RESMİ TARİH VE ALTERNATİF TARİH ÜZERİNE
Son yıllarda ‘resmi tarih külliyen yanlıştır’ ve ‘tarih yeniden yazılmalıdır’ söylemlerinin yanı sıra ‘alternatif tarih’ diye bir kavram üretildi. Özellikle bölücüler, ırkçılar ve şeriatçılar, kendi çıkarlarına uygun ‘alternatif tarihler’ üretmeye başladılar.
Resmi tarihe karşı çıkanların ana fikri, mevcut bilgi ve belgelerin devlet otoriteleri tarafından ‘milli menfaatler gözetilerek’ yönlendirilmiş veya yorumlanmış olması, yani tam gerçeği yansıtmamasıdır.
Mesela bu hükümet, bu düşünceden yola çıkıp “Bize hep böyle öğrettiler, ama aslında bu mesele farklı; işte bunlar böyle yalancılar; gerçekleri hep bizden sakladılar; bunlara nasıl güveneceksiniz?” gibi söylemlerle Türkiye’nin uzun yıllar benimsediği resmi tarih görüşünü kendilerine siyasi malzeme yapıyor. Üstelik kendileri şu anda, kendi resmi tarihlerini oluşturmak için bütün pislikleri yaptıkları halde.
Resmi tarih içinde yanıltıcı bilgiler olabilir ama bunların oranı, ‘alternatif tarih’ üretenlerin yalan yanlış kaynaklarının yanında devede kulak kalır. ‘Resmi tarih’ hep doğruyu söylemeyebilir; ‘alternatif tarihler’ ise asla doğruyu söylemez! Çünkü yazılmalarındaki amaç tamamen ideolojiktir.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, her şey değişik kaynaklardan sorgulanabiliyor. Akla ve mantığa daha uygun gelen belge ve bilgilerin değerlendirilmesiyle tarih yeniden yazılıyor ve ‘resmi tarih’ kavramı, yerini ‘GENEL KABUL GÖRMÜŞ TARİH’ kavramına bırakıyor.
Tarih ne kadar doğru yazılırsa yazılsın, bölücüler, ırkçılar ve şeriatçılar bunu da beğenmeyeceklerdir. Çünkü bunların niyetleri belli: Amaç üzüm yemek değil bağcı dövmek!