Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Ser'den, Sera'dan. - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Bahçıvanlar > Sera
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ser'den, Sera'dan.
Konudaki Cevap Sayısı
387
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
209978

 
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #11  
Eski 01-10-2011, 03:51
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Nisyan ile Maluldür

Evet, var oğlu var!

Herkesin kendine göre işi var, gücü var.

Bu yaşam meşgalesinin üstüne üstlük “unutma” gibi çoğu zaman meziyet olarak gördüğüm özelliklerimiz var.

“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.”

Yani “İnsanın hafızası unutma ile özürlüdür.”

Bunama seviyesinde değil belki ama normal unutmanın bir iyi bir şey olduğunu düşünürüm. O yüzden yukarıdaki özlü sözü gölgelemek için demiyorum ama unutmanın bir eksiklik, hata, günah, özür, kabahat gibi bir şey olduğuna inanmıyorum.

Belki de çok unutkan biri olduğum için böyle düşünüyorumdur. Hele eşimle ilgili birçok özel günleri veya verilmiş sözlerimi unuttuğumu ve bu unutmalarımın bedelini nasıl ödediğimi…

Elbette unutulmayacak, unutturulmayacak konularımız, değerlerimiz, şeylerimiz de olmalı.

Kaldı ki bazı şeyleri unutmak istesek bile unutamıyoruz!

İşte o yüzden, ben de elimden geldiğince unutkanlığımı bastırmak için fırsat ve zaman buldukça yazmaya ve okumaya çalışıyorum.

Her neyse, şimdi gene okuduğum “habere” geri dönüp kaldığım yerden konuyu kurcalamaya başlayayım. Bu yazıları yazmamın nedeni de “o yarım sayfalık haberi” okuduğum zaman kendi içimde yaşadığım sıkıntılı dakikalar değildi. Ne dakikası, saatlerce sürdü belki.
Beni sıkan, ruhumu sıkıştıran sadece unutkanlığım da değildi, haberin yalınlığı da değildi…

Sanırım 25 Eylül 2011 tarihinde, tam gününü unuttum şimdi, (bak unutmak gene karşıma çıktı. Hani derler ya: “akşam ne yediğimi unuttum” diye, benim durumum da o hesap,) Flaş TV’de izlediğim bir programdan ötürü bu yazıları yazıyorum.

Neyse, o güne dönecek olursam; “haberi” satır satır okudum. İçimden konuştum, bazı kelimeleri kendimce değiştirip cümleleri yeniden kurdum, dalgamı geçtim, sorular sordum, kısacası konuyu ve haberi iyice anlamaya çalıştım.

“Erzincan Cumhuriyet eski Başsavcısı İlhan Cihaner'in başlattığı ve Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal'ın yürüttüğü 'İsmail Ağa Cemaati' davasında 16 cemaat üyesi 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' suçundan yargılandığı davada beraat ederken, 14 sanığa 'Yasalara aykırı eğitim kurumu açmak' suçundan 5'er ay hapis cezası verildi.”

Erzincan’da başlatılan dava Erzurum’da hem de özel yetkileri olan bir Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmiş.

Halla halla, başlatılan bu dava neredeyse bütün cemaatleri kapsıyordu! Unutmuşum demek ki, ya da yanlış hatırlıyorum.

Sanık sayısı da azmış! Benim aklımda yüzlerce sanığın olduğu kalmış.

Bu sanıkların bazıları Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya bazıları da yasalara aykırı eğitim kurumu açma suçundan yargılanmış. Olabilir! Koca cemaat bu, herkesin suçu aynı olacak değil ya? Ancak en ağır suçtan yargılananlar beraat, daha hafif suçtan yargılananlarsa koskoca 5 ay ceza almışlar!

“Erzurum Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan sekizinci duruşmada karar açıklandı. Tutuksuz sanıkların hazır bulunmadığı duruşmada, avukatları Lokman Okumuş ile Alparslan Sarcan yer aldı. Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, sanık avukatlarından son sözlerini istedi. Cumhuriyet Savcısı Ender Karadeniz, savcının esas hakkındaki görüşü doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini bildirdi.”

8 duruşmada bu iş bitmiş, güzel.

Ne güzel! Sanıklar hem tutuksuz hem de mahkemeye bile gelmemişler!

Vay be, kırk kişiye iki avukat yetmiş! Bir avukatın dava ücreti ne kadar acaba? Sözgelimi ben avukat olsam ve bu davaya da 20 bin liraya baksam, her müvekkilim bin lira verse olur biter. Sanıklarında bu vesileyle ekonomik durumları sarsılmamış olur.

Hayret, hâkim avukatlardan son sözlerini sormuş. Yazının gidişinden onlar ne demiş son söz olarak anlamadım.

Cumhuriyet Savcısı Ender Karadeniz, savcının esas hakkındaki görüşü doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini bildirmiş. Osman Şanal değil miydi bu davanın savcısı? Belki izindedir, belki başka bir yerlere atanmıştır.

“Mahkeme, 3'ü kadın 16 sanığın Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu işlediklerinin sabit olmadığını bildirerek, ayrı ayrı beraatlerini uygun gördü. Sanık Adem S., Cemal G., Bahattin U., İsa K., Cenk D., Şevket G., Ahmet Bahadır A., Kadir Naci G., Zükarneyn C., Fatih K., Yunus M., Mümtaz T. ve Murat S.'nin ise yasalara aykırı olarak eğitim kurumu açmak suçunu işlediklerini sabit bulan mahkeme, TCK'nın 263. maddesi uyarınca 11 kişiyi önce 6, daha sonra indirim uygulayarak 5'er ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verdi.”

Bu da güzel! Beraat edenlerin isimleri bile basına verilmemiş. Gerçi bu sanıkların kimler olduğunu, ne iş yaptıklarını filan ben zaten bilmiyorum, basında masında da rastladığımı hatırlamıyorum. Genellikle, insan beraat etse de mahkemelik olması, hele hele gözaltına alınması, tutuklanması bir kara leke gibi görülür yaşadığı çevrelerde.

Ceza alanların isimleri belirtilmiş ama soyadları basından esirgenmiş, bu da güzel. Bunların suçları mahkemece sabit görülmüş olsa da eşleri var, çocukları, akrabaları, kapı komşuları, seveni, sevmeyenleri var.

Yazının akışında bir hata var sanki. 14 kişinin isimleri sayılmış ancak 11 kişin önce 6 sonra 5 ay ceza aldığı belirtilmiş. Gazeteye ya yanlış yazılmış ya da 3 kişi için farklı bir ceza verilmiş.

“Sanıkların daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamaları, kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum, davranışlarını dikkate alan mahkeme, hükmün açıklanmasını 5 yıl süreyle erteledi. Denetimli süresi içinde kasten yeni bir suç işlemedikleri takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararlaştırıldı.”

Valla ne diyeyim “güzel” demekten başka.

Yazıdan 8 nci duruşmaya katılmadıkları belli ama demek ki önceki duruşmalara sanıklar gelmişler, tutumları ve davranışları da mahkemenin çok hoşuna gitmiş.

Bu kadar yaygara hepi topu 6 aylık bir ceza için miymiş? Acaba kanunun öngördüğü en düşük ceza mı verilmiş? Olabilir, bizim kanunlarımızda bazen, örneğin “3 yıldan 5 yıla kadar,” ya da “7 yıldan az olmamak üzere” gibi hükümler olur…

6 aydan 1 ay ıskonto yapılmış ve 5 aya inmiş, güzel!

Hükmün açıklanması 5 yıl ertelenmiş, anlamadım. Hüküm verilmiş zaten. Acaba hüküm giymişlerin 5 aylık cezaları mı 5 yıl sonrasına ertelenmiş? Muhtemelen öyledir.

Haa! Anladım galiba. Yazının son cümlesinde belirtiliyor. 5 sene boyunca bir denetim altında olacaklar, eğer bir kasıtlı bir suç işlerlerse bu 5 aylık cezayı yatacaklar. İşlemezlerse verilen bu hüküm de ortadan kalkacak, üstelik dava da düşmüş olacak.

Sen sağ, ben selamet!

Sıradan bir vatandaş olarak ben bu haberi böyle okudum, bu kadarıyla yorumlayabildim ama fazlasıyla gerildim.

Acaba bu haberi Palandöken Gazetesi gibi diğer gazeteler ve televizyonlar da verdiler mi? Vermiş olabilirler diye düşündüm ancak verseler de sanırım bu yerel gazetede sunulduğu kadardır.

Televizyon izleyecek durumda değildim, çok uzun süredir gazete mazete de okumuyorum. Bir iki aydır İnternette bazı gazetelere bakıyor, birkaç değer verdiğim köşe yazarını okuyorum ama bu okumalarımı 5 sene önceki okumalarımla karşılaştıracak olursam “onda biri” diyebilirim.

Fırsat bulursam bu davayla ilgili çıkan haberleri internetten araştıracağım, dedim kendi kendime.

**

Konuyla ilgili merakımı gidermek için internetten bulduğum Hürriyet Gazetesinin şu haberini araya sıkıştırıp konuya devam edeyim.

Yalnız bu haber davanın sonuçlanmasıyla ilgili değil 21 Şubat 2010 tarihinde yazılmış.

Tüm ülkeyi sarsan yargı krizinde gözler, İsmailağa Cemaati’ne yönelik soruşturmayı başlatıp tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ile onu tutuklatan Erzurum Savcısı Osman Şanal’ın bu soruşturmaya ilişkin yaklaşımlarına çevrildi.

İsmailağa Cemaati soruşturmasında iki savcı arasındaki yöntem ve yaklaşım farkları şöyle:

GİZLİLİK FARKI

İlhan Cihaner İsmailağa Cemaati’ne yönelik soruşturmayı 2 Kasım 2007’de başlattı. 20 ile yayılan, İstanbul’a kadar uzanan soruşturma, cemaatin kreş görünümünde, “Sübyan Mektebi” adıyla 4-6 yaş grubu için kaçak din eğitimi kurumu açmak, yasadışı örgüt kurma, bu örgüte üye olma, yasadışı yardım toplama, cinsel saldırı ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamalarıyla yürütüldü. Gizli soruşturmada örgütün içe kapalı yapısı, keskin hiyerarşisi nedeniyle iletişim tespitleri esas alındı.

Osman Şanal İsmailağa Cemaati’ne yönelik başlatılan soruşturmanın valilik ve bakanlıktan gizlenerek yürütüldüğünü, yetki aşımı olduğunu öne sürdü.

KOLLUK FARKI

İlhan Cihaner Cemaate yönelik soruşturmayı, jandarmanın çevre köylerde okul öncesi çocukların ailelerinden alınıp izinsiz eğitim verildiği istihbaratı üzerine jandarmaya verdiği talimatla başlattı, ilde de cemaatle bağlantılı isimleri takibe aldığını savundu. Cemaatin emniyetle bağlantısını dinleme sırasında tespit ettiklerini belirtti.
Osman Şanal Başsavcı Cihaner’in il merkezinde soruşturmayı polis yerine jandarmayla yürütmesinin görevi kötüye kullanma suçu olduğunu öne sürdü.

ŞÜPHELİ FARKI

İlhan Cihaner 1.5 yıl süren soruşturma sonunda 23 Şubat 2009’da 26 kişi gözaltına alındı, 9 şüpheli tutuklandı, toplam şüpheli sayısı 235’e ulaştı.

Osman Şanal Sert yetki tartışmaları sonrası dosya görevsizlikle kendisine gönderildi. 235 kişiden 16’sına dava açtı, 9 şüpheli serbest bırakıldı. Tutuklu kalmadı.

KANUN FARKI

İlhan Cihaner Soruşturmayı “Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler.. iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” diyen TCK 220 uyarınca yürüttü.

Osman Şanal Kendisine bu örgütün silahlı olduğuna dair bir ihbar mektubu geldiğini gerekçe gösterip “Yetki bende” diyerek dosyayı Cihaner’den aldı. 16 sanık hakkında TCK 309’dan, “Anayasa’yı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açtı. Ağır suçlamaya rağmen 9 kişi bırakıldı.

GENİŞLEME FARKI

İlhan Cihaner Yürüttüğü soruşturma 20 ile yayıldı. 26 kişinin alınıp 9’unun tutuklandığı günlerde gözaltı talimatı verdiği kişi sayısı 69’du. Bu 69 kişi içinde cemaatin İstanbul’daki liderleri Mahmut Ustaosmanoğlu, Cübbeli Ahmet, Yeni Şafak Gazetesi’nin sahibi Ahmet Albayrak ve işadamı Mehmet Çelik de vardı.

Osman Şanal Erzincan’dan dosyayı aldığında soruşturma Erzincan-Erzurum boyutuyla sınırlı tutuldu, diğer illere yönelik işlemleri durdurdu.

YÖNTEM FARKI

İlhan Cihaner İhbar mektupları yerine istihbari bilgileri soruşturma için esas aldı. İsmailağa cemaatinden sonra Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturmayı da aynı yöntemle başlattı.

Osman Şanal Hem İsmailağa cemaati hem de daha sonra başlatılan Gülen cemaati dosyalarını isterken her iki istemine kendisine gelen örgütlerin “silahlı olduğu” iddialı ihbar mektuplarını gerekçe gösterdi.

YETKİ FARKI

İlhan Cihaner Benzer istihbari bilgileri baz alarak bu kez Fethullah Gülen Cemaati, Süleymancılar ve Menzil tarikatına yönelik soruşturma başlattı. Bu kez iletişim tespitinden önce Türkiye çapında bu gruplarla ilgili yürütülmüş takip ve soruşturma dosyalarını yazışmalarla istedi.

Osman Şanal Gülen cemaati hakkında kendisinin de soruşturma yürüttüğünü öne sürdü, dosyayı istedi. Hatta Erzincan’da Gülen cemaatine mensup kişileri gözaltına aldırıp bıraktı. Cihaner, “Bu gözaltılar benim soruşturmamı deşifre etti” itirazı yaptı. (Hürriyet)


Bu haber ne derece doğrudur, yanlıştır bilemem ama unuttuğum birçok konuyu bu haberle biraz daha netleştirmiş oldum.

İnternetten konuyla ilgili sayfaları araştırırken ne görsem beğenirsiniz; HSYK’nın son atamalarıyla Osman Şanal Antlaya Cumhuriyet Savcısı olmuş!

Bu yazdıklarımdan “kıllanıp” seramı serime geçirmesin? Olur mu, olur!

(Devamı Fırsat Bulursam Olacak)
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
account (03-10-2011), ar_de_ (04-10-2011), buena vista (02-10-2011), dentist (01-10-2011), hazan (06-10-2011), Master (02-10-2011), neron (02-10-2011), serdarkus (09-12-2011)
 


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster
Otomatik Konu Okuma Modu Otomatik Konu Okuma Modu

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:21 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce