Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Arka BahÇe
Konu: Arka BahÇe
Tekil Mesaj Gösterimi
  #7  
Eski 27-02-2006, 10:44
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5526 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Vedet oryantel

Ahaliciğim ;

Bıkmış Biraderin Kasım 2005 de yazdığı ve şimdi okuyabildiğim gazinolu yazısı aldı götürdü beni bir zamanlara. O zamanların dötlü göbekli amcaları ile altını pırlantası bol zevcelerinin gittiği ağır mekanlar ve raconlarından bahsetmiş.

Evet ,buradaki ahalinin en yaşlıları sayılan 44-55 yaş arasındakilerin o yıllarda (1965-1975) İstanbul'da yaşamışları çok iyi hatırlar.O sayılan mekanlara giden amcalar ve zevceleri nedense yaşlı idi.Kimbilir o zaman insanlar daha mı yaşlı görünürdü ondan mıdır , yoksa kılık kıyafet , bıyık , saç onları yaşlı mı gösterirdi.Şavrole'ye pileymut'a ender olarak Mersedes'e binerlerdi.Henüz otopark ihtiyacı doğmamıştı İstanbul'da.

Bu amcalar ille de karıları ile giderlerdi oralara, zira ille de aynı ev ya da iş muhitinden tanıdıklar da orada olurlardı.Birçoğunun yedeğinde olan metresleri ya da dostları ile gittikleri mekanlar Harbiye-Elmadağ civarındaki gece klüpleri ya da boğazın en kuzeyine doğru ağır balıkçı restoranları olurdu.

Şimdi sizlerin çoğu metres ve dost deyince bunları Televolelerdeki açlıktan şeyi şeyine yapışmış silikon güzelleri gibi birşeyler zannediyorsunuz.Hayır , onlar O amcalara, evde bulamadıkları huzuru vermekle görevli birtakım teyzeler idi.

Hele ki dost denilen ablalar ile metres denilenleri arasında da bir anlam , yaşam ve davranış farklılıkları da vardı.Şöyle ;
metresler , bu '' huzur '' arayan amcalara pek de ufak olmayan hediyeler , paralar karşılığı rahat akşam yemekleri ve hoş cinsellik sunarlardı.Fakat Dost denilen teyzelerin durumu daha farklı idi.

Genellikle görücü usulü ile ve aile büyüklerinin seçtiği '' kendi gratasında''
hanımlarla evlenmiş olan amcalar , o zamanların koşullarında ekonomik özgürlüklerini kazandıkça , daha doğrusu babalarından kalan işlerin gerçek patronları olmaya başlayınca ve zamanın şartlarını babalarından daha da iyi değerlendirip, babalarından daha da fazla para kazanmaya başlayınca , evlerindeki standart huzur onları kesmemeye başlar ve kaşınan oralarını buralarını yatıştırmak için gözlerini dışarı uzatmaya başlarlardı.

Bu amcaların gözü kara ve cinsellik beklentileri ağır basanları bulması pek de zor olmayan metres tutarlar onları paraları ile istediği gibi kullanırdı.Bu metres teyzeler genellikle gece hayatında profesyonel olarak çalışan, ama usul-erkan bilen kadınlardı.

Diğer amcalar ise , genellikle ev hayatının tekdüzeliğinin üstüne hanım-çocuk dırdırından sıkılmaya başlamış ve fakat bunu belli edemeyen , Münir Nurettin'i , Sadettin Kaynak'ı dinlemeyi çok seven , ince hazırlanmış uzun süreli rakı masalarından keyif alan , cinselliği pek de önde tutmayan amcalardı.
Bu amcalar , kendilerine evde olmayan huzuru , ağır rakı masasını sunacak , onları gözlerinin içine bakarak dinleyecek , bazen acem aşiran bir şarkının namelerini gözleri buğulanarak alçak sesle söyleyecek, beraber gülecek ama asla ağır kahkahalar atmayacak , beraber ağlayacak ama asla salya sümük olmayacak, fazla sormayacak , fazla anlatmayacak , ille de aralarında bu paylaşmaların derin gizemini taşıyacak bir hayat arkadaşı ararlar ve '' dost'' tutarlardı.Dostun kirası ödenir , ev masrafı karşılanır arada hoş hediyeler alınırdı.

Metres sahibi olmak bir azgınlığın ifadesi gibi algılansa da , ''dostu olmak '' nedense bir saygınlıkla karşılanırdı sanki.Hatta , metresi var diye dedikodular yapılırken , Dostu olduğunu çoğu zaman evdeki eş bile bilebilirdi.Ve genellikle sorgulanmaz , dost evleri basılıp taşlanmazdı.

Babo'nun bahis konusu ettiği mekanlar işte bu amcaların ve bu amcalar kadar mağrur ya da cesur olamayan daha '' düz '' amcaların ve zevcelerinin '' ağır mekanları idi.

Bu yazı diğer mekanlardan bahsedilmek için yazılmaya başlandı lakin beynimiz ve elimiz bizi başka yerlere götürdü.

O diğer , sanki daha U-30 dışı mekanları daha sonra hatırlayalım.

Bilmem hatırlayabilecek miyim ?
Alıntı ile Cevapla