Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Tarih Notları
Tekil Mesaj Gösterimi
  #9  
Eski 07-05-2006, 17:23
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Sultan 6. Mehmet Vahidüddin Hazretleri (4)

Şimdi de, Vahidüddin Hazretlerinin başrol aldığı iş ve eylemleri burada keserek tartışma yaratan sözlere geçelim.

Cumhuriyet Halk Partisinin 15–20 Ekim 1927 Tarihleri arasında gerçekleşen, 2. Kurultayı gerçekleştirilir. Mustafa Kemal bu kurultayda altı gün ve toplamı otuz altı buçuk saat süren bir konuşma yapmıştır. Daha sonra bu konuşma metni ve belgeler Nutuk adı ile kitaplaşmıştır. Nutuk’da, Vahidüddin Hazretleri’nin adı, belgeler kısmı hariç olmak üzere, on dokuz yerde geçmektedir. Tartışma yaratan hayın sözünün geçtiği yerlere de bir göz atmakta yarar olabilir.

//1- Padişah ve Halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini düşlediği alçakça önlemler araştırmakta.
2-Harbiye Nazırı, bu sözü söylediği dakikada yalnız bir kişinin güvenini kazanmış bulunuyordu. O kişi de, devlet başkanlığını kirletmekte olan hayın Vahdettin’di.
3- düşmanların elinde oyuncak olan Vahdettin’in
4- … gösterişli bir san kazanabilmiş bir alçağın, onuru çok yüksek olan soylu bir ulusu nasıl utanacak bir duruma düşürebileceği kendili¬ğinden anlaşılır.
Gerçekten, neden ve nasıl olursa olsun, Vahdettin gibi özgürlüğünü ve canını kendi ulusu içinde tehlikede görebilecek kertede aşağılık bir yaratığın bir dakika bile olsa, bir ulusun başında bulunduğunu düşünmek ne acıklıdır! Şuna kıvanabiliriz ki bu alçak, alçaklığını, atalarından kalma padişahlık katından Türk ulusunca atıldıktan sonra tamamlamış bulunuyor. Türk ulusunun bu öncelikli dav¬ranışı elbette övülmeye değer.
Beceriksiz, aşağılık, duygu ve anlayıştan yoksun bir yaratık, kendisini kabul eden herhangi bir yabancının kanadı altına sığınabilir…//


Bu aşamada, üstüne bunca fırtınalar kopartılan hıyanet, ihanet ve ihanet etmek kelimelerinin Türkçe sözlükten anlamlarını da verelim.

İhanet; 1. Hıyanet, hainlik 2. Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik. 3. Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme.
Hıyanet;1- Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, ihanet. 2- Güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık. 3- Vefasız
İhanet Etmek ise; 1. Hainlik, kötülük etmek. 2. Karı, koca birbirini aldatmak.
Vatan Haini; Vatanın yüksek çıkarlarını hiçe sayarak onun aleyhinde iş gören kimse.

Osmanlıca Sözlükte ise;
Hain; 1- Emanete hıyanet eden. 2- İyiliğe karşı kötülük eden,
Hıyanet; 1- Kendine olan inanı, güveni kötüye kullanma. 2- Sözünü tutmayıp oyun etme.

Şeklinde açıklandığını görmekteyiz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kullandığı bu sözlere karşı, yapılan savunmalarda sürekli olarak ‘padişah vatanı satmaz, satmamıştır’ diye kullanılmasına karşın, hayın kelimesinin satmak gibi bir anlamını bulamadığımızı küçük bir tespit olarak not edelim. Belki akıllara takılır diye de, Nutuk’da; satmak ya da bu anlamı çağrıştıracak ‘Peşkeş’ gibi kelimeler olmadığını, kullanılmadığını belirtmek faydalı olabilir.

Vahdettin Hazretlerine hain kelimesini ilk yönelten kişinin Mustafa Kemal olmadığını;
// O hain, yalnız vatana ihanet etmedi. Hanedanımızın şerefi ile de oynamıştır. Artık vatandan da, hanedanımızın sicilinden de kovulan bu adamdan bahsetmeyelim. Yazık ki benim babam, bu adamın amcasıydı, bunu bile düşünmedi.//

Diye açıklama yapan Veliahd Abdülmecid Efendi olduğunu, her nedense unutulan ve hiç gündeme getirilmeyen ikinci bir not olarak ekleyelim.

Konumuzun ulaştığı bu noktada, Sultan Vahidüddin Hazretlerini savunanların, Mustafa Kemal’e verdiği kısmi görev nedeni ile Kurtuluş Savaşının gerçek başlatıcısı, Ülkeyi terk ederken hazineyi yanında götürmeyişinin ve parasız pulsuz, aç biilaç kalışının, masumluğunun en büyük kanıtı olarak sunulduğunu gördük. Mustafa Kemal’in bir Osmanlı Generali oluşunun dahi, Padişahı aklama çabaları içinde değerlendirişini tespit ediyoruz. Hatıratında işlediğimiz kendi değerlendirmelerinde de, tüm yanlışların görevlendirdiği beceriksiz ve art niyetli devlet adamlarının suçu olarak ifade edişinin de, hoş görü ile karşılanıp yorumlandığı söylenebilir. Diğer yandan Vahdettin Hazretlerinin karar ve uygulamalarını İşgal Kuvvetleri tarafından uygulanan baskının doğal ve normal sonucu olarak görülüp değerlendirildiğini görmekteyiz.

Mustafa Kemal’in hayın sözünü en hafif deyimi ile haksız olarak değerlendirenlerin yanında, bu sözün dayanağı olarak sunduğu belgeleri tarihi bir belge olarak görmeyenlerde vardır. Vahdettin hakkında söylenen hiç bir ithamı tarihsel bir kaynak olarak kabul etmiyorum diyebilecek kadar ileri gidenlerin de çıktığını görmekteyiz. Bunun Üniversitelerimizin Profesörlük düzeyinde ulaşmış hocalarımız tarafından seslendirilişinin, taşıdığı mana ve önem ortadadır.

Vahidüddin Hazretlerini anlayabilmek ve hoş görebilmek için, günün zorlu koşullarının büyük bir özen ve ihtimamla değerlendirildiğini görmekle kalmıyoruz. Vahidüddin Hazretlerinin kişisel zaaflarının, çaresizliğinin, zayıflığının hoş görü ile karşılanıp, bu özellikleri ile yaptığı hataların şefkatle karşılanmasının bir gereklilik olduğunu öğreniyoruz. Hain kelimesinin taşıdığı anlamı acımasız bularak, bir insanın yapabileceği hiçbir şeyin onu vatan haini yetmez noktasına kadar taşınabildiğini tespit ediyoruz.

Vahidüddin Hazretlerinin hain olmadığını söylenirken, bir padişah olarak ondan kahramanlık beklemenin yanlışlığını öğrenmiş oluyoruz. Gazete köşelerinde 1918–1922 yılları arasındaki koşullarda, ne hain olunabilir ne kahraman diyerek, savunmayı adresi meçhul gönderme boyutuna taşındığı gözlemliyoruz. Hain diyebilmek için hukuki kararlar gereklidir diyebilen Tarih Kurumu Başkanları ile karşılaşıyoruz. Düşmanla işbirliği yaptığı açık olan başta Mareşal Petaine olmak üzere Vichy Fransa'sı yetkililerine bile bugünün Fransa’sında hain olarak bakılmıyor, mertebesine ulaşıldığını tespit ediyoruz.

Veliahd Abdülmecid Efendi’nin hain kelimesini ilk kullanan oluşunun, doğal akrabalık hakkı olarak görülebileceği anlaşılmıştır. Vahidüddin Hazretlerinin Mustafa Kemal hakkında //Onun kanında her şey olabilir. Bulgar, Yunan, belki de Sırp kanı taşır. Türk değildir.// deyişinin, Padişahların en doğal hakkı olarak değerlendirilmesi gereği ortaya çıkmıştır.

Osmanlı Arşivleri, Tarih Kurumu Arşivleri, Genelkurmay, T.B.M.M Arşiv ve Tutanakları, İngiliz Dışişleri Arşivleri, Üniversitelerimizin Arşivleri ve seksen yıldır yapılan araştırmalar sonucu elde edilen tüm belgelerin bir tek suçlamayla, resmi tarih suçlamasıyla, çöp kadar değersiz olduğunun acı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalıyoruz.

1968 Yılında Necip Fazıl KISAKÜREK ile başlayarak, Tarik Mümtaz GÖZTEPE’YE, Yılmaz ÖZTUNA’YA Yalçın KÜÇÜK’E, Murat BARDAKÇI’YA, Vehbi VAKKASOĞLU’NA, Bülent ECEVİT’E ulaşan bu süreçte, yüzlerce alaylı yazar, mektepli onlarca profesör, bu mücadeleyi bilinçle sürdürmüş ya da bilmeden müdahil olmuşlardır.

Gelinen son nokta, Vahidüddin Hazretlerine hain kelimesini kullanmanın yasaklanması ile zirve olarak nitelenebilir. Teslim etmek gerekir ki bu bir zaferdir. Ve hiç şüphesiz ki zaferler şans ve tesadüfle kazanılamaz. Zafer ancak sistemle, sabırla, inatla verilen bir mücadelenin sonunda kazanılır.
Onca yazar, bunca değerli Profesör, Tarih Kurumu Başkanları, Eski de olsa Başbakan, Milli Eğitim Bakanları, Vahidüddin Hazretleri için hain değildir, vatanseverdir, büyük vatan dostudur dediği bir ortamda bize söz düşmez. Kazananın olduğu yer de mağlubu da açıklamak, ilan etmek gerekir.


O günün koşullarında; Vahidüddin Hazretlerine HAİN diyen Mustafa Kemal ATATÜRK HATALIDIR.





Saygılarımla
alihoca
Alıntı ile Cevapla