Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Gurme ve Yaşam Gustosu - Keyif,Lezzzet,Adresler,
Arka BahÇe Forumu

Arka BahÇe Forumu (http://www.arka-bahce.org/forum/index.php)
-   Müştemilat (http://www.arka-bahce.org/forum/forumdisplay.php?f=73)
-   -   Gurme ve Yaşam Gustosu - Keyif,Lezzzet,Adresler, (http://www.arka-bahce.org/forum/showthread.php?t=145)

Master 26-02-2006 19:34

Gurme ve Yaşam Gustosu - Keyif,Lezzzet,Adresler,
 
Yaşamı Anlamlı paylaşımlarla lezzetlendirirken bunun yanısıra Rafine Keyiflere iz bırakması dileği ile....


Master 28-02-2006 19:46

Şık ve Keyifli Gerçek Ötesi Lezzetler
 
İstanbul'da daha iyisi varmı diye haftasonları bakıyorum. Del Mare ;)

http://www.del-mare.com/index.asp

buena vista 04-03-2006 13:31

Keyifli bir site..
 
http://www.buyukkeyif.com/index.jsp?

Meze ansiklopedisi bölümünü okumanizi da öneririm..

buena vista

Master 06-03-2006 19:43

Adana Kebap Başarılı
 
http://www.komsukebap.com/

Master 09-04-2006 14:06

Sarı Zeybek
 
Havyarla içilen rakı

Efe Rakı'yı üreten Elda'nın "lüks" rakısı, meşe fıçıda dinlenmiş Sarı Zeybek, İstanbul'da havyar eşliğinde tadıldı... Doğrusu iyi dinlenmiş ve zengin lezzetli bir rakıya, seçkin sofraların mezesi pek de yakıştı


Uzun yıllar Yeni Rakı-Kulüp-Altınbaş üçgenine sıkışıp kalan rakı dünyamız, rakının üretimini özel sektörün devralmasıyla çok renkli günler yaşıyor. Şimdiden bir düzine rakımız oldu bile, yakında meyhanelerde rakıyı tıpkı şaraptaki gibi "rakı mönüsü" ile sunarlarsa şaşmamalı...
Rakı dünyasına renk katan gelişmelerin sonuncusu, geçtiğimiz hafta Harbiye'deki Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'nın giriş katındaki Boğaziçi Borsa Restaurant'da yaşandı. Türkiye'nin ilk özel sektör rakısı Efe'yi üreten İzmirli Elda A.Ş., yeni çıkardığı meşe fıçılarda dinlenmiş Sarı Zeybek rakısının tanıtımı için önde gelen yeme-içme yazarlarına bir davet düzenledi. Davetteki sürprizler, rakılar çeşitlenip zenginleştikçe, rakının içiminde de yeni denemeler yapılabileceğini, rakı içim adabının günümüze uygun değişimler geçirebileceğini gösteriyordu.

Atatürk'e gönderme
Davetteki ilk yenilik, rakının ilk kadehlerinin ikramında oldu. Elda'cılar, geleneksel "limonata bardağı" şeklindeki rakı kadehleri yerine, Paşabahçe'nin kesme kristalinden, çok daha küçük hazneli zarif bir başka kadehle Sarı Zeybek'i sek olarak sundular. Yanında da, Atatürk'ün rakı içerken kıtırdatmayı çok sevdiği beyaz leblebilerden verdiler. Böylece, açıkça söylemeseler de, Atatürk'ün rakı keyfine inceden bir gönderme yapıyorlardı.
Rakıyı sek, yani susuz içmek Türk rakı tiryakilerine aykırı da olsa, davetteki 30'a yakın konuğun hiçbiri rakısına su ilave ettirmedi. Ortak görüş, "Rakı iyi dinlenmiş ve alkolü de yumuşak olursa, sek bile içilebiliyor" yönündeydi. Tabii sadece aperitif olarak, kadeh kadeh yuvarlamamak kaydıyla...
Yemeğe geçildiğinde ise alışılmadık bir ikram vardı: Siyah Rus havyarı... Tereyağlı kızarmış ekmeklerin üzerine sürerek rakının yanında yudumlanan havyar, ilk anda biraz yadırgansa da, önyargıları kırdı ve rakıyla tat olarak nefis bir beraberlik oluşturdu. Nitekim eski rakı tiryakilerinden Ahmet Rasim de, rakı mezeleri arasında havyarı ısrarla sayardı. Ama gerek bir zamanlar ucuz olan bu mezenin pahalılaşması gerek rakıların da Osmanlı zamanındakine göre tatlarının değişmesi, havyarı rakı sofralarından çıkarmış, çok çok yine balık yumurtasından yapılan tarama yenir olmuştu. Rakıyı siyah havyarla sunmanın, "lüks bir rakı, lüks bir mezeyle güzel gider" tarzı bir mesajı da vardı kuşkusuz.

Rakıda denge
Rakı tiryakilerinin en büyük şikâyeti, yıllardır rakının anasonunun zaman zaman az, alkolünün de zaman zaman fazla sert ve ispirtomsu oluşuydu. Rakılar özel sektöre geçtikten bu yana, bu tür şikayetler azaldı. Alkol ve anasonla bir denge sağlandı. Sarı Zeybek ise bu dengeyi bir üst düzeye taşıyor, içimi hem çok yumuşak hem de anasonu çok rafine bir tat bırakıyor.
Yemekte, bunun sırrını sorduğumuzda, Tekel'in İzmir İçki Fabrikası'nın müdiresiyken emekli olup Elda'ya geçen üretim müdürü Özlü Urkan şunları söyledi: "Yönetim Kurulu Başkanımız Ekrem Demirtaş'ın, 'Mevcutlardan çok daha iyisini yapalım' talimatı üzerine, önce anasonu özel seçtik. Tefenni bölgesinin anasonu çok zengin aromalı. Bu anasonu, ayrıca içindeki yabancı maddelerden tam olarak temizlemek için özel ayıklamalardan geçirdik. Tamamen yaş üzümden damıttığımız sumaya anasonu iki kez ilave ettik, yani anasonu iki kez sumayla damıttık. Ardından, Fransa'dan getirttiğimiz yaşlı meşe ağaçlarından yapılma fıçılara koyduk. Rakı önce üç ay çelik tankta, sonra da üç ay bu fıçılarda dinlendi. Tadı, bu sayede çok dengeli oldu..."
Sarı Zeybek fıçıda dinlenip altın sarısı bir renk kazanmasına rağmen su katınca normal beyazlanıyor. Urkan bunu da "Viski üretiminde kullanılan çok hassas bir renk tesbiti aygıtı aldık. O sayede her partimiz, istediğimiz açık renkte oluyor" diye açıkladı.

Sürpriz üstüne sürpriz
Sarı Zeybek yemeğinde, rakıya daha sonra geleneksel Ermeni mezesi topik, fava, zeytinyağlı pazı ve lahana sarma, midye pilaki, meyhane cacığı, rezene ve limonla marine edilmiş levrek ile restoranın spesiyalitesi Faroz usulü tekir buğulama eşlik etti. Rakıya "yol döşeyen", damağa aşırı keskin tatlar taşıyıp rakıdan rol çalmayan bu yiyeceklerin ardından, bir başka sürpriz daha sunuldu: Karaköy Güllüoğlu'nun yeni denediği "Kaymaklı saray baklavası".
60 kat yufkanın arasına iri bir katman kaymak konarak yapılan baklavada, fıstık ve ceviz gibi katkılar yoktu. Tül inceliğindeki yufkalar, damağa sadece kaymak ve tereyağı tadı taşıyordu, buna rağmen de yemesi pek hafifti. Rakıyla da güzel bir final lezzeti oluşturan bu baklava, ne yazık ki yüksek maliyeti nedeniyle Güllüoğlu dükkanlarında satılmayacak, ancak özel sipariş üzerine hazırlanabilecek.
Kesme kristalden kadehimdeki asla buz koydurmadığım serince rakımdan yudumlayıp kahve servisi sırasında ikram edilen Havana purosunu tüttürürken, hayatımda ilk kez havyar ve puroyla rakı yudumladığımı düşündüm. Uzun yıllar "Geleneksel içki" sınıfına hapsedilen ve Tekel döneminde "yoksullukta eşitlik" ilkesiyle asla bir lüks versiyonu düşünülmeyen rakımız da, sınırlı sayıdaki özel bir üretimi sayesinde sınıf atlıyordu... Darısı tulumpeyniri, sucuk, pastırma, pekmez gibi diğer geleneksel lezzetlerimizin başına...Mehmet Yalçın

Minik Yorum : Tek kelime ile '' Harika''

Arka'daş 09-04-2006 16:11



Keyifli mekanlara bir alternatif de benden.

Yaz geceleri dostlarla istanbulun tadını çıkarmak için büyülü bir atmosfer..Yemekleri süper ..Finali ,beklediğiniz her dakikaya değecek sufle ile yapmanızı tavsiye ederim.

Pazar sabahları için brunch yada kahvaltı için iyi bir alternatif.



http://www.lacivertrestaurant.com/index.asp

buena vista 23-04-2006 07:49

Türk erkeği mangal sever
 
Aslında dünyanın her yerinde erkek ’milleti’ genel olarak mangal yapmaktan çok hoşlanır.

Hatta, açık ateş üzerinde et pişirmenin erkeklerin genleriyle ilgili olduğuna dair görüşler bile mevcuttur. Ben, yaza hızla yaklaştığımız şu günlerde çoğumuz için en büyük pişirme keyiflerinden biri olan mangalda ızgara tekniği konusunda sizlere birkaç ipucu vermek istiyorum. Böylelikle bu keyfinizi daha rafine hale getirebilir ve çok daha lezzetli mangal yemekleri yiyebilir, yedirebilirsiniz.

Bugün dilerseniz sizlere önce, mangalda pişireceğiniz etlerle sebzelerin aromalarını ve görünüşlerini farklılaştıracak birkaç ’yeni fikir’ önererek işe başlayayım. Bu yeni fikirleri deneyin, gerçekten çok güzel sonuçlar alacaksınız.

1Etlerin pişmesine bir-iki dakika kala mangal kömürlerinin üzerine biraz limon veya portakal kabuğu atarsanız, bunların yanmasıyla ortaya çıkacak olan aroma, özellikle balık ve tavuk ızgaralarınıza çok hoş bir rayiha verir.

2Birkaç diş soyulmamış sarmısağı hafifçe ıslatıp mangal kömürünün üzerine pişmenin son bir-iki dakikasında atarsanız, bunların yanmasıyla çıkacak dumanın aroması da etlerinize ve hatta ızgara sebzelerinize muhteşem bir lezzet katar.

3Kuzu pirzolası pişiriyorsanız, bir saat soğuk su dolu bir tas içinde ıslanmaya bırakacağınız kuru biberiye (rozmari) otunu pişirmeye başlarken kömürlerin üzerine serpip, bunların yanmasıyla ortaya çıkan dumanla etlerinizi ’isleyebilirsiniz’. Bu otları soğuk suya yatırmanızın sebebi, yanmalarını geciktirmek ve daha fazla duman çıkarmalarını sağlamak.

4’İslemek’ ya da ’füme etmek’ için mangal size sınırsız fırsatlar sunar. Bunların başında mangal kömürünün üzerine aroma içeren bazı ağaçların yongalarını atma yöntemi gelir. Örneğin kiraz, ceviz, meşe gibi ağaçlardan yonga bulabiliyorsanız, bu yongaları önce bir saat boyunca soğuk su içinde bekletip ardından kömürlerin üzerine serpiştirerek yanmalarını sağlayabilirsiniz. Böylelikle de bu kokulu ağaçların harika rayihaları etlerinizi füme ederek çok farklı lezzetler verir. Bence bu yaz mutlaka denemelisiniz.

5Füme etme işinde taze baharat otlarını da kullanabilirsiniz. Örneğin taze kekik, adaçayı, taze fesleğen veya taze mercanköşk otlarını pişirmenin son iki dakikasında kömürün üzerine serperek etlere yepyeni füme lezzetleri katabilirsiniz. Bunun için bu otların tohumlarını alıp şimdiden balkondaki saksınıza ya da bahçenize ekebilirsiniz zira bu günler bu işin tam zamanı.

6 Eğer ızgara telinizi iyice temizleyebilirseniz ve hatta ayrı bir ızgara teliniz varsa, bunun üzerinde ızgara meyve yapıp bunları tatlı olarak servis edebilirsiniz. Örneğin ananas dilimleri, yarıya kesilmiş şeftali ya da yarıya kesilmiş kırmızı erik gibi. Yoğurt ve balı karıştırarak bunların üzerine bir tatlı sosu da yapabilirsiniz.

7 Mangalın doğrudan kömür ateşine maruz kalmayan kenar kısımlarında, alüminyum folyo içine paketleyeceğiniz sebzeleri telin üzerine koyup, buğulama yoluyla pişmesini sağlayabilirsiniz. Bu sebzeleri de ızgara etlerin yanında servis edebilirsiniz.

8 Mangalda buğulama tekniği bütün balıklar için de çok uygundur. Yine alüminyum folyonun içine balığı ve birkaç limon dilimini koyup paket haline getirin ve mangalın kenar kısımlarında yavaş yavaş pişmeye bırakın.

9 Izgara etlere ve sebzelere ızgara izleri çıkarmak ve bunların çapraz baklavalar olmasını sağlamak görüntü güzelliği verir ve bence çok önemlidir. Bunu yapabilmek için: Önce et veya sebzeyi size göre 45 derecelik bir açıyla ızgara üzerine yerleştirin. Pişme süresinin tam yarısında, bunları bu kez tam tersi yönde kendilerine göre 90 derece açıyla çevirip ızgara üzerine tekrar koyun. Resimde gördüğünüz ızgara izlerini elde edersiniz.

10Zeytinyağı, dövülmüş sarmısak ve sirkeyi karıştırarak hazırlayacağınız bir ’yağlama’ karışımı hem etlerinizi ve balıklarınızı yağlamak için, hem de harika bir lezzet katmak için idealdir. Deneyin.

Güzellikle kalın, yaratıcı olun.

Mangal yapmanın olmazsa olmazları

Esasen bir pişirme ’tekniği’ olan mangalda ızgara yapma, her yemek tekniğinde olduğu gibi belli bazı temel kurallar içeriyor. Aşağıda sayacağım bu kurallara sadık kaldığınız ölçüde, mangalda yapacağınız ızgaralar çok daha başarılı oluyor:

1. Organize olun

Mangal işlemine başlamadan önce kömürünüz, çıranız, kullanacağınız aletler, et, sebze ve ızgara yaparken kullanacağınız lezzet vericiler önceden hazırlanmış olmalı. Telaşı ve hatayı önlemenin ilk ve en önemli yolu bu.

2. Kömür miktarını baştan iyi ayarlayın

Mangal ızgarası yaparken temel kural şu: Kömürler, yiyecekleri pişireceğiniz yüzey alanından sağa ve sola doğru onar santim daha fazla yayılmalıdırlar. Daha sonra kömür eklemek yerine en baştan bu kuralı uygulayın ve kömür miktarını bol tutun. Kömürleri tutuştururken, gazyağı ya da kimyasal özellikli tutuşturucu kullanmaktan kaçının. Bunlar et ve sebzelerinize nahoş bir koku katarlar. Ayrıca sağlığa da zararlıdırlar.

3. yüksek ısıYA ulaşmadan pişirmeye başlamayın

Mangal ızgarası, ’yüksek ısı’ ile pişirme yöntemidir. Zira kömürün aromasının yiyeceklere geçebilmesi ve aynı zamanda da et ve sebzelerin üzerinde ızgara izleri bırakabilmeniz için ısının yüksek olması gerekir. Kömürlerin üzerini ince bir kül tabakası kaplayıp, içlerinden kor ateş göründüğünde, doğru ısıya ulaşılmıştır. Ayrıca şu testi de yapabilirsiniz: Elinizi ızgara telinin duracağı yükseklikte ateşe yaklaştırın. Eğer elinizi en fazla iki saniye orada tutabiliyorsanız, ateş yüksek ısıya ulaşmış demektir. Beş saniye elinizi çekmeden tutabiliyorsanız ısı düşük, dört saniye tutabiliyorsanız ısı orta ve üç saniye tutabiliyorsanız ısı orta-yüksektir. Yüksek ısı seviyesine gelmeden lezzetli pişirme yapamazsınız.

4. Izgaranızı temiz tutun

Izgara teline yapışmış eski yemek kalıntıları üzerinde ızgara yapmak kadar itici bir şey düşünülemez. Ayrıca, eğer ızgara teliniz kirli ise, pişireceğiniz yiyecekler tele yapışacaktır. O nedenle ızgara telini/demirini mangal partisi bittikten sonra mümkünse tel bir fırçayla kazıyıp sabunla iyice yıkayıp kaldırmak gerekir. Aynı zamanda da pişirmeye başlamadan önce tekrar yıkayıp kuruladıktan sonra mangalın üzerine koymalısınız.

5. Izgara telini yağlayın

Et, balık ya da sebzelerin ızgara demirine yapışmasını önlemek için mutlaka işe başlamadan önce teli yağlamanız gerekir. Bunun için katlanmış bir kağıt mutfak havlusunu yağlayıp, uzun bir maşayla telin üzerine sürebileceğiniz gibi, yarıya kesilmiş bir kuru soğanı zeytinyağına batırıp uzun bir çatalla da ızgara telini yağlayabilirsiniz. Soğan, çok hafif de olsa, tele bir aroma katacaktır.

6. Etlerinizi çatal batırarak çevirmeyin

Özellikle biftek, bonfile ve pirzolaları sadece maşa kullanarak çevirin. Zira eğer etlere çatal batırarak çevirirseniz, çatalın açacağı deliklerden etin içindeki lezzetli su dışarı akar ve siz lezzetsiz, kurumuş bir et ya da tavuk yemek zorunda kalırsınız. Ayrıca etlerinizi çok fazla pişirip kurutmamalısınız. Etler en azından orta pişmiş olmalı ve bir miktar sulu kalmalıdır. Aksi halde yediğiniz şeyin tahta parçasından farkı kalmaz.

7. Etleriniz pişerken üzerlerine yağ veya sos sürün

Et ya da tavuğun daha farklı bir lezzet vermesi için farklı karışımlarla bunları marine etmek iyi fikir olabilir. Ayrıca, etler pişerken bunları arada sırada bir fırça kullanarak zeytinyağıyla yağlamak ve hatta üzerlerine marine karışımından ara sıra sürmek gerekir. Burada şu noktaya dikkat etmeniz önemlidir: Eğer süreceğiniz sos, örneğin marketlerde satılan ’BBQ’ (Barbekü) sos ise, bu güzel sosu pişmenin en sonuna doğru etlerin üzerine sürmeniz gerekir. Zira içinde şeker bulunan bu ve bunun gibi sosları erken sürerseniz şeker yanıp karamelize olur ve bu da etin lezzetini bozar.

8. Kalın etleri kapak kapalı olarak pişirin

Biftek ya da bonfilelerinizi kalın olarak yemeyi seviyorsanız ya da bütün bir piliç pişirecekseniz, o zaman mangalda ’dolaylı’ (indirect) pişirme yöntemi ile pişirmeniz daha iyi netice verir. Bu yöntemde kömürler mangalın iki yanında oluyor, ızgara teli ise tam ortada. Yani kömürlerin ısısı yiyeceklere alttan ve doğrudan gelmiyor, yanlardan dolaylı olarak geliyor. Bu yöntemle kalın etleri pişirmek istediğinizde, (varsa) mangalın kapağını kapalı olarak pişirmelisiniz. Kapağı her açışınızda pişirme sürenize 5-10 dakika daha ekleneceğini unutmamalısınız.

9. Etleri piştikten sonra birkaç dakika dinlendirin

Pişme sırasında etlerin suları etin orta yerinde toplanır. Bunları kesme tahtası üzerinde bir-iki dakika dinlendirdikten sonra servis yaparsanız, bu suların etin tüm iç dokularına yeniden dağılmış olmalarını sağlarsınız ki bu da lezzeti ziyadesiyle artırır.

10. Mevzinizi hiçbir zaman terk etmeyin

Mangal tekniği en kolay pişirme tekniklerinden biridir. Ama buna rağmen sürekli bir dikkat gerektirir. Bu hem pişen malzemenin lezzeti ve doğru pişmesi, hem de olası bir tehlikenin önlenmesi içindir. O nedenle mangal işine başladıktan sonra mangalın başından mümkünse ayrılmayın.

Keyifli bir mangal sezonu dileklerimle.

Arman Kırım arman.k@hurriyet.com.tr

Master 26-05-2006 11:42

Galata Meyhanesi
 
Farklı,farkı çok eski bir Dost ve Sehpalara Karşı Solu savunmuş Bir ABİ
mekan o anlamda da sundukları ile de doğru....

http://www.galata.com.tr/turk/index....tpage&Itemid=1

AnnE 26-05-2006 12:31

Yahu Master dalga mı geçiyorsun !

Sabahtam beri arıyom.yer yok.Bakalım 2 de dönecekler.
İntikal edebilirsek yorumlar bilahare.

Master 07-08-2006 15:07

Bir dost' tan
 
http://www.limongumusluk.com/

buena vista 05-11-2006 08:28

Kapalıçarşı'daki Havuzlu Lokanta'da ...
 
Kapalıçarşı'daki Havuzlu Lokanta'da değişik yemeklerden ısmarladık. Tatlarına baktık. Pek hoşumuza gitti

Bir yakınımıza hediye almak için karımla ve bir dostumuzla Kapalıçarşı'ya gittik. Dostumuz Kapalıçarşı'yı bildiği için, çarşı içinde belli dükkanlara uğradık. Şimdilerde deri eşya moda olduğu için Kapalıçarşı'daki dericiler çok iş yapıyormuş.
Eskiden derici dükkanlarına girildiğinde deri kokardı. Şimdilerde deri terbiyesindeki ilerleme nedeniyle deri kokusu azalmış. İthal derilerde ise koku hiç yok. Bizim dericiler yabancı markalı kadın ve erkek çantalarının benzerini başarıyla yapmakla ünlenmiş.
İthal eşya satan mağazalarda ünlü markaları taşıyan kadın çantalarının fiyatı avro ile 1000-2 bin avro arasında dolaşıyor. Bizim derici ustalarımız gerçeğinden ayırt edilmesi güç şekilde bu çantaların benzerini yapıyorlarmış. Bu çantalar da Kapalıçarşıda 100-200 avrodan satılıyormuş...
"Yapılıyormuş, satılıyormuş" diye anlatıyorum... Bizim gittiğimiz dükkanlarda bunlar yoktu. Marka avukatlarıyla başlarının derde girmesini istemeyenler, taklit çanta üretimini ve satışını bırakmış.

İştah kabartan tezgah
Dolaşmaktan ayaklarımıza kara sular inince hanımlar "Haydi bizi Havuzlu Lokanta'ya götür" dediler. Dostumuz Havuzlu Lokanta'nın yerini biliyormuş. Ben ilk defa gidiyordum.
Lokanta Fesçiler Sokağı'ndaki Halk Bankası'nın hemen arkasında. Geniş salonları, yüksek kubbeli tavanıyla insanı etkiliyor.
Kapıdan girince hemen karşıda yemeklerin dizildiği tezgah var. Camın arkasına günün salçalı tencere yemekleri, zeytinyağlıları, çorbaları dizilmiş... Görüntü insanın iştahını kabartıyor.
Tezgahın arkasında bembeyaz giysileri ve külahlarıyla aşçılar yemekleri anlatmakla ve övmekle meşgul.
Bu tür lokantaların özelliği kapıdan girer girmez servis personelinin ilgisi oluyor. Sonradan salon şefi olduğunu öğrendiğimiz Metin Sönmez "buyur etti"... "Şu masayı mı isterseniz, bu masayı mı isterseniz? İsterseniz sizi şööyyle camın önüne alalım da yoldan gelen geçeni seyredersiniz" diyerek güler yüzle bizi bir masaya oturttu.
Bu karşılama şekli yok mu? Lokantaya gidenin yemeğini yiyerek, yemeği değerlendirmeden gönlünü almaya yetiyor.

Lokantanın yabancı müşterileri de var
Havuzlu Lokanta 1960 yılından beri Kapalıçarşı'daymış. Beş yıldır lokantayı Burhan Sarışen işletiyormuş. Aşçıbaşı Ordulu Osman Kıraç, dönerci ustası Kosova Et Lokantası'nda yetişen Mustafa Sezer imiş. Havuzlu Lokanta her gün 12.00 ile 17.30 arasında açık.
Çorbalar 3 YTL. Sebze yemekleri patlıcan musakka, bamya, kereviz, kapuska, nohut, fasulye 5-7 YTL. Et yemekleri beğendili kebap, et sote, sebzeli kebap, kuzu kapama, haşlama, İzmir köftesi 7-8 YTL. Izgaralar 9 YTL. İskender kebabı 10 YTL. Çoban salata 3 YTL. Tatlılar revani, kemalpaşa tatlısı, kabak tatlısı 8 YTL. Kahve 2, çay 1 YTL.
Biz değişik yemeklerden ısmarladık. Tatlarına baktık. Pek hoşumuza gitti. Etrafımızda çok sayıda yabancı yemek yiyordu. Genç servis personelinin yabancılarla sohbeti dikkatimizi çekti. Sadece sipariş almıyor, yemekler ve de Kapalıçarşı hakkında soruları cevaplıyorlardı.
Yabancılarla konuşanlardan birini çağırdım. Fatsalı Ömer Yılmaz imiş. İngilizce öğrenmek için kursa gitmiş. "Ben ikinci dili öğrenmeye çalışıyorum ama arkadaşım Eyüp Başer dört-beş dilde müşteriyle sohbet eder" dedi. Eyüp Başer'le de tanıştık. Diyarbakırlı. Çocukken lokantalarda çalışmaya başlamış. "Yabancı dile merakım var. Yabancı dil bilmeyene buralarda artık iş yok" diyor.
Zaman ayırınız. Çoluk çocuk Kapalıçarşı'da dolaşınız. İlla bir şey almak zorunda değilsiniz. Yorulunca Havuzlu Lokanta'da bir şeyler yersiniz. Veya sadece çay içersiniz.
Kapalıçarşı'da daha başka lokantalar ve kahveler de var. Huzur, Köşk, Özlem, Pınar lokantaları. Fes Kahve, Şark Kahve, Ay,Sultan, Colheti yemek yenilecek, oturup çay-kahve içilecek yerler. (Milliyet)

Ali RIza Kardüz

Master 31-01-2007 14:37

Konusun da Tek
 
Kilis adının onuru bir mekân!..

Bakın ben Kilisliyim.. Kilis Palace adını taşıyan bu dükkan benim gurur duyduğum kentimin adını taşıyor ve mutfağını yaşatıyor.
İkincisi.. Kilisli Palace'ın sahipleri, yani bu dükkanı açan üç adam, Mehmet, Özcan ve Adem yıllanmış arkadaşlarım.. Evime gelirler, evlerine giderim. Aile dostuyuzdur yani..
Dükkan benim gibidir. Can dostlarım hesap istememi "Ayıp" kabul ederler. Ben de bu ayıbı işlemem.. Yani bugün sizlere, hiç hesap ödemediğim bir dükkanı yazacağım. Üç can dostumun dükkanını..



Kilisli Palace, dünyanın en güzel dükkanı.. İstanbul'un değil, dünyanın.. Çünkü dünyada bir tek Boğaz var. Benzeri olmayan bir inci burası.. Kilislibu Boğaz'ın kenarında.. Gündüz ayrı, gece ayrı bir güzelliğe bakıyorsunuz, masanızda otururken.. Böylesi kaç dükkan var, dünyada..
Sevgili dostum Emre Özgüder dekore etmiş.. Aykut Hamzagil özel kumaşlar dokumuş buranın perdeleri, koltuk, divan ve minder döşemeleri için.. Kapıdan içeri adım atar atmaz insanı etkileyen bir zevk cümbüşü sunuyor, Emre..
Tam karşı köşede bir fırın var.. Önünde iki usta devamlı çalışıyor.. Bu fırında Kilis'in ünlü pideleri anında pişiyor, masanız için.. Küncülü (Susamlı yani) pide dahil.. Bu pideler başlangıç, iştah açıcı olarak önünüze gelecek, muhammara, humus ve soslu, yoğurtlu Kilis usulü patlıcan ezmeleri için.. Lezzet müthiş, ama sadece tatmakla yetinin.. Arkası gelecek çünkü..
Arkada, Mehmet Şahiner'in Kilis'ten bulup getirdiği ev kadınlarının yaptığı Kilis yemekleri var.. Kilis lezzeti, mutfağı dediğim bu.. Kilisli Palace bir kebab evi değil çünkü. Kebab, Kilis'te basit işlerdendir. Ayrı uzmanlık gerektirmez. Bu yüzden Kasaplar yapardı kebabı, ben çocukken, şimdi bilmem.. Kilis mutfağı, kebabın çok dışındadır..
Eşkili (Ekşili değil, eşkili, Kilis ağzı ile..) Yahni.. Kilis mutfağının medarı iftiharıdır. Yapılması zordur, el alır.. Anneannem komşu kızları da davet ederdi, Eşkili pişeceği gün, yardım etsinler diye.. Kuzu etinin hazırlanması, bulgurun yoğrulması, köfte haline getirilmesi, falan filan.. Başlı başına bir yemektir ve tek başına doyurur. Burada "Çorba" olarak tadımlık sunuluyor.. İsterseniz, iki ayrı Kilis yemeği daha var, çorba çeşidi diye verilen, İstanbul'da Yuvalama diye bilinen, eşkilinin yoğurtlu ve tavuk eti ile yapılanı.. Biz çocukken Yoğurtlu Orman derdik, ormanın mis kokularını yaydığı için.. Ve de gene Kilis'e has, sarımsak aşı!. Sarımsak kokmayan bir sarımsak çorbası..
Sıcakların ikinci turunda Kilis usulü lahmacun gelecek.. Ekmeği ince, üstü kırmızı renkli lahmacun.. İşte gene iddia ediyorum ki, eğer ilk defa yiyorsanız, ağzınızdaki ilk tatta "Lahmacun buysa, bugüne dek yediklerim neydi" diyeceksiniz, öteki tüm siparişleri iptal edip yemeği lahmacunla bitireceksiniz. Ismarladığınız anda hazırlanmaya başlayan, orada önünüzdeki fırında o an pişen bu lahmacunun lezzetini anlatmaya benim sözcüklerim yetmez.
Yanılıp da Kilis boyu normal istemeyin, başka şey yiyemezsiniz.. Fındık da değil, dişinizin kovuğunda kalır. Ceviz boyu iyidir.. Tercihiniz, acılı, acısız.. Soğanlı, sarımsaklı.. Dört çeşit var orada..
Devam..
Daha sonra tabağınıza kuru patlıcan dolması konacak.. Sırf bu dolmayı yemek için Kilisli'ye gidilir inanın.. Antep ikramında "Tok karnına dokuz dolma yenir" lafı bu dolmadan geliyor. Bu dolma adama dokuz da yedirir, on dokuz da.. Ama siz birde kalmaya bakın.. Tıpkı az sonra gelecek içli köfte gibi.. Onda da birde durmak için zorlanacaksınız.. Kilis usulü içli köftenin ötekilerden nasıl farklı olduğunu da göreceksiniz..
Burası benim bittiğim nokta.. Ondan ötesini, yani et yemeklerini, yani Kilis tavayı mesela, Kilis'e has oruk kebabını ve güney mutfağının öteki ızgara etlerini sadece tadabildim bugüne dek.. Et yemek için, masaya otururken "Girişlerin hepsini atlayın, doğrudan et getiren" demem gerek. Bunu başaramadım hiç..
Ve tatlılar.. Sıcak künefe.. Hafif ısıtılmış baklava.. Beyaz kadayıf.. Yani bizdeki adıyla belluriye..
Daha çok özel kaymağının zamanı gelmedi diye Mehmet yapmıyor. Şubatta bir de katmer geliyor ki.. Parmak yediren cinsten.. Kilis, Türklerin, Arapların, Süryani, Ermeni ve Yahudilerin yüz yıllar boyu bir arada yaşadıkları bir kent.. Bunların hepsinin özel ve zengin mutfağı var.. Böylesi karışınca, tadına doyulmaz Kilis Mutfağı doğmuş işte.. Şimdi bu Kilisli Palace, Emirgan'da.. Sabancı Müzesini elli metre geçin, hemen orda.. Park yeri istemediğiniz kadar. Valeler de var, zaten..
Gidin.. Bu hafta sonu deneyin mesela..
Giderseniz eğer ve günün sonunda buraya kadar yazdıklarımda bir abartma, bir kayırmacılık hissederseniz, manzaradan, dekordan, lezzetlerden ve Mustafa Şef başta servisten bir şikayetiniz olursa, her zaman orada Özcan'a deyin ki "Biz buraya Hıncal'a kanıp geldik. Şu anda aldatıldığımızı düşünüyoruz. Bu hesabı da ödemiyoruz. Ona gönderin.." Sonra da çıkın ve gidin..


Geçen hafta sonu, cumartesi gecesi, baleden çıktık Ece ile.. Ece bayılıyor Kilis mutfağına.. "Bir şey atıştıralım, oradan Q Bar'a gidelim" dedik, B.J. Crosby'yi dinlemeye.. Kilisli'den çıktığımızda saat gece yarısı 3'e yaklaşıyordu.. Kalkamadık bir türlü.. Öyle nostaljik müzikler bulmuş ki Özcan.. Saat 11'den sonra Kilisli Palace, Kilisli Club'a dönmez mi?.. Baktım bir çift dans ediyor.. Kilisli'de dans eden ilk çift.. Sordum.. NurLevent..
Öyle romantik manzara.. Öyle romantik müzik.. Kimse gitmek istemiyor.. Bir çocuklu aile dahil, o saatte..
Hafta sonu gecesi giderseniz yani, o geceye başka program koymanızı tavsiye etmem.
(0212 323 65 00)

http://www.sabah.com.tr/2007/01/12/yaz02-10-152.html

Minik Yorum : Beylikdüzü deki yerine gitmiştim... Harika..

Master 09-02-2007 14:04

Taris'in Kidonia Markali Yagi
 
15:00:33 Taris'in Kidonia Markali Yagi, Dunyanin En Iyi Zeytinyaglarinin Toplandigi ''l'extravergine'' Kataloguna Girdi
Taris Zeytin Ve Zeytinyagi Tarim Satis
Kooperatifleri Birliginin Kidonia Markali Yagi, Dunyanin En Iyi Zeytinyaglarinin
Toplandigi ''l'extravergine'' Kataloguna Girdi.
Taris'ten Yapilan Yazili Aciklamada, Taris Zeytinyaginin, Unlu Italyan Gurme
Ve Gazeteci Marco Orregia Tarafindan Hazirlanan, Dunyanin En Iyi Zeytinyaglarinin
Toplandigi Ve 7. Basimina Ulasan Uluslararasi Nitelikteki ''l'extravergine 2007''
Katalogunda Ikinci Kez Yerini Aldigi Bildirildi.
Aciklamada, Taris Zeytin Ve Zeytinyagi Tarim Satis Kooperatifleri
Birligi'nin Satis Ve Pazarlama Sirketi Olan Taris Zeytin A.s. Tarafindan Dunyaya
Pazarlanan ''kidonia'' Ve ''erkence'' Markali Zeytinyaglarindan Ovguyle Soz
Edilen Katalogun, Zeytinyagi Tutkunlari Icin Gercek Bir Referans Niteliginde
Oldugu Kaydedildi.
Taris Zeytin A.s. Genel Muduru Hakki Ozmorali, Yilda Bir Kez Cikarilan Ve
Dunyanin Cok Yakindan Izledigi ''l'extravergine'' Katalogunda Yer Almanin Genelde
Turk Zeytinyaginin Tanitimi, Ozelde Taris Zeytinyagi Markasina Onemli Katkilar
Saglayacagini Kaydetti.
Taris Zeytinyaglarinin Dunya Markasi Olma Yolunda Ilerledigini Ifade Eden
Ozmorali, En Iyi Zeytinyaglarinin Bulundugu Uluslararasi Katalogda Yer Almanin,
Urunlerinin Yurt Disi Pazarlarina Da Katki Saglayacagini Belirtti.


-aa-

Lizzy 04-04-2007 21:22

Şuraya da bir el atalım bakalım.Eksik kalmayalım yani...
Suadiye Bağdat caddesine Saray tatlıcısı açıldı bir süre önce.Beyoğlu merkezde hep çok iyi oldukları için buraya da aynı keyifle girdik.Yakınımızda açıldı diye de sevindik.ama sonuç hayal kırıklığı.Sanki bu başka bir yer.Herşeyi farklı.Bu kadar mı el değişir?
Bir de börekçi tavsiye edeyim size.Selamiçeşme'de gene cadde üzerinde Rumeli börekçisi.Çok güzel boşnak böreği yapıyor yani.Önünden geçerken bakmamaya çalışıyorum.Yoksa sonum kötü.Ben Bahçe'nin faydalı ürünlerine takılmaya devam edeyim en iyisi...

flz 29-06-2007 00:37

Taç Restaurant
Çubuklu-İstanbul

balık sevenler için... güzeldi... belki sizde beğenirsiniz...

account 02-07-2007 10:25

Taris urunleri
 
http://www.ta-ze.com.tr/

Master 06-04-2008 13:28

Yöresel Lezzet için doğru adres
 
http://www.balatottoman.com/

Master 27-04-2008 10:54

Koska
 
Ciddi bir kandırmaca var Bu ürünü kullanırken dikkat ediniz..

Helvası ve Baklavası vede şekerlemeleri GERÇEK KOSKA hangisi olduğu özellikle DİABETİK ürünlerde daha önemli..



http://www.koska.com/ Tat olarak Gerçekten nefis olanı.. Sizde karşılaştırın..Cevizli Diabetik Baklava da Fark anlatılır gibi değil..Afiyet olsun..

http://www.koskahelvacisi.com/

meraklı 22-01-2009 09:01

Toplam 2 eklenti bulunuyor.
Kimileri Yeni Rakı ister, kimileri Yeşil Efe, Kimileri Burgaz, kimileri Tekirdağ... Ama sonuçta hepsi kıvamlı anason damıtma...:wink2:




Afiyetler olsun :friends:-

Eklenti 637
Eklenti 638

Master 15-03-2009 08:46

Başka bir yapı....Başkası olanlara...
 
Derya SazakSiyaset Günlüğü
dsazak@milliyet.com.

Açık Radyo

15 Mart Pazar 2009

Ömer Madra yönetimindeki Açık Radyo’nun bağımsız yayın macerası 14.yılında.
“Uyan kafayı ye, sonra da aklını başına topla.”
Yeni yayın dönemiyle ilgili broşürün kapak illüstrasyonu Leo Murray’ın “Wake up, freak out, then get a grip” adlı filminden.
Açık Radyocular, “kafayı yemeden” güne başlamanız için olağanüstü fırsatlar sunuyorlar.
Sloganları, “Kainatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık radyo.”
Yola çıkarken “alternatif” bir mecra olma iddiasındaydılar. Küresel ısınma başta, hak ve özgürlükler konusunda yükselttikleri muhalif ses, sivil itaatsizlik ruhu, Açık Radyo’yu; gerçek gündemden kopuk, eğlence ağırlıklı bir yayıncılık karşısında bağımsız radyoculuğun merkezi haline getirdi.
Sabahları güne “Açık Gazete” ile başlayanlar için, “Başka bir dünya ve başka bir Türkiye”den haber ve yorumlar dinlemek mümkün.
Yüzden fazla program arasında benim seçimim, cumartesi öğle üzeri Naim Dilmener’in “Dünya Dönüyor”u. Ve “Açık Deniz”
Açık Radyo beş yıldır, “Dinleyici Destek Projesi” adıyla 9 gün 99 saat özel yayın yapıyor.
Böylece radyo, programlarına destek olan dinleyicilerinin katkısında bağımsız yayıncılığı sürdürüyor.
Dünden itibaren 22 Mart Pazar akşamına kadar sürecek 6. destek projesi de bir şenlik havasında, büyük bir coşkuyla başladı.
Radyo Günleri’ne siz de katılabilirsiniz.
Bu yılki slogan, “Parçası olun, destekleyin, çoğalalım!” Mütevazı katkılarla, yıl boyu dinleyeceğimiz programlara sponsor olabiliyorsunuz. Amatör denizcilik heyecanıyla, Beysun Gökçin’in “üç tarafı denizlerle çevrili bir radyo programı” diye Açık Deniz’i gözümüze kestirdik. Geç kalmışız! Ayşe, ezelden Açık Radyocu olduğu için “Caz Türbülans”ı seçti. Bu durumda cumaları Mikdat Kadıoğlu’nun “Havadan Sudan”ını bedava dinlemeye devam edeceğiz.
Denizcileri bilmiyorum ama bu kış İstanbul’da karaya saplananlar için Mikdat Hoca’nın sürekli yağış veren raporları baharı Ege’de karşılama özlemini geçen yıllara göre hayli artırdı.
Açık Radyo’nun Dinleyici Destek Projesi’ne pazardan itibaren söyleşilerle katılacak isimlere gelince:
Bugün Şevval Sam ve Okan Bayülgen’i, pazartesi Şebnem İşigüzel’i, salı Sabahat Akkiraz ve Ezginin Günlüğü’nü, çarşamba Mor ve Ötesi’ni, perşembe ve Memet Ali Alabora’yı, cuma Tibet Ağırtan’ı, cumartesi Fikret Kuşkan ve Nejat İşler’i, pazar Uğur Yücel, Leman Sam ve Haluk Bilginer’i dinleyebilirsiniz.
99 saatlik özel yayın için 94.9 Açık Radyo’yu açın.“Hep Birlikte Açık Radyo... Daima!”
Bu kriz ortamında “kafayı yemeden” güne başlamak istiyorsanız Açık Radyo’da olun.
Ömer Madra ve arkadaşlarını dinleyin:
“Uyan kafayı ye, sonra da aklını başına topla.”
İyi yayınlar. Nice yıllar.

+++++

Senelerdir Açık, yaşamın fonunda ki ses.....

+++++

Taze çıktı.... Ciddi Aziza Mustafa Zadeh benzerliğine sahip tınıların dolaştığı,sakin ve sanılası dingin vede asil bir tonlamanın arkasında Özgün Yorumlamalarla...Yine Anlam ve Keyif üstü bir ses ve yorum...Tutkuya dönüşebilir... Jülide Özçelik - Jazz İstanbul Volume I

Bazıları ;

Kara Toprak (Aşık Veysel Şatıroğlu ) ,Yalan Dünya ( Neşet Ertaş ),Sebep ( Muharrem Ertaş ) , Geçti Dost Kervanı ( Pir SULTAN Abdal )

Master 18-04-2009 19:52

Yaşam Gustosunun sesi....
 
http://vimeo.com/moogaloop.swf?clip_id=2539741

Master 16-05-2010 09:39

Tabiki yola devam...
 
Mehmet Yalçın Şişedeki balıkmyalcin@tnn.net

İçkide IV. Murad devri mi?

Tütün Alkol Kurumu’nun yeni yönetmeliği içki dünyasını boğacak kaskatı yasaklarla dolu. Markette peynir rafına şarap koymak da yasak, gazetelerin arka sayfasında içki reklamı yapmak da...

16 Mayıs 2010

Tütün Alkol Kurumu’nun yeni yönetmeliği içki dünyasını boğacak kaskatı yasaklarla dolu. Markette peynir rafına şarap koymak da yasak, gazetelerin arka sayfasında içki reklamı yapmak da...
Rafları birbirinden albenili şişelerle dolu Tekel bayiine girdiğimde yıllardır görmediğim bir şişeyle karşılaşmak eski bir arkadaşa rast gelmek gibi keyifliydi. Fransa’nın en prestijli konyaklarından Courvoisier’nin ortalama 20 yıllık konyaklardan harmanladığı XO’su, bir konyak damlasını andıran zarif şişesinden kızıl ışıltılar saçıyor, altın rengi kapsülü de kızıl rengiyle zarif bir uyum sergiliyordu. Fakat şişenin estetiğini bozan bir tuhaflık da vardı. Şişeyi elime alınca üzerindeki XO (Extra Old) ibaresinin altına sonradan bir bant yapıştırıldığını fark ettim. Tırnağımın ucuyla hafifçe kazıyınca altından “Imperial” yazısı çıkıverdi.
Mesele yarım saat sonra ithalatçısına telefon edince anlaşıldı: Tarım Bakanlığı’ndaki aklıevvel bir bürokrat, gıda ve içkilerle ilgili etiket yönetmeliğindeki lastikli bir maddeyi dar anlamda yorumlayarak “Ne demek emperyal? Seninki imparator konyağı da rakibininki amele konyağı mı?” demeye getirmiş ve etiketi veto etmişti. Zira etiket tebliğinde “Gıda maddesinin etiketi özellikleri açısından benzer gıdalara üstün olduğunu beyan edecek biçimde olmamalı” hükmü vardı ve imparator konyağı diğerinden üstün bir hava sergilemişti...
Gümrükte bekleyen binlerce şişe de geri gönderilip etiketleri sökülemeyeceği için de, medeni dünyada eşine rastlanmayan bir sansür uygulanıp bir zamanların seks dergilerinde meme uçlarına konan bantlar gibi konyağın etiketine bant çekilmişti. İmparator Napolyon’un en sevdiği konyak olduğu için adını “XO Imperial” olarak tescil eden, 100’ü aşkın ülkede de bu sıfatla satılan konyak Türkiye’de başka hiçbir gıda ürününde olmadığı şekilde sansürlenmişti. Tarım Bakanlığı “Teremyağ” adıyla margarin satılmasına, Denizli’de “Şampanya Nicolas Feuillate” adıyla suni köpüklü şarap yapılmasına bile ses çıkarmazken, dünyanın en iyi konyaklarından birinin bütün karizmasını bir çırpıda zedeleyivermişti.

Hatıra şişeye ceza
Yukarıdaki olay Tarım Bakanlığı ile Tütün Alkol Kurumu’nun Padişah IV. Murad’ın yasakçılığını andıran uygulamalarından sadece biri. Şarap üreticilerini mahzeninde yıllandırdığı ve beş sene sonra satacağı şaraplara bandrol koymadığı için savcılığa sevketmek ve mahkemelerde yargılatmak da Tütün Alkol Kurumu’nun uygulamalarından. Kurum bu konuda o kadar katı ki, geçenlerde köklü şarap üreticilerinden birinin ofisindeki 50 yıllık içilemeyecek hatıra şarap şişelerine bile “Bunlarda niye bandrol yok?” diye tutanak tutup ceza vermeye kalktı.
Yasakçı uygulamaların son halkası ise geçen temmuzda yürürlüğe giren ve Danıştay tarafından yürütmesi durdurulan içkilerin reklam yönetmeliğinin yeniden yürürlüğe konmaya çalışılması. Kurum, yürütmesi durdurulan yönetmeliği yeni bir başka yönetmelikte tekrarlayarak kanunun “arkasından dolanmaya” çalışıyor. Bu yeni yönetmelik de içki sektörünün boğazını sıkacak tuzaklı, yasakçı maddelerle dolu. Eğitim kurumlarına içki satılamayacağı maddesi, bir üniversitedeki öğretim üyeleri lokalini de kapsayabilecek lastikli bir madde mesela. Keza internetten içki satılan sitelere, başka bir web sitesinden link verilmesi de -nedense?- yasaklanıyor yeni yönetmelikle. İçki satılacak internet sitelerinin web sayfalarında ürünün adı ve fiyatı gibi bilgiler haricinde şeyler, mesela “Yaz geldi, roze şarap zamanı” gibi ifadeler koymak da yasak... İçki dağıtan arabaların üzerine marka ve logo koymak, marketlerde birden fazla alanda içki köşesi yapmak (mesela peynir reyonunun yanına uygun şarapları koymak), dergi ve gazetelerin ön ve arka kapaklarında içki reklamı yayımlamak, rakı ve balığı aynı ilanda bir araya getirmek gibi onlarca şey de yasaklar arasında...
Hiçbir AB ülkesinde olmayan bu yasaklarla dolu yönetmelik önümüzdeki günlerde bu şekliyle çıkarsa, içki firmalarının sponsorlukları da ortadan kalkacak ve Efes Pilsen Basketbol Kulübü, Tuborg ve Miller’ın müzik festivalleri gibi etkinlikler tarih olacak.
İşin trajikomik tarafı, bu yasakların arkasındaki içki sektörünü yok etme amacının ulvi kılıflarla gizlenmeye çalışılması, amacın “Toplumu ve gençliği alkolün zararlı etkilerinden korumak” olarak sunulması. Türkiye gibi Avrupa’nın en az içki tüketilen ülkesinde böyle bir gerekçeye sığınmak kamuoyunu aptal yerine koymak değilse ne, Allah aşkına?

Minik Hatırlatma : Aziz Nesin % kaç Demişti.....

account 30-05-2010 12:23

peynir
 
http://www.antregourmet.com/

AnnE 25-06-2010 10:59

www.memlekettengelsin.com



Site hakkındaki asagıdaki yorum Emin ÇÖLASAN'a aittir ;


TÜRKİYE’de kıyametler koparken, ortalık birbirine girerken, buna aldırış etmeyen ve iyi paralar kazanan uyanık gençlerimiz de var. Bunlardan biri Abdullah’tan olma, Hayrünnisa’dan doğma genç yetenek, geleceğin büyük işadamı Emre Gül. Aynen bir başka genç yetenek, kısa sürede gemicik-memicik sahibi olmayı başaran Tayyip’in oğlu gibi!

Şimdi lise öğrencisi olan Emre daha bu yaşta şirketler kurdu, ortaklar buldu ve iş hayatını başarıyla sürdürüyor. Çeşitli alanlarda web siteleri oluşturan yavrumuz hem şirketleri, hem de kurduğu internet siteleri üzerinden ticaretini sürdürüyor.

Şimdi yeni bir siteyi daha hayata geçirmiş:




“Türkiye’nin en lezzetli alışveris sitesi... Memleketten gelsin.”




Siteye girdiğinizde ağzınız sulanıyor. Genç yetenek sizlere Hatay’dan künefe, Trabzon’dan ekmek, Kars’tan eski kaşar, Kayseri’den pastırma, sucuk, mantı, her yerden her şeyi satıyor. Sattığı mallar arasında ayrıca halı, bornoz vesaire var. İnternet sitesi değil, adeta süpermarket.

İşleri de çok iyiymiş, iyi paralar kazanıyormuş.

Abdullah’tan olan ve Hayrünnisa’dan doğan genç yetenek Emre Gül bu arada tereyağı ve zeytinyağı satmayı da ihmal etmiyor. Şimdi babasının yolundan giden uyanık çocuğun internet sitesine girelim ve zeytinyağını nasıl ve hangi ifadelerle pazarladığını görelim:

“Son yıllarda yapılan araştırmalar zeytinin yalnızca lezzetli bir gıda değil, bunun yanında yüksek kaloriye sahip önemli bir besin kaynağı olduğunu ortaya koymuştur. Zeytinin yanı sıra, zeytin yağı da önemli bir besin kaynağıdır.”

Buraya kadar olan bölüm bilimsel! Şimdi satış işleminin devamını okuyalım:

“Kuran’da zeytin ağacının yağına şu ayetle dikkat çekilmiştir:

"Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ (mum) bulunan bir kandil gibidir. Çerağ bir sırça içerisindedir. Sırça sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır. Bu öyle bir ağaç ki, neredeyse ateş ona dokunmasa da, yağı ışık verir. Bu, nur üstünde nurdur. Allah kimi dilerse onu nuruna yönelltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah her şeyi bilendir. Nur Suresi 35."

Bu bölümde surelerden örnek verip zeytinyağı satışı yapmayı amaçlayan yavrumuz, internet sitesindeki tanıtımını şöyle sürdürüyor:

“Yukardaki ayette ‘mubareketin zeytunetin’ ifadesiyle zeytin ‘bereketli, kutlu, uğurlu, sayısız yarar sağlayan’ anlamlarına gelen ‘mübarek’ sıfatıyla nitelendirilmiştir. ‘Zeytuha’ ifadesiyle bildirilen zeytinyağı, tüm katı yağların aksine, tüm uzmanlar tarafından başta kalp ve damar sağlığı için olmak üzere en çok tavsiye edilen yağ türü olarak bilinmektedir.”

Abdullah’tan olma, Hayrünnisa’dan doğma genç yetenek, zeytinyağı satabilmek için işte böyle, Kuran’dan referanslar veriyor!

Hemen sonrasında da zeytinyağını kaça sattığını açıklıyor:

Kredili peşin fiyatı 65.99 TL. Ayrıca taksit seçenekleri...

Ayrıca bu arkadaştan special kestane şekeri, peynir, tereyağı, künefe, pastırma, sucuk, pişmaniye, üzüm kurusu vesaire almak isterseniz, internet sitesi emrinizde!

Ancak benden size tavsiye, kendisinden zeytinyağı alıp sevaba girin. Sakın ola ki “Bu çocuk da din ticaretine mi soyunmuş” demeyin! Asla soyunmamış, hiçbir zaman!

Zeytinyağı satmak başka, din ticareti başka! İkisini ayırmayı bilin!

Master 24-08-2013 21:19

Keyifli okumalar
 
Ege'yi yemekleri, kültürü, coğrafyası kısaca herşeyiyle seven, gezen, eğlenen biri.


http://bodrumluhayat.blogspot.com/20...ilk-mesaj.html


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:09 .

Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce