Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Yaşanılmaz ülke Türkiye.
Tekil Mesaj Gösterimi
  #28  
Eski 18-03-2007, 01:58
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Sen yanmazsan, Ben yanmazsam, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa!

Devamında,

Şimdi de heep ideal olarak örnek verdiğimiz Avrupa’nın bugünlere nasıl ulaştığına bir göz atalım.

Ortaçağ Avrupa’sında Monark Kral, Feodal Beyler ve Kilise’den üçlünün oluşturup sürdürdüğü toprağa bağlı -yarı feodal üretim biçimi olan- köy toplumunu değiştirmeye ve üretim ve toplum(siyasi yapısını) ilişkilerini tamamen değiştirmekle kalmayıp Kral, Feodalite ve Kilise üçlüsünün egemenliklerine son veren sınıf kimdir?

Buna da kısaca coğrafi keşiflerle zenginleşen(sermaye birikimi) Burjuva Sınıfı diyelim. Sömürgelerden akan her türlü zenginlik ve ucuz değil bedavadan ucuz köle-emek gücünü kattığımızda ulaşılan sermaye birikiminin yani biriken paranın yaptırım gücünün hangi boyut ve patlamalara yol açacağının altını çizmekte yarar var.

Peki,
Bu güç toplumdaki egemenler arasında saygın bir yer ve amaçladığı daha çok kar için; üretim biçimini ve ona bağlı olan siyasi yapılanmayı(yarı feodal yapı) değiştirmesine yetmiş midir?

Burada da nüfusun büyük bir kısmının köylerde derebeylerin yönetiminde serf(yarı köle) durumunda,
Kalan üretimin ise çırak kalfa usta sistemi ile çalışan birkaç kişilik atölyeler şeklinde olduğunu hatırlamalıyız.

Yerel derebeyler ile bu sistemden beslenen monark krallar ile kilisenin, Burjuvazinin daha çok üretim, kar ve güç için; atölyelerin birleştirilerek günümüz fabrikalarına dönüşmelerine ve gereken nüfusun köyden şehirlere akıtılmasına ve kontrolleri dolayısı ile hakimiyetleri dışına çıkışına kendi istekleri ile rıza göstermediklerini ekleyerek devam edelim.

Ticari burjuvanın yanı sıra haçlı seferlerini bile finanse edebilen faizcilere(ki ortaçağ kilisesinin faize haram dediğini hatırlatalım) tüm ortaçağ boyunca toplumun en hor görülen kesimleri olarak bakıldığını tespit ettiğimizde ise;

Verilen mücadelenin ulaştığı kanlı süreçler mutlaka ama mutlaka öğrenilmesi ve anlaşılması gereken öncelikler olarak karşımıza çıkacaktır.

Parasal gücü eline geçiren burjuvazinin sayısal azlığını düşündüğümüz de; bu aşamada ortaya çıkan sorunun, toplumsal-kitlesel bir destek ihtiyacı olduğudur.

Bunu da yaklaşık yüz elli yıl önce Marks'ın ''İnsanların varlığını belirleyen, bilinçleri değildir; tam tersine, onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklarıdır.'' Söylemi ile bağlayarak, halk yığınlarını harekete geçirecek olan aydınlardır diyerek tespit edelim. Böylece Avrupa’nın bugünlerini yaratıcısı olan burjuvazi ve aydınlar olduğunu da saptadık diyelim.

Rönesans, reform, aydınlama, sanayi devrimi ve bunun gereği yani doğal sonucu olan; monarşi, kilise ve derebeylik düzeni olan feodalizmin yıkılıp yerine adına cumhuriyet ve demokrasi dedikleri ve yaklaşık dört yüz yıla dayanan anlı, şanlı ve kanlı süreçleri göz önünde bulundurarak,

1920’lerin değil 2007 Türkiye’si, Avrupa’nın yukarıda özetin özeti olarak sunduğum evre ve aşamalardan hangisindedir?
Ülkemizde kimlerin ne yapması, nasıl yapması gerekmektedir?

Sorularına bulacağımız cevapların,
Ülkemiz ve Ulusumuzun gerçeklerini bilmemiz, anlamamız adına bize yol gösterici ve yararlı olacağını,

En azından Ülke ve Ulusumuz gerçekleri ile bağdaşmayan, hayali beklentiler sonucunda yaşayacağımız düş kırkılıkları ile, kırgınlıklar, küskünlük ve kızgınlıklara kapılmayacağımız söylenebilir sanırım.
Alıntı ile Cevapla