Kupamız oldu ama prensibi kalmamış takım içimize siniyor mu?
Maç sonu kutlamalarını görünce,"Beşiktaşlı olmaktan utanmanın" zirvelerine ulaştığımdan iyice emin oldum.
-Kupayı aldıktan sonra takım hakkında konuşacağına,LigTv aracılığıyla arkadaşına "nası koyduk?" mesajları ileten Tümeri görünce,
-Başkan olarak ilk aldığı kupadan sonra camiadan bahsedeceğine "bu kupayı Saffet Amca için aldım,ona götüreceğim" demecini veren Demirören'i görünce,
-Maçı satmalar,şampiyonu belirlemeler,günü Fortis Kupasıyla kurtarmaya çalışmalar,Fener ile berabere kalmayı destan haline getirmeler ard arda gelince..
Süleyman Seba dönemindeki Beşiktaşı özledim.
En azından prensiplerimiz vardı.
Başkanımız huysuz,tasarruflu ama her zaman kaliteli ve prensipliydi,teknik direktörümüzün,oyuncularımızın,taraftarımızın bir duruşu vardı.İnönü Stadı herkes için gidilmesi rüya gibi bir yerdi.90lı yılların başından 2000 senesinin ortasına kadar sportif başarı kimde olursa olsun,sadece Beşiktaşın tribünleri hıncahınç dolardı.Çünkü Dolmabahçede kurulu,ağaçlık yollardan uzanılan,onbinlerce yüreğin tek bir vücut gibi yürüyerek geldiği,onbinlerce yüreğin tek bir nota defterinden okur gibi şarkılarını okuduğu bu yerde belli bir kalite vardı.
Şimdi İnönüye Ölüm Stadı diyorlar..Taraftar sürekli küfür etmekle meşgul,oyuncuların bir kısmı çabalıyor ama sonuç hep hüsran,hep hüsran..Sportif hedef olur veya olmaz,ama takımınızda asıl olması gereken bir RUHtur.Herkes camiasını düşünmeli,kendini ön plandan çekmeyi başarmalıdır."Kolej takımı" dediğimiz şey,Beşiktaşta yeniden canlanacaktır ama bunun için yol gösterici insan,Kıvanç Oktay değil Jean Tigana olmalıdır.
Bugün kültürlü bir kişiliğe sahip olan Tigana,Beşiktaşı ne kadar tekrar o 90lardaki havaya sokmaya çalışıyor olsa da,kültür eksikliğinden muzdarip Yıldırım Demirören yönetimi de bizi o kadar bataklığa çekiyor.Senelerdir Kıvanç Oktayın acemi ve müsrif bir şekilde yarattığı sportif enkaz,çok net bir şekilde ortadadır.Demeçlerle Beşiktaş hem antipatik gösterilmekte,hem de rakiplerine karşı küçük düşürülmektedir.Düşünün,koskoca Beşiktaş Camiası şu anda "Galatasaraya maç satmayı" düşünüyor,içine sindirerek!Ne yönetici ne futbolcu camiaya hitap ediyor,herkes ayrı telden çalıyor,karmakarışık bir haldeyiz.
Takımın içinde bile Tigananın adamları var,yönetimin adamları var.Bir Gökhan Gülec'in,bir Bobo'nun,bir Mehmet Sedef'in,bir Gökhan Zan'ın,bir Tigananın ciddi-çalışkan-efendi tavırlarına bakın,bir de maç sonrası seramonide bakana "nossun bakanım oynamaya oynamaya kilo alıyoz" diyen Ahmet Dursun'a bakın.Fuhuş skandalı patlak veriyor,olayın içindeki isimler Ali Güneş,İbrahim Toraman ve Sergen Yalçın..Dün bakanla en samimi kucaklaşanlara,bakanın ensesine kolunu dolayanlara bakın,Ali Güneş,İbrahim Toraman,Sergen Yalçın.
Borsada derler ya "tahtanın sahibi kim?" diye,burada da tahtanın kime ait olduğu belli değil.Yöneticilerle kanka,bakanlarla hoşsohbet bir kısım oyuncu mu (Ahmet Dursun,Koray,OkanB.,Tayfur),babalarının parası ve Ulusoyla olan kan bağlarıyla kulübün başına tüneyen süper bacanaklar mı,yoksa hayatında ideallerine uymayan her şeyi kesip atabilmiş,ve bu tarz para-manken-papermoon-maç satma işlerini pek içine sindiremeyeceğini düşündüğüm Tigana mı?
Tigananın ne kadar çokyönlü,ne kadar çalışkan,ne kadar prensipli bir adam olduğunu şu ana kadarki bütün röportajlarından ve referanslarından biliyoruz.Kendine göre bir kadro kurmaya çalışıyor,kendine göre bir hava yaratmaya çalışıyor ama bu yönetime fazla dayanabileceğini düşünmüyorum.Prensibi kalmamış takımda çalışmak Tiganaya yakışmaz gibi geliyor bana.Bekleyelim görelim..
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
|