Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe - Sayfa 10 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Arka BahÇemiz > Arka BahÇe
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Arka BahÇe
Konudaki Cevap Sayısı
14497
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
652310

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Modları Göster
  #91  
Eski 20-03-2006, 11:19
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2990 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı

Alıntı:
Trusty´isimli üyeden Alıntı

Oh olsun sana Trusty, yermisin corbacida paralari...?

Simdi coz cozebilirsen..

Yaw sevgili Trasti,
Sen Corbacida midene indirmissin paralari..
Biz bu borsada dirsek curuttuk be??

Yine de annamiyoruz?? Ya buna ne demeli??(Bakiniz 3 y harfide buyuk yazilmistir) Buyur burdan yak da Coz..
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
  #92  
Eski 20-03-2006, 15:20
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ateş,i nalan

Ahali !!!!!

Lütfen buranın bir piyasa forumu olduğunu unutmayınız.Ne bu yahu! Üç gündür yazılanlara bakıyorum, bendenizin, malum kişinin bir ziyaretçisi ile alakalarım hakkında yazdıklarım ve resmettiklerim sanki piyasalarla hiç mi hiç ilgisizmiş gibi, her biriniz başka ve tuhaf şeylerden bahseder olmuş.

Unutmayınız; bu ziyaretçinin her ziyareti tamamen ve sadece piyasalardaki gelişmelerle alakalıdır.Ziyaret edilen malum kişiye sunulan ve her defasında ve her öğününde XO konyaklarla nihayetlenen bu sofralar, aslında piyasalar hakkında kesin ve net mütalaalardır.Bu mütalaaları malum kişi arada sırada kesin bir dille izah etmektedir.Bu izahatlarından birinde geçen nalan kelimesi, yine bazılarınızı tarumar etmiş.Yazıktır! Nalan , farsçada inleyen ya da inleten manasına gelen bir hoş kelimedir ve hatun kişi ismi olarak da kullanılmaktadır.

Bakınız , benim epeydir kafama takmılş olduğum, Üçüncü Ahmet'in yalaka şairi, titrek Nedim'in cinsel tercihleri,ve bu tercihler üzerinde Sadabad seferlerinde yediği herzelerle ilgili bir şiiri var.Bu herif, Osmanlı'nın ve Osmanlıca'nın en sağlam şairlerinden olduğu konusunda en maço amcalar tarafından söylenmeyen bırakılmaz iken bunun yumuşaklık ve yumuşakçılık tercihlerinden nedense hiçbir yerde bahsedilmez.Alın size bir gazel, bunu Küçük İskender bile yazamaz vallahi.

Tahammül mülkünü yıktın Hülagü Han mısın kafir
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafir

Kız oğlan nazı nazın şeh-levend avazı avazın
Belasın bende bilmem kız mısın oğlan mısın kafir

Ne ma'ni gösterir duşundaki ol ateşin atlas
Ki ya'ni şu'le-i can-suz-ı hüsn ü an mısın kafir

Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar
Aceb bir şuha sen de aşık-ı nalan mısın kafir

Sana kimisi ''canım'' kimi cananım deyu söyler
Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kafiR

Şarab-ı ateşinin keyf-i ruyun şu'lelendirmiş
Bu haletle çerağ-ı meclis-i mestan mısın kafir

Neden bakarsın sık sık böyle mir'at-ı mücellaya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir

Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmişdim
Sen ol cellad-ı din ol düşmen-i iman mısın kafir


Şimdi siz tabii ki ne diyor lan bu demişinizdir ; tercüme edeyim ve yorumu sizlere bırakıyım ;

Tahammül ülkesini yıktın, Hülagü Han mısın kafir? Aman! dünyayı yaktın yakıcı ateş misin kafir?
Nazın kızoğlan nazı, bağrışın şehlevend (delikanlı) bağırışı; belasın, ben de bilmem kız mısın, oğlan mısın kafir?
Omzundaki o kırmızı atlas ne anlama gelir? Yani güzelliğin can yakan alevi misin kafir?
Bu gizli gizli ahlar, yaka yırtmalar nedir? Acaba sen de bir şuhun inleyen aşıkı mısın kafir?
Sana kimisi canım kimisi cananım der, nesin sen doğru söyle? Can mısın, canan mısın kafir?
Kızıl şarabın keyfi yüzünü alevlendirmiş, şu halle sarhoşlar meclisinin mumu musun kafir?
Parlak aynaya neden böyle sık sık bakıyorsun? Meğer sen de kendi güzell,ğine hayran mısın kafir?
İnleyen Nedim'i bir kafirin tutsak ettiğini işitmiştim; odin celladı, o iman düşmanı sen misin kafir?

Bilmem bir piyasa yorumuna ihtiyaç kalmış mıdır ?
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
Ceenk (20-03-2006), Emin (26-03-2006), Ramo (20-03-2006), Süvari (20-03-2006), zumbul (20-03-2006)
  #93  
Eski 20-03-2006, 15:39
Süvari - ait Avatar
Süvari Süvari bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: İstanbul
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 685/2402
454 Mesaj ına 1691 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Bu şiir üzerine alım yapacak delikanlıya madalya haktır.
Atın ölümü arpadan olsun diyene ölmek helaldir.

Atımı bu sefer bahçeye sokmadım, sokarsam şnitzel yapın,
Bahsetmedim hanımefendiden suyunu çıkarmamak lazım.

Rus da olsa bacımız gibi misafirperverlik göstermemiz şarttır.
Aksinin gereksi ve yanlış anlaşılacağı da aşikardır.

Üstteki yeni tasarım için Dent i selamlarım,
Tüm bahçeye sevgilerimi sunarım.



Not: Ne şair im ne de yumuşak.
Sürçü lisan ettiysem affola.
Alıntı ile Cevapla
Süvari kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (20-03-2006), buena vista (20-03-2006), Ceenk (20-03-2006), zumbul (20-03-2006), Ömmes (22-03-2006)
  #94  
Eski 20-03-2006, 16:06
zumbul - ait Avatar
zumbul zumbul bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Giresun
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 79/805
0 Mesaj ına 420 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Gazab

Bütün büyük imparatorlukların en parlak dönemlerinde zevk ve sefa çılgınlığının had safhaya ulaştığı malumunuzdur.

Roma gibi,Osmanlı gibi...Hatta bugün U.S.A. imparatorluğunda olanlar gibi.

Yedik içtik,güldük eğlendik,İrina ile başladık Nalan'la devam ettik,amenna.Ama gelin görün ki bu nedime travestisinin bahçeye duhulünden benim için çıkarılacak pek çok mana mevcut.

Velhasılı kelam,Allah ın gazabı gelmeden ben İstinye sırtlarını aşayım da geride kalanlar yanmıııış yıkılmıııış kimin umurunda.

Gerçi malum şahıs beraberinde pek çok kişiyi de çıkarır,götürür,kurtarır azaptan ama ne olur ne olmaz ben pılıyı pırtıyı erkenden toplamaya başlayayım.

Bu arada irina nereler de?

Gitti mi yoksa kimselere haber vermeden?
Alıntı ile Cevapla
zumbul kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (20-03-2006), buena vista (20-03-2006)
  #95  
Eski 20-03-2006, 17:25
Mazhi - ait Avatar
Mazhi Mazhi bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Frankfurt a.M.
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 277/113
0 Mesaj ına 2144 Kere teşekkür edildi
Mazhi - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı İrina sevdası,ve değişen Tükiye yanılgısı hakkında

Genelkurmayla rte hükümetinin arası gerim gerim geriledursun,Dünyanın sapık patronunun ekonomisi S.O.S veredursun,İran Savaşı yanıbaşımızda göz kırpadursun,Güneydoğuda ipin ucu kaçadursun,Kıbrıs elimizden kayadursun,Kemal Abi hüpletedursun,endeks hiç de hak etmediği 3.2 centte patinajları çekedursun,yatırımcılarımız hala olumlu hikayelere kendilerini inandırmaya çalışıyorlar.Yok efendim Tükiye değişmişmiş,yok efendim 2000 yılında 3.8 cent varsa şimdi 13.8 cent olmalıymış da bilmemne.Türkiyenin en büyük özelliği,50 seneyi aşkın bir zaman zarfında HİÇ BİR DÖNEM gerçek anlamda kalkınamayan bir ülke oluşudur.Kim kendini hangi yalanla avutursa avutsun Türkiye cahillikle,şiddetle,açlıkla,kültür erozyonuyla,amaçsızlıkla başbaşa kalmış bir ülkedir."Türkün Türkten başka dostu yoktur" masallarıyla büyüyen her Türk çok iyi bilmelidir ki,Türkün en büyük düşmanı Türktür.Bu ülkenin borsasında F/K oranı Avrupanın bile çok üzerindedir ki,üzerinde terör tehdidi taşıyan,alnında yolsuzluk damgası taşıyan,halkı git gide daha da cahilleşen,ekonomisi sadece "borçlanma" kavramı üzerine kurulu bir ülkenin borsasını ne İrinanın slav bacakları ve mukavva kutuları kurtarır,ne de yalan üstüne yalan söyleyen,ağız üstüne ağız değiştiren satılık medya kurtarır.Dünyanın en çok bilen(!),en çok vakit harcayan ve en çok komisyon ücreti ödeyen borsacıları olan biz IMKBtörler ise,geçmişte yaşanan sıkıntıları "Türkiye değişti oğlum" yalanıyla unuttuğumuz sürece çok kereler daha burnumuzun üstüne çakılacağız.İrinanın mukavva kutusunu görür görmez "işte oğlum kurtulduk" diye sevineceğimize biraz daha geniş açıdan bakalım.İranda savaş çıkarsa,Güneydoğuda kanlı bir nevruz yaşanırsa,askerin üzerine daha çok gidilirse,ekonominin ırzına borçlarla geçilmeye devam edilirse İrina da terk-i diyar eder,paracıklar da.Zaten İrina mı Nalan mı kararsızlığı da,ülkemizin her yönden yaşadığı belirsizliklerin bir aynası sanırım.

Benim korkum,önümüzdeki dönemde borsa bile konuşamayacağımız yönünde,umarım yanılıyorumdur.

Not:Arka Bahçede ilk kez yazıyorum,ifadeleri kuvvetli olan bir insan olmadığım için buraya yazmamaya özen gösteriyordum ama bir seferlik içimi dökeyim dedim,eğer yazım bu topice uymadıysa özür diliyor ve uygun bir yere taşınmasını rica ediyorum.

Not2:Kısa zamana kadar sadece tekniğe dayalı bir 55000 beklentisi içindeydim,ama üç beş kırıntı için fırını yakmaya değmeyeceğini düşündüğümden son bir aydır sürekli pozisyon azaltıyorum,şu anda da cüzi bir pozisyonum var."Madem ülkenin anası ağlıyor,ne diye her tahtada fink atıyorsun oğlum?" diyen çıkarsa diye şeyettirdim.

Hepinize sevgiler,saygılar.
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi

Konu Mazhi tarafından (20-03-2006 Saat 17:36 ) de değiştirilmiştir.. Sebep: Not 2 yi koyma ihtiyacı duydum
Alıntı ile Cevapla
Mazhi kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (20-03-2006), AnnE (21-03-2006), bikmisbroker (20-03-2006), buena vista (20-03-2006), Ceenk (21-03-2006), kasved (19-04-2006), nomeames (21-03-2006), Ramo (20-03-2006), serdarkus (20-03-2006), Ömmes (22-03-2006)
  #96  
Eski 21-03-2006, 10:39
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Auction

Günaydın Ahali ;

Bugün yazmak için fazla debelenmeme gerek yok.Ortalık konudan geçilmiyor.Mesela, taa Alamanya'dan memleketi izleyip, burada yaşayanlardan daha sert ama doğru tahliller yapabilen zenci Mazhi kardeşimiz,Hocam Ali gibi, meselelere keşifler ve icatlar ansiklopedisinin dip notlarından değil tam hayatın içinden dalarak '' traşı keselim'' demeye getirmiş.Pek de iyi yapmış.Ne demiş atalarımız :'' Ben kendi günü için değil, memleket evlatlarının yarını için telaşlananı severim.''

Diğer bir haber, daha doğrusu zincirleme haber ise, memleketin ellisekizinci başbakanının hem bu dünyada hem de diğer dünyada sakata gelmesi.Ellisekizinci başbakanı ,geçen gün biliyorsunuz, hafif kartlamış bir Latin dilberi,şakkadanak öpmüş idi.Ellisekiz numara her ne kadar yok ben zaten verecektim, yok kaçmadım, herşey benim kontrolumdaydı felan demiş olsa da, direk hamama dalıp üstüste defalarca gusül abdesti almaya başlamış, bu sonsuza uzanan gusül abdesti seansı neticesinde, kulağına kaçan sular onun başını, ahirete hacet kalmadan daha bugünden dertlerin en büyüğüne sokmuştur.No Ellisekiz, dünyada ellerine teslim olmayı en son düşüneceği kitle olan askerler tarafından yatağa uzatılmış ve kulağının arkasına kadar ameliyat edilmiştir.Şu anda boynunu çeviremediği rapor edilmektedir.Kulağının arkasına yapılan operasyonun tam da onun Kondi ablasını ziyarete gideceği güne denk gelmiş olması ve enaz doksan gün uçağa binemiyeceği bir durumla sonuçlanması da dikkate değer bir haldir.Gerçi o bu durumu pek sallamamakta, hesap günü geldiğinde, Kitap'a ve sünnete göre direkt zin'a olarak tanımlanan bir gavur hatunu ile öpüşme meselesinden nasıl yırtacağını hesaplamakta.

Bir diğer haber ise, Arkabahçe-org sitesinin açtığı İHALE.Dün foruma girdiğimde aa!! bir baktım, forum sayfasının sağ üst köşesinde bir banner.Aynen şöyle yazıyor :ARKABAHÇE FORUM- Bir Sevg İHALESİ
Vay anasını dedim.Bizimkiler işleri artık ihaleyle halletmeye başlamışlar demek.E tabi piyasalardan parayı götürdüler, artık adam çalıştırmaya başlayacaklar.Önce ne ihalesi olduğnu çözmek için, Google,tdk.org.tr den başladım Divanı lügatin Türk e kadar derin bir araştırma yaptım bu SEVG denilen şeyin ne olduğunu bulmaya çalıştım.Fakat dünya dillerinin hiçbirinde bu kelimenin kullanılmadığını gördüm.Kullanılış hali sadece bir kısaltma:Software Engineering and Verification Group .Ohha dedim yahu , bizimkiler uçuşa geçmiş forumu acaip bir yer yapacaklar.Olsun dedim, ihale ihaledir birde bir ekmek çıkartırız.Attım Admin'e bir özel mesaj, dedim ihaleye talibim.Dedi ''ne ihalesi AnnE? ''
Anlattım uzun uzun tartıştık sonunda anladım ki bunlar bir sevg ihalesi açmamışlar, meğerse burası bir '' Sevgi Halesi '' imiş.Bunu bugüne farketmemiş olmanın verdiği suçluluk duygusu ile ezim ezim ezilirken, bir yandan da buranın nassıl bir yer olduğunu bir daha düşünmeye başladım.Düşündüm, düşündüm, düşündüm...

Ve artık sadece romantik yazılar yazmaya karar verdim, içinden sevgi baloncukları fışkırtan.

Bilmem bende mi abdest alsam ?
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (21-03-2006), bikmisbroker (21-03-2006), chem73 (25-03-2006), Mazhi (21-03-2006), Ramo (21-03-2006), Süvari (21-03-2006), Ömmes (22-03-2006)
  #97  
Eski 22-03-2006, 12:29
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Reca ederim

Deniz Baykal’ın Atatürk mirası üzerinden bloke ettiği İş Bankası paralarını tahsil edince rahata eren Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde şöyle yazıyor :

ROMANTİK : Davranışlarında duygu ve coşkunun aşırı ölçüde etkisi bulunan.

Bundan önceki yazımı bitirirken düşüncelere dalmış ve bundan sonra romantik yazılar yazma kararı almıştım.Lakin yukarıdaki tanımı okuyunca çok rahatladım.Meğerse ben zaten romantik yazılar yazıyormuşum.Kim söyleyebilir ki, birçok insanın hiddetlendiği, Ali Hocamın bu iş pornoya varır diye telaşlandığı yazılarımda, duygu ve çoşkunun aşırı ölçüde etkisinden başka ne var.Hiçbir şey yok.Demek ki ben doğuştan romantik bir insanmışım, ancak yeni yeni farkına varmaya başladım.İyi de oldu.Demek ki romantik olacağım diye kendimi değiştirmeye zorlamayacağım.Ohh ba !!!

Romantizm, aslında onsekizinci yüzyılda başlayan , duygu ve sembollere fazlaca yer veren bir sanat akımı olarak gerçek anlamıyla tanımlansa da, günlük hayatta, mecazi olarak duygusal eğilim anlamı taşır.Ve sadece ve sadece karşı cinslerin birbirlerine yaklaşımları ile ilgilidir bu kullanım tarzı.

Ülkemizde halka yanaşabilen tek sanat dalı olabilen sinemada , romantik erkek deyince nedense ilk akla Ediz Hun gelir.Zira bu laf, briyantinli, ütülü, kılsız,tüysüz erkeklere pek yakıştırılmıştır.Romantik erkeğin cinsel anlamda da ‘’erkek’’ olduğu pek sorgulanmaz, onun içindir ki, Ediz Hun abimiz Filiz Akın’ı pek öpmez.Ve bu öptürmemişlik, adı geçen hanfendiyi, İstihbarat Teşkilatının fösrt leydiliğine kadar taşınmasında iyi bir referans olmuştur.
İyi de ahali ; bir dönem milletvekilliği de yapmış olan hatta çoluk çocuk sahibi bile olan bu adamı bir kenara bırakırsak, ilişkilerdeki bu romantizm hangi amaçla vardır ?
Dişisine nihai amaçla yaklaşma yeteneklerine sahip olmayan ya da bu yeteneklerin gösteremeyen erkek,ya da erkeğine nihai amacını ifade etmesi toplumsal baskılarla yasaklanmış dişi, nihai amaca giden yolu bir miktar uzatmak pahasına romantizmi bir başlangıç seçeneği olarak kullanır.
Gül ile , mendil ile, manzara ile başlayan hangi ilişki bu şekilde gitmiştir.Gidebilir mi ? Gitmesine kimse gerek duyar mı ?Birbirleri ile doğal ilişkiye girmeye başlamış hani çift özel günler dışında birbirine gül almakta ya da boğaz kıyısında dalıp gitmektedir ?

Demek ki ahali ; romantizm aslında cinselliğin ta kendisi, hedefe giden yolu daha da sağlam kılmak üzere atılan hin bir temelden başka bir şey değildir.

Şimdi sormak isteyenler olduğunu sezinliyorum ; İrinaanım’ın hazırladığı o acaip romantizm kokan sofraların amacı nedir ?

Bana ne ! Bana mı kuruldu ?

Bilmem bu saatten sonra daha da romantik olabilir miyim ?
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (22-03-2006), bikmisbroker (23-03-2006), Süvari (22-03-2006), zumbul (22-03-2006), Ömmes (22-03-2006)
  #98  
Eski 23-03-2006, 11:23
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Romantik Saçmalamacalar

İnancı yüksek olanlar ‘’mucize ‘’ kelimesini kullanmaktan imtina ederler.Zira,bu kelime, Tanrı’nın izni ve emri ile yalnız peygamberlerin gösterdiği, özellikle peygamberlere karşı çıkanları ikna etmek, iman etmeyenlerin iman etmelerini sağlamak, inananların imanını güçlendirmek amacı taşıyan olağanüstü işler, hareketler, hâlleri ifade eder.

Kimsenin inancının düzeyi bizi ilgilendirmeyeceği ve kimsenin inancının diğeri ile terazilenmesinin doğru olmayacağı önkabulü ile burada mucize kelimesinin diğer anlamı ile alakalı konuşacağım : İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay.

İnsan evladının yaşadığı an sayısı arttıkça, biriktirdikleri sayesinde ve eğer biriktirdiklerini aklının süzgeçinden geçirerek kullanma yeteneklerine de sahipse küçük hatalar yapmaz.Risk aldık diye izah etmeye çalıştığı durumlarda bile genellikle bir B planı vardır.Yaparsa, sadece büyük hatalar yapar.
Bu haller, C planı gerektirebilir ve işte o anda C planı ne yazık ki yoktur.Bu anlar, o insan evladının kaybettiği anlardır.Bahsedilen kayıp, ömrün doğrultusunu değiştirir, beklentileri yok eder, umutları hatırlanmaz kılar.Bu bahsedilen kayıplar kaza değildir, tasarlanmışların sağlamasının yapılmamışlığından gelir.
Lakin bu olmayan C planı çok az insana lazım olur normal hayatta. İşte bu hayat trenini raydan çıkarıp,dağ bayır hoplaya zıplaya, arka vagonları kopara kopara götüren olaylar, durumlar, yapamamışlıklar, yapmasaymışımlar, yapabilirdimler, yapmamalıydımlar,yani insan evladını hayatta ki en berbat kelimeyi , ‘’keşke’’yi kullandırmaya başlatan haller bir bitişin net bir başlangıcıdır.O başlangıcı daha da kötü anlar kovalar, suçluluklar, suçlamalar, suçlanmalar keşkeleri silah olarak kullanır, yüreğine yüreğine sıkar insanoğlunun.

İşte bu düşüş, bitiş, yokoluş anlarında, -ki artık bir an, an olmaktan çıkıp bir sürece dönüşmüştür- işte o mucizeler peydahlanır bazen.Aslında çoğu zaman mucize de değildir, o keşkelerin paniğinde görülemez olmuş beklentilerdir, umudun bittiği anların karamsarlığı ile bakılsa görülecek ışıklardır, duygunun , aklın gölgelemesiyle sakladığı gerçeklerdir ve sadece o anın çaresizliği ile mucize sanılır.Ve asla mucize değil , akan suyun bulduğu, zaten bulacağı yoldur o.

Bir de gerçek mucizeler vardır, bu bitiş, batış, yokoluş anlarında ortaya çıkıveren.Mucizedir, beklenmeyendir, olmaması gerekendir, umut vermez, yanlış zamanda peydahlanmış olmanın keşkelerini bir daha bir daha vurur yüreğe; ışık verir, yol açmaz; keyif verir gibi olurken hüzne döner.Bir anda herşeyi unutturuveren bir şarkıdır bazen, bazen sabah alacasında cam önüne konmuş bir sakanın cıvıltısıdır.Beton arasında nerden bittiği bilinmez bir erik ağacının beyaz çiçekleridir erken açmış,. Bazen, bir rüyadır, uzun yılların her yatışında görülmüş ve asla dokunulmamış ve rengi tarif edilemez, ne kadar yakınında olduğu belirsiz, tabiri mümkünsüz ama rüya olduğu kesin. Ve bu rüya bu berbat zamanda ‘’hayır ! ‘’ diye çıkıverir karşına , ben rüyayım ama varım, ben tarif edemediğinsin ama buradayım, ben aramadığınsın bulamayacağını sandığın için ama varım.Asla ulaşamayacağını bildiğinle yüzyüze kalıverince unutursun.Unutursun hangi anı yaşadığını, hangi çaresizliklerle sarmalandığını, hangi sona gittiğini, hangi başlangıçın bir diğerinden beter olduğunu. Bilemezsin ki bu nerden çıkageldiğini bilemediğin nereye götürür seni, artık gittiğinden emin olduğun yerden bir sapış mıdır, çekip çıkaracak olan mıdır, bir umut mudur kaybettiğin ?

Aslında sadece henüz kaybolmamışların kısa bir ertelenmesidir hemen farkedeceğin.Gittiğini iyi bildiğin yokoluşun küçük bir dinlencesidir, daha da hızlanmanın o gidişe, bir yokuş başıdır.Sadece gereksizliğini algılarsın, nereden çıktınlar , keşkelerden beter deler yüreğini.

Alamaz seni yolundan.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (23-03-2006), Buddha (24-03-2006), Emin (29-03-2006), kasved (19-04-2006), Mazhi (23-03-2006), Ramo (23-03-2006), Ömmes (23-03-2006)
  #99  
Eski 25-03-2006, 02:26
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Komplo

Küçüklüğümde ilk keşiflerimden birisi akraba, komşu filan gibi sosyal çevrelerde gittiğin gitmediğin evlerde hakkında iyi konuşulmasını istiyorsan veya gittiğinde çook iyi karşılanmak istiyorsan evin anane, babaanne gibi yaşlısını fethetmenin en baş şart olduğunu anlamıştım.

Anlayıp keşfetmekle iş bitse, tabii ki cana minnet. İşe dalınca araştırma ve tatlı dil gerekliliği gibi nice zorluklarla karşılaştık. Maksat gâvurluk değil mi? ürküp korkmadık aslanlar gibi çalıştık. Zayıf yönler, sevilenler, hoşlanılıp hoşlanmayanlar gibi nice argümanlar elde ederek işi yarıladık. Daha işin yarısı deyip bıkıp bırakmadık. El öpmekten sarılıp kucaklaşma, sesi inadına tatlılaştırarak 'vay benim güzel teyzeem' gibi 'Kadersiz canıım teyzem' (tabii burda oğullar genellikle hayırsız olduğundan burada anneem de kullanılabilir.) seslenişleri bi güzel geliştirdik haliylen.

Bak burada bir uyarı yapmak farzdır. Bunları hile için taktik görür ve basite alırsanız, haberinizi olsun diyom bu iş en başından yatabilir. Neden derseniz yılların yaşanmışlıklarını hafife almayacak, uleen bunlar yaşlı,üstelik cahil diye asla düşünmeyeceksiniz. Onlar çektikleri acılar ile adeta insan sarrafıdırlar. Ayrıca farz edelim ki başta yutturmuş olsanız bile, bir noktada bu işteki hinliğiniz bir ortaya çıkarsa var ya, çıra gibi yandığınız gündür haberiniz olsun.

Sizden; yakın uzak çevreye öyle bi masum ağlarlar ki, gören elden ayaktan düşmüş yaşlı bir kadının ümüğünü sıkmışsınız sanır. Sizden yedi düveli öyle bir nefret ettirirler ki, farz edin evlenmek için kız istemeye gittiğinizi duysunlar, bilin ki bin türlü imalar ile, kız evi sizi Tecavüzcü Coşkun sanır desem billahi inanın.

Bir kere iyi bir dinleyici olmak gerektiğini yaşanmış birkaç deneyden sonra öğrenebildim. Şöyle ki, bir konuyu anlatırlarken tüm ruhunuzla dinlemediğinizi anlarlarsa, dinlemenizi sağlamanın ‘Guzum yavrum bugün pek dalgınsın bir derdin mi var? para neyin bi ihtiyacın varsa söylemezsen darılırım.’’ gibi yardıma hazırlık bildiren, ‘İçin geçiyor Sen açsın galiba, dur sana kendi ellerimle yaptığım kuzu kemikli kuru fasulyeden biraz getireyim’’ gibi hafiften rüşvetimsi uyarılar ile başlayarak, sertçe diyebileceğim dürtmekten, dolaylı ince tehditlere vardırabilecekleri yöntemler ile dinlemenizin sağlanacağını garanti ederim.

Sorun ve şikâyetleri türlü türlüdür. Gelinlerinden duruma göre; vicdansızlığı, beceriksizliği, kürek dilliliği, ana evinden çıkmayışı, torunlarının kendinden soğutulup düşman edilişi, ana oğul ilişkisini kıskanılışı, yediğinde içtiğinde gözü olup her lokmasının sayıldığı, oğlunu gece gündüz banyo yaptırılmasına neden olarak yavrucağının iliğinin kemiğinin kuruttuğu, oğlunun temiz pak giydirilmediği, çift üç beş çizgili ütü yapışı gibi nice rahatsızlıkları olduğunu söyleyebilirim.

Bunların içinden çok özel ve gizli olanlarını söylerken telaşlı telaşlı iki tarafa bakıp kulağınızın dibine kadar yaklaşıp, şöyle sıcak bir el teması sağlanarak fısıltıyla söylenişi sırasında dikkatli olmalısınız. Yook canım, o kadarı da olmaz diye itiraz ettiğiniz an kaybettiniz demektir. Vaah canım teyzemmm, kadersiz teyzeeem filan gibi, tatlı ve can evinden vurup, ara gazı vererek devamını dinlemeye can attığınız izlemini vermeli ve dahası hissettirmelisiniz.

Sorunlarının ikinci sırasını genellikle oğulları ve kızları alır. Kız ve oğlanları ile ilgili olarak ilgi, istek, beklenti, şikâyet ve sorunları dışarıdan, işin anlam ve önemini bilmeyenler için her ne kadar birazcık çelişki gibi görüntü arz eder ise de, bunu değil söylemek, ima dahi etmemenizi şiddetle öneririm. Kızları daha doğuştan babaya yakın ve yatkın oldukları için onlar hakkındaki şikayet ve beklentiler biraz daha farklılık arz eder.

Kızları genellikle dışarıda olup gözlerden biraz uzak olduğu için, saldırı ve düşman taarruzu altında görüp her an yardımlarına muhtaç olduklarını bildikleri için, tabii ki ana yürekleri de dayanamadığı için oğullar en başta sorun ve şikâyet alanlarını kapsar. Şimdiye kadar görüp duyduğum şahit olduğum ve tabiî ki bizzat yaşayarak test edip edindiğim tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki, elkızına verip mutlu olduklarına şahit oldukları hiçbir erkek evlat yoktur.

Şimdi burada aranızdan bazı babayiğitler heriflenip, yok yaa! daha dün sordum. Bizim hanım için ‘sağ olsun iyi’ dedi. Hatta bizim içinde ‘Siz iyisiniz, sen şanslısın oğlum’ dedi. Gibilerinden, inadına erkek saflığına dalalet eden sözler söylemeye kalkmayın sakın. Saflık dediysem de hemen alınmayın. Siz yine bu sözlere inanmaya ve işlerin tıkırında gittiğini sanmaya ve hatta karınızla ananız arasında, sulh, barış ve mutluluğu inşa eden yegane erkek olduğunuzu düşünerek övünerek mutlu olmaya devam edin. Eşiniz ve ananız arasında gelişen söz, göz, el, dil, his temaslarının kırkta birini bile bilmeyişinizin şu anki yanıltıcı bir sanrı olan mutluğunuzu sürdürmeniz için çok hayati önemde olduğunu asla unutmayın. Çünkü en azından ruh sağlığınız için bu en iyisidir diyeyim.

Aslında bunları yazarken, bir taraftan da bu yazıyı neden yazdığımı unuttuğum için hatırlamak için debelendiğimi itiraf etmekte yarar var. Şimdi hatırladığım ve yaşlılıktan tekrar unutma olasılığına karşı hemence yazıvereyim. Geçen akşam iyice dalmışım. Su Böreği denen başlığa yazılan mesajı görmek için başlığa dalgınlıkla girmiş bulundum. Eee ne alakası var demeyin, açıklayacağım azıcık sabredin.

Herifçioğlu su böreği diye bir başlık açmış. Açmakla kalsa iyi oraya da bir tabak koymuş. Bende Sizin gibi, onunla da kalsa iyi diyecektim ama işi orada bırakır mı? Bırakmamış nitekim içine, caanıım su böreğini koyup yerleştirmiş. Eee ne var bunda demeyin. Bende zor olsa da, sonradan ayıktım. İş sandığınız gibi ‘masum bir fotoğraf ne var bunda!’ deyip geçiştirilecek bir şey değil. Hatırlarsınız önceden yazdığım yazı ile su böreğine olan zayıflığımı alenen beyan ve ifşa etmiştim. Burası biraz yazı çok güzeldi unutamamışlardır, gibisinden bir önyargı içeriyor olsa da ,Sizin böylece iç fesatlıklarına itibar etmediğinizi bildiğim için içim rahat diyebilirim .

İşte, Su Böreği yazısını yazdığım zaman güzel anacığının elleri ile hazırladığını da özellikle belirterek su böreği (aynı tabak olabilir) resmi yapıştırmıştı. Bizde yanlış hatırlamıyorsam, yaptığı işkenceyi ve işkenceci zihniyeti hiç fark etmeden, ne mübarek ana filan deyip ellerinden öpülür böyle anaların filan demiştik. Gel gör ki daha Arka BahÇe’miz açılır açılmaz, herif su böreği başlığını tekrar açıp o güzelim su böreği fotosundan lönk diye bir daha koymaz mı?

Şimdi bir şey yazacağım inanmayacaksınız ama biz yine saf saf eski yazımızı yapıştırıp aklımızca süsledik. Güya, ve galiba Herifin niyeti; Güzel anacığına bir iki sini su böreği yaptırıp Arka BahÇe Efradına sunacak ve tabii ki bize de düşecek haliylen dedik. Lan, ne ince yürekli, düşünceli insanlar falan var. Helal olsun insanlık daha ölmemiş, dedik hatta. Bak saflığa.. Ha bekle de bekle derken, bu arada başlığa yazı yazıldığında her girişimizde ki halimizi mutlaka tasavvur ediyorsunuzdur. Ediyorsunuzdur da, başlığa girdiğimizde tabaktakini görünce, kendim neyse de yutkunmaktan işkence çeken sevgili forumdaşlarımı düşünmek aklımı başıma getirtti, desem azıcık abartı olacağı için söylememek en iyisi galiba.

İşte birazcık sorumluluk duygumla ilintili olarak, bunun önceden bilinip bilinçle tertiplenen, ince zeka ürünü bir komplo olduğunu fark ettim. Tabii ki karşılıksız kalamazdı ve kalmamalıydı. Çocukluk yeteneklerimiz aklımıza hemen gelince, hangi tür ve şekilde olursa olsun, o mübarek kadına bir ulaşabilsek, kadına yaptığı eziyetlerden tutunda, ilgi eksikliğinden ihmale kadar her türlü sır, zayıflık ve açıklarını tek tek ve bir bir öğrenebileceğimizden zerrece kuşkumuz yok. Eh öğrenince de, her ne kadar şu ince yüreğim el vermese de; tehdit, şantajdan tutunda, ifşa etme ve işkence yapmanın hazzını yaşamaya kadar yapabileceklerimizi düşünecektik. Ne var ki şimdiye değin Kadıköy gibi bir yerde o mübarek yaşlı anayı bulmanın zorluğunu aşamadık vesselam.

Sonra aklımıza hoş geldin topiğine, girilmesinde sakınca bulunan başlıklar mealinden bir yazı koyalım en azından yeni gelen Gardeşlerimizi bu işkenceden koruyalım diye düşündük. Sonra yasak kadar uyarının da cezbedeci tarafını düşünüp adamları iyice pel perişan ederiz diye, ondan da korktuk vazgeçtik.

Neyse su böreğini düşündükçe yapacaklarım ve yazacaklarımın şiddetini daha faza artırmadan bitireyim. Son olarak bu işin sulhu yok mu derseniz diye ekleyeyim. Tam sulh sağlamaya yeter mi bilmiyorum ama en azından hafifletebilecek bir tek girişim kaldığı herhalde malumunuzdur. Olmazsa yüreğimiz kan ağlayarak da olsa, Sevgili Master’e müracaat edip güzel teyzemin adresini alıp bir ziyaret edip ellerini öpeceğiz Allah kısmet ederse. Sonrasını hala merak edenler yazının baş tarafını iyice okumamış demek olacağından tekrar okumaları faydalı olacaktır sanıyorum.

Arz-ı Hörmetlerimle
Saygılar
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (26-03-2006), dentist (26-03-2006), Emin (26-03-2006), korhan (26-03-2006), Ramo (25-03-2006), salacak (26-03-2006), Süvari (27-03-2006), Ömmes (25-03-2006)
  #100  
Eski 26-03-2006, 22:40
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
alihoca´isimli üyeden Alıntı
......... Geçen akşam iyice dalmışım. Su Böreği denen başlığa yazılan mesajı görmek için başlığa dalgınlıkla girmiş bulundum. Eee ne alakası var demeyin, açıklayacağım azıcık sabredin.

Herifçioğlu su böreği diye bir başlık açmış. Açmakla kalsa iyi oraya da bir tabak koymuş. Bende Sizin gibi, onunla da kalsa iyi diyecektim ama işi orada bırakır mı? Bırakmamış nitekim içine, caanıım su böreğini koyup yerleştirmiş. Eee ne var bunda demeyin. Bende zor olsa da, sonradan ayıktım. İş sandığınız gibi ‘masum bir fotoğraf ne var bunda!’ deyip geçiştirilecek bir şey değil. Hatırlarsınız önceden yazdığım yazı ile su böreğine olan zayıflığımı alenen beyan ve ifşa etmiştim. Burası biraz yazı çok güzeldi unutamamışlardır, gibisinden bir önyargı içeriyor olsa da ,Sizin böylece iç fesatlıklarına itibar etmediğinizi bildiğim için içim rahat diyebilirim .

İşte, Su Böreği yazısını yazdığım zaman güzel anacığının elleri ile hazırladığını da özellikle belirterek su böreği (aynı tabak olabilir) resmi yapıştırmıştı. Bizde yanlış hatırlamıyorsam, yaptığı işkenceyi ve işkenceci zihniyeti hiç fark etmeden, ne mübarek ana filan deyip ellerinden öpülür böyle anaların filan demiştik. Gel gör ki daha Arka BahÇe’miz açılır açılmaz, herif su böreği başlığını tekrar açıp o güzelim su böreği fotosundan lönk diye bir daha koymaz mı?

Şimdi bir şey yazacağım inanmayacaksınız ama biz yine saf saf eski yazımızı yapıştırıp aklımızca süsledik. Güya, ve galiba Herifin niyeti; Güzel anacığına bir iki sini su böreği yaptırıp Arka BahÇe Efradına sunacak ve tabii ki bize de düşecek haliylen dedik. Lan, ne ince yürekli, düşünceli insanlar falan var. Helal olsun insanlık daha ölmemiş, dedik hatta. Bak saflığa.. Ha bekle de bekle derken, bu arada başlığa yazı yazıldığında her girişimizde ki halimizi mutlaka tasavvur ediyorsunuzdur. Ediyorsunuzdur da, başlığa girdiğimizde tabaktakini görünce, kendim neyse de yutkunmaktan işkence çeken sevgili forumdaşlarımı düşünmek aklımı başıma getirtti, desem azıcık abartı olacağı için söylememek en iyisi galiba.

İşte birazcık sorumluluk duygumla ilintili olarak, bunun önceden bilinip bilinçle tertiplenen, ince zeka ürünü bir komplo olduğunu fark ettim. Tabii ki karşılıksız kalamazdı ve kalmamalıydı. Çocukluk yeteneklerimiz aklımıza hemen gelince, hangi tür ve şekilde olursa olsun, o mübarek kadına bir ulaşabilsek, kadına yaptığı eziyetlerden tutunda, ilgi eksikliğinden ihmale kadar her türlü sır, zayıflık ve açıklarını tek tek ve bir bir öğrenebileceğimizden zerrece kuşkumuz yok. Eh öğrenince de, her ne kadar şu ince yüreğim el vermese de; tehdit, şantajdan tutunda, ifşa etme ve işkence yapmanın hazzını yaşamaya kadar yapabileceklerimizi düşünecektik. Ne var ki şimdiye değin Kadıköy gibi bir yerde o mübarek yaşlı anayı bulmanın zorluğunu aşamadık vesselam.

Sonra aklımıza hoş geldin topiğine, girilmesinde sakınca bulunan başlıklar mealinden bir yazı koyalım en azından yeni gelen Gardeşlerimizi bu işkenceden koruyalım diye düşündük. Sonra yasak kadar uyarının da cezbedeci tarafını düşünüp adamları iyice pel perişan ederiz diye, ondan da korktuk vazgeçtik.

Neyse su böreğini düşündükçe yapacaklarım ve yazacaklarımın şiddetini daha faza artırmadan bitireyim. Son olarak bu işin sulhu yok mu derseniz diye ekleyeyim. Tam sulh sağlamaya yeter mi bilmiyorum ama en azından hafifletebilecek bir tek girişim kaldığı herhalde malumunuzdur. Olmazsa yüreğimiz kan ağlayarak da olsa, Sevgili Master’e müracaat edip güzel teyzemin adresini alıp bir ziyaret edip ellerini öpeceğiz Allah kısmet ederse. Sonrasını hala merak edenler yazının baş tarafını iyice okumamış demek olacağından tekrar okumaları faydalı olacaktır sanıyorum.

Arz-ı Hörmetlerimle
Saygılar

Efendim gördüğüm kadarı ile ve de ismim geçmemekle beraber ''kör parmağım gözüne'' hesabı işaret ve dahi hedef gösterilmiş bulunmaktayım

Lafı fazla uzatmaya gerek yok efendim direk olarak konuya gireceğim. Sevgili ve de yaşlı annemin yaptığı o güzelim suböreği ve de ayrıntısını anlatacağım ve hatta daha taze taze yediğimiz (bugün) resimlerini koyacağım diğer hepsi biribirinden güzel hepsi el marifeti ile yapılmiş diğer yemeklerde benimdir ve de benim kalacaktır, hiç kimseye bir lokmasını bile koklatmaya niyetim yok.

Üstteki onemli konuyu belirttikten sonra gelelim esas konuya dün gece Alihocam'ın yazısını okurken içimdende kıs kıs gülmekte idim çünkü abim ailesi ile bugün için İstanbul' a gelmişti ve de haliyle bize de suböreği ve diğer yemeklerin ucu ve de kokusu gelmişti......

Konuyu ayrıntısı ise anlatıp Arka BahCe nin konu bütünlüğünü dağıtmadan şunu yazayım sadece ....haliyle yemek zamanı geldi çattı kapıdan içeri girer girmez nerde dedim o..
Annem burdayım oğlum dedi
Yok anne dedim börek nerde (Hain evlat Ökkeş)
Mutfakda oğlum dedi (Mübarek Anne) soğuyor bende dilimleyecekdim zaten gel gör dedi..
Annem böreği dilimlerken bende cep telefonum ile fotoğraflarını çekmeye başladım lakin annem şaşkın şekilde hayrola dedi.

Konuyu anlatıp annemdende onayı almanın zamanı gelmişdi.
Anne dedim senin böreğin meraklısı arkadaşlarım var onlara yollayacağım fotoğrafları e böreğini yollayacak halimiz olmadığına göre resimler gidecek dedim. (Böreği senden başkası yemesin oğlum cevabı beklentisi) Annem böreği kesmeyi bırakdı bana bakdı.....

Konun devamı ve de resimler az sonra suböreği topicinde..
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (26-03-2006)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:34 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce