Pek muhterem validanım sene bindokuzyüz bilmem kaçlarda ki hayatın sıkışık ve tıkışık olan ama en azından doğal besin denen, meyve, buğday, domates, arpayla beslendiği, halis ineği geçtik –manda sütlerini içtiği dönemleri unutmuş belli ki…A be anacım Güzel anacım, demem o dur ki haklısın: Israrla lüküs olacam, marka giyecem diye tepişirsen elbette LaCost u seçersin, Paul &shark ı seçersin…Yetmez , ille de marka dersin; tayvan’da Çin’de yapılan -el işçiliği ucuz ya- Adidas’ı,Nike’ı seçersin… Güzel dersin, lezzetli dersin Ama Ülker’i ama Danone yi seversin….
Mevcut adıbelli kredi kartların sürüsüne bereket , limitleri tavan yapmışları “acep ne halt etsem nasıl yesem de adamlara bir kıyağım olsun “ diye düşünürken elbetteki olur olmaz yerlerin harcamaları ile banka aylık harcama dökümanlarınız istenmeyen isimlerle şişmekte..
Neyse biz gelelim haliruhiyenizdeki çıkmaz sokakların nasıl çıkabilir olabilme olasılığının hallerine…
Çoluk cocuk elbette aç kalmayacağız: Ne yapacağızzzz???
Avrupa’da organik tarım yükselmekte, peki bizde???
Mustafa Koç amcam traş olmaya halâ Yunanistan’a gitmese,
Bir zamanların buğday ambarı İç Anadolum yine işlense, biçilse,
Yalova’nın, Amasya’nın nadide mis kokulu elmaları halâ yenebilse- hayır üretilebilse
Tarlaya atılan tohum kısır olmasa,
Aşıladığın elma ağacına elmanın tadı armut gibi olmasa,
Hayvancılığım önemsense, ( hijyenik ortam sağlanacak diye abuk sabuk tesisler yapılıp paralar gavur illerine akmasa, bol süt ve et randımanı alınacak diye dölleme yapacak hayvanat hala yurdum boğası değil de “el”in boğası olursa),
İlle de milli gelir diye tutturanlar paraları Kıbrıs’ta Vegas’ta ve sair bilumum abuk diyarda yemese ,
Benim kumaşım, benim dikişim ve el işçiliğim ile ihraç edilen mallarım, abuk bir etiketle tekrar bana 20 katı hem de döviz üzerinden geri satılmasa,
Hala daha medyatik anılan, yuvarlaktan bozulmuş kaidelerini sallayarak ekrana doğru “ Ben de insanım, sen benim canım, ben kara sevdalım, bir şeyler söylemek o kadar mı zoorr, sensiz geçen uzun geceler, bir de yasaklar, varsın olsun sevdim birkereeee- (Burada kaide ısrarla ekrana doğru sallanırken, bir elinde kırbacımsı ekzantrik fentazisini gerçekleştiren şuh hatun pozisyonunda, adamı dört ayak üzerine düşürmüştür.) diyen bazı şarkı söylediğini sananlara prim verilmese,
Siz de yastık altındaki kesme Diyarbakır işi bileziklerinizle Trabzon işi hasır altın bileklikleri küpeleri ortaya çıkarsanız, düzgün insan olan insanlar bir araya gelse de can-ı gönülden hem siyasi hem ticari hem de zirai donanımılar kurulsa,
Biçilmiş ömürlerimizi bayrağı devralacaklara gönül rahatlığıyla verebilsek,
EE tabi haklısın muhterem AnnE’m bunlar gerçekleşirken sen de ben de yaşar mıyız bilmem ama…Ümitler tükenmedikçe ……) Haklısınız haklısınız ve yine haklısınız…
E VALLAHİ VE TALLAHİ AYIP YAHU..
NOT 1: Tarafımca tatmin olamadığım kanaatindeyim.
NOT 2: Genelde gelen elektronik postaları paylaşma alışkanlığım pek olmasa da , hadi biraz bahçeye “uyum” sağlayayım demiştim,
NOT 3 : Sevgili AnnE’m acıtan siz olun, ne demişler Cennet AnnE’lerin ayağı altındaymış,
NOT 4 : Kendimi mecliste “var olduğumu” da var sayarak kulaklarımı ondördündeki ay parçası gibi açtım.Ben büyüklerimi dinlerim
NOT 5 : Buralara kadar uzattığınız ellerinizi hörmetle öperim ….
Kalınız efenim sağlıcakla….