Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Ser'den, Sera'dan. - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Bahçıvanlar > Sera
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ser'den, Sera'dan.
Konudaki Cevap Sayısı
387
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
208115

 
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #11  
Eski 15-04-2014, 21:22
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Mehmet Ali Emin

İnsan kendisiyle konuşur mu, konuşur.

Ama içinden, ama mırıldanarak, ama yüksek sesle...

Yüksek sesle, sanki karşısında birisi varmışmış gibi konuşana da iyi gözle bakılmadığını herkes bilir; tırlatmış derler, kafayı sıyırmış derler, bunadı derler, onu derler, bunu derler, nihayetinde deli derler, delirdi derler.

Kendi kendine gülene de deli derler; bebekse eğer, meleklerin güldürdüğü söylenir.

Yazma eylemi de var bu işin. Oturup yazarsın, bir mektup gibi anılarını hatta kendine de mektup yazarsın ki, bir dönem bu işin PTT’de kampanyası vardı, şu kadar sene sonra yazdığın mektup sana geri gelecek şeklinde, ben de aklımdan geçirmiştim ama çok çocuksu bulduğumdan yazmamıştım.

Kendi kendine “dur bakalım geliyor mu” diye değil, ciddi olarak e-posta da gönderebilirsin, yalnız şu tarihte adresime gelsin deniliyor mu, bilmiyorum.

Sevgili günlük deyip, sulandırmadan günlük bile tutarsın, bi nevi olur sana kendi kendine konuşma.

Ben, her insanın içinde “hadi gidelim” diyen biri ile “bok yeme, otur oturduğun yerde” diyen birinin yani en az iki farklı kişinin olduğuna neredeyse iman edenlerdenim. Bu sayı çoğaltılabilir. Uzağa gitmeye gerek yok, ben zaman zaman annemim içinde beş altı kişi olduğunu düşünüyorum. Sık sık “bir kabına koyamadım” diye söylenmeye başladığında baş edemediği içindeki bu kişilerin olduğunu düşünürüm.

“Kafanın içinde kırk tilki var, kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor” kalıp sözü de beni doğrular nitelikte.

Derdim, bu durumu gıdıklamak, kaşımak değil; derdim, bu durumu yazıya yansıtmanın olabilirliğini sınamak da değil. Sınayan sınamıştır, ben bilmiyorumdur.

Roman ve öykü yazanlar zaten bir açıdan içindeki kişileri dillendirmiş oluyorlar.
Diyorum ki, kendi kendimle röportaj yapsam nasıl olur. Hani çanak sorular sormadan olabilir mi? Doğru cevap verebilir miyim; kendime?

Doğru yanıt vermediğimde karşımdaki kişi gene ben olacağımdan, yakayı ele vermenin etkisiyle yüzümün kızarmasını hissedebilecek miyim?

Oturmuşluğum hatta yakından görmüşlüğüm yok ama benzetmek için diyorum, insanın kendi kendisini yalan makinesine bağlatması gibi bir durum mu olur, acaba?

Kaldı ki buna ne gerek var diye, sorulabilir. Elbette bir gereği yok, zorunluluğu hiç yok, ancak ilginç bir şeyin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Tabii, hakikaten içtenlikli ve doğru soru ve aynı şekilde verilen karşılıklar içtenlikli olursa belki şaşırtıcı bir anlam ifade edebilir.

“Çalan ben, oynayan ben” durumunun biraz ötesine giderse, yani “kendi kendine gelin güvey olmanın” azıcık dışında kalırsa yapılan iş biraz renklenir, biraz heyecan verebilir, sanki. Bilemiyorum.

“Kendi kendine röportaj yapmak” sıkıcı da olabilir. Ne soracağını biliyorsun ve nasıl cevap vereceğini de biliyorsun. Haa, “okuyan bilmiyor ama” denilebilir, öncelikle sıkıcılık yazanda başlar, okuyana sirayet edebilir, bir süre sonra.

Nehir söyleşi türünden bir yol, yöntem izlenebilir, bu sıkıcılığı alt edebilmek için ancak soru sormaktan ne kadar ve nereye kadar tasarruf edilebilir, onu da kestiremiyorum.

Diğer türlere göre okuması ve anlaşılması göreceli olarak daha kolay olsa bile nehir söyleşilerin de insanın içini baydığı, kıydığı durumları yaşadığım için sıkıcılıktan kurtulamama durumunun kaçınılmaz olduğunu söyleyebilirim.

Kaldı ki kafamdan geçirdiğim daha doğrusu henüz geçiremediğim şey nehir söyleşiye benzese de, ıı ııhh, değil. Nehir bir yerden başlar, kaynaktan doğar, derlerle çoğalır, dallanır, kollanır, çoğalır ve gider, ama ziyan olan bir sona ama mutlu, başarılı, faydalı bir sona doğru gider. Belki bir düdende kaybolur, belki hasretle ve belki de korkarak istemeyerek denizine, deryasına kavuşur; belki bir süreliğine bir barajda dinlenir. Diyeceğim o ki, başı sonu kısmen de olsa bellidir.

Oysa; yer yer gök gürültülü sağanak, yer yer parçalı bulutlu, yer yer açık ve güneşli, yer yer meltem, poyraz, karayel veya yer yer bilmem neli olursa, işte öyle bir söyleşi belki sıkıcı olmaktan uzaklaşabilir, “bilir” diyorum, ihtimalli yazıyorum çünkü bilmiyorum.

Bizimkiler adımın Mehmet Ali Emin olmasını istemişler. Dedemin babasının adının Mehmet Emin, babamın babasının adının Mehmet Ali olmasından dolayı.

Bu üçüyle bir söyleşiye başlayabilir miyim?

Kontakla çalışmayan bu arabayı “vurdurmak” lazım.

Belki “ikisi” itekler, yeterli hıza erişinceye kadar sonra da “biri” ikiye takar.

İlk seferde de olabilir ama olmazsa birkaç denemden sonra belki çalışır.

Yorulana ve umudu tüketip pes edene kadar denenir, gene olmazsa bir çekiciyle tamircinin yolu tutulur.

-Numara yok-
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
account (17-04-2014), ar_de_ (02-05-2014), bikmisbroker (28-04-2014), buena vista (16-04-2014), Damgacı Dede (10-05-2014), Master (15-04-2014), neron (22-04-2014)
 


Konuyu Toplam 6 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 6 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster
Otomatik Konu Okuma Modu Otomatik Konu Okuma Modu

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:55 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce