Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Arka BahÇe Buluşmaları
Tekil Mesaj Gösterimi
  #7  
Eski 06-05-2007, 23:24
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Güzel An ve Anılar 1

Nişantaşı Koço Restaurant Buluşması
11.12.2004

Alıntı:
AnnE´isimli üyeden Alıntı
Ey bunları okuyunca çatlayacak olan ahali ;

Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan akşam , Nispetiye Caddesi üzerindeki bir malum kebapçıda idim.

Diyebilirsiniz ki bana ne !!
Hiiiiiç diyemezsiniz.

Zira , benim de oturduğum masada , Arka Bahçe'nin , ecaip insanlarının en ecaiplerinin de bulunduğu on kişilik bir güruh vardı..

E hadi yine bana ne deyin bakayım !!!

Ben adı geçen mekana intikal ettiğimde , Arka Bahçe'nin , ne Arka Bahçesi , cümle Hissenet aleminin pozitif enerji fışkırtan , sabır ve emek deposu Fiora malum ve müstesna zerafeti ile masanın bir köşesinde oturmakta idi.

Az ötede , Bahçe'nin tapusunda adı yazan zat , Mastırbir Efendi , her zamanki nurlu ve keyifli ve muzip gülümsemesi ile masanın da doğal kurucusu olarak karşıladı bendenizi.

Mastırbir Efendi'nin karşısında aksaçlı lakin yaşı henüz gençlikten çıkmaya karar vermemiş bir az konuşkan; lakin dünya sırlarının birçoğuna vakıf hali ile Janus oturmakta idi.Rivayet olunur ki saçları , Arka Bahçe'yi keşfettiği gece okuduğu birkaç yazının akabinde aniden bembeyaza kesmiştir.

Onun yanında , sanki Janus'a inat , saçı , kaşı , sakalı ,gözü , o siyah denen rengi en siyahı ile, malum ortamda bulunan ve bulunacak olan birçok insanın çocuğu hatta torunu yaşındaki Nedo , bir yandan ''ulen ben bunların arasına nereden düştüm ''; öte yandan , '' yok yok , bunlar benim bu yaşıma kadar öğrendiğimi zannettiğim şeylerin aslında hiç de öğrendiğim gibi olmadığını benim beynime zerkedecek bir tuhaf insan güruhudur , dayan koçum !!'' şeklindeki çelişkilerle tarumar olmuş ,süklüm ve püklüm bir halde önüne bakmakta idi.

Mastırbir’in yanında , Bahçe’nin sessiz emektarlarından , lakin , seans boyu , bahçenin müdavimlirinden , konuşmaktansa dinlemenin daha erdemli olduğu sırrına ermiş şapkalı Kahya Efendi oturmakta idi.

Bir müddet sonra , kendisini daha önce hiç görmemiş olmama rağmen , bayram arifesinde Mısır Çarşısı kalabalığında görsem bile tereddütsüz tanıyacağım Ali Hocam , bugüne kadar biriktirdiklerinin , onda yarattığı telaş ve tarihin ve alemin ve beşeriyetin ,herkese nasip olmayan hakikatlerine ermenin sırtına vurduğu yük ile , mahzun ve mahçup yanımıza seyretti.

Lakin Hocam’a başta çok kırıldım , zira sanırım toplantıya malum başörtüm olmadan ve dahi otururken sol elim yumruk halde ve başparmağım işaret ve orta parmaklarım arasında olmadığından beni tanıyamadı.E biz de bu durum üzre kendimizi tanıtmadık ve dahi Hocam’a Anne’nin selamlarını ilettik.Bunun üzerine , daha öncesinden benim Anne olduğum konusunda tereddütleri bulunan lakin , O sen misin diye sorma cesaretini , başlarına gelebilecekleri düşünerek bulamayan Janus ve Nedo ‘ da iyice kafayı çizdiler.

Bir müddet sonra , yanlarında zarif kardeşleri Hanımefendi olduğu halde , bütün heybeti ve tok sesi ve güleç yüzü , ve nedense bana Hava Kuvvetleri Komutanı’nı anımsatan hali ve kaymış kravatı ve yol yorgunluğu , ile Anüs Donduran Helalar Ülkesinin şanlı göçmeni , ardında bıraktığı ülkesini , kafasından bırakamamış bahriyeli Trasti Efendi , Arka Bahçe’de bulduğu klavye dostluğunu , derin hayat tecrübelerinde bulmasının mümkün olmayacağını bilen bir kesin ifade ile rank!! Rank!! Rank!! diye masaya ulaştı.Mekanın komisinden şefine , otoparkçısından helacısına kadar cümle müsdahdemi , Trasti’ti görünce ‘’eyvah basıldık’’ diye büzükten gelen nidalar savurdu ise de O’nun direk bizim masaya seyretmesi hepsine oh dedirtti.

Trasti Efendi , herkesle merhabalaştıktan sonra , bana da sanırım siz de Anne olmalısınız deyince , Ali Hocam , ülen ben bu tufaya nasıl geldim diyerekten ufak bir sekte-i kalp geçirdi.

O tam o esnada , cümle forum konularının arasında serpiştirdiği ince ötesi esprileri azami yedi kelime ile serpiştiren , bu ince zeka ürünleri ile bazen gerginlikleri imha eden , bazen ,’’ülen biz meselenin bu ince yanını neden göremedik’’ diye hayıflandıran forumun itibar şampiyonlarından , Pek Muhterem Cibir’de intikal etti.

Bundan sonrasını , peynir ,pancar , yeni rakı , ortaya karışık , yeni rakı , künefe , üzüm niyetine yenilen portakallar ve yeni rakı eşliğinde süren şeyi kime nasıl anlatabilirim ki ? Şey diyorum , buna sohbet , muhabbet falan denmez , Türkçe’de bunu tarif edecek kelime yok ki.

Trasti oturunca , onun tam sağında kalan Şapkalı Kahya Efendi’nin en fazla üç dakika sonra ‘’ ulan bu adamın elinin tersinin menzilinde oturmak tehlikeli olur ‘’ diye düşünerek , siz Mastırbir ‘le yanyana olun numarası ile yanımdaki boş sandalyeye tüymesi de atlanmaması gereken bir enstantanedir.

Kimlerden bahsedilmedi ki , Babo’dan Haluk Hoca’ya , Karl Marks Efendi’den Tedcen’e Karahan’dan Zlatka’ya , Alon’dan Kentuf’a cümle hissenet ahalisinin kulakları kimi hoş kimi boş çınlatıldı.Aman dedikodu yapıldı zannetmeyin , dedikodusu yapılan sadece Babo’dur.

Kanada’nın doğal gaz rezervlerinden , Ermeni Meselesine , By-pass ameliyatının , insanda yarattığı halet-i ruhiye dönüşümlerinden Mitterand Hanım’ın yamukluklarına , İttihadçılardan Fettullah Abimize kadar , iliği kemiği sızlatılmayan şahıs , çözülmeyen ve çözülmesine ramak kalan mesele kalmadı.

Yediğimiz içtiğimizi boşverin , bu masa bir daha nerde ne zaman kurulur , yoksa bir daha hiç kurulmasa da bu lezzet damaklarda bir inanılmaz tad olarak mı kalsa ben bilemedim.

Gece yarısına doğru kalbimi orada bırakarak mecburiyetten dağıma doğru yola çıktım.Ki onlar da rahat rahat dedikodumu yapabilsinler.

Haberdar olup da gelmeyenler yanadursun , haberi olmayıp da gelmeyenlerin canı sağolsun.

Bilmem çatlatabildim mi ?
Alıntı ile Cevapla