Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Ser'den, Sera'dan.
Tekil Mesaj Gösterimi
  #340  
Eski 27-01-2016, 21:27
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Eyvah!

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı
Ancak!

Diye yazıma başlamıştım.

Yıl 2007 idi. Günlerden bugünkü gibi gene Çarşamba. Tam tarihi 6 Haziran 2007.

Üç bin yüz elli yedi gün önce. Şimdi de “Eyvah!” diye başlıyorum.

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı

Evet, ancak var ya bu ancak!

Türkiye gündeminin böyle yoğun ve saat başı değiştiği bir ortamda, suya sabuna dokunmayan bu türden yazıları yazmak öyle zor ki, benim için.

Ve yine benim için; zor olduğu kadar da zorunlu.

Zor, çünkü hiç aklımdan çıkmıyor, aramızdan ayrılan, vaktinden çok çok önce yiten, toprağa düşen gencecik insanların haberleri, geride bıraktıkları hüzün dolu hikâyeleri…

Ne tadım kalıyor, ne tuzum, ne güler yüzüm.

Yediremiyorum, hazmedemiyorum, avutamıyorum, soğutamıyorum içimi.

Üstelik sanki ölümlerine ben sebep olmuşum gibi pis bir suçluluk da kuşatıyor her yanımı.

Kızıyorum ama kime kızdığım net değil, isyan ediyorum ama kime, gene belli değil.

Haberi sunandan, haberi yapana; başsağlığı mesajı sunandan, bu mesajı alana; analara, babalara, ağabeylere, dayılara, yengelere, yedi sülalelerine, amirine, memuruna, komutanına; tabutu taşıyanından, namazını kıldırana, saf tutana, toprak atana; vatan bölünmez diyenden, şehitler ölmez diyene; kanı yerde kalmayacak umudunu pompalayandan, bir evladım daha olsa onu da gömerim bu vatana diyen cinlenmiş, kinlenmiş, bilenmiş cömert ebeveynlere; her şeye, her duyduğuma, gördüğüme, geçmişe, şimdiye, geleceğe hatta ve hatta Yaradana bile içimden ne dediğim, ne geçirdiğim tam belli olmuyor.

Bir şeyler olmalı diye iç geçirmiştim.

Olmadı!

Bu gidişle de olmayacak!

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı
Bir şey olmalı, olağanüstü bir şey, bir güç…

Güneş tutulmalı, göktaşı düşmeli, dağları deviren depremler olmalı, seller, heyelanlar..,

Uçaklar havada, gemiler dalgalarda asılı kalmalı…

O an, o saat tüm yurtta ama tüm yurtta voltajlar düşmeli; geri gelmeli aniden, şimşek gibi parlamalı lambalar, buzdolapları hırlayarak, çatırdayarak susmalı…

Birileri lal, birileri kör, sağır olmalı, inme inmeli, kötürüm olmalı, bir şey olmalı yani.

Tüm vicdanlara aynı anda inen bir vahiy, bir bilmem ne olmalı.

Dağlarımda bir Kürt veya bir Türk’ün vurulduğu anda.

Artık dağdan indik.

Bağda vuruyor, vuruşuyoruz.

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı
Ve…

Ve bu vuruluş son olmalı.

Ancak!

Evet, ancak var ya bu kahpe ancak!

Karamsarım, içime doğuyor, sonu olmayacak bu gidişle, bu duruşla, bu susuşla.

Vurdukça vurulacak, vuruldukça vurmaya devam edeceğiz sanki.

Kardeşlerimiz, oğullarımız hatta torunlarımız, neredeyse çeyrek yüzyıldır kimini soldurmaya, kimilerini de dalından koparmaya devam ettiğimiz bu fidanlar için yaşadığımız acılarımızla mayalanacak ve her geçen gün sağaltılacağına, intikam kaşağısı ile usulca yaklaşacaklar kabuk bağlamaya yüz tutmuş veya yüz tutacak yaralara.

Ben de bu paslanmış duygularımla baş başa, gene böyle genç ölümlerin ardından “gitti de gelmedi koçum, buna ne çare” mısrasını ağzımla değil yüreğimin odacıklarında yankılandıracağım ha bire ve gönlüm yarenlikler etmeye yeltenemeyecek bir türlü.

Ne bileyim.

Kime, ne diyeyim; ne yapayım, nereye iki nokta üst üste koyayım, bilemiyorum.

Eyvah!

Öldürüldük yine!

Alıntı:
Genelkurmay´isimli üyeden Alıntı
27 Ocak 2016 tarihinde Diyarbakır ili Sur ilçesinde devam eden operasyonlar esnasında, bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce yapılan silahlı saldırı sonucu dördü ağır olmak üzere altı kahraman silah arkadaşımız yaralanmış, durumu ağır olan silah arkadaşlarımızdan üçü kaldırıldıkları hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuşlardır. Yaralı silah arkadaşlarımızın tedavilerine devam edilmektedir.

Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar temenni ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Öldürdük yine!

Alıntı:
Genelkurmay´isimli üyeden Alıntı
Şırnak / Cizre’de devam eden operasyonda;

-11 bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 465’dir.),

-altı adet el yapımı patlayıcı imha edilmiş, bir adet keskin nişancı tüfeği, üç adet Kaleşnikof piyade tüfeği, iki adet tabanca, 11 av tüfeği, bir adet keskin nişancı tüfeği dürbünü, 261 Kaleşnikof piyade tüfeği fişeği, 637 av tüfeği fişeği, 49 tabanca fişeği, bir dizüstü bilgisayar, beş el telsizi, 12 molotof kokteyli ve muhtelif örgütsel doküman ele geçirilmiştir.

Kimimiz Kürtlere devlet kuracağız diye ölüme gittik…

Kimimiz Vatanı koruyacağız:

Evlilik programları devam etsin…

Flaş TV’nin oyun havalarına ağıt sızıp yayınına helal gelmesin…

Radyo Seymen’in kaşığı kırılmasın…

O Ses Türkiye’ler, Survivor’lar, TRT’ler, CNN’ler sabunlu yıkamalarına devam etsin…

Üç beş bin kişinin seyrettiği Halk TV’ler, Ulusal’lar tencere, tava, hortum, rozet, kitap, hortum satıp ayakta durmaya çalışsın…

KY’ler hisse alsın, bankalar komisyon almanın envaiçeşit yolunu bulsun…

Ben çiçek dikeyim, Bulgan Tarım karanfil ihraç etsin…

Sen ilaç, öbürü gübre satsın…

Adalet Saraylarımız Atalet Sarayı olmayı sürdürsün…

Hayat devam etsin…

Kısacası hamamın aynı, tasın aynı hatta senelerdir içimizi dışımızı tahriş ederek keseleyen “tellak”ın da aynen yaşam arsızlığına devam etmesi için ölümüne göreve gittik…

Allahım aklım sana emanet!

Hayır, hayır sana da güvenmiyorum ey Tanrım!

Diyecek laf, yazacak kelime bulamıyorum, hepsi kaçtılar, hepsi saklandılar, korkaklar.

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı
Yokuş aşağı giden yüklü bir kamyon gibiyiz!

Freni boşaldı boşalacak!

Şoför uykusuz, muavin uyku sersemi!

Üstelik kafadan kontak!
Alıntı ile Cevapla