!.. Vakit Sami Özey Halk operasyondan memnun Vakit Hüseyin Öztürk Konu darbeyse gerisi teferruat Bugün Ömer Lütfü Mete Sayın Başbakanım: Vakit Merve Kavakçı Olup bitenlerin derin anlamı... Y. Şafak Davut Dursun Seni de mi kandırdılar? Sabah Emre Aköz Temeldeki sarsıntı Taraf Ahmet Altan Artık ülke sis bulutundan kurtarılmalı M. Gzt. Abdülkadir Özkan Cibuti - Eritre gerginliği Vakit Ahmet Varol Sarıkız sütten kesildi paşam Y. Şafak Mehmet Şeker Yine Sivas M. Gzt. İbrahim Tenekeci Baykal başını kuma gömüyor! M. Emin Parlaktürk TRAVMA Caner Arab Yukardaki liste, bugünlerin en acaip şeylerinin birinin internet nüshasının sol tarafındaki listedir. Bu listenin, bugünden başlayarak, çok degil, önümüzdeki 10 ay içinde hangi kılıklarda olacağını izlemek haggaten acaip enteresan olacaktır yani. Bu memleket, birçok zaman görmüştür ki , apış aralarının 6 okka geldiğini zannedenler, birileri,'' hadi gel şunları kantarda tartıverelim '' denildiğinde '' yok abi, ben oraya Helyum dolu balon başlamıştım, bak sönerken de nasıl eglenceli bir ses çıkartıyor '' demeyi çok sevegelmişlerdir. |
#608
|
||||
|
||||
Vallahi kusmayacam. Aşagıdaki alıntıdaki siyah renkliler alıntıdır. Aradaki kırmızı olanlar benim kafama takılanlardır.
İDDİA 4: İstanbul Bayrampaşa’da, Özden Örnek’in eşi Sevil Örnek’e ait bir arazinin kamulaştırılmasıyla ilgili yaşanan anlaşmazlık ve dava sürecinin sonunda, Sevil Örnek’in Başbakan’dan araya girmesini rica ettiği ve Erdoğan’ın devreye girmesiyle, Bayrampaşa Belediyesi’nin birkaç trilyonluk ödeme yaptığı. ÖÖ: “Bu konu da baştan sona yanlış bilgilerle ortaya atılan ve karalama amaçlı bir iddia. Birincisi, Bayrampaşa değil, Gaziosmanpaşa. İkincisi arsa değil, belediyenin yıkım kararı aldığı bir hanın, bir - iki odalı bölümü. (hımmm hemen anlıyoruz ki, pek öyle önemli bir emlak degil imiş, alt tarafı bir işhanının küçücük bir bölümü, tırışkadan bir şey.)Sene 1995. Refah Partisi iktidarda. Eşime, yıkılan yer karşılığı o zamanın parasıyla 6 milyar lira (1995 ortalama dolar kuru 45.673,50 TL, yani 131.367 USD)ödendi. Eşim de dava açtı ve 1998’de mahkeme, ödenmesi gereken miktarın 150 milyar lira(3.284.180 USD) olduğuna hükmetti. Belediyeden eşimi çağırdılar ve bir feragat belgesi imzalatıp bu paranın yaklaşık yarısı olan 85 milyar liralık ödeme yaptılar. Avukatlar, belgenin geçersiz olduğunu söyleyip yeniden dava açtı. Mahkeme, 75 milyar lira daha (1.642.090 USD )ödenmesine karar verdi. Ancak belediye bu ödemeyi yapmadı. Biz de açıkçası bu olayı o dönemlerde herkese anlatıyorduk. 2003 yılında, ben Donanma Komutanı iken, Gölcük’te bir gemi indirme töreni vardı. Deniz Kuvvetleri Komutanı ev sahibiydi. Meclis Başkanı, Başbakan, Milli Savunma Bakanı da o törene katıldı. O törende, ki eşim Başbakan’la ilk kez karşılaşmıştı. Başbakan eşime, ’Sizin bir istimlak sorununuz varmış’deyince Eşim de konuyu anlatmış. Bir süre sonra eşimi Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı aradı ve davet etti. Mahkemenin hükmettiği o 75 milyar da ödendi. Tabii biz o zaman anladık Başbakan’ın ilgilendiğini ve sonra ilk karşılaşmamızda da kendisine teşekkür ettik.( kimin parasını kime ödüyorsun diye sormamıza gerek olmuyor tabii ki )” Benim bildigim, istimlak meseleleri mahkemelik oldugu zaman , ilk istimlak bedeli kabul edildiginde, geçen dönemi faizi de ödenir. Yani faizler dolardan hızlı gittigine göre, ödenen para faizi ile ödenmiş ise, toplam meblagın 3 milyon kusür dolardan cok daha fazla olması gerekir.Yine anlıyorum ki, 1990lı yıllarda, GaziOsman Paşa'da han odaları, dünyanın en kıymetli yatırım aracı imiş. Burada kısaca ''hay kafama zıçayım'' diyebiliyorum sadece. Mİdemde tuhaf birşeyler oluyor, genzime doğru bir yanma yükseliyor, sanki bütün sindirim sistemim yukarı doğru büyük bir tazyikle kalkıyor; eyvah ! ağzıma doğru yaklaştı yanma, küçük dilime hakim olamıyorum...ÇEKİLİN!!!! |
#609
|
||||
|
||||
Oturdum. Açtım şişeyi ; ne için içileceğine kararvermek lazım tabiiki. Tamam dedim, bugün de ağlamak için içelim. Blues çalan kalanı açtım, hiç de fena gelmedi. Fena gelmedi, zira baktım sarı etiketli yeşil şişe yarısına gelivermiş. Aldım telefonu elime, başladım A harfinden ; önüme gelenlerden aklıma geleni değil yüreğime gelenleri aradım, hepsinin akşamının içine ettim.
Dedim ; bu akşam yazayım, ne zamandır yazmamışım. Yazayım ama kimse okumasın. Makinayı getirmemişim eve. Çok çok uzun yıllardan sonra ilk defa aldım kağıt ile kalemi, elle yazayım be ! dedim. O Allah’ın belası, hani nerdeyse beni bile kadere inandıracak kazadan beridir kendimin bile okuyamadığı el yazımla yazayım dedim. Yazarken bir yandan telefonda önüme gelenlerin içinden yüreğime gelenleri aramaya devam ettim. Kusutm hepsinin kulağına, zehir ettim gecelerini. Kalktım, Sabite Tur Gülerman’dan Ekrem Güyer’e kimsenin hatırlamak bile istemediği bir diski koydum. Dedim kendi kendime ; yazacağım ama kimse okusun istemiyorum. Tasarlamaya başladım yazacaklarımı. Derken Sadi Hoşses ‘’ Hicranı açmıştır sinede yare ‘’ diyerekten Mahur’dan başladı. Sabah gireceğim ve sadece benim sinirleneceğim ama bütün katılanların sadece benim söyleyeceklerimi not alacakları sonucsuz ve anlamsız toplantı geldi aklıma. Tam Radife Erten, ‘’ Rast geldim iki cane ‘’ diyerekten Acem Aşiran ‘dan girerken tuvalete gittim. Klozete oturdum, Poula Coelho’nun en son ticari kağıt yığını Portobella Cadısı’nı aldım elime. Fltresi yanmaya başlamış izmariti kıçımı yakmamaya dikkat ederek arkamdam klozetin içine atarken, bu kağıt yığınını da atayım dedim ama, değmezdi kanalı tıkamaya. Yazdığı tek bir ‘’Simyacı ‘’ nın nemasını anlamsız bir sürü kitapla almaya devam eden, heleki bu kitapta Amin Maalouf ‘un tarlasına da girip, Beyrut’lu Athena’nın hikayesini anlatmasına da, bunu çevirene deküfrederek attım kenara, aldım elime yanda duran Allah’ın Kızları’nı. Boğazkesen ; eh biraz da Resimli Dünya’daki ‘’ kısmi’’ edebiliği bu kadar bir populer pespayelik ile ‘’ çocukluk ‘’ hikayesinin masumluğu içinde pazarlanmaya çalışılmasına da dayanamadım. Sıçamadan çıktım ; bir bardak daha doldu ve hemen boşaldı. Necmi Rıza Ahıskalı , nihaventten ‘’ Derya’da deryalıklar ‘’ı tane tane kulağıma çakarken yazmak istediğim geldi aklıma. Yazayım fakat kimse okumasın. Nasıl olacak ki ? Yazacağım, ama sizde benden birşeyler varsa hala okumayın. DSC01844.JPG |
#610
|
||||
|
||||
Tşk ederim......
Muhterem Validanım,
Çok hoşş... keyifli, içten, bombok, acılı, kokulu, taze bitmiş, mahsülü toprakta kalmış, kurutmaya tenezzül edilmemiş ama yerleştirme telaşı olan, notalarda sıkışmış nağmelerin sazlardaki çığlığı gibi olmuş bence nacizane ... Verilen uzun aranın sonunda hevesle okuduğum olmayanda kendimi bıulduğum okunulmasın diye yazılanda okumanın kokusunun burun cidarlarımı kazıdığı bir yazı... tşk ederim yazdığın için.. Klavyene (ama daha öncesinde o eğriş büğrüş yazıyı kağıtta bekletip demlendirdiğin için) sağlık.....
__________________
meraklı: üzerine vazife olmayanla ilgilenen.. Herşeye burnunu sokan..."merak ediniz, öğreniniz ki yeni ufuklarda başarı sizin olsun." |
Konuyu Toplam 2 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | |
Modları Göster | |
|
|