Henüz yirminci yüzyılda yaşıyorduk. Bazılarımızın cep telefonu bile henüz yoktu. internete girmek için 146 arayıp ev telefonundan paralel çekilirdi falan.
Marmara depremi olmamıştı, kulelere uçaklar girmemişti, ibb nin tv kanalı henüz yandaş potansiyel milyarderlere bedavadan devredilmemişti. Berkin doğmamış, Ali İsmail kısa pantolonla geziyordu.
Apo yakalanmamış, Ecevit ölmemiş, İrina Hanım taş gibiydi.
İnternete girmeyi becerebilen, borsaya meraklanmış birtakım insanlarla, finans piyasalarında birkaç takla atmış ,o zamanın tabiri ile borsa çakalları tesadüfen birtakım forumlarda biraraya geldiler.
O ortamlarda sanki birbirinin parasını yönetiyormuş gibi abuk sabuk yorumlar, hakarete varan seviyesizler, moderatörlerin profesyonelleşip bu işten nemalanmaya başlamaları, bu tesadüfen biraraya gelmiş ve birbirleri arasında kaliteli bir etkileşim başlamış insanları sıkmaya başladı. Önce MIRC ortamında daha sık bir araya geldiler, bazen hepberaber rakı içtiler - içmeyenler de vardı tabii - sonra yahu bu kalabalıkta nefes alamıyoz, adam gibi ilkeleri olan bir ortam yaratalım orada sohbet edelim dediler.
Irina Hanımı da yanlarına alarak Arka Bahçe'ye taşındılar. yaşları 20 ile 80 arasında değişen bu güruh, bugün 40 ile 100 yaş arasına geldi. Saçlar ağardı, çocuklar büyüdü, memleket satıldı, aralarında ölenler bile oldu, modernite suç, iman karşılıksız çek oldu, paradan altı sıfır atıldı, karakterlerin sollarına sıfırlar eklendi ama Arka Bahçe'nin ilk göçmenleri arasında saygı ve sevgi örselenmedi. Kiminin izi kayboldu, kimi izini kaybettirdi, İrina'nın göğüsleri sarktı, Alina ölmeyi tercih etti, işler kuruldu, işler batırıldı, evler taşındı, ülkeler terkedildi, memleketin haline bakılıp ağlandı, hey gidi günler hey denildi, İstanbul inşaat depreminin altında yokoldu, bilim günah, medeniyet ayıp oldu, ben de bir uğrayayım bakalım bahçe ahalisi ne alemde dedim.
Bilmem bir Merhaba diyebildim mi ?
|