Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Siyaset-Serbest kürsü
Tekil Mesaj Gösterimi
  #6  
Eski 31-03-2006, 08:48
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı sayı saymak

http://www.sabah.com.tr/2006/03/30/yaz04-40-112.html

30 bin ölü!
Diyarbakır İstanbul'dan nasıl görünüyor?
Gazetelere göre, küçük olmalı.
Ankara'dan?
Diyarbakır'ın tam içinden?
Panzerdeki polisin belki endişe, belki nefret dolu gözünden?
Polisin tedirgin karısının, oradan oraya sürüklenmiş çocuğunun gözünden?
Oğlu orada asker olup da gündüzü, gecesi şehit tabutu korkusuyla dolmuş, hem gururlu hem gözyaşlarını salmaya, ağıt yazmaya hazır olda bir annenin gözünden?
Şehit oğlunu defnetmiş babanın, gelin olamamış nişanlının gözünden?
Elinde taşlarla, boyunu aşmış bir öfke ve nefret ile koşuşturan çocuğun gözünden nasıl?
Karadeniz'den, Ege'den, İstanbul'un sosyetesinden, varoşundan nasıl görünür?
Binlerce şehit, binlerce ölü, mezar, mezarsız, kayıp, acı; o adadan nasıl görünür?
Devlet, millet, kanun gözünde "bölücü terörist" oğlunu Diyarbakır'da "gerilla cenazesi" olarak defneden annenin, babanın gözünden nasıldır?
İteklenen, adam yerine konmayan, kimliğini arayan, şiddet sarmalında birinin gözünden?
Nasıl görünür bize?
Bulunduğumuz yere, bildiğimiz tarihe, kökenimize, aklımıza, fikrimize, vicdanımıza, yurt sevgimize, yurdu nasıl sevdiğimize, millet şuurumuza, ulus tasavvurumuza, toplumsal konumumuza, okuduklarımıza, yazdıklarımıza, hiç bakmadıklarımıza, tek taraflı yargılarımıza, bilincimize, öfkemize, acımıza, inancımıza, soyumuza, komşumuza, dostumuza, umudumuza, korkumuza, tecrübelerimize, hiç yaşamadıklarımıza, bir türlü anlayamadıklarımıza, hiç anlayamayacaklarımıza, ilgisizliklerimize, umursamazlıklarımıza, bıkkınlıklarımıza, dilimize, şiirimize, destanımıza, menkıbelerimize, türkülerimize, şarkılarımıza, garplılığımıza ve şarklılığımıza göre nasıl görünür?

Orası yurt toprağıysa, oralardan bakınca orası da burası da aynı yurdun toprağı ise; "Biz" hakikaten 70 milyon isek...
"30 bin ölü insanımız" derken, salaklıktan veya aşırı uyanıklıktan değil de, hakikaten insanlıktan ötürü, bu toprağın çocukları diye nihayetinde, her ölüye ayrımsız bakabiliyorsak...
Oradan, buradan ve elbet şuradan başka göz, başka zaviye, başka akıl şarttır.
Seyircisiz maçı bir de kentten kaçırmak çaredir ama... Kent hep orada, seyirci ister içeride, ister dışarıda, ama hep kentte olacaksa, ne çaredir!
(Keşke Fenerbahçe oraya gidip oynayabilseydi... FB, GS, BJK, belki taraftarlarını cepheleştiren, ama tribünde ve gönülde nice farklıyı, farklılığı da birleştiren "Türkiye takımları"dır!)

Bazen, kendi şablonumuz üstüne düşünerek adım atabiliriz.
Devlet, siyasetçi, bir başkası "30 bin kişinin katili örgüt" dediğinde...
Yahut muhalif yazar, Batı podyumunda, "30 bin kişiyi öldüren devlet" dediğinde...
60 bin kişiden mi söz edilmektedir; yoksa "30 bin" aynı, tek, bir 30 bin midir?
Meşhur "Şemdinli iddianamesi" şu sayıları verir:
6 bin civarında şehit güvenlik görevlisi (asker, polis ve korucu)...
5 bin 200 sivil vatandaş...
320 kamu görevlisi.
"30 bin"i tamamlayan sayı yaklaşık 18 bin 500'dür. Bunlar "ölü ele geçirilen teröristler"dir.
Yani 30 bin sayısı, "bu toprakların verdiği toplam ölü"dür.
30 bini, üstüne düşünmeden yuvarlayan her kimse, durup düşünmeli. Artık 30 bini çok aşmış sayıyı ya başka türlü telaffuz etmeli, "kendi" sayısını, ölüsünü, şehidini saymalı; yahut hakikaten düşünmeliyiz.
Dağa yollanan, eline silah verilen, bu topraklardan çıkmış binlercesine "gerilla" denen "teröristler", kendileri gibi bu topraklarda doğmuş, asker, polis, köylü, memur olmuş, hatta kendilerinden kimileri de dahil, 11 bin 500 kişiyi öldürdü diye...
Düşünmeliyiz; onlardan 18 bin 500'ü bu topraklarda, memleketlerinde öldürüldü diye.
İşte meşhur, dillere pelesenk ama çok acı, çok vahim, çok büyük "30 bin"in gerçek manası bu.
O zaman orası burada, burası orada, 30 bin her şeye rağmen bir arada, Diyarbakır da daha iyi görünür.
Alıntı ile Cevapla