Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Arka BahÇe
Konu: Arka BahÇe
Tekil Mesaj Gösterimi
  #17  
Eski 02-03-2006, 11:44
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Tenhada buluşalım

Unutmadan ahali ;

Hipodrom’dan bahsettik, Bıkmış Biraderimiz Veli Efendi’nin şahsından bahsetmedik diye bize kırılır. Bıkmışın komşusu sayılan , Anüs Donduran Coğrafyaların, Hanımından Korktuğu için helada okumaya gayret ettiği kitabı bir türlü bitiremeyen ve muhteşem bir avatar kullanarak kendisini kimler gibi görmek istediğini bizlere ifade etmeye çalışırken , aslında bir tuhaf psikosomatik sıkıntı içinde olduğunu ifade eden Trasti bey kardeşimizin de gözlerinden öptüğümüzü beyan edelim.

Bu Veli Efendi kimdir de bu sur dışındaki koca çayıra neden adı verilmiştir diye merak edeniniz olmuştur.Olmamışsa da ben yazmak için bahane edeyim.

Bu rahmetli Osmanlı’nın son dönem Şeyhülislamlarından biridir.Şehri kebir içinde nemalanacak yer kalmayınca bu çayırı cebellezi edebilmiştir.Garibim nerden bilebilirdi ki, bu mülk zamanla at bokundan geçilmeyecek vememleketin en büyük kumar merkezi olacak !
Yattığı yerde hay edeyim içine , adımız at pisliği ve kumardan başka bir şeyle anılmaz oldu diye fırdönüp duruyordur.

Bak şimdi aklıma ne geldi ; nerden nereye !

Bu Rahmetli Veli Efendi’nin dönemlerinde Şehr-i Kebir’e az yukardan bakanlar kendini çadırı uçmuş bir sirkin renk cümbüşü içinde bulurlardı.Her makam, mevki, meslek farklı renklerde kıyafet ile dolaşır idi. Bütün bu insanlar, vazifelerine göre, sarıklarının şeklinden, elbise kollarının kesiminden, kürklerin cinsinden, astarların renginden, atlarının eğer süslerinden, bazıları çember sakalından, bazıları da bıyığından tanınabiliyormuş. Bu kalabalıkta hiçbir karışıklık yokmuş. Şeyhülislâm beyaz giyiyor; vezirler açık yeşil, mabeynciler kızıl renkten tanınıyormuş; koyu mavi ilk altı kanun zabitini, emirlerin başını, Mekke, Medine ve İstanbul kadılarını belli ediyormuş; büyük ulemanın üstünde mor; şeyhlerin üstünde açık mavi varmış; çok açık mavi, tımarlı çavuşları ve vezir ağalarını işaret ediyormuş; koyu yeşil üzengi ağalarının ve Sancak-ı Şerif'i taşıyanların imtiyazıymış; ıstablıâmire hizmetkârları soluk yeşil giyiyorlarmış; ordu paşalarının ayaklarında kırmızı; Kapı zabitlerinin sarı; ulemanın mavi çizmeleri varmış ve renklerin derecesine göre selâmlaşma derecesi değişiyormuş.

Burada en dikkatimi çeken şey Şehülislamların mavi çizme giymesi olmuştur benim. Kurcalarken seksüel seçimleri konusunda tuhaf söylentiler olan Onsekizinci yüzyılın enteresan şairi Nedim ‘im bir beytine denk geldim :

Menhec-i ilmin nice hasm olmasın erbâbına
Çarhı Pâ-mâl etmedir kasd âsmânî mûzeden


Ohha lan dedim içimden.Tamam saray erbabından nemalanıyorsun da yalakalığında bir sınırı olmalı.Siz şimdi Nedim’in o güzel Türkçesi ile ne dediğini anlamamışınızdır.Ki zaten onlar da kimse anlamasın diye Farsça ile Arapça’yı öyle bir harmanlardı ki bırak herhangi bir Türk evladını, Arap yahut Acem’in feriştahı bile bir halt anlamazdı.Şunu demek istemiş Nedim :

İlim adamlarına düşmanlık yapılmasına şaşılır mı?
Çünkü, onların mavi renkli çizme giymelerinden kasıt, gökyüzünü bile ayaklarının altına almış olmalarıdır.


Nedim’in çömezlerinden Sabit isimli şair kardeşimizde şunu yumurtlamış , yalakalıkta ustasından aşağı kalmamak uğruna :

Aceb mi mûze-i mahsûsına ola muhtasıs
Şu dâne-dâr u cilâ-dâde âsmânî edîm


Siz bunu da anlamamışınızdır ,tercüme edeyim :

Şu dane dane ve cilalı rugan deriye benzeyen mavi gökyüzü,
onun Şeyhülislamlara mahsus çizmesine has ise buna şaşılır mı?



Demek ki neymiş ?
Padişahın, yaptığı her haltın kitaptaki yerini konfirme etmek için maaş ödediği chief-consultant olan Şeyhülislam (bir nevi Zapsu ,daha doğrusu Davutoğlu türevleri) ‘nin gökyüzünü ayakları altına alabilecek kadar ecaip insanlar olduğuna inanılırmış ya da bu neviinden yalakalıklar yapılırmış.(değişen bir şey yok anlayacağınız.)

Neyse ki zaman değişti şimdilerde Allah muhafaza , Fehmi Koru’nun mavi çizme ile dolaştığını düşünebiliyor musunuz ?

Bilmem dolaşsa şaşılır mı ?
Alıntı ile Cevapla