Bıktıran Özet
Kaldığım yerden anlatmaya devam edeyim. Özet kesmedi beni.
Bu kez, yıllarca ayrı kaldığın ana ve babadan iyice uzaklaşıyorsun. Gidip gelmenin eziyeti yetmezmiş gibi doyurucu da olmuyor. Birkaç günlük gidip gelmeler onlar için de yetersiz, bizim için de.
Uzunca bir süredir içimde uyuyan ve hanımla aramızda hırgür çıkmasın diye dillendirmediğim bir konu uyanmış gözlerini ovuşturuyordu.
Başlangıçta eldeki paranın küçük bir kısmıyla, sonradan tamamıyla ve bir miktar da borçlanarak acaba onları batıya doğru taşıyabilir miyim, düşüncesi ile sağa sola bakınma, araştırma ve bulduklarımı getirisiyle götürüsüyle karşılaştırma dönemi sonunda bir karar anı.
Kaporasını (güvenmeliğini) verdiğim yerin bana teslimi Nisan ayının ilk haftası olunca neyim var neyim yoksa borsaya gömüldüm.
Bu özet bilgilerin detaylarını birçok yerde yazdım, ucundan kenarından buradaki yazılarımın içinde de olduğundan daha fazla uzatmamın anlamı yok.
Sonuç olarak, umut dünyasında, umudun kaynağına doğru umudumuzu yitirmeden, zedelemeden kendimizce yürüyoruz.
Döne döne söylüyorum, sizlerde sıkıldınız ama bir kez daha söylemek geliyor içimden, Kavruk Ali Hocam ne dalıp, ne düşünmüşse artık, bu bahçede bir sera kurulmasını arzulamış.
Bu durum, sanal ve fani olan benim için onur verici bir durum ama onur duymanın ötesinde hararet yapıcı bir iş, malum seranın havası sıcaktır, boğucudur, bunaltıcıdır.
Yazacak konu sıkıntısı çekmem. Bu coğrafyada yaşayan çoğunluk gibi ben de özellikle bilmediğim konularda çok şey söyleyebilirim!
|