Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Yaşanılmaz ülke Türkiye.
Tekil Mesaj Gösterimi
  #25  
Eski 17-03-2007, 21:32
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sevgili Buena vista;

Sorumluluk duyup yanıtladığın için ne kadar teşekkür etsem azdır inan.

Hiç bir suçlama anlamı içermeden dertleşmek babında yazayım. Soruyu toplumsal kesimler anlamında tekil haline getirsem de, dikkat edersen savunma refleksimizi durduramıyoruz. Hemen ilk yazdığımız şey 'sorumlu ben' değilim demek oluyor.

Piyongonun Nedo'ya veya Sana çıktığını filan da düşünme lütfen. Bunu Sevgili Nedo ve ben, Sen o, bu şu yani hepimiz yapıyoruz. Ve deyim yerinde ise bizden başka herkes otomatikman suçlu ya da suçlu adayı oluveriyor.

Cevaba dönecek olursak;
Senin verdiğin cevapta da görüleceği gibi vergi daireleri, belediye, vali, kaymakam, emniyet güçleri, okullar vs vs ile gibi örgütleri ile

DEVLETİ sorumlu ve suçlu koltuğuna oturtmuş oluyoruz. Tali bir kaç suçlu daha yazanlar olsa da ilan edilen baş suçlu her daim devlettir.

Bunu sadece bir tespit olarak saptamış olalım.
İşte burada devlet denilen kavram ve mekanizmayı anlayabilmemiz için tanımı, amacı, işleyişi gibi sorulara da doğru cevaplar bulmamız gerekir.

Demokrasinin halk tarafından, halk için ve halk yararına işleyişinden sorumlu mekanizmadır gibi süslü söylemleri bir kenara bırakıp;

En basitinden ve kaba söylemi ile ‘devleti egemen sınıfların (baskı aracı demeyelim de) yönetsel aracıdır’ şeklinde tanımlarsam itiraz eden olmaz sanırım.

Bu tanımdan yola çıkarak 1920’lerin Türkiye’sinde kurulan Demokratik Cumhuriyetin kurmuş olduğu devlet örgütünün sahipleri yani egemen sınıfları kimlerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisine yansıyan manzaradan yola çıkarak yapacağımız bir küçük araştırma sonrasında, yapı ve karakterleri farklılık gösterse de ister batı ister doğu da buna verilebilecek yegane cevap büyük toprak sahipleridir.

Şıh, şeyh gibi dinsel payelerle donanan Doğu’nun Ağalık düzeninin iki bin yıla varan bir kesintisiz hâkimiyetini tespit ve teslim etmek gerekir.

Batı da ise farklı işleyişe sahip olmakla beraber büyük toprak sahiplerini aynı egemen sınıf olarak belirleyebiliriz. Anlaşılır bir örnek olarak Adnan Menderesin batılı bir büyük toprak sahibi konumu gösterilebilir.

Özellikle birinci meclise baktığımızda milleti temsil eden ikinci (egemen olan) bir toplum kesimi, hocalar yani dinsel otoriteler olduğunu da eklemek yararlı olabilir.

Mustafa Kemal faktörünü tamamen dışlayarak;
Tam da burada bir başka soru sorarak, tespit yapmamız gerekir.

1920 li yıllarda Türkiye’de Meclise yansıyan bu manzara,
Ortaçağın toplum ilişkilerini belirleyen üretim biçimi olan FEODALİZMDEN başka bir görüntü arz ediyor mu?

Bir burjuva sınıfı ve ona bağlı bir küçük burjuva aydın kesimi, bir sanayi kesimi ve ona bağlı olarak gelişmiş olan sanayi kent toplumu ve yine ona bağlı olarak gelişen sivil toplum örgütlenmeleri vs vs gözünüze çarpıyor mu?

Peki,
Feodal egemenlerin sanayi devrimini yarattığı ve bir toplumsal dönüşüm olan AYDINLANMA ÇAĞINI başlatıp sürdürdükleri Dünya’da hangi Ülkenin siyasi tarihinde görülmüştür? Var mıdır böyle bir örnek?

Peki,
Dinsel kökenli egemenlerin AYDINLANMA ÇAĞINI başlatıp sürdürdükleri Dünya’da hangi Ülkenin siyasi tarihinde görülebilmiştir?

Uzatmadan diyelim ki,
Türk Milletinin %60-70'inin aptal olmasının sorumlusunu FEODALİTE olarak bulduk saptadık.

Peki,
Ağaları yaşamaları yani düzenlerini sürdürebilmek adına asli görevlerinin gereğini yapmalarını suç olarak görmek mümkün müdür? Buna hayali ve ütopik beklentiler dışında bir anlamı olamıyacağı ve yaşamın gerçekleri ile örtüşmeyeceği için hayır diyebiliriz sanırım.

Yani Ağaların sınıfsal çıkarlarına hizmet ettiği için ve kendi egemenliklerini sürdürebilmelerinin yolunun Türk Milletinin %60-70'nin aptal olmasından geçtiği için bundan SORUMLU tutulamazlar.

Peki,
Sorumlu kimdir o zaman?


Bu aşama da bırakıp, havayı biraz yumuşatmak adına bir anı öykü anlatayım dilerseniz.

Nurlara yatası Aziz Nesin'in bir söyleşisinde;
Babası tarafından okutulmayan ablası ile bir konuda tartıştıklarını,
Bu tartışmanın bir yerinde de ablasına düşüncesini anlatamadığı için,

- Aptal cahilin tekisin!

Gibisinden azarladığını,
Ablasının ise gözleri dolu dolu;

-Babam okula gönderip okuttu da kaçtım mı?
-Sen öğrettin de eline mi vurdum?

Dediğini aktaran öğretmene ,
Aziz NESİN'in gülerek

- Haklısın. Anladım.
Ama ben en azından çalışıp çabalıyorum.

Diye cevap vermesi üzerine, öğretmenin burada benim gündeme getirdiğim soruyu hiç sormamayı tercih ettiği rivayet olunur.
Alıntı ile Cevapla