Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar. - Sayfa 12 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar.
Konudaki Cevap Sayısı
289
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
89593

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #111  
Eski 21-07-2013, 02:05
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ayranım yok içmeye !

Ayranım yok içmeye !


Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (23-05-2014)
  #112  
Eski 22-07-2013, 00:43
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yiğit'in hakkı!

Sermaye ve para piyasalarına olan ilgim nedeniyle uzun süredir Yiğit Bulut'u izlerim; akıllı çocuktur!

Yıldızının yeni parlamaya başladığı zamanlarda O'da bizi izlerdi. O'nun moderatörlüğünde ekonomik ve politik görüşlerimizi paylaştığımız bir forum vardı. Çıktığı televizyon programlarında bu yazıların izleri olurdu. Forumda yazılanları okur, kendi görüşü gibi aktarır, isim vermeden alıntılar yapardı. Üzerinde az da olsa hakkımız vardır!

Yiğit Bulut'un Başbakan Erdoğan'a baş danışman olarak atanması çok eleştiriliyor. Eleştirilerin başlıca nedeni, Yiğit Bulut'un, geçmişte AKP'nin ekonomik politikalarını eleştiren yazılar yazmış olması.

Eleştirmenlerin aksine, Yiğit Bulut'un baş danışman olarak atanmasını ben çok garipsemiyorum.

Yiğit Bulut'un yazılarında, "faiz lobisi Türkiye'yi soyuyor, Türkiye üzerinde oynanan oyunlar ..." gibi, Erdoğan'ın söylemlerine paralel bir çok söylem vardır. Demek ki söylemlerde uyuşuyorlardı.

Yiğit Bulut, haklı olarak Erdoğan Hükümetini eleştiriyordu; çünkü gerçekler başka, söylemler başkaydı. Erdoğan'ı kendi silahıyla vuruyordu. İcraatın başındaki Erdoğan, esip yağıyor ama yıllardır ne faiz lobisini, ne yabancı kreditörleri, ne de kredi derecelendirme kurumlarını dize getiremiyordu. Konuşmak başka, gemiyi yürütmek başkaydı; lafla peynir gemisi yürümüyordu.

Erdoğan, söylem birliği içinde olduğu Yiğit Bulut'u 'işe' aldı; kendi cephesine kattı. Yiğit Bulut'un dahiyane çözümleri yoktu ve bundan sonra da olmayacak; Erdoğan da bunu biliyor. 'Akıllı düşman' 'akıllı danışman' oldu.

Yiğit Bulut ise, forumlarda başlayıp gazete ve dergi sayfalarında devam eden, televizyon ekranlarında doruğa ulaşan bilgi birikimlerini vatan aşkı için değerlendirebileceği umuduyla görevi kabul etti.

Yani bu atamada kazan - kazan ilişkisi var ama eleştirmenlerin eleştirdiği gibi bir çelişki yok.

Vatana millete hayırlı olsun!
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (23-05-2014), Master (22-07-2013), neron (22-07-2013)
  #113  
Eski 23-07-2013, 16:47
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Hırs

Hırs imanı öldürür derler!


Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (23-07-2013), aok (23-05-2014), Master (23-07-2013), neron (25-07-2013)
  #114  
Eski 23-07-2013, 20:47
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Başbakan Erdoğan şu anda birçok kanalda canlı yayında.
TESK'in iftar yemeğine katılmış. İftarını yapmış, sanırım yarım saati aşkın bir süredir konuşuyor.

İftar olalı daha bir saat bile olmadı. Yedikleri daha midesine inmeden konuşmaya başladı!

Sayın başbakanımız ramazan başladığından bu yana, hemen hemen her gün bir iftar yemeğine katılıyor ve katıldığı her yemekte kürsüye çıkıp siyaset yapıyor; hem de en çirkin biçimde.

Benim bildiğim, iftar yemeklerinde dua edilir, hal hatır sorulur, sohbet edilir.

Bu çirkinlik Mübarek Ramazan'ın ruhuna yakışmıyor.
Tek kelime ile ayıptır...
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (23-05-2014), neron (25-07-2013)
  #115  
Eski 25-07-2013, 00:30
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (23-05-2014), Master (25-07-2013), neron (25-07-2013)
  #116  
Eski 25-07-2013, 11:13
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Kör gözüm kör parmağına

Dün sabah, Koç Holding bünyesindeki Tüpraş, Aygaz ve Opet'e baskın düzenlendi. Üç şirkette kapsamlı vergi ve kaçak akaryakıt denetimleri başlatıldı. Mahkeme kararı ile yapılan baskına 20 polis ve akaryakıt uzmanları katıldı. Baskının kaçak akaryakıt için yapıldığı ve Maliye ekiplerinin de bu yüzden TÜPRAŞ'ta olduğunu iddia edildi.

Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut, "Bu EPDK yetkililerinin yaptığı fiziki envanter denetimidir. Rutin ve rutin dışı incelemeler her zaman yapılır" dedi.

Enerji Piyasası Denetleme Kurumu yetkilileri "Bu denetim rutin değil, bizim dışımızdadır" açıklamasında bulundu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Bir rutin incelemeyle alakalı. Vergi denetimleriyle alakalı ve ulusal marker sistemi dediğimiz bizim bütün bu yapının resmi işlemlerle alakalı rutin işlemleri olur, denetimleri olur” dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Vergi Denetim Kurulu yıllık 50,000 vergi incelemesi yapıyor. Gezi olayları ile vergi incelemeleri arasında kesinlikle bir ilişki yoktur" dedi.


Soruşturmaya konu olan şirketlerde kaçak akaryakıt ve/veya vergi kaçağı vardır veya yoktur; bunu bizim bilmemiz olası değil. Bu açıdan, şirketlere kefil olabilecek durumda değiliz.
Bazı yetkililer incelemelerin rutin olduğunu, bazıları ise rutin olmadığını söylüyor. İncelemeler rutindir veya değildir; bu da çok önemli değil. Bu konularda yapılacak olan yorumlar, polemikten öteye geçemez.


Bence önemli olan noktalar şunlar:

Normal olarak, vergi incelemeleri Maliye Bakanlığına bağlı vergi denetim uzmanlarınca yapılır. Bu uzmanların geniş yetkileri vardır. Bu yetkileri kullanmak için mahkeme kararına gerek yoktur. Ancak mükellefin incelemeye engel olması durumunda, mahkeme kararına bile gerek olmadan, polis desteği talep edebilir.
(Vergi Usul Kanunu Madde 7: Bilumum mülkiye amirleri, emniyet amir ve memurları, belediye başkanları, köy muhtarları ve kamu müesseseleri vergi kanunlarının uygulanmasında uygulama ile ilgili memurlara ve komisyonlara ellerindeki bütün imkanlarla kolaylık göstermeye ve yardımda bulunmaya mecburdurlar.)

Koç'un kurumsal nitelikli, ülkenin vergi şampiyonu olmuş şirketlerinin, kaba kuvvet yoluyla veya başka bir şekilde incelemeye engel olması düşünülemez. Öyleyse mahkeme kararına ve polis destekli baskına niçin gerek duyuldu?

Baskın, mahkeme kararı ve polis desteği ile yapılarak "Kör gözüm kör parmağına" der gibi, gerek Koç Holding hissedarlarına, gerekse 'aynı yolda olan' başka sermaye sahiplerine verilmek istenen bir mesaj olabilir mi?

"Bir araştırmacı gazetecilik denemesi!" başlıklı yazımda bunun izlerini bulabiliriz.
http://www.arka-bahce.org/forum/show...&postcount=100
Koç Holding kara listeye alındı bir defa; Erdoğan yakalarını bırakmaz!


Olayın başka bir yönü:

Sanırım borsada önceki gün 2. seans başlayan sert satışların tetikleyicisi bu soruşturma imiş. Borsa önceki gün düşmeye başladı; oysa baskın dün gerçekleşti ve haber basına dün sızdı. Yine, önceden bilgi alabilen birileri yüksek fiyatlardan satış yapma şansı buldu.

"Önceden bilgi alanlar kimler olabilir?" sorusunun cevabı bizce çok net. Çok uzakta aramaya gerek yok; Merkez Ankara, lokasyon Kızılay - Çankaya arası, koca koca binaların olduğu bölge!

SPK'nın bu konuyu araştırması gerekir ama yapmayacaktır; çoğu zaman olduğu üç maymunu oynayacaktır.

Bugün aracı kurum raporlarında, borsanın sert düşmesinin tetikleyicisi olan bu soruşturmadan hemen hemen hiç bahsedilmiyor. Oysa dün, gün içi raporlarda söz ediliyordu. Bugün hiç söz edilmemesi anlamlı değil mi?
Herkes gölgesinden korkar oldu.

Atilla Yeşilada, "Piyasaya siyaset karışmasın" başlıklı bir yazı yazmış. Yazısında çok doğru tespitler var. Türkiye hızla güven kaybediyor. Yazıyı kopyalamaya izin vermedikleri için buraya aktaramıyorum. İnternette bulabilirseniz okumanızı tavsiye ederim.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (23-05-2014), buena vista (25-07-2013), neron (29-07-2013)
  #117  
Eski 26-07-2013, 10:39
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Kartal kalkar, dal sarkar ...

Gündemi izlerken aklıma çocukluğumuzda öğrendiğimiz bir tekerleme geldi.

Şu karşıda bir dal,
Dal sarkar kartal kalkar
Kartal kalkar dal sarkar,
Dal kalkar kantar tartar....

Şimdi "bu nereden çıktı?" diye soracaksınız.
Çocukluğumuzda öğrendiğimiz bu tekerlemeyi hatırlatacak uyarıcılar o kadar çok ki!

PKK’nın Suriye’deki uzantısı Demokratik Birlik Partisi (PYD), geçen hafta Türkiye sınırına 100 metre uzaklıktaki bir binaya PYD bayrağını asmıştı. Türkiye bu duruma tepki göstermiş, Türk jetleri Suriye sınırında uçuş yapmıştı.

PYD başkanı Salih Müslim, dün İstanbul’a gelmiş. Türkiye'de iki gün kalıp MİT ve Dışişleri Bakanlığı'nın yetkilileriyle görüşecekmiş.

Tam bu sırada, sınırımıza 100 metre uzaklıktaki makarna fabrikasının çatısına dikilen PYD bayrağı indirilmiş, yerine Suriye Ulusal Kürt Konseyi bayrağı çekilmiş...

Bayrak iner bayrak kalkar,
Kartal kanat çırpar,
Bayrak iner bayrak kalkar
İner kalkar iner kalkar,
Fırsat bulunca yine kalkar...

Acaba tekerlemeyi bize yanlış mı öğretmişlerdi?
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
Master (26-07-2013), neron (29-07-2013)
  #118  
Eski 29-07-2013, 02:44
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yarabbi şükür!

Halkı açlık ve sefalet içinde diye, 2011’den bu yana 400 milyon dolardan fazla yardım yaptığımız Somali'de, önceki gün elçilik binamıza bombalı bir saldırı düzenlendi. Başkent Mogadişu’daki elçiliğimizi korumakla görevli bir polisimiz öldü, üçü yaralandı. Saldırıyı Türkiye’nin Somali’ye desteğinden rahatsız olan El Kaide bağlantılı El Şebab örgütü üslendi. El Şebab, saldırıda Türk diplomatların hedef alındığı belirterek, Türkiye'yi 'mürtet (müslümanlığı bırakıp başka bir dine geçmiş olan, dönek) rejime destek veren ve şeriat düzenini yok etmeye çalışan ülkelerden biri' olmakla suçladı.

Bu eylem, El Şebap'ın ilk vukuatı değil. Daha önce de Kızılay yardım konvoyuna saldırmış, 5 Somalili ölmüş, 4 Türk yaralanmıştı. Ayrıca 2011 yılında, Türkiye’nin verdiği eğitim burslarından faydalanmak isteyen 70 öğrenciyi öldürmüştü.

Somali'deki saldırı üzerine, bir kez daha düşünmek, bir kez daha yazmak ihtiyacı hissettim.

Dış siyasette geldiğimiz noktada halimize bir bakın; ister ağlayın ister gülün!

Somali'de, El Kaide'nin uzantısı El Şebab, Türkiye'yi 'mürtet' rejime destek vermekle suçlarken; Mısır'da, Müslüman kardeşler destekli Mursi'ye darbe yapan 'mürtet' darbeciler de bizim hedefimizde!


Gezi parkında eylem yapan 'dışardan destekli' 'üç çapulcuyu', darbe girişimi yapmakla suçlayan Erdoğan, Suriye'de rejimi değiştirmek için silahlı mücadele veren darbecilere hem siyasi hem de maddi destek veriyor.

Bunun bir sonucu olarak, Türkiye destekli iç savaştan kaçan iki yüz binden fazla sığınmacıyı kamplarımızda besliyoruz. PYD, burnumuzun dibinde, alay edercesine, Kürdistanı simgeleyen bayraklardan birini indirip ötekini dikiyor.

Bu arada hemen hemen her gün bir vatandaşımız, Suriye'deki darbecilerin veya bu darbecilere karşı koymaya çalışan diğer grupların attıkları bir mermi ile ya ölüyor ya da yaralanıyor. Erdoğan destekli bir darbecinin, belki de Türkiye'nin gönderdiği bir silahtan çıkan mermisi, milli sınırları içinde yaşayan bir Türk'ün ölümüne neden oluyor. Erdoğan her olaydan sonra hafiften bir gürlüyor, ama sonrasında kuyruğunu kısıp oturuyor. Bu ölüm ve yaralanma haberlerini duyduğunda "acaba vicdanı biraz olsun sızlıyor mu?" diye merak ediyorum.

Somali'de Kızılay'ın yardım konvoyuna saldırılıyor, dört Türk yaralı 'yarabbi şükür!'. Elçiliğimize saldırılıyor; bir ölü, üç yaralı var; buna da 'yarabbi şükür!' ...

PKK'nın hamisi Kuzey Irak'ı abat etmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Komşularımızla iyi ilişkiler içerisindeyiz; Allaha Şükür!

Mısır'ın iç sorunu olan bir darbenin avukatlığını da üstlendik. Yakında oradaki elçiliğimize veya işadamlarımıza bir saldırı olursa şaşırmamak lazım. Önlem için şimdiden duaya başlayabiliriz!

11 Haziran 2013 tarihinde 'Çapulcu ekonomisi' başlıklı bir yazı yayımlamıştım. Bu yazımda, Erdoğan Hükümeti'nin 'Küçük Amerika' sevdasından bahsetmiş ve 'Küçük Amerika' olabilmenin çok kolay olmadığını anlatmaya çalışmıştım.
"Küçük Amerika olmak o kadar kolay değil. Daha kırk fırın ekmek yemek lazım." diye başlayıp 'Küçük Amerika' olabilmenin şartlarını sıralarken bir şeyi yazmayı unutmuşum:
ABD, herhangi bir vatandaşına zarar veren her ülkeyi cezalandırır!

Küçük olmak ile büyük olmak arasındaki fark bu işte!


Bu küçük ilave ile birlikte, o yazıyı okumamış olanlar için aşağıda tekrar yayımlıyorum.

Çapulcu ekonomisi

1950 li yıllara damgasını vuran, günümüzde dahi sözü edilen, meşhur bir Marshall planı vardır.

Nedir bu Marshall Planı?

Marshall Planı, II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında ABD Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir.

1. Dünya savaşının yaralarını tam olarak saramadan 2. dünya savaşına katılan Avrupa ülkelerinin ekonomileri iyice çökmüştü. Sovyetler Birliği, bu durumu fırsat bilerek etki alanını genişletmek istiyordu. Marshal Planı'nın asıl amacı Sovyetler Birliği'nin önünü kesmek, etki alanını daraltmaktı. Dolayısıyla ABD'nin vizyonu ve çıkarları korunmuş olacaktı.

George Marshall, "Dünyanın ekonomik sağlığının geri kazandırılması için her şeyi yapmalıyız; çünkü ekonomik sağlık olmaksızın siyasi istikrar ve barıştan söz edilemez." diye düşünüyordu.

ABD, aralarında Türkiye ve Yunanistan'ın da olduğu 16 Avrupa ülkesine, para, erzak ve makina yardımı yaptı. 2. dünya savaşına fiilen katılmamış olan Türkiye de Sovyetler birliğinin etkisi altındaki bölgede olduğu için bu 'yardımdan' faydalandırılmıştı. Türkiye'nin payı diğerlerine göre oldukça küçük bir pay olmuştur. Bu küçük pay bile ABD ile ilişkilerin gelişmesine ve bağların kuvvetlenmesine yetmiştir.

Özelde Marshall Planı ve genelde Türkiye - ABD ilişkileri, üzerinde çok konuşulan ve farklı kesimlerin farklı yorumlar yapabildiği konular olup burada birkaç satırda özetlemek olanaklı değil; zaten yazının amacı da bu değil.

Gelelim günümüze ve yazımızın amacına....

Biliyorsunuz eskiden beri, Türkiye için Küçük Amerika benzetmeleri yapılır. AKP iktidarında bu heves yine hortlamış gibi görünüyor. Başkanlık sistemine geçiş arzuları, eyalet sisteminin kurulmak istenmesi, ABD'den destekli dış politikalar vs. bu hevesin dışardan görünen belirtileri.

AKP iktidarı, öncekilerden farklı olarak, Küçük Amerika olmak arzusunun yanı sıra, Küçük Osmanlı İmparatorluğu'nun temellerini de atmak istiyor. Çoğunlukla Ortadoğu ve Afrika'da yer alan, halkı müslüman olan birçok ülkeye politik ve maddi destekler sağlanıyor. Bu desteklerin bir kısmı doğrudan yapılırken bir kısmı da bazı vakıflar ve dernekler üzerinden yapılıyor. Küçük Amerika olmaya çalışırken, Küçük Osmanlı'nın temeli atılırken küçük çaplı bir Marshall Planı uygulanıyor. Bu planın adı BOP mudur? Ya da BOP'tan ayrı olarak yapılmış bir plan mıdır? Biz bunu tam olarak bilmiyoruz; belki konmuş bir adı bile yok; ancak amaç belli.

Bu plan dahilinde 200.000 * Suriyeli sığınmacıya bakıyoruz; ayrıca Suriyede dahilinde kalan Suriyelilere, Filistin'e, Somali'ye ve hatta Mısır'a yardım yapıyoruz.

Son olarak dün bir haber geçti: Başbakan Erdoğan’ın Mısır gezisi sırasında Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye söz verdiği 150 adet çöp toplama kamyonu Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar tarafından teslim edildi. Bakan, "Mısırlı kardeşlerimize Türkiye olarak hem şoförlerin eğitimi konusunda destek olacağız hem de teslim ettiğimiz araçların bakımını yapacağız.....” dedi.

Hem hibe et, hem de bakımını üstlen. Ohh ne ala!

Küçük Amerika olmak o kadar kolay değil. Daha kırk fırın ekmek yemek lazım.

ABD'nin askeri ve teknolojik gücü bir yana, sıkışınca matbaaları çalıştırıp Dolar basıyor; bütün dünya bunu bir değişim aracı olarak kabul ediyor. Türk Lirasının böyle bir gücü yok.
ABD, neredeyse sınırsız borçlanabiliyor, biz bıçak sırtında yürüyoruz.
ABD'nin iki tane kara komşusu var, ikisi de sorunsuz. Bizim sekiz komşumuz var, hemen hemen hepsi sorunlu.
ABD, Birleşmiş Milletler'in, Nato'nun, IMF'in vs. başrol oyuncusu, biz figüran rolündeyiz.
ABD yönetimi (veya senatosu) razı olmazsa paranla bile savaş uçağı, helikopter, roket, hatta iş makinası bile alamazsın.
ABD, emperyalist bir yapıdadır. Silahı hibe eder; cephanesini ve yakıtını satar, mecburen alırsın. Kredi verir, şartlıdır. Bir verir, iki alır... Bizim genlerimizde bu anlamda bir emperyalist düşünce yoktur.


AKP iktidarı, kendine özgü bir Marshall Planı ile 'cihad' yapmaya çalışırken, Türkiye'nin kıt kaynaklarını heba etmekte ve geleceğini riske sokmaktadır. Harcanan paralar ve atılan adımlar, insani yardım ölçülerinin çok üzerindedir. Erdoğan kabul etmese de veriler dış borçların hızla arttığını göstermektedir.

Türkiye'nin ekonomisinin güçlü olduğunu iddia eden, bölgesel abi rolüne soyunan, kendine özgü cihad planları ile sağa sola para saçan Erdoğan, son günlerde yaptığı konuşmalarda üç çapulcunun eylemleri yüzünden ekonominin tehlikeye girdiğinden bahsetmektedir.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

Ya ekonomi iddia edildiği kadar güçlü değil ya da eylemciler üç tane çapulcu değil!


* Kaynak: Başbakan Yardımcısı Atalay, 11 haziran 2013 itibarı ile Türkiye'de kamplarda, çadır kentlerde ve konteynerlerde kalan Suriyeli sığınmacıların sayısını 198 bin 818 olarak açıkladı.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
neron (29-07-2013)
  #119  
Eski 30-07-2013, 02:07
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (30-07-2013), Master (30-07-2013), neron (30-07-2013)
  #120  
Eski 01-08-2013, 06:09
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Exclamation Uzlaşmacı üstelik

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Mehmet Ali Şahin, TRT Haber ’de yayınlanan İnce Çizgi programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Çözüm sürecinin ardından Gezi olayları ile birlikte dış kamuoyunda Hükümet’i yıpratıcı, itibarsız kılıcı çabaların da başladığını söyleyen Şahin, eylemlerin müebbet hapsi öngören TCK’nın 312. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Şahin şunları söyledi:

“İzlenimim, bu eylemlerin Hükümeti düşürmeyi amaçlayan eylemlere dönüştüğü yönünde. Çünkü İstanbul ’da Dolmabahçe’yi işgal etme, Başbakanlık Konutu’nu işgal etme, Sayın Başbakan’ın konutunu bile işgal etme şeklinde eylemcilerin bir takım hedefleri zorlamış olmaları, hatta sabahlara kadar zorlamış olmaları, bu amaca yönelik tavırlardır diye değerlendiriyorum. Bu eylemleri başlatıp yönlendirenlerin Hükümeti devirmeyi ve görevden uzaklaştırmayı amaçladıklarını düşünüyorum. Ancak, devletin güvenlik güçleri ve Hükümetin basiretli davranışı bu heves içinde olanların amacına ulaşmasını engellemiştir. Bundan sonra bu tür eylemlere tevessül edilebileceğini de düşünmüyorum.”

Minik Fikir : Hatta İDAM ı geri getirin diyeceğim ama demeyeyim
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (01-08-2013), buena vista (01-08-2013), detan (01-08-2013), neron (01-08-2013), PINAR (01-08-2013)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:19 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce