Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - AB yolunda Türkiye
Tekil Mesaj Gösterimi
  #10  
Eski 09-04-2006, 22:19
cumali cumali bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 2/7
1 Mesaj ına 1 Kere teşekkür edildi
Exclamation Avrupadan mektuplar

Her zaman tarih okumalı ve gelişen olayları iyi analiz etmek düşüncesindeyim. Tarihten ders almayanlar geleceklerinde bedel ödemeye mahkumdurlar.

Buyurun size büyük bir tarih dersi

Yazan Murat Bardakçı,
URL adresi : http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...arid=28&gid=61

Yazı içeriği .

Avrupa 1876’da da mektup yazmış ve iki sene sonra Hersek’i kaybetmiştik

Avrupa Parlamentosu’ndan 46 milletvekili, Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir mektup göndererek Diyarbakır’daki olayların sorumluluğunun mülki idare amirleriyle askere ait olduğunu ileri sürdüler ve Ankara’yı insan haklarının ihláli halinde AB ile devam eden müzakereleri durdurmakla tehdit ettiler.

Bundan 150 küsur sene önce "Avrupalılaşmaya" ilk defa karar vermemiz üzerine Avrupa’dan müfettiş üstüne müfettiş ve komisyon üstüne komisyon gelmiş, hattá arada bir askeri birliklerle savaş gemilerinin yollandığı da olmuş, hemen her denetimden sonra mektup yahut muhtıra almış ve mutlaka toprak kaybetmiştik. 1876’nın 31 Ocak’ında aldığımız "Andrassy Muhtırası" da bunlardan biriydi. Muhtıra, o yıllarda Hersek’te yaşanan huzursuzluklarla ilgiliydi ve Hersek, muhtırayı kabul etmemizden sonra elimizden çıkmıştı.

AVRUPA’dan Ankara’ya haklar, özgürlükler, reformlar, vesaire konularında senelerden buyana gönderilen mektuplara bu hafta bir yenisi daha iláve edildi ve Avrupa Parlamentosu’nun 46 milletvekili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a devletin Diyarbakır olayları sırasında aldığı tedbirleri kınayan bir mektup yolladılar.

Mektubun nasıl bir üslupla kaleme alındığını gazetelerde okumuşsunuzdur. Avrupalı politikacılar, Başbakan Erdoğan’a kısaca "Diyarbakır olaylarının sorumluluğu mülki idare amirleriyle askere aittir. Ankara’nın insan haklarını ve demokratik prensipleri ihláli halinde AB ile devam eden müzakereler durabilir" diyorlardı. Parlamanterlerin ifadeleri ve işgüzarlıkları Başbakan’ı sinirlendirmiş olacak ki, Tayyip Bey "Bunu yazanların bu hayatı yaşamaları lázım. Gelsinler, olayları yerinde incelesinler" diye bir açıklama yaptı.

TALEPLERDEĞİŞMEDİ

Bu mektup beni aslında pek şaşırtmadı, zira bundan 150 küsur sene önce "Avrupalılaşmaya" ilk defa karar vermemiz üzerine, Avrupa buna láyık olup olmadığımızı anlamak için müfettiş üstüne müfettiş ve komisyon üstüne komisyon göndermişti. Hattá, diplomatların yerine bazen askeri birliklerle savaş gemilerinin geldiği de olmuş ve Türk hükümeti geçirdiği hemen her denetimden sonra bir mektup yahut bir muhtıra almış, sonra da mutlaka toprak kaybetmişti.

Avrupa’nın Avrupalı olmamız karşılığında ileri sürdüğü şartlar bugünkülerle aynıydı: Ekonomimizi düzeltecek, azınlıkların haklarını koruyacak, işkenceyi yasaklayacak, vergi reformuna gidecek, uluslararası anlaşmazlıkları hakeme götürecek ve en önemlisi, bizden toprak istedikleri zaman hiç itiraz etmeden verecektik. Bütün bunlar olup biterken, içerisinde yeralmak istediğimiz o zamanın Avrupa’sı bir taraftan da Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk olmayan unsurlarını ayaklandırmak için elinden geleni yapmakla meşguldü.

Parlamanterlerin Başbakan Erdoğan’a gönderdikleri mektubun bir benzerini, bundan 130 sene önce bir başka viláyetimizde yaşanan huzursuzluk sırasında de almıştık ve bu mektup tarihlere "Andrassy Láyihası" diye geçmişti.

İşte, "Andrassy Láyihası"nın hikáyesi...

Avusturya ile Rusya, Hersek’in Türk idaresinden ayrılması için seneler boyu gizliden gizliye faaliyet gösteriyorlardı ve çabalarının semeresini 1875’in 13 Nisan’ında aldılar: Nevesinje kazasında yaşayan 300 kadar Hristiyan, Bábıáli’ye karşı ayaklandı. Bağımsızlık sözü etmiyor, sadece vergilerin ve askere gitmemek için ödenen bedelin azaltılmasını istiyor ve Hersek’teki güvenlik kuvvetlerinin Türkler’den değil, yerli halktan meydana gelmesini talep ediyorlardı. İstanbul’un ise basireti bağlanmıştı. O zamanın hükümeti olan Bábıáli, isyanın ciddi olduğunu farketmedi ve işi sadece nasihatlerle, af vaadleriyle geçiştirmeye çalıştı.

MUHTIRAYI DAYADILAR

Derken isyan büyüdü, Karadağ ve Sırbistan da Avusturya ile Rusya’nın tarafını tutup isyancılara askeri yardım göndermeye başlayınca, Hersek’te kan gövdeyi götürür oldu. Rus, Alman ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başbakanları toplandılar, "Türkiye’nin aramıza katılabilmesi için Hersek’teki olayların sona ermesi gerekir" dediler ve Avusturya’nın Dışişleri Bakanı olan Kont Gyula Andrassy’yi Türkiye’ye hitaben bir muhtırayı kaleme almakla görevlendirdiler.

Kont, hazırladığı muhtıra taslağını bu üç ülkenin yanısıra İngiltere Fransa ve İtalya hükümetlerine gönderip olurlarını aldıktan sonra, 1876’nın 31 Ocak günü Bábıáli’ye Avrupa’nın diplomatik notası olarak gönderdi. tarihlere "Andrassy Láyihası" diye geçen muhtırada, Avrupa’nın bazı "küçük" istekleri vardı: Hersek’teki Hristiyanlara tam bir dini serbestlik verilmeli, ácil vergi reformu yapılmalı, çiftçilerin mülkiyet haklarını belirleyecek bir kadastro çalışmasına gidilmeli, Hersek’ten toplanan vergiler sadece Hersek’e harcanmalı ve bütün bu reformlar Hristiyanlar ile Müslümanlar’ın teşkil edecekleri bir yerel meclis tarafından kontrol edilmeliydi.

HEMEN KABUL ETTİK

Bábıáli, Avrupalı olma uğruna Avrupa’nın daha önceki taleplerini de güle oynaya kabul etmişti ve Andrassy’nin muhtırasını da "Tamam, yaparız" diyerek hemen kabul ediverdik. Ama, aynı Avrupa aynı senenin 13 Mayıs’ında Berlin’de bize bir başka muhtıra dayadı. Bu defa "Hersek’teki Türk birlikleri derhal geri çekilsin" diye tutturdular, aklı başına nihayet gelebilen İstanbul talebi reddetmeye kalkınca isyan büyüdü, Batı ise Hersekli Hristiyanlar’a daha fazla siláh ve mühimmat akıtmaya başladı. Bir yıl sonra tarihlere "93 Harbi" diye geçecek olan Osmanlı-Rus Savaşı çıktı, Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldi ve 1878’in 13 Temmuz’unda imzaladığımız Berlin Andlaşması ile Bosna-Hersek, Avusturya’nın oldu.

Andrassy Láyihası’nın üzerinden tam 130 sene geçmesine rağmen Avrupa’dan hálá aynı mealde mektuplar almamızın sebebi sizce ne olabilir ki?
__________________
Saygılarımla,
Alıntı ile Cevapla